01 / 2022
İşletmeler Veri Analitiği ve Geleceğe Yönelik Tahminlerle Nasıl Büyüyebilir? • En Kötü 10 Siber Güvenlik Alışkanlığı
Araştırma: Çalışanları Denetleme Önlemleri Güveni Zedeleyebiliyor • Bitcoin Neden En Popüler Kripto Para Birimi?
Moore Yasasının Geçerliliği 2025’ten Sonra da Devam Edecek mi? • Teknoloji Dünyasını 2022’de Neler Bekliyor?
Türkiye Dijitalleşme ve Yalnızlık Araştırması: Dijitalleşme ve Yalnızlık Bir Paradoks mu?
İşletmeler Sahip Oldukları Verileri ve İş Süreçlerini Analitik Otomasyon İle İyileştirebilir
Kurumsal Metaverse İİ
Ne Anlama Geliyor?
2
künye
içindekiler
03	 Editör
04	Haberler
11	 Siber Saldırganların Hedefinde Uzay
Sistemleri Var!
13	 Kurum İçi Saldırıya Uğrayan Şirketlere 4
Tavsiye
15	 Teknoloji Dünyasını 2022’de Neler
Bekliyor?
16	 Röportaj: Hasan Gültekin, Trend Micro
Türkiye Ülke Müdürü
18	 Bitcoin Neden En Popüler Kripto Para
Birimi?
20	 Kapak Konusu: Kurumsal Metaverse
İşletmeler İçin Ne Anlama Geliyor?
26	 Şirketler Veri Analitiği ve Geleceğe Yönelik
Tahminlerle Nasıl Büyüyebilir?
28	 Kurumlar Sahip Oldukları Verileri ve
İş Süreçlerini Analitik Otomasyon İle
İyileştirebilir
30	 Türkiye Dijitalleşme ve Yalnızlık
Araştırması: Dijitalleşme ve Yalnızlık Bir
Paradoks mu?
34	 Özel Kurumsal Ağlar 5G İle Kanatlanacak!
36	 Araştırma: Çalışanları Denetleme
Önlemleri Güveni Zedeleyebiliyor
38	 En Kötü 10 Siber Güvenlik Alışkanlığı
40	 Moore Yasasının Geçerliliği 2025’ten Sonra
da Devam Edecek mi?
42	 BT Günlüğü Test Merkezi
Yazı İşleri
Ali Yavuz ŞAHİN
Genel Yayın Yönetmeni
(Sorumlu)
yavuz@btgunlugu.com
Ecevit BIKTIM
Yayın Danışmanı
ecevit@btgunlugu.com
Mahmut Saral
Prodüksiyon Sorumlusu
info@btgunlugu.com
Editörler
Süleyman Sertkaya
Barış Yılmaz
Mutlu Çavuş
info@btgunlugu.com
Kreatif
Creative Solutions
diyalog@creativesolutions.com.tr
Reklam
Reklam Departmanı
reklam@btgunlugu.com
Adres
Eylül Medya
İnönü Caddesi No: 8
Bulut İş Merkezi 4. Kat
Ofis: 72 Çeliktepe
Kağıthane / İstanbul
Tel : 0212 270 36 37
Fax: 0212 270 36 37
2
editör
Bu ay kapak konumuzda da işlediğimiz Metaverse, yeni bir teknoloji de-
ğil. Bu işin çıkış noktası, 3B oyunlar oynamak için aptal görünümlü başlık
takmayı ve kontrol cihazlarının etrafında sallanmayı içeren teknoloji olan
sanal gerçeklik. Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ve diğer teknoloji
uzmanları tarafından “Metaverse” olarak yeniden pazarlanan teknolojinin
bu yıl yine önde ve merkezde olmasını bekliyoruz. İnsanların günde birkaç
kez kendilerini yansıtan bir görüntü gönderdiği bir dünyadayız. Bir sonraki
aşamada ise sanal bir ortama giriyorsun ve kendini bir avatar aracılığıyla
ifade ediyorsun. Kulağa bilimkurgu filminden fırlamış gibi geliyor. Ancak
pandeminin ikinci yılı boyunca, Metaverse’i daha gerçekçi hale getirmek için
kritik gelişmeler yaşandı. Birincisi teknoloji çok daha iyi hale geldi. İkincisi
ise çoğumuzun dijital benliğimize savurganlık yapmaya istekli olması.
Son birkaç yılda internet bağlantılı termostatlar, kapı kilitleri ve robotik
elektrikli süpürgeler gibi akıllı ev ürünleri büyük ilerleme kaydetti. Cihazlar
ekonomik hale geldi ve Amazon’un Alexa’sı, Google’ın Asistanı ve Apple’ın
Siri’si gibi dijital asistanlarla güvenilir bir şekilde çalıştı. Bu yıl teknoloji
endüstrisinin en büyük oyuncuları Apple, Samsung, Google ve Amazon gibi
firmalar akıllı evi daha pratik hale getirmek için yeni ve iyi atılımlar yapa-
caklar. Sanal asistan veya telefon markası ne olursa olsun akıllı ev cihazları-
nın birbirleriyle konuşmasını sağlayan yeni bir standart ile çalışmak için ev
teknolojilerini piyasaya sürmeyi ve güncellemeyi planlıyorlar. 100’den fazla
akıllı ev ürününün yeni standarda uyması bekleniyor.
2022’nin içerisnde çok fazla elektrikli araç modeli göreceğimiz kesin. Bu
alanda yatırım yapan firmalar yılbaşı ile birlikte yeni ürünlerini birer ikişer
tanıtmaya başladı ve görücüye çıkardı. Tabii ki ürünlerin fiyatları el yakıyor.
Fakat geçtiğimiz dönemde yavaş yavaş hayatımıza giren elektirkli araçla-
rın kullanım oranın artacağı kesin gibi. Nereden biliyorsun derseniz. Yeni
ürünlerini tanıtan firmaların 2022 üretim kapasitelerine bakmanızı tavsiye
ederim. Bu yıl geçmişte görmediğimiz kadar elektirkli araç üretilecek. Ve
yollara koyulacak. Tabii ki bizler de bu araçlarla birlikte gelen yeni teknolo-
jileri eskisinden çok daha fazla konuşmaya devam edeceğiz.
Sağlıklı, huzurlu, mutluluk dolu bir yıl geçirmeniz dileğiyle…
2022’de Hayatımızı İstila Edecek
Teknolojiler
Aslında bu yıl da geçmişte gördüklerimizden farklı çok
fazla bir şey görmeyeceğiz. Basitçe söylemek gerekirse,
yeni teknolojilerin çoğunun popüler olmadan önce
olgunlaşması uzun zaman alıyor. Bu durum eskiden
olduğu gibi 2022 için de geçerli olacak. Teknoloji
sektöründeki yenilikler için beklentilerinizi çok yüksek
tutmasanız iyi edersiniz.
Ali Yavuz ŞAHİN
Genel Yayın Yönetmeni
yavuz@btgunlugu.com
3
4
Red Hat, Red Hat Ansible Automation Platform
on Microsoft Azure’u tanıttı. Yeni çözüm, bilişim
alanında hibrit bulutla ilgili gelişmeler için Red
Hat’in düzenlediği hibrit bulut otomasyonu stan-
dardını temel alıyor. Red Hat ile Microsoft arasında
oluşturulan iş ortaklığı, müşterilere uygulamaların
tamamını her yerde, ek maliyet veya karmaşıklık
gerektirmeden sunmak için otomasyonu istedikleri
gibi kullanmalarını sağlayan esnekliği sunan güçlü
bir çözüm oluşturuyor. Bulut bilişimin ve yönetilen
hizmetlerin kolaylığı bir araya geldiğinde BT şir-
ketleri bulutlarını hızlıca otomatikleştirebiliyor ve
ölçeğini artırabiliyor. Müşterilerin artık endişelen-
mesi gerekmiyor. Çünkü otomatikleştirilmiş sistem
yapılandırması, uygulama ulaştırma, ağ otomasyo-
nu, Kod olarak Altyapı (Infrastructure as code, IaC)
ve güvenlik orkestrasyonu gibi senaryolarda bile
çalışmaya anında başlayabiliyorlar. Red Hat Ansib-
le Automation Platform on Azure BT şirketlerinin
zorlayıcı işleri her ölçekte gerçekleştirebilmesini ve
bunu da kullanıcı hatasını en aza indirerek yapa-
bilmesini sağlıyor. Azure bilişim, ağ ve depolama
gibi Azure hizmetleriyle entegrasyonu sayesinde
otomasyona yapılan yatırımın geri dönüşünü (ROI)
daha da iyileştiriyor ve müşterilerin BT operas-
yonlarının ölçeğini artırmasına yardımcı oluyor.
Red Hat Ansible Automation Platform on Azure
kurumsal BT ekiplerinin hibrit bulut için yaptığı
otomasyon çalışmalarında daha yüksek ölçeğe, hıza
ve standartlara ulaşmasını sağlıyor. Bu sayede BT
ekiplerinin altyapı bakımını ve operasyonel yükünü
ortadan kaldırmasına yardımcı olarak daha verimli,
esnek ve ölçeklenebilir bir iş için otomasyon strate-
jileri sunmaya odaklanmalarına yardımcı oluyor.
Red Hat Sektör Lideri Ansible
Automation Platform'u
Microsoft Azure'da Sunuyor
Huawei Türkiye, ağ bağlantı teknolojilerinin ve bulut
bilişim çözümlerinin ele alındığı “IP Day” etkinli-
ğini geçtiğimiz günlerde İstanbul’da gerçekleştirdi.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Huawei Türkiye
Kurumsal İş Grubu Ülke Müdürü James Pan, iş birliği
ve sertifikasyon programlarıyla, Türkiye’de dijital-
leşme ekosistemini büyütmek için önemli adımlar
attıklarını söyledi. Huawei IP Day etkinliği, şirketin
Türkiye’deki Kurumsal İş Grubu Yöneticilerini, iş
ortaklarını ve müşterilerini, İstanbul’da bir araya
getirdi. “Dijital Liderler İçin Yeni Nesil Ağ Dönüşüm
Haritası” temalı etkinlik, Huawei Türkiye Kurumsal İş
Grubu Ülke Müdürü James Pan’ın açılış konuşmasıyla
başladı. James Pan, ülkelerin yeni dijitalleşme strate-
jileri belirlediğini, dijitalleşmenin toplumlar, kurum-
lar ve bireyler üzerinde önemli bir etkisi olduğunun
altını çizdi. James Pan konuşmasında, Türkiye’nin
dijital dönüşümü için hız kesmeden çalıştıklarını ifa-
de ederek, “Huawei Enterprise Türkiye olarak, bugün
130’dan fazla sertifikalı servis iş ortağına ve yaklaşık
1.000 üst düzey mühendisten oluşan bir ekibe sahi-
biz. Türkiye’de yetkin bilişim uzmanı yetiştirmek için
her yıl 20’den fazla üniversite ve 800 akademisyen ile
iş birliği yaparken 1.000’den fazla mesleki sertifika
programına imza atıyoruz. Ayrıca, 10’dan fazla teknik
üniversite ile yetenek ekosisteminin sağlıklı gelişimi
adına iş birliği yapıyoruz. Bilişim mimarisi ve uygula-
maları ile bulut hizmetleri ve platform programlarını
içeren sertifika programımız, bu dönemdeki önemli
odak noktalarımızdan biri. Türkiye’de Huawei ser-
tifikalı bilişim uzmanı sayısı arttıkça, ekosistem de
büyüyecektir” dedi.
Huawei, Türkiye Dijital Dönüşüm
Ekosistemini Büyütecek
haberler
James
Pan
Huawei
Türkiye
Kurumsal
İş
Grubu
Ülke
Müdürü
5
Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler Türkiye'de ve dünyada ekonominin
gelişmesini sağlayan en önemli yapılar durumunda. Ancak teknolojiyle
birlikte sürekli dönüşen iş hayatına ve pazarlamaya dair trendlere uyum
sağlayamayan KOBİ'lerin büyüme ve karlılık anlamında önemli sorunlar
yaşadığı araştırmalara yansıyor.
2022'de Bizleri Bekleyen
Dijital Trendler
Mevcut pazarlarında büyümek için KOBİ’lerin emir
zincirinden malzeme ve sipariş yönetimine, ima-
lattan atölye operasyonlarına, sipariş karşılamadan
lojistiğe kadar birçok iş sürecine dair yapay zeka
yazılımlarını kullanmaları, artık gereklilikten öte
zorunluluk durumunda. KOBİ’lerin iş süreçlerini
hızlandıracak yapay zeka uygulamaları 2022 yılında
daha da önem kazanacak. Bu tür yapay zeka yazı-
lımlarına yatırım yapacak KOBİ’ler, mevcut güçleri-
ni doğru kullanmak ve karlılıklarını artırmak adına
rakiplerinden bir adım önde olacak.
Yapay Zeka Destekli Sosyal Medya Reklamları
Yapay zeka iş ve özel hayatı dönüştürürken KOBİ’le-
rin hedef kitlelerine ulaşmalarını sağlayan alanlarını
da şekillendiriyor. Bu alanlardan biri, özellikle büyük
pazarlama bütçeleri bulunmayan KOBİ’ler için hedef
kitleleri nezdinde bilinirliklerini ve satışlarını artır-
malarını sağlayan sosyal medya reklamları. KOBİ’le-
rin, daha fazla kullanıcı dostu özelliğin ekleneceği
sosyal medya reklamlarına yatırım yaparak 2022’de
daha da geniş kitlelere ulaşmaları mümkün olacak.
Orijinal, Kişiselleştirilmiş ve Özgün İçerik
Pazarlamanın olmazsa olmazlarından biri orijinal ve
özgün içeriktir. 2020 ve 2021 yıllarından olduğu üze-
re hedef kitlelere sunulan içeriğin özgün ve markaya
özel olması dijital trendler arasında üst sıralarda yer
alıyor. Bir başka kanaldan, özellikle de rakip mar-
kalardan “kes, kopyala, yapıştır” yöntemiyle alınan
içerikler, uzun vadede KOBİ’lere yarardan çok zarar
getirmektedir. KOBİ’lerin hem dijital varlıklarını
geliştirmeleri hem de dijital alanda hedef kitleleri ile
bağ kurmaları ve gelirlerini artırmaları anlamında
orijinal, kişiselleştirilmiş ve özgün içerik 2022 yılında
da önemini koruyacak.
Video İçerik
Video içerik pazarlaması günden güne gelişme gös-
teren bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Sanal ger-
çeklik çözümleri, 360 derece videolar ve livestrea-
ming içerikler son yıllarda video pazarlamasına yeni
bir soluk getiriyor. Dünyanın en büyük ikinci arama
motoru olarak anılan Youtube, video içerik pazarla-
masında tartışmasız lider sosyal medya platformu
durumunda. Ve bu liderliğini 2022 yılında da artıra-
rak sürdürecek.
KOBİ’lerin mevcut değilse bir YouTube kanalı aç-
maları ve düzenli olarak markayla uyumlu video
içerikleri paylaşmaları, yeni yılda da hedef kitlelerle
bağ kurmaya yardımcı olacak.
Mobil Pazarlama
Mobil cihaz kullanımı her geçen gün artış göste-
riyor. Özellikle e-ticaret sektörü düşünüldüğünde
e-ticaret sitelerinden yapılan alışverişlerin yaklaşık
%70’inin mobil cihazlar kullanılarak yapıldığını
söylemek mümkün. E-ticarette 2022 pazarlama stra-
tejileri içerisinde mobil uyumlu pazarlamaya verilen
önemin artacağı ve KOBİ’lerin mobil uyumlu olarak
tasarlanan pazarlama çalışmalarından daha hızlı
sonuçlar alacağı tahmin ediliyor.
E-mail Pazarlama
KOBİ’lerin müşterileriyle sürekli ilişki halinde
olabilmelerinin en etkili aynı zamanda da en ucuz
reklam ve pazarlama araçlarından biri olan e-mail
pazarlama, 2022 yılında da önemini sürdürecek. KO-
Bİ’lerin yeni yılda ürün, hizmet ve kampanyalarını
tanıtmak için e-mail pazarlama kullanarak, bilinir-
liklerini ve satışlarını artırmaları mümkün olacak.
özel haber
6
Logitech, popüler MX Keys klavyesine kompakt
bir alternatif olarak tasarladığı MX Keys Mini ve
MX Keys Mini for Mac’i duyurdu. Kullanıcılarının
severek kullandığı MX Keys’in en iyi özelliklerini
minimalist gövdesinde taşıyan MX Keys Mini, MX
Keys’den farklı olarak sayısal tuş takımı (numpad)
bulundurmaması ile dikkat çekiyor. Yaratıcılığı ve
üretkenliği artıran ürünleriyle kullanıcıların farklı
ortam ve mekanlarda rahatça çalışmasını sağlayan
MX Keys Mini klavye, alandan tasarruf sağlıyor.
Profesyonel kullanıcıların hayatını kolaylaştıran
ürün ve teknolojiler geliştirerek üretkenlik potan-
siyellerini en yüksek seviyede ortaya çıkarmalarına
katkı sağlamayı amaçladıklarını belirten Logitech
Türkiye ve Orta Asya Bölgesi Pazarlama Müdürü
Birol Sülük, “Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de
oldukça sevilen bir kablosuz klavye olan MX Keys’in
kompakt versiyonu olan MX Keys Mini, kullanıcı-
lardan gelen isteklerin bir sonucu olarak tasarlandı.
MX Keys Mini, çalışma alanının kontrolünü yeniden
kazanmayı, daha çok ihtiyaç duyulan özellikleri
daha küçük bir alanda verimli bir şekilde kullanma-
yı sağlıyor. Daha üretken olabilmek ve daha uzun
süreler rahatça çalışabilmeyi mümkün kılıyor.” dedi.
Perfect Stroke teknolojisine sahip MX Keys Mini, MX
Keys Klavye’de olduğu gibi düşük profilli yapısı ve
içbükey tuşlar ile en iyi dokunsal yazma deneyimini
sunuyor. İyi bir yazma deneyimi sunması dışında
akıllı ışıklandırmayla donatılmış arka aydınlatması
da bir diğer ortak özellik. Klavye, kullanıcının ellerini
algılıyor ve ortam aydınlatma durumuna bağlı olarak
aydınlatmasını otomatik olarak ayarlıyor. Minimalist
boyutu sayesinde tuşlara uzanmaya gerek kalmadan
daha iyi bir beden duruşunu destekliyor.
Yeni Minimalist Kablosuz Klavye
Logitech MX Keys Mini ile
Verimliliği En Üst Seviyeye Çıkarın
Giderek artan fidye yazılımı tehdidine karşı kurumları
korumak amacıyla harekete geçen Redington Türkiye eki-
bi, alanında ilk, kullanıma hazır tak-çalıştır fidye yazılım
çözümü Redington SafeHouse’u geliştirerek hizmete sun-
du. Dijital sermayenin güvende tutulmasını ve verilerin
kesintisiz korunmasını sağlayan SafeHouse, Veritas, Trend
Micro ve Supermicro ürünlerinin bir araya getirilmesiyle
geliştirildi. Trend Micro Deep Security ile veriler, yedekle-
rinin saklandığı sunucu ile kurumun ortamında bulunan
sanal ve fiziksel sunucularda korunuyor. Trend Micro
çözümü güvenlik açıklarını tespit ederek çözüm önerileri
sunarken, Veritas Backup Exec çözümü, basit, güvenilir
ve kesintisiz bir yedekleme sistemine sahip olunmasını
sağlıyor. Supermicro’nun X12 sunucuları üzerine kurulan,
3. Nesil Intel Xeon Ölçeklenebilir işlemciler ile 3. Nesil
AMD EPYC işlemci performansından aldığı güç ve sektör
lideri güvenilirlik özellikleri ile öne çıkan A+ sunucula-
rın desteklediği bu yazılımlarla, fidye yazılımlarına karşı
koruma, hızlı, verimli yedekleme ve kurtarma hizmetleri
sunuluyor. Optimize edilmiş depolama, akıllı veri tekil-
leştirme ile sağlanıyor. Bu sayede işletmeler ister sanal
ister fiziksel ya da çoklu bulut ortamında olsun, her türlü
verilerini SafeHouse ile koruyabiliyorlar. Redington Tür-
kiye Genel Müdürü Cem Borhan,“Bir BT pazaryeri olarak
kendini konumlayan Spicework’ün verilerine göre, ortala-
ma bir organizasyon 4 adet yedekleme yazılımı kullanıyor.
SafeHouse’un içinde yer alan Veritas Backup Exec çözü-
mü ile bunun önüne geçip maliyet ve operasyon avantajı
yaratmayı hedefliyoruz. Bu yedekleme yazılımı ile fiziksel,
sanal, bulut ortamlarını yedeklemek ve alınan yedeklerin
tek bir ekrandan yönetilmesi mümkün oluyor. Fidye Yazı-
lım tehdidine karşı fiyat, performans ve güvenlik kriterle-
rini bir arada sağlayan SafeHouse çözümünü Türkiye’deki
kurumların hizmetine sunuyoruz” dedi.
KOBİ’ler İçin Tak-Çalıştır Fidye Yazılım
Çözümü SafeHouse
haberler
Cem
Borhan
Redington
Türkiye
Genel
Müdürü
7
özel haber
COVID-19 pandemisinin neden olduğu korkulardan yararlanmak için fırsat
kollayan dolandırıcılar ceplerini doldurmak için Omicron koronavirüs
varyantının ortaya çıkışından yararlanmaya çalışıyorlar.
Dolandırıcılar İçin
Her Varyant Bir Fırsat
ESET İngiltere’de düzenlenen bu yeni kimlik avı saldırı-
sını inceleyerek internet kullanıcılarını dikkatli olmaları
konusunda uyardı. 2020 yılında, Türkiye’de Sağlık Bakan-
lığı’na aitmiş izlenimi veren sahte bir mobil uygulamayla
siber dolandırıcıların Türk vatandaşlarını kandırmaya
çalıştığı tespit edilmişti. Her aileye 1498 TL devlet des-
teğinde bulunulacağını öne süren siber hırsızlar, aslında
yardım etmeye değil, telefon kullanıcılarının kredi kartı
bilgilerine ulaşmaya çalışıyordu. Pandemi sürecinde
üniversiteleri, araştırma laboratuvarlarını, aşı sırası bek-
leyen insanları, sağlık otoritelerini hedef alan saldırılar
düzenleyen siber suçluların şimdi de Omicron üzerinden
insanları kandırmaya çalıştığı belirlendi.
Resmi Kurum Kimliğine Bürünüyorlar
İngiliz tüketici koruyucusu Which’e dayandırılarak
paylaşılan bilgilere göre; Which? tarafından alınan bir
e-postada dolandırıcılar, Birleşik Krallık’ın ulusal sağlık
hizmeti sağlayıcısı olan National Health Service (NHS)
kimliğine bürünüyor. Potansiyel mağdurlara, yakın za-
manda İngiliz hükümeti tarafından getirilen pandemiyle
ilgili kısıtlamalardan kaçınmalarına yardımcı olacak
“Ücretsiz Omicron PCR testi” alma şansı sunuluyor.
E-posta ayrıca aldatıcı bir şekilde, yeni varyantın önceki
COVID-19 varyantları için kullanılan test kitleri tarafın-
dan tespit edilemediğini ve bu amaçla yeni bir test kitinin
geliştirildiğini iddia ediyor.
İlk Hedef Kimlik Bilgilerine Ulaşmak
Aslında, e-postanın birden çok sürümü değiştirilerek
gönderiliyor. Bunlardan biri bir bağlantı içerirken, di-
ğerinde bağlantıya bir butonla erişiliyor. Her iki senar-
yoda da, tam adınızı, doğum tarihinizi, adresinizi, cep
telefonunuzu ve e-posta adresinizi isteyen bir formu
doldurmanızı gerektiren sahte bir taklitçi NHS web si-
tesine yönlendiriliyorsunuz. Temel olarak bu formla bir
dolandırıcı, kimlik hırsızlığı ve kurbanın mali durumunu
bozmak için gerekli tüm bilgileri elde etmiş oluyor. Testin
reklamını ücretsizmiş gibi yaparken, web sitesi 1,24£
(1,64 ABD Doları) teslimat ücreti talep ediyor. Önlem ola-
rak, annenizin kızlık soyadını bir güvenlik sorusu olarak
belirtme seçeneği sunuyor (kullanıcıların çevrimiçi he-
saplarını güvence altına almalarına yardımcı olmak için
hâlâ yaygın olarak kullanılan bir sorudur). Bir mağdurun
kandırılması ve formu doldurması durumunda, dolandı-
rıcılara kimlik hırsızlığı ve sahtekarlık yapmak için etkili
bir plan sunmuş oluyorlar.
Güvenlik uzmanları benzer dolandırıcılıklara kurban
gitmemek için aşağıdaki adımların izlenmesini öneriyor:
Resmi bir kurumdan olduğunu iddia eden bir e-posta
aldıysanız, kurumun web sitesini kontrol edin. Bu iletiyi
gerçekten gönderip göndermediklerini doğrulamak için
resmi iletişim bilgilerini kullanarak onlarla iletişim ku-
run. Bilmediğiniz ve bağımsız olarak doğrulayamadığınız
bir kaynaktan gelen, istenmeyen bir e-postayla aldığınız
bağlantılara tıklamayın veya dosyaları indirmeyin. En
azından en önemli çevrimiçi hesaplarınızda iki faktörlü
kimlik doğrulama (2FA) ve kimlik avı korumasına sahip
saygın birçok katmanlı güvenlik yazılımı kullanın.
8
Dünyanın önde gelen teknoloji şirketleri, hız kes-
meden Türkiye’ye yatırım yapmaya devam ediyor.
Global ölçekte faaliyet gösteren firmalar, yaptığı
yatırımlar ile ülke ekonomisine katkı sağlamanın
yanı sıra, pek çok kişiye de istihdam imkanı sunu-
yor. ABD merkezli BT altyapı ve güvenlik çözümleri
üreticisi Ivanti, Ocak ayında Türkiye ofisini faaliyete
geçiriyor. Kanal yapısını güçlendirmeye odaklanan
firma, stratejik iş ortakları ile büyümeyi hedefli-
yor. Ivanti ülke ofisinin, resmi olarak 1 Ocak 2022
tarihinde faaliyette olacağını belirten Ivanti Türkiye
ve Balkanlar Bölge Direktörü Bilgin Demir konu
hakkında yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Yeni
yıla, yeni hedeflerle giriyoruz ve çok heyecanlıyız.
Bugüne kadar iş ortaklarımız kanalıyla Türkiye’de
bankacılık ve finans sektöründe birçok kurumun
dijitalleşme sürecine katkı sağladık. Kamu, savunma
sanayi, sağlık ve turizm sektöründe yüzlerce kurum
ile iletişim halindeyiz. 2022 yılında özellikle bilgi
güvenliği, cihaz ve uygulama güvenliği ve uzaktan
güvenli bağlantı çözümlerimiz ile ön planda olmayı
hedefliyoruz.” Pandemi sürecinde e-ticaret sektörü-
nün tüm dünyada nerdeyse 5 kat büyüdüğüne dikkat
çeken Bilgin Demir “Dünya genelinde inovasyon
arttı, ABD’de son iki yılda patent başvuru rakamları
2 katına çıktı. Bu gelişmeler ışığında şirketler tek-
nolojiye daha çok yatırım yaptı. Başta sağlık sektörü
olmak üzere birçok sektörde dijital dönüşüm hız
kazandı. Fortune 100 şirketlerinin neredeyse tama-
mı (%96) Ivanti çözümlerini kullanıyor. Amacımız
global ölçekte edindiğimiz bilgi birikimi ve deneyi-
mi Türkiye’ye taşımak” dedi.
ABD Merkezli Yazılım Şirketi Ivanti Türkiye Ofisini
Faaliyete Geçiyor
Ülke ekonomisinin bel kemiği KOBİ’ler, Türk Tele-
kom’un siber güvenlik, sanal sunucu ve yedekleme gibi
bulut hizmetleriyle siber saldırılardan korunuyor. Bulut
veri saklama, arşivleme ve paylaşım platformu sağlayan
uçtan uca çözümler sunan Türk Telekom ‘Dijital Verimli
Çalışma Teknolojileri’ hizmeti, ‘Tekno İşyerim’ paket-
leri ve İTO iş birliğinde oluşturulan ‘dijitalkobim.org’
platformu ile KOBİ’lerin dijital dönüşüm yolculuğuna
yön veriyor. Türkiye’nin en büyük siber güvenlik mer-
kezine sahip operatörü Türk Telekom, ağ güvenliği, uç
cihaz anti virüs koruma hizmetleri ve oltalama simü-
lasyonu servisleriyle KOBİ’leri siber tehditlere karşı 7/24 koruyor. Türk Telekom’un Sanal Sunucu, Yedekleme
ve Dijital Depo Kurumsal servisleri sayesinde kurumların verileri, Türk Telekom Veri Merkezleri’nde uygun ma-
liyetler ve ödeme yöntemleriyle güvenle saklanıyor. KOBİ’leri dijitalleşme yolunda Türk Telekom Profesyonel
Servisleri ile desteklediklerini ifade eden Türk Telekom Kurumsal Satış Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Eser
şu bilgileri verdi: “KOBİ’lerin mevcut teknoloji altyapılarına, iş yapış biçimlerine ve dijital dönüşüm ihtiyaç-
larına en uygun yeni nesil teknolojileri; donanım, servis ve danışmanlık hizmetleri kapsamında, güçlü çözüm
ortaklığı ekosistemimizle tek bir noktadan ve uçtan uca sunuyoruz. Türk Telekom olarak amacımız, ürün ve
hizmetlerimizle ülke ekonomisinin en önemli yapı taşlarından KOBİ’lerin rekabet gücünü artırmak.”
KOBİ’ler Türk Telekom İle
Güvenle Dijitalleşiyor
haberler
Mustafa
Eser
Türk
Telekom
Kurumsal
Satış
Genel
Müdür
Yrd.
Bilgin
Demir
Ivanti
Türkiye
ve
Balkanlar
Bölge
Direktörü
özel haber
Bulut tabanlı modern bilişim sistemlerine sahip güvenlik ekipleri iki
kat daha güncel teknolojiyle iş temposunu daha iyi koruyor. Otomasyon
düzeyi yüksek entegre teknolojiler, şirketlerin küresel iş gücü ve beceri
eksikliğinin getirdiği zorluklarla başa çıkmasını sağlıyor. Asya Pasifik,
Japonya ve Çin (APJC) bölgesi, sıfır güven ve güvenli erişim hizmeti uç
noktası (SASE) kullanımına geçiş konusunda dünyada başı çekiyor.
Veri Odaklı Beş Güvenlik Hamlesi
CİSCO, ekiplerin değişen tehdit ortamında şirketlerini
savunmak için alabileceği etkili önlemlerin belirlen-
mesini amaçlayan son siber güvenlik raporu Güvenlik
Sonuçları Araştırması’nın 2. bölümünü yayınladı. 27
ülkede güvenlik ve gizlilik alanında çalışan 5100’den
fazla çalışanın katıldığı ankette, güvenlik altyapıları-
nı güncelleme ve entegre etme, tehditleri algılama ve
müdahale etme ve bir kriz durumunda esnekliklerini
koruma konularına yaklaşımlarını paylaştı.
Geçen yıl yapılan araştırmada beş hamlenin “bir şir-
ketin güvenlik programını yerine getirme” konusunda
daha büyük bir etkisi olduğu belirlendi. Bunlar: Zama-
nın gerisinde kalmış teknolojilerin proaktif bir şekilde
yenilenmesi; Güvenlik teknolojilerinin iyi entegre edil-
mesi; Vakalara zamanında müdahale edilmesi; Hızlı
krizden kurtulma; İsabetli tehdit algılama olanaklarına
yatırım yapma.
Yapılan araştırma sonucunda başarı faktörlerinin tespit
edilmesi için bu beş temel hamle daha yakından ince-
lenerek şu sonuçlara ulaşılmış durumda:
Mimarinin Güncellenmesi ve Entegrasyonu
Dünya genelinde şirketlerin kullandığı güvenlik tek-
nolojilerinin ortalama %39’unun zamanın gerisinde
kaldığı değerlendiriliyor. Proaktif bir teknoloji yeni-
leme stratejisine yatırım yapmak her zamankinden
daha önemli. Suudi Arabistan’da ortalama %31 olan
bu oranın Birleşik Krallık’ta %56’ya kadar çıkması, eski
altyapılardan uzaklaşma ihtiyacını net bir biçimde
ortaya koyuyor.
Bulut tabanlı altyapılara sahip şirketlerin yenilenme-
si daha eski, yerleşik teknolojiler kullanan şirketlere
kıyasla iki kat daha fazla.
Entegre teknolojilere sahip şirketlerin süreç otomas-
yonu elde etme olasılığı yedi kat daha yüksek. Bunun
yanında bu şirketler %40’tan fazla daha güçlü tehdit
algılama olanaklarına sahip.
Yeterli personel kaynağı olmayan güvenlik operasyon-
ları programlarının %75’inden fazlası, buna rağmen
yüksek düzeyde otomasyon yoluyla güçlü kabiliyet-
ler ortaya koyabiliyor. Otomasyon daha deneyimsiz
çalışanların performansını iki kattan fazla artırarak
beceri ve iş gücü sıkıntıları karşısında şirketlere destek
sağlıyor.
Tehditleri Algılama ve Müdahale Etme
Bulut tabanlı güvenlik altyapısı çok değerli ve her
katmanda öne çıkıyor. Sıfır Güven veya Güvenli Erişim
Hizmeti Uç Noktası (SASE) altyapısına sahip olduğu-
nu ifade eden şirketlerin güçlü güvenlik operasyonları
gerçekleştirdiğini belirtme olasılığı, yeni geliştirilen
uygulamalara sahip şirketlere kıyasla %35 daha yüksek.
Tehdit zekasından faydalanan şirketler, diğer şirketlere
kıyasla %50 daha kısa ortalama onarım süresi (MTTR)
elde ediyor.
Felaket Durumunda Esnekliği Korumak
Tehdit ortamı gelişmeye devam ettikçe, iş sürekliliği
ve felaket sonrası toparlanma olanaklarının düzenli
olarak ve çeşitli yönlerden test edilmesi her zaman-
kinden daha kritik hale geliyor. Bu konuda proaktif bir
yaklaşım benimseyen şirketlerin iş esnekliğini koruma
olasılığı 2,5 kat daha yüksek.
Suudi Arabistan (%80), Birleşik Krallık (%74) ve Rusya
(%73) gibi çeşitli pazarlardan katılımcılar, bulut tabanlı
güvenlik teknolojilerinin kapsamını genişletmek iste-
diklerini ifade ediyor.
En iyi performansı, iş sürekliliği ve felaket sonrası
toparlanma konusunda yönetim kurulu düzeyinde
denetim uygulayan ve siber güvenlik ekipleriyle çalışan
şirketler gösteriyor.
9
10
özel haber
Atos ve Dassault Systèmes, özellikle savunma ve sağlık gibi kritik
endüstrilerde kullanılan 3DEXPERIENCE platformunu bağımsız bir ortamda
sunmak üzere küresel ortaklıklarını duyurdu. Ortak bulut deneyimine de
imkan tanıyan bu son derece güvenli ortam; verilerin, süreçlerin ve fikri
mülkiyetlerin tam kontrolünü sağlıyor.
Güvenilir Bulut Platformu İçin
Atos ve Dassault Systèmes’den
İş Birliği
Sağlık, havacılık, savunma, otomotiv, taşımacılık, üretim,
enerji ve kamu hizmetleri gibi sektörlerde yer alan ku-
rumlar, 3DEXPERIENCE platformu üzerinden sanal ikizler
yaratarak vatandaşlara, hastalara, tüketicilere, öğrencilere
ve iş paydaşlarına güvenilir deneyimler sunmak istiyor.
Bunlar arasında kritik öneme sahip savunma ve sağlık sek-
törleri için özel güvenli ortamlara ihtiyaç duyuluyor.
3DEXPERIENCE platformu kuruluşlara, iş birliğine dayalı
ve etkileşimli bir ortamda gerçekleşen tüm iş faaliyetleri-
nin ve ekosistemlerin bütünsel, gerçek zamanlı bir görü-
nümünü sağlıyor. Bu platformu kullanan kurumlar artık
Atos tarafından yönetilecek ve güvence altına alınacak
özel bağımsız bir ortamda bulut platformundan yararla-
nabilecek. Atos; bir dizi metodoloji, ürün ve bulut hizmeti
olan Atos OneCloud Sovereign Shield üzerinden bu
ihtiyacı karşılayacak. Siber güvenlik hizmetlerinde dünya
çapında 2 numara olan Atos, kritik altyapıların özel ihti-
yaçlarını karşılamak üzere siber güvenlik uzmanlığını ve
çözümlerini bir araya getiriyor. Atos’un verdiği hizmetler
arasında Güvenlik Operasyon Merkezi ve bakım, yönetim
gibi faaliyetleri güvence altına alan güvenlik hizmetleri
de bulunuyor. 3DEXPERIENCE platformu, özellikle gü-
venlik durum tespiti ve yönetim bilgi sistemleri alanla-
rında en yüksek düzeyde veri gizliliğini sağlamak için
Fransız CIIP yasası ve Avrupa NIS yönergesi ile uyumlu
olarak geliştirildi. Böylece savunma idarelerinin, kamu
kurumlarının ve “Kritik hizmet uygulayıcıları” ile “Hayati
öneme sahip uygulayıcılar” olarak bilinen kuruluşların
özel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor.
Atos’un siber güvenlik ürünleri, Yüksek Performanslı Bilgi
İşlem alanındaki uzmanlığı ve kritik sistemleri geliştir-
me tecrübeleri ile Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE
platform çözümü arasındaki ortaklığın genişlemeye devam
edeceği duyuruldu. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan
Atos Geçici Eş-CEO’su ve Büyük Veri ve Güvenlik Başkanı
Pierre Barnabé,“Atos OneCloud Sovereign Shield’ı hizmet
olarak yazılım uygulamaları alanına getirmekten mutlu-
luk duyuyoruz. Bu sayede 3DEXPERIENCE platformunun
bağımsız dağıtımını dünya çapında kritik endüstrilere
sunabiliyoruz. Müşterilerimiz, ürettikleri ve değiştirdik-
leri verilerin kullanımı üzerinde daha fazla kontrol sahibi
oluyor. Bu anlamda Atos ve Dassault Systèmes arasındaki
ortaklık, pazara benzersiz bir hizmet sunuyor.” dedi.
Sanal ikizlerin yeni ürün geliştirme alanında, üretimde ve
diğer pek çok iş operasyonunda tüm sektörlerde giderek
benimsendiğine dikkat çeken Dassault Systèmes Başkan
Yardımcısı ve CEO’su Bernard Charlès, şirketlerin ve yö-
netimlerin hiper güvenilir platformlara olan ihtiyaçlarının
arttığı söyledi ve ekledi: ”Bulutun gücünü açığa çıkarmak,
BT altyapısından iş deneyimlerine kadar tüm operasyon-
larda bütünsel, tutarlı siber güvenlik uzmanlığı gerekti-
riyor.Atos ve Dassault Systèmes arasındaki bu iş birliği,
deneyime dayalı en yüksek düzeyde güvenlik ve bağımsız-
lık hizmetiyle 3DEXPERIENCE platformunu buluşturuyor.
Böylece sağlık ve savunma gibi kritik alanlarda dahi güve-
nilir iş birlikleri kurmak için yeni olanaklar sağlanıyor.”
11
Günümüzde gelişen teknolojilerle birlikte uzay araştırmalarında önemli
bir yol kat edildi. Devletlerin bu uzay yarışında söz sahibi olabilmek adına
yatırımlarını artırmasının siber suçluların dikkatini çekerek faaliyetlerini bu
yöne çevirmesine neden oldu. Özel şirketlerin ve devletlerin, siber güvenlik
tehditlerine karşı daha dikkatli hareket etmesi gittikçe önem kazanıyor.
Siber Saldırganların Hedefinde
Uzay Sistemleri Var!
Uzay teknolojisinin ve altyapısının gelişmesiyle birlik-
te yeni aktörlerin yarışa dahil olması, devletlerin uzay
çalışmalarına yaptığı yatırımları artırıyor. İletişim,
finansal hizmetler ve savunma sistemleri olmak üzere
günlük düzende önlemli unsurların çoğu, uzay tabanlı
sistemlere bağlı bulunuyor ve bu durum birçok güvenlik
ikilemini beraberinde getiriyor. Diğer dijital altyapılar
ve sistemler gibi uzay teknolojilerinin de siber saldırı-
lara karşı savunmasız kalıyor. Uluslararası güvenliğe ve
uzaydan dünyaya gönderilen hassas bilgilere dair önem-
li verilerin siber saldırganların hedefi haline geldi.
Uzay Sistemleri Siber Saldırganların Hedefinde
Giderek gelişen teknolojik yeniliklere hızla ayak uy-
duran ve yeni stratejiler geliştiren siber saldırganlar,
uzay sistemleri için ciddi bir tehdit haline geldi. Özel
şirketlerin uzay keşfine dahil olmasıyla birlikte siber
suçluların, tedarik zincirinden ekipman üreticilerine
kadar organizasyon içerisindeki tüm yapılar dahil siber
saldırı düzenleyebileceği daha fazla seçeneği bulunu-
yor. 2022 yılında uzay korsanlığı gazete manşetlerinde
yer alacak. Artan ticari uzay uçuşlarının diğer geze-
genleri keşfetmek için devlet tarafından finanse edilen
misyonlarla birleştiğinde siber saldırganlar için harika
bir ortam oluşturulmuş durumda. Uzay sistemleri-
ne karşı siber suçlular bir saldırı düzenleyebildikleri
takdirde uzaydan dünyaya veri aktaran sistemlerden
bilgi sızdırabiliyor. Bu durumun, yanlış bilgi alın-
masıyla ciddi çarpışmalara ve iletişim sistemlerinin
küresel çapta ortadan kaldırılmasına neden olabililir.
Hackerlarin geliştirdiği sistemlerin gücü, uzay sistemli
ekosistem için ciddi siber güvenlik tehdidi oluşturuyor.
Bu nedenle, devletlerin ve özel şirketlerin, uzay tekno-
lojisini ve altyapısını güvenli hale getirmeye, mevcut
güvenliği geliştirmeye ve yenilikçi sistemler geliştir-
meye odaklanması gerekiyor.
Uzay Sistemleri Siber Saldırılara Karşı
Hazırlıklı Olmalı
Devletlerin yönetimindeki uzay prosedürlerine artık
özel kurumların da dahil olmasıyla birlikte yeni bir
döneme şahit olunuyor. Ancak uzay sistemlerindeki
bazı güvenlik açıkları, siber saldırganlara kusursuz bir
zemin hazırlayarak yıkıcı etkileri de beraberinde geti-
riyor. Özellikle uzay sistemlerinin siber saldırılara karşı
güçlendirilmesi gerekiyor. Ayrıca, siber saldırganlar
temel kontrolleri yok edip zararlı talimatlar verebiliyor.
Bu nedenle, uzay aracının izinsiz girişlere karşı savun-
masız olmaması ciddi bir önem taşıyor. Siber suçlular
sahte bağlantılar ile uzay aracını hedefleyebilir ve
bunun sonucunda iletişim kesintiye uğrayabilir. Ulusal
güvenlikte ciddi sonuçlara yol açabilecek tehlikeleri
önlemek için dünya yörüngesinden çıkmadan önce
birçok siber güvenlik senaryosunun ve alıştırmasının
ön plana alınması gerekiyor.
sektörün içinden
Yusuf
Evmez
WatchGuard
Türkiye
ve
Yunanistan
Ülke
Müdürü
12
IDC’nin Ereteam sponsorluğunda gerçekleştirdiği Türkiye’deki şirketlerin BT
yöneticileriyle yaptığı ‘Kurumsal Yapay Zeka ile Veri Yolculuğunda Hamleler’
başlıklı araştırma yayınlandı. Araştırma, Türkiye’deki kurumların yüzde
87’sinin veri analizi için raporlama ve sorgulama araçlarına güvendiğini,
yapay zeka ve makine öğrenmesi algoritmalarını ise araştırmaya katılan
firmaların yalnızca yüzde 34’ünün kullandığını ortaya çıkardı.
Veri Analizine Güveniyoruz
Fakat Yapay Zeka Teknolojisini
Yeterince Kullanmıyoruz
Bilgi çağında tüm kurum ve kuruluşlar için veri analizinin
önemi arttı. Bilgiyi doğru işleyen ve yönetebilen kurum-
lar daha doğru analizlerle en akılcı kararları alabiliyor ve
geleceği öngörerek kar elde edebiliyorlar.
ABD merkezli araştırma şirketi International Data Corpo-
ration (IDC) Türkiye’deki şirketlerin bilgi teknolojileri
(BT) yöneticileriyle yapay zeka ve makine öğrenmesi gibi
teknolojilerin kullanımına dair bir araştırma gerçekleş-
tirdi.
Kurumsal Yapay Zeka ile Veri Yolculuğunda Hamleler
başlıklı IDC raporuna göre, Türkiye’deki şirketlerin yal-
nızca yüzde 34’ü veri analizinde yapay zeka ve makine
öğrenmesi gibi yeni teknolojileri kullanabiliyor.
IDC raporu BT yöneticilerinin yüzde 74’ünün veri analizi
araçlarını ve analitik teknolojilerini iş ortamında, günlük
olarak kullandığını ortaya koydu. Kurumlar veri analizine
aldıkları kararlar için güvenirken, yeni nesil teknoloji-
ler olan yapay zeka ve makine öğrenmesinin kullanımı
yüzde 34’de kalıyor. Türkiye’deki firmaların önemli bir
bölümü veri analizinde daha çok raporlama ve sorgula-
ma araçlarını, insan gücüne dayalı bir sistem içerisinde
kullanıyor.
Yeni Teknolojilere İhtiyaç Var
IDC raporunda,“kurumların dahili ve harici verileri
analiz eden, iç görüye dönüştüren ve anlamlı stratejik iş
kararları alınmasına destek olan” ifadeleriyle tanımlanan
BT çalışanları, veriyi analiz etmekte zorluk çekiyor. IDC
araştırmasına göre, kurumların yüzde 65’i verilerin yöne-
tilmesinde ve ölçeklendirmesinde zorluk çekiyor.
Daha İyi Veri Analizini Yapabilenler Kazanıyor
IDC raporundan hareketle, Türkiye’de veri analizinin
özellikle finans alanında uzun yıllardan beri kullanıldı-
ğını belirten veri analizi firması Ereteam CEO’su Kutlay
Şimşek,“IDC araştırmasının da gösterdiği gibi Türk
şirketleri veri analizinin önemini kavrıyor ve bu konuda
ciddi adımlar atılıyor. Ancak insan gücüne dayalı veri
analizi gelişen yeni teknolojilerle terk edilmeye başlandı.
Yapay zeka ve makine öğrenmesi teknolojilerinin veri-
lerin yönetiminde kullanılması, kullanıcı firmalara en
doğru kararı vermede önemli fırsatlar sağlıyor. Geleceğe
yönelik atılacak adımlarda, geçmişteki verilerden en
doğru sonucu çıkarabilmek çok önemli. Türk şirketlerinin
pazarda rekabet güçlerini koruyabilmeleri için veri anali-
zinde yeni teknolojilere yer vermeleri gerekiyor” diyor.
özel haber
Kutlay
Şimşek
/
Ereteam
CEO’su
13
Siber güvenlik önlemlerini ihmal eden veya bilerek göz ardı eden
çalışanlar, şirketlerin ciddi zarara uğramasına neden olabiliyor.
Araştırmalar kurumların %66’sının, dış saldırılardan daha çok kötü niyetli
veya kazara meydana gelen iç saldırılara maruz kaldığını ortaya koyuyor.
Kurum İçi Saldırıya Uğrayan
Şirketlere 4 Tavsiye
Pandemiyle birlikte yaygınlaşan hibrit çalışma mode-
linin neden olduğu şirket içi saldırılara karşı daha çok
dikkat edilmesi gerektiğini belirten Komtera Teknoloji
Kanal Satış Direktörü Gürsel Tursun, başta finans kurum-
ları olmak üzere şirketlerin almaları gereken 4 önlemi
sıralıyor. Çalışanların ihmalinden veya kötü niyetinden
kaynaklanan şirket içi tehditler kurumlar için büyük so-
run teşkil ediyor. Yapılan bir araştırmaya göre kurumların
%66’sı, yaşadığı siber güvenlik problemlerini göz önünde
bulundurduğunda dış saldırılardan çok iç saldırılarla karşı
karşıya kaldığını belirtiyor. İç saldırılar her sektörden
işyeri için risk barındırsa da finans şirketlerinin iç teh-
ditlere daha meyilli, özellikle uzaktan ve hibrit çalışma
ortamlarının kurum içi saldırıların artması için ideal
ortam sağlıyor. İçeriden saldırılar söz konusu olduğunda
başta bankalar olmak üzere finans kurumlarının büyük
tehlikede olduğu görülüyor. Bankaların bulut ortamlarını
daha fazla benimserken ve uzaktan çalışma ortamlarında
faaliyet göstermeye devam ederken içeriden tehditlere
maruz kalıyorlar. Bankaların ve diğer finans şirketlerinin,
kaynaklarını belirleyerek, uzlaşma endişelerini ele alarak
ve erişim yönetimini geliştirerek iç tehditlerin etkilerini
azaltabilirler.
İçeriden Darbe Almak İstemeyen Kurumlar Bu
4 Adıma Dikkat Etmeli!
Kurum içinde tüm çalışanlar belirli yerlere erişim sağla-
yabiliyor fakat bu durum iç saldırılara neden oluyor. Ku-
rumların tehditleri ortadan kaldırmayı çalışmak yerine,
riskleri azaltacak önlemler alması gerekiyor.
Çalışanların erişimlerini düzenli aralıklarla inceleyin.
İçeriden kaynaklanan tehditleri azaltmak için çalışanla-
rın yalnızca ihtiyacı olan hizmetlere eriştiğinden emin
olmalısınız. Bunu sağlamak için düzenli aralıklarla çalı-
şanların erişimlerini birkaç ayda bir gözden geçirebilirsi-
niz. Çalışanların rollerini ve hareketlerini net bir şekilde
belirleyerek ve daha sık kontrol ederek olası bir tehdidi
engelleyebilir veya zararı en aza indirebilirsiniz.
Şifreler konusunda disiplinli olun. Kurum içindeki her
şifreyi her çalışanın bilmesine gerek yok. Çalışanların,
ihtiyacı olandan daha fazlasını bilmediğinden emin
olmalısınız ve doğru bir şifreleme politikası izlemelisiniz.
Örneğin, ayrıcalıklı erişime sahip bir sisteminiz varsa
sadece buraya erişmesi gereken kişilerle şifreleri veya
anahtarları paylaşın.
Kimlik doğrulama çözümleri kullanın. Yaşanabilecek iç
saldırıların önüne geçebilmek için bir başka yol da kimlik
doğrulama teknolojisinden yararlanmaktır. Çalışanların,
erişmek istedikleri yerlere kimliklerini doğrulayarak giriş
yapmaları hem kimin neye ne zaman erişim sağladığı-
nı görmenizi sağlar hem de çalışanların erişim hakkı
olmayan yerlere girmelerinin önüne geçer. Bunun yanı
sıra, riskleri azaltmak adına belirli bir süre işlem yapıl-
madığında kullanıcıların oturumunu otomatik kapatan
uygulamalardan da yararlanabilirsiniz. Halka açık Wi-Fi
kullanımında dikkatli olun. Önemli şirket verilerine koru-
masız Wi-Fi ağlarından bağlanmak, hackerlere kusursuz
bir zemin hazırlıyor. Güvenli olmayan ve herkesin erişe-
bileceği ağlar üzerinden şirket verilerine erişimi durdur-
mak için dikkat etmelisiniz.
sektörün içinden
Gürsel
Tursun
Komtera
Teknoloji
Kanal
Satış
Direktörü
14
haberler
Bosch, mobilitenin yazılım ağırlıklı geleceğinde
lider konuma doğru stratejik adımlar atıyor. Ge-
lecekte, yan kuruluşu ETAS GmbH çatısı altında
şirket, evrensel uygulama için temel araç yazılımı,
ara katman yazılımı, bulut hizmetleri ve geliştirme
araçları geliştirecek ve satacak. Bosch ve ETAS’ın
farklı geliştirme alanlarından toplam 2.300 uzman,
2022 yılının ortalarından itibaren burada bir araya
getirilecek. Bosch Mobilite Çözümleri Başkanı Dr.
Stefan Hartung, “Yazılım geliştirme, Bosch’ta uzun
süredir devam eden temel bir yetkinliktir. Her yıl,
kendi yazılımımızı çalıştıran 200 milyondan fazla
kontrol ünitesini dünya genelindeki araçlara yerleş-
tiriyoruz. ” ifadelerini kullandı. Bir yıl önce Bosch,
sürücü desteği ve bilgi-eğlence gibi çok sayıda
araç alanı için özel donanıma sahip uygulamaya
özel araç yazılımında güçlü bir birim olan Mobilite
Bilişim Çözümleri bölümünü kurdu. Şimdi şirket,
araçlar ve bulut için uygulamadan bağımsız yazılım
portföyünü ETAS’ta bir araya getiriyor. Ortaya çıkan
merkezi platform, iş ortaklarıyla birlikte otomotiv
yazılımını daha hızlı ve verimli bir şekilde geliş-
tirmesini sağlayacak. Stefan Hartung, “Evrensel
yazılım temelimiz, modern, yazılım tanımlı araç-
ların dijitalleştirilmesi açısından çok önemlidir.”
dedi. Bosch, evrensel yazılım platformunu yenilikçi
yazılım işlevlerinin geliştirilmesindeki uzmanlıkla
birleştirecek. Bosch Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Mar-
kus Heyn, “Böylece Bosch için bir USP (Benzersiz
Satış Teklifi) ve önemli bir rekabet avantajı yaratı-
yoruz.” dedi. ETAS gelecekte bu evrensel platformu
ve beraberindeki geliştirme ortamını hem otomotiv
üreticilerine hem de diğer tedarikçilere sunacak.
Bosch, Evrensel Araç Yazılımı
Geliştirme Faaliyetlerini Tek Bir
Çatı Altında Topluyor
Tüm dünyada pandemi ile birlikte birçok alanda dijital
yatırımlar ve dönüşüm hız kazandı. Dönüşümün en çok
hissedildiği alanların başında da şüphesiz ki iş hayatı ve
çalışma koşulları geliyor. Günümüzde geleneksel çalışma
deneyiminin hibrit veya tamamen uzaktan çalışmaya ev-
rildiğini görüyoruz. Birçok şirket artık kalıcı olarak hibrit
ve uzaktan çalışma modeline geçiş yaptığını duyurmaya
başladı. Bu noktada şirketler iş sürekliliğini sağlamanın
yanında verimlilik, güvenlik, uzaktan erişim, kullanım
kolaylığı gibi birçok süreci iyileştirmek için farklı çözüm
arayışlarına başladı. Türkiye’nin yeni nesil iş ortağı NGN
ve dijital çalışma alanı çözümleri ile sektörün önde gelen
teknoloji şirketi Citrix arasında tamamlanan iş birli-
ği anlaşması ile kurumların uzaktan çalışma deneyimi
ihtiyaçları uçtan uca karşılanarak verimlilik ve güvenli-
ğin ön planda olduğu hizmet modelleri sunuluyor. NGN
& Citrix iş birliği ile sunulan NGN DaaS (Desktop as a
Service) mimarisinde oluşturulan farklı hizmet paketleri,
kurumların masaüstü sanallaştırma ihtiyaçlarına en doğru
çözümü sunuyor. Kendilerine en uygun paketi tercih eden
kurumlar; çalışanlarına ihtiyaç duydukları her yerden ve
istedikleri mobil cihazdan; güvenli, kesintisiz iş deneyimi
sağlayabiliyor. Kurumsal kullanıcılar için özelleştirilerek
Essential, Standart ve Advanced olarak 3 farklı pakette su-
nulan NGN DaaS (Desktop as a Service) hizmeti; NGN’in
Türkiye’nin en gelişmiş merkezleri arasında yer alan yatı-
rımı Star of Bosphorus Veri Merkezi’nin yüksek güvenlik
ve teknolojiye sahip altyapısı ile sunuluyor. NGN Genel
Müdür Yardımcısı Sinem Edil ve Citrix Türkiye Ülke Mü-
dürü Serdar Yokuş’un katıldığı imza töreni ile duyurulan
iş birliği sayesinde esnek çalışan deneyimine daha güvenli
altyapı ile sahip olan kurumlar, iş sürekliliği ve verimlilik
artışı sağlıyor.
Uzaktan Çalışma Deneyimi, NGN
ve Citrix İş Birliği ile Güçleniyor
15
Nesnelerin İnterneti cihazları ve makineler arası iletişim (M2M) dijital
dönüşümle yaygınlaşarak hızla büyüyor. Günümüzde internete bağlı
cihazların sayısı insan nüfusunun beş katına ulaşmış durumda.
Teknoloji Dünyasını 2022’de
Neler Bekliyor?
Önümüzdeki üç yılda bu oran 10 katına çıkacak ve
Nesnelerin İnterneti cihazlarının güvenliğini otomatize
hale getirmek olağanüstü önem kazanacak. Bu cihazları
otomatize yöntemler olmaksızın kullanıma sokan, teda-
rik eden ve güvence altına almak isteyen şirketler, sürekli
bir şekilde daha karmaşıklaşan güvenlik ihlallerine karşı
savunmasız kalacaklar.
Güvenli Erişim Hizmeti Kenar Mimarisi’nin (SASE)
Yükselişine Giden İki Net Yol
SASE uygulamalarının benimsenmesinde erken bir
aşamadayken, piyasanın yaklaşımlarında net bir ayrım
yaşanacak. Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler geliş-
miş yetkinliklere kıyasla basitliğe ve “tek bir üreticiden
sunulan” SASE tekliflerine daha çok öncelik verecek. Bir
diğer yandan, büyük kurumlarsa güvenlikten, güvenilir-
likten ya da kullanıcı deneyimi kalitesinden taviz vermek
istemeyecektir. Güvenli web ağ geçidi (SWG), bulut erişim
güvenlik aracısı (CASB) ve sıfır güvene dayalı ağ erişim
(ZTNA) hizmetlerini sunan tam donanımlı bulut güvenlik
sağlayıcısı ile kurum içi güvenlik ve WAN’a tasarlanan
yetkinlikler için türünün en iyisi SD-WAN sağlayıcısını bir
araya getiren çok yönlü bir üreticinin yer aldığı bir yakla-
şımı izleyeceklerdir. Tüm gözler 5G teknolojisine çevril-
mişken hem kampüs erişim noktalarında hem de şirket-
lerin iç alanlarında Wi-Fi 6E’ye hızla geçişin eşiğindeyiz.
Wi-Fi 6E bir yandan geriye dönük modellerle uyumlu-
luğunu korurken, bir diğer yandan da ek 1200 MHz’lık
yeni spektrumla yüksek kapasite sunar. Pazar araştırma
alanında öncü şirketlerden 650 Group, 2022 yılında Wi-Fi
6E kurumsal erişim noktalarında yüzde 200’ün üzerinde
bir büyüme bekliyor. Bu beklenti, kurumsal şirketlerin
video konferans, uzaktan tedavi ve uzaktan eğitim gibi
faaliyetlere artan güvenle birlikte 6E’nin potansiyelini
görmeye başladığını gösteriyor.
Pandemi bitse bile evden çalışma düzeni devam edecek.
Bu yeni normal, mikro şubelerin ya da “tek bir şubenin”
yükselişine sahne olacak. Pandeminin ilk günlerinde şir-
ketler, karantinadaki iş gücünü şirket ağlarına bağlamak
için uzaktan erişim noktalarını (RAP’lar) ve VPN ağlarını
genişletmekte zorlanmışlardı. 2022’de hem güvenilir
hem de tutarlı bir kullanıcı deneyimi yolunda kurumsal
seviyedeki Wi-Fi erişimini ileri teknolojili çok yollu WAN
bağlantısı ile gelişmiş yapay zeka operasyonlarını bir
araya getiren, özel üretim mikro şubelerde muazzam bir
büyümeye tanık olacağız. Bu mikro şube teklifleri kuru-
mu güvenli bir şekilde “tek bir şubeye” çevirecektir.
Hepimizin gözleri önünde bir kültür değişimi yaşanı-
yor: Tüketiciler artık “nesneler” yerine “deneyimlere”
daha çok değer veriyor ve “bir şeye sahip olmaya” daha
az ihtiyaç duyulması hayatlarımıza doğrudan yansıyor.
Önümüzdeki yılda aynı değişim, kurumlar nezdinde de
kendini gösterecek: Cihazlara ve sermaye harcamalarına
daha az, teknoloji yatırımlarından doğan iş çıktılarına
daha fazla odaklanılacak. BT verimliliğini artırmak ve
inovasyon yolundan sapmamak isteyen şirketler, daha
fazla finansal esneklik ve maliyetlerde öngörülebilirlik
talep ediyor. Esnek bir altyapı tüketim modeli tüm bunla-
ra imkan sağlar. Bu yeni tüketim modellerine gözü kapalı
atılmak istemeyen şirketlere,“satın almadan önce dene”
seçeneği sunuluyor. Şirketler böylece bu yeni modeli
benimseyip benimsemediklerine karar verebilirler. Bu,
2022’de NaaS gibi tüketime dayalı hizmetlerde büyük bir
talep artışına sebep olacak.
sektörün içinden
David
Hughes
Auba
Ürün
ve
Teknolojiden
Sorumlu
Başkan
Yardımcısı
16
röportaj
Trend Micro Türkiye Ülke Müdürü Hasan Gültekin ile güvenlik
sektörümüzle ilgili keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Sizin için
hazırladığımız makalemizde Hasan Gültekin’in sorularımıza verdiği
yanıtları bulabilirsiniz.
Siber Güvenlik Açısından
Karşılaşılan En Büyük Zorluk
Yetersiz Kaynaklar
2021 güvenlik trendleri hakkında bilgi verebilir misi-
niz? Günümüzde şirketler önlem alırken nelere dikkat
etmeli?
Pandeminin başlamasıyla birlikte birçok işletmenin uzak-
tan çalışmaya ya da hibrit çalışma modeline geçmesiyle
birlikte siber güvenlik alanında yeni tehditler, yeni tekno-
lojiler ve farklı iş modelleri ortaya çıktı. Teknoloji ortamı-
nın sürekli değişmesi yeni bir şey değil, ancak son yıllarda
dijital dönüşümün hızlanmasıyla durum tamamen yeni
bir düzeye taşınmış durumda. Dolayısıyla tehdit ortamı
ve riskler de bu değişim doğrultusunda hızla dönüşmeye
devam ediyor. Tüm işletmeler açısından veri güvenliğine
yönelik en yaygın tehditlerden biri olan fidye yazılımı
saldırıları 2021 yılında da artış göstermeye ve gelişmeye
devam etti. Bu saldırılar, veri hırsızlığı ve kurtarma ma-
liyetleri nedeniyle kuruluşlara hem maddi hem de itibar
açısından büyük zarar vermeye devam ediyor. Uzaktan ve
hibrit çalışma modeline geçilmesiyle birlikte gerekli ön-
lemlerin alınmaması nedeniyle uzaktan ve hibrit çalışan-
lar siber saldırganlar için kolay hedef haline geldiler.
Genellikle kimlik avı ile başlayan bu saldırıların önlen-
mesi için yalnızca VPN (Sanal Özel Ağ) gibi önlemler
tek başına yeterli olmuyor. Daha kapsamlı bir yaklaşı-
mın uygulanması büyük önem taşıyor. Uzaktan ve hibrit
çalışmanın önümüzdeki dönemde kalıcı hale geleceğini
göz önüne aldığımızda kuruluş içinden gelen tehditler de
bir başka endişe alanı haline geliyor. Birçok kuruluş siber
güvenlik tehditlerinin dış etkenlerden kaynaklandığını
düşünse de iç etkenlerin göz ardı edilmemesi gerekiyor.
Siber saldırganlar şirket içinde gizleniyor olabilir. İç teh-
ditler, şirket varlıklarına meşru erişimi olan ve bu erişimi
kötü niyetli veya kasıtsız olarak kuruluşa zarar vermek
için kullanan kullanıcılardır. İç tehditler yalnızca şirket
çalışanlarıyla sınırlamamak gerekiyor. Kuruluşun sistem-
lerine veya hassas bilgilerine erişimi olan eski çalışanlar,
yükleniciler ya da iş ortakları da birer iç tehdit olabilir. Bu
nedenle iç tehditler bir risk olarak görülmeli ve ciddiye
alınmalıdır. Dijital dönüşüm ve yeni çalışma modelleriyle
birlikte sıfır güven platformlarına olan geçişin de hızlan-
dığını söyleyebiliriz. Sıfır güven yaklaşımının dört önemli
unsuru bulunuyor. Birincisi, güvenliği ihlal edilebileceğin-
den hiçbir kullanıcıya varsayılan olarak güvenilmemelidir.
İkincisi,VPN ve güvenlik duvarları tek başına güvenlik
için yeterli değildir. Üçüncüsü, kimlik ve cihazların doğru-
lanması yalnızca çevre koruması için değil aynı zamanda
ağ genelinde uygulanmalıdır. Son olarak meydana gelebi-
lecek siber saldırıların zararının en az indirilebilmesi için
mikro segmentasyon yapılmalıdır. Sıfır güven platformları
kullanıcıların daha güvenli bir şekilde çalışabilmelerine
olanak tanır. Sıfır güven yaklaşımında güvenilir bir kaynak
yoktur. Trend Micro olarak amacımız, dijital bilginin tüm
dünyada ve ülkemizde güvenli bir biçimde yayılmasını
sağlamak. Bu amaç doğrultusunda tüketicilere, işletmele-
re ve kamuya yönelik yenilikçi çözümlerle bulut ortamları,
uç noktalar, e-posta, Endüstriyel IoT (Nesnelerin İnterne-
ti) cihazları ve ağlar için en son teknolojilerle geliştirilmiş
katmanlı güvenlik çözümleri sağlıyoruz.
Özellikle sanal ortamda güvenli olmadığımız artık
7’den 70’e herkes biliyor. Fakat yine de açıklar veriyo-
ruz. Sizce bunun nedeni nedir?
Aslında bunun birçok nedeni var. Öncelikle sanal or-
tamda güvende kalmak için kapsamlı güvenlik sağlayan
çözümler kullanmak gerekiyor. Ancak güvenlik çözümü
kullanmak güvende kalmak için yeterli değil. Kullanılan
güvenlik çözümünün ve işletim sisteminin her zaman
güncel olması gerekiyor. Saldırılardan korunabilmek için
öncelikle tüm güncellemelerin yapılmış olduğundan emin
olmamız lazım. Bir diğer önemli sorun ise bulut orta-
mında yapılan yanlış yapılandırmalar. Bulut ortamında
yanlış yapılandırılmış bir sunucu, içindeki tüm içeriğe ve
17
verilere internet üzerinden herkesin erişebilmesine neden
olabiliyor. Bu yüzden yanlış yapılandırılmaların önüne
geçmek özellikle şirketler açısından büyük önem taşıyor.
En önemli unsur ise zincirin en zayıf halkası olan “insan-
lar”. Ne yazık ki güvenlikle ilgili yeterince farkındalığa
sahip olmayan insanlar kimlik avı gibi saldırıların kolayca
kurbanı olabiliyor. Kendilerine gelen bir e-posta ya da
anlık mesajda bulunan bir linke ya da eklentiye tıklayarak
hem kendilerini hem de çalıştıkları kurumu büyük bir risk
altına sokabiliyorlar. Uzaktan ve hibrit çalışma modeliyle
birlikte insan unsuru daha da öne çıktı. Güvende kalmak
için kullanıcıların siber güvenlik konusunda eğitilmeleri
ve her şeye bilinçli bir şekilde yaklaşmalarının sağlanması
gerekiyor.
Amerika’daki veya Avrupa’daki bir şirket ile Türki-
ye’deki bir şirket arasında güvenlik alanında alınan
tedbirler açısından bir fark var mı?
Siber güvenlik günümüzde küçükten büyüğe tüm şirketler
ve bireyler açısından büyük önem taşıyor. Yaşanabilecek
en ufak sorun dahi şirketlerin ya da bireylerin çok zor du-
rumda kalmasına neden olabiliyor. Örneğin siber saldırıya
uğrayan ve verileri siber korsanlar tarafından ele geçi-
rilen bir şirket yalnızca para kaybetmekle kalmıyor aynı
zamanda büyük bir itibar kaybına uğruyor. Bu nedenle
şirketlerin siber güvenliği çok ciddiye almaları ve gerek-
li önlemleri almaları gerekiyor. Şirket ister Avrupa ister
ABD ister Türkiye, nerede olursa olsun alınması gereken
önlemler birbirinden çok farklı değil. Sunucu, ağ ve kulla-
nıcı gibi farklı segmentlerde katmanlı güvenlik tedbirleri,
şirketler açısından bu dönemde ayrıca önem taşıyor.
Şirketlerin sunucularını; bulut, fiziksel veya sanal ne-
rede olursa olsun her koşulda korumaları gerekiyor. Ağ
güvenliği tarafında ise tehditleri tespit edip engelleyecek
tedbirlerle buradaki verimliliğin artırılması çok önemli.
Kullanıcı tarafında katmanlar arasında geçişlerin belli
yetkilerde sağlanabilmesi ile e-posta oltalama saldırıla-
rı gibi durumların önüne geçmek için oltalama ve kötü
amaçlı yazılım bulmaya yönelik kanıtlanmış güvenlik
yöntemlerinin kullanılması gerekiyor. Ancak kullanılan
çözümler ne kadar güvenli olursa olsun zincirin en zayıf
halkası olan kullanıcıların güvenlik konusunda eğitilme-
leri büyük önem taşıyor. Şirketlerin çalışanları arasında
güvenlik farkındalığı yaratması, şirket verilerini riske
atacak konularda çalışanları bilinçlendirmesi ve düzenli
olarak eğitimler düzenlemesi güvenliğin en üst düzeye
çıkmasına yardımcı oluyor.
Türkiye’de şirketlerin verilerini güvenli tutmak için
karşılaştığı en büyük zorluk nedir?
Hem ülkemizde hem de dünyada şirketlerin siber güvenlik
açısından karşılaştıkları en büyük zorluk yetersiz kaynak-
lar. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde maliyetler
en önemli zorluklar arasında yer alıyor. Biraz önce de bah-
settiğimiz gibi şirketlerin bu zorluğun üstesinden gelebil-
meleri için yönetilen hizmetler çözümleri sunuyoruz. Bir
diğer önemli zorluk ise nitelikli siber güvenlik uzmanı sa-
yısının çok yetersiz olması. Nitelikli siber güvenlik uzma-
nına olan ihtiyaç tüm dünyada ve ülkemizde hızla artıyor.
Yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada güvenlik uzmanı
açısından büyük bir açık var. Bu açık her geçen gün daha
da artıyor. Bunun yanı sıra ülkemizdeki yetenekli gençle-
rin siber güvenlik alanına ilgisini artırmak ve yetkin insan
kaynağı ihtiyacına çözüm sunmak için bilgi birikimimizi
paylaşarak her türlü ortamda eğitimler veriyor, farklı
firmalarla ortak hareket ederek siber güvenlik bilincini ve
farkındalığını artıracak etkinlikler düzenliyoruz. Sek-
tördeki her firmanın bu tür ortak aktivitelerin sektörün
gelişmesine büyük katkı sağlayacağı bilinciyle hareket
ettiğinde Türkiye’de siber güvenlik sektörünün önemli bir
ivme kazanacağını düşünüyoruz. Ayrıca siber güvenlik ala-
nında Türkiye’den yurtdışına doğru büyük bir beyin göçü
yaşanıyor. Özel sektör, üniversiteler ve kamu kurumlarının
birlikte hareket edip bu beyin göçüne dur demeleri büyük
önem taşıyor. İlkokuldan üniversiteye ve iş hayatına kadar
her alanda teknolojinin önemine vurgu yapan eğitimlerin
sayısını artırarak siber güvenlikte sürdürülebilirliği sağla-
mak mümkün. Gençler için aslında bu büyük bir fırsat. Bu
fırsatı değerlendirmelerini öneriyorum.
Röportajımızın devamına aşağıdaki
bağlantıdan veya sağ taraftaki QR
kod ile ulaşabilirsiniz.
https://www.btgunlugu.com/ha-
san-gultekin-siber-guvenlik-acisin-
dan-karsilasilan-en-buyuk-zorluk-
yetersiz-kaynaklar/
Hasan
Gültekin
/
Trend
Micro
Türkiye
Ülke
Müdürü
Kripto para birimleri için 2021'in önemli bir yıl olduğunu söyleyebiliriz.
Dünya çapında milyonlarca kullanıcı, yeni yatırım ve yeni üretim
yöntemleri üzerine çalışıyor. Bu süreçte de özellikle Bitcoin'in ön plana
çıktığını görüyoruz. Peki, Bitcoin nasıl oldu da bu kadar popüler hale geldi?
Bitcoin Neden En Popüler
Kripto Para Birimi?
B
itcoin için en büyük, en popüler ve en eski
kripto para birimi diyebiliriz sanırım. Bunu
göz önünde bulundurarak geleceğe odaklı
çalışanlar olduğu gibi, kısa süreli yatırımlar
ve işi tamamen “fırsatçılığa” getirerek kısa
yoldan zengin olmaya çalışanlar da var. Hani “umut
dünyası” deriz ya, işte burada artık Bitcoin de önemli bir
rol sahibi. 90’ları hatırlayanlar bilir; o dönemin İstanbul
borsasında işlem yapan bir bölüm zengin olmuş bir bö-
lüm ise hüsrana uğramıştı. Şimdiler de bu durum kripto
paralar için geçerli. Kripto para dünyasında yatırım
yapan bir bölüm zengin (veya parasına para katan da
diyebiliriz), bir böşüm de yine hüsrana uğrayan taraf.
2021 yılı, Bitcoin için rekorların kırıldığı, paramparça
edildiği bir yıl oldu aslında. Öyle ki, piyasada değerine
kabaca 545 milyar dolar ekledi. Bu rakamı TL olarak
hesaplamaya kalkışmasak çok daha iyi. Yapılan son
araştırmalar, kripto para pazar değerinin 3 trilyon
doları bulduğunu gösteriyor. Araştırmanın altında-
ki imza ise, The Block şirketine ait. Hal böyle olunca
dünya üzerinden birçok insan kripto para birimleri
üzerinden parasına para katmaya çalışıyor. Ülkemizde
de bu konuda faaliyet gösteren yerli kripto para borsa-
ları mevcut ve yasal olarak faaliyet gösteriyorlar. Uzun
zamandır üzerine çalışan kripto para işlemleri için
hazırlanan yasa da yürülüğe girmek üzere. Bu konuda
18
19
19
çıkan son taslak yetkili ve işin erbabı kişilere görüşle-
ri alınması için gönderildi. Bu kişiler tarafından yapı-
lacak yorumlar ile taslak son haline getirilerek 2022
yılı içerinde kripto para yasası yürüklüğe girecek. Bu
yasanın getirilmesi istenmeyen olayların yaşanma-
ması için bir elzem. Bir anlamda yasa haksız kazanç
sağlayacak kişiler veya kurumlarında yolunu kesmiş
olacak.
Şimdi isterseniz Bitcoin’in çok popülerleşmesinin
altındaki bazı önemli detaylara birlikte bakalım...
Elon Musk’ın 1.5 Milyar Dolarlık Yatırımı
Elon Musk’ın Bitcoin’e 1.5 milyar dolarlık yatırım
yapması, ana akım bir şirketin Bitcoin’e şimdiye dek
yapılan en büyük yatırımı olarak ön plana çıktı ve
2021 yılına hızlı bir başlangıç gerçekleştirildi.
Tesla ve SpaceX gibi büyük şirketlerin kurucusu ve
CEO’su olan Musk, sonrasında şirketlerinin kripto pa-
ralarla ödeme kabul edebileceğini de belirtti ve burada
Bitcoin ile Dogecoin isimleri ön plana çıktı. Yapılan
açıklamalardan kısa süre sonra da Bitcoin’in değeri 44
bin dolara ulaşarak tüm zamanların rekorunu kırdı.
Tabii böyle bir desteğin gelmesi, çevrecileri de endi-
şelendirdi. Zira Bitcoin’ler çevre için çok da faydalı
değil (üretim sürecinde harcanan enerji miktarı pek
de azımsanmayacak seviyede değil), hele de büyük
kapsamlı olarak düşünüldüğünde. Dolayısıyla büyük
bir endişeye yol açılmaması için daha sonra Musk’tan
geri adım da geldi ve sürdürülebilir enerjiye geçiş ya-
pılana kadar işlemlerin askıya alınması, sürdürülebilir
enerjiyle birlikte işlemlerde Bitcoin kullanımının geri
getirilmesi kararlaştırıldı.
Tabii bu geri adım, Bitcoin’in değerinde %7’den fazla-
lık değer düşüşü gerçekleştirdi.
Dünya Çapındaki Şirketler, Bitcoin’i Önemsiyor
Tesla’nın Bitcoin’e 1.5 milyar dolarlık yatırım açık-
lamasının ardından, dünya çapında faaliyet gösteren
pek çok şirket de bu tarafa yönelmeye başladı. Ör-
neğin, Mastercard ve Amerika merkezli Bank of New
York Mellon şirketi, dijital paralarla ilgili yatırımlar
yapmaya başladı. Nasdaq’ta yer alan Marathon Patent
Group da 150 milyon dolar değerinde Bitcoin satın
alarak ilk ciddi hamlesini gerçekleştirdi.
Dünyanın en popüler mikro blog sitesi Twitter bile
şirket rezervlerine Bitcoin eklemeye başladı.
Çin’in Kripto Para Yasakları
Çin Merkez Bankası, giderek popülerliği ve değer-
leri yükselen kripto para birimlerine karşı farklı bir
hamle gerçekleştirdi ve kripto para birimleriyle ilgili
yapılan tüm işlemlerin yasa dışı olduğunu belirtti ve
ardından yasak kararı da gecikmedi.
Çinli yetkililer, dijital para birimlerinin ekonomik
düzeni bozduğuna ve kaynağı belirsiz paraların ak-
lanabilmesine kolaylık sağladığına inanıyor. Ayrıca,
karbon emisyonu açısından da kripto paraların çok
tehlikeli olduğuna vurgu yapıyor. Sonuçta Bitcoin
madenciliği yaparken ciddi oranda elektrik kaynağı
kullanılıyor. Tabii güçlü bilgisayarlarınız da olmalı.
Kripto para madenciliği yüzünden son yıllarda PC ve
OEM tedarik zincirlerinde sıkıntıların yaşandığı, bu
sebeple fiyatlarda ciddi artışların yaşandığı da bili-
nen bir gerçek.
Tabii yalnızca Çin değil, başka ülkeler de “yasakla-
ma” ile ilgili adımlar atıyor. Örneğin Mısır, Irak ve
Cezayir vb.
Öte yandan, Amerika ve Hindistan gibi ülkelerde,
yapılacak yeni düzenlemelerle birlikte Bitcoin dahil
dijital para birimlerinin bankalar ve diğer bazı kuru-
luşlarda da kullanılması gündemde.
El Salvador, Bitcoin’e Dayalı Dünyanın İlk
Şehrini Kurmayı Hedefliyor
El Salvador, Orta Amerika’da yer alan ve 6.5 milyon
nüfusa sahip olan bir ülke. Bu ülke, dünyada bir ilk
olarak, Bitcoin Şehri inşa etmek istiyor. Reuters’ta
yer verilen bilgilere göre şehir, bir Bitcoin parasına
benzer bir tasarımla inşa edilecek ve şehir meydanın-
da da koca bir Bitcoin para tasarımında plaza olacak.
Şehir, ülkenin jeotermal enerjisinden faydalanmak
için Conchagua Yanardağı’nın yakınında kurulacak.
Zaten ülke yönetimi, Bitcoin madenciliği için bir pi-
lot bölge oluşturmuş ve bu konudaki çalışmalarını da
bu bölge üzerinde yürütüyordu.
Yine de, ülke nüfusunun yarısının internet erişimi-
nin olmadığını ve ülkede yoksulluğun ciddi boyutta
olduğunu söylemeliyiz. Öte yandan uzmanlar, bu tip
hamlelerin kara para aklama tarafında fırsatlar oluş-
turabileceğini düşünüyor.
El Salvador’un planladığı gibi Bitcoin şehri kurulabi-
lir mi? Bunu ilerleyen dönemlerde öğrenebileceğiz.
özel haber
20
telekom
Kurumsal Metaverse
İşletmeler İçin Ne
Anlama Geliyor?
Metaverse dijital işletmelerin geleceği mi? Birçok uzman "evet" diyor.
Peki ya Meta veri deposu. Yani algılanan bir sanal evrene bağlı kalıcı,
paylaşılan ve üç boyutlu sanal alan. Kulağa fütüristtik mi geliyor? Meta
veri deposu düşündüğünüz kadar uzakta olmayabilir.
21
M
ark Zuckerburg,
Metaverse’i
yaratmak istedi-
ğini herkese açık
bir şekilde ima
etti. Bu yönde algılanan bir adım
olarak Facebook, avatarların basit
bir sanal ortamda birlikte çalışıp
oynayabileceği sosyal gerçeklik
ağ uygulaması Horizon’u piyasa-
ya sürdü. Microsoft CEO’su Satya
Nadella da şirketinin bir “kurum-
sal meta veri tabanı” inşa etme-
sini istediğini söyledi.nRekabetçi
kalmak isteyen işletmeler, müşte-
rilerle nasıl etkileşim kuracakları,
yeni reklam fırsatları bulmaları ve
metaverse’de sponsorluklar getir-
meleri konusunda planlar yapma
başlamalı.
Bunu ne zaman yapalım? Diye
bana sorarsanız hemen yapmalı-
sınız.
Tıpkı 2000’lerin başındaki pek
çok kişinin bir sosyal medya var-
lığına asla ihtiyaç duymayacakla-
rını düşündükleri gibi şimdilerde
Metaverse için de böyle düşünen-
ler var. Aman bu algıya kapılma-
yın. Belki de Metaverse beklenen
yerlere hızlı ve çabucak gelmeye-
cek fakat siz hazır olduktan sonra
elinizdeki varlığı yönlendirmeniz
gelişen teknolojiyle birlikte çok
daha kolay olacak.
Peki, meta veri deposunun ku-
rumsal işletmeleri etkilemesi na-
sıl olacak? İsterseniz bazı örnek-
lere bakalım…
Kurumsal İşletmeler için
Metaverse Fırsatları
Etkinlik ve konser sponsorlu-
ğu: Fortnite kısa süre önce rap
sanatçısı Travis Scott’ın büyük bir
performansına ev sahipliği yaptı.
Massive Attack, Minecraft’ın ev
sahipliği yaptığı bir müzik festi-
valinin ana başlığını oluşturdu.
Metaverse’de daha fazla etkinlik
ve konsere ev sahipliği yapıldı-
ğından, şirketler potansiyel olarak
karlı sponsorluklar için çok sayıda
fırsata sahip olacaklar.
Yalnızca dijital ürünler: Dijital
dünyada ürün geliştirmek için
çok büyük fırsatlar var. İnsanların
gerçek dünyada sahip oldukları
hemen hemen her şey (hava-
lı giysilerden ve kıyafetlerden
evlere, arabalara ve şu anda hayal
bile edemediğimiz diğer şeylere
kadar) metaverse için satın almak
istedikleri bir şey olabilir.
Uzaktan çalışma: Çalışma, ortak
çalışma alanlarından toplantı-
lara, simülasyonlara ve eğitime
kadar giderek daha fazla meta
veri tabanına taşınacak. Facebook
Horizon’un Çalışma Odaları gibi
yapılar Zoom’u tahtan indirerek
çalışanlara sanal gerçeklik alan-
larında çevrimiçi işbirliği yapmak
için yeni yollar sunmaya çalışıyor.
Oyunlar: Oyunlar uzun zamandan
beri metaverse planlarının bel
kemiği olmuştur. Şirketiniz için
ilham almak istiyorsanız şu anda
piyasadaki en iyi VR oyunlarından
bazılarına göz atabilirsiniz.
Proses üretimi: Dünyanın en
büyük içki üreticilerinden Anheu-
ser-Busch InBev, operasyonlarını
önemli ölçüde iyileştirmek için
metaverse uygulamalarını kulla-
nıyor. Fiziksel ortamla gerçek za-
manlı olarak eşitlenen fabrikalar
ve tedarik zincirinin eksiksiz bir
dijital modelini oluşturmak için
Azure Digital Twins’i kullandılar.
Model, içki ustalarının demleme
sürecini ayarlamasına ve kalite
kontrol yapmasına kadar olanak
tanıyor.
Meta Veri Deposu
Modelleme: Yeni Nesil Sanal
Dünya İşletmeler İçin Ne
Anlama Geliyor?
Metaverse, Mark Zuckerberg ta-
rafından “Facebook ve İnternetin
geleceği” olarak adlandırıldı. Peki,
meta veri deposu nedir, neden
umursayasınız ve (sanal) gerçek-
likte işletmeler ve işiniz için ne
anlama geliyor?
Facebook metaverse kavramını
icat etmedi. Terim, Neal Stephen-
son tarafından 1992 bilimkurgu
romanı Snowcrash’de kullanıl-
mıştır. Konsept, William Gib-
son’ın 1984’teki Neuromancer’ı-
na kadar uzanabilir. Daha yakın
zamanlarda, World of Warcraft,
Minecraft ve Roblox gibi çevrim
içi rol yapma oyunları meta veri-
nin unsurlarını benimsiyordu.
Metaverse, sanal gerçeklik (VR)
ve artırılmış gerçeklik (AR) gibi
araçlar kullanılarak sürükleyici ve
etkileşimli hale getirilen paylaşı-
lan bir sanal dünyadır. Ve bazıla-
rına göre, İnternet’in evriminde
bir sonraki adım olarak adlandı-
rılmaktadır.
VR ve AR Şimdi Nerede?
VR ve AR, COVID-19 pandemi-
sinin büyüme alanlarından biri
olmuştur. Önceden, VR ve AR’nin
benimsenmesini engelleyen şey-
lerden biri, kulaklıkların ve çev-
resel ekipmanların maliyetiydi,
ancak kulaklıkların boyutu küçül-
dükçe fiyatlar düşüyor. IDC, VR/
AR pazarının 2021 sonunda 4,43
milyar dolar değerine ulaşacağını
ve % 68,4’lük bir büyüme hızı ile
2025 yılına kadar 36,11 milyar
dolara ulaşacağını tahmin ediyor.
Bu, hem oyun kullanımı hem de
kurumsal uygulamalar tarafından
desteklenecektir.
Kapak Konusu
22
Metaverse, Facebook’un yakın
zamanda Meta adı ile yeniden
markalaşmasıyla ön plana çıka-
rak harekete geçti. Apple Glass
söylentileri, Apple’ın VR/AR ye-
teneklerini ve kendi sanal dünya
girişimine bir yol haritası sunarak
Apple’ın uzun süredir devam eden
AR hedeflerini gerçekleştirdiğini
gösterebilir. Bu yılın başlarında,
Microsoft CEO’su Satya Nadel-
la, şirketin bir “kurumsal meta
veri tabanı” inşa ettiğini söyledi.
Ancak büyük teknoloji firmasının
büyük planları olsa da, yeni kav-
ramların ve teknolojilerin benim-
senmesi yavaş kalıyor. Yapılan
araştırmalar gösteriyor ki: ABD’de
169 milyon oyuncunun yalnızca %
29’u bir VR kitine sahip.
Kurumsal Açı Nedir?
Meta veri deposu, bir sonraki
müşteri katılım düzeyi ve buna
bağlı olarak müşteri deneyimi
(CX) haline geldiği olası bir gele-
ceği sunacak gibi gözüküyor. Müş-
teri deneyimi açısından, kurumsal
hedefler değişmedi: Müşterilerle
sadakati ve işi teşvik eden sür-
dürülebilir, uzun vadeli ilişkiler
kurmanız ve sürdürmeniz gereki-
yor. Meta veri deposu, örneğin bir
telefon hattının diğer ucundaki
veya bir sohbet penceresindeki
şirket çalışanları yerine müşteri
hizmetleri temsilcilerinin sanal
avatarlarını kullanarak bunu yap-
tığınız bir yer olabilir.
Tüketiciler için, gelişmiş bir
deneyimsel ticaret düzeyi satın
alma olasılığını yükseltir. Özel-
likle perakende gibi bir alanda
markalarla yeni yollarla etkileşim
kurabilirler. Bazı perakendeciler,
alışveriş yapanlar için daha sü-
rükleyici, etkileşimli deneyimler
yaratmak yolunda hali hazırda VR
ve AR kullanıyor. Örneğin sanal
mağazalara göz atmalarına ve
sanal soyunma odalarında kıya-
fetleri denemelerine izin veriyor.
Müşterilere her zamankinden
daha unutulmaz deneyimler sun-
mak için AR/VR’yi en üst düzeye
çıkaran bir sonraki hiper kişisel-
leştirme düzeyini bu örnek temsil
edebilir. Ve Metaverse ile müşteri
hizmetleri operasyonunuzda,
sohbet robotları veya web sitesi
tabanlı animasyonlu karakterler
yerine avatarları kullanan gerçek
aracılar tarafından görevlendi-
rilerek, etkileşimleri eskisinden
daha empatik ve etkileşimli hale
getirebilirsiniz.
Forrester’a göre, 2020’de CX’le-
rini geliştiren markaların sayı-
sı 2019’a göre % 13 arttı ve bu
sayının 2021’de daha da artması
bekleniyor (Biz bu yazıyı yazarken
2021 rakamları açıklanmamıştı).
Ayrıca Forrester, yöneticilerin
% 76’sının CX’i iyileştirmenin
yüksek veya kritik bir öncelik
olduğunu söylediğini bildiriyor.
Bir meta veri deposu varlığı ve
deneyimi, bu süreçte bir sonraki
adım olabilir.
Hangi Zorlukları Ele Almanız
Gerekebilir?
Herhangi bir stratejik iş girişi-
minde olduğu gibi, potansiyel bir
Metaverse müşteri yolculuğu olan
bir yol haritası çizmek sizin için
faydalı olabilir. Müşterilerinizin
meta veri deposuna nasıl erişmeyi
seçeceği gibi sorular ve zorluklar
yol boyunca ortaya çıkacaktır.
Peki, sonrasında müşterilerin ora-
da kalmaları ve şirketinizle etki-
leşim kurmalarını ne sağlayacak?
Buna ek olarak ve müşteri dene-
yiminin müşterilerle devam eden
bir etkileşim olmasını sağlama
doğrultusunda, deneyimlerinin
başarısını gerçek zamanlı olarak
nasıl ölçeceksiniz? Geri bildirim,
CX yolculuğunun önemli bir un-
surudur. Ayrıca, onlara meta veri
Kapak Konusu
23
deposu içinde self servis yetenek-
leri nasıl sunabilirsiniz ve gerek-
tiğinde doğrudan desteği nasıl
sağlayacaksınız? İşte bu ve benzer
sorular sizin yol haritanızı belir-
leyecek önemli unsurlar arasında
yer alıyor.
Ayrıca meta veri tabanını, müş-
terilerle çok kanallı iletişiminiz-
le aynı çatı altında toplamaya
ihtiyaç var. İnsanlar sizinle olan
etkileşimlerinin bir parçası olarak
yine de arama yapmak, mesaj-
laşma sohbetlerine katılmak ve
video izlemek isteyeceklerdir.
Bazıları hala fiziksel mağazala-
ra ve satış noktalarına yüz yüze
geziler yapacak. Bu nedenle, meta
veri deposunu bir kanal olarak
ve diğer CX kanallarınızla nasıl
bağlantılı yapabileceğinizi düşün-
meniz gerekiyor.
Dahili Olanaklar
Müşteri deneyimini geliştirme
potansiyeline ek olarak, olması
gereken dahili kurumsal kulla-
nım durumları olabilir. İşbirliği
amacıyla mevcut AR ve VR kulla-
nımını geliştirme olasılığı bunlar-
dan bir tanesi. Facebook, Oculus
Quest VR başlığı için, bir meta-
verse olan Horizon Workrooms
adlı yeni bir uygulama tanıttı.
Metaverse’de de eğitim personeli
potansiyeli olabilir, bunu zaman
gösterecek. İnsanlar COVID-19
durumu ve potansiyel sosyal me-
safeyi koruma ihtiyacı konusunda
temkinli olmaya devam ettikçe
bu tarz uygulamaların sayısının
artacağını öngörebiliriz.
Meta veri deposu, takip edilmesi
gereken bir alan olarak karşımıza
çıkıyor. Ancak, Ağustos ayında-
ki bir Forrester anketine göre,
henüz erken ve ABD’deki yetişkin
tüketicilerin %29’u “Metaverse
konusunu hala anlamadıkları-
nı” söylüyor. Metaverse ve sanal
dünyaların popülerliği arttıkça bu
durum değişecek. Bir anlamda bir
süre daha bekleyeceğiz.
Blockchain, Metaverse’de
Kurumsal İş Modellerini
Etkinleştirebilecek mi?
Kurumsal blok zinciri, 2017’deki
başlangıcından bu yana uzun bir
yol kat etti. Başlangıçta kurumsal
kullanım için blok zinciri, ön-
celikle tedarik zinciri yönetimi
için kullanılan özel ağlar üzerine
kurulmuş bir teknoloji olarak baş-
ladı. Blockchain zamanla olgun-
laştıkça, işletmeler iş yapmak için
Ethereum gibi halka açık izinsiz
ağlardan yararlanmaya başladılar.
İşletmeler artık Metaverse’de
daha verimli iş akışları oluştur-
mak için merkezi olmayan kon-
septler uyguluyor. Merkezi olma-
yan bir Oracle ağı olan Chainlink
Labs’ın iş geliştirme başkanı
William Herkelrath, verdiği bir
demeçte Metaverse’i tanımlama-
nın zor olmasına rağmen, bunun
doğal olarak merkezi olmayan
finanstan veya DeFi’den (DeFi,
finansal aracıları bozmaya yö-
nelik kripto para birimi veya
blok zincirindeki çeşitli finansal
uygulamalar için bir terim olan
“merkezi olmayan finans”ın
(Decentralized Finance) kısaltma-
sıdır) büyüyen bir ekosistemler
topluluğu olduğuna inandığını
söylüyor ve ekliyor: “İşletmelerin
dış dünyayla etkileşime girmesi
gerekiyor ve bu nedenle Metaver-
se’de ekosistemlere sahip olmak
zorunda kalacaklar.
Örneğin, tüketiciler sadakat prog-
ramlarını tek platformların dışın-
da kullanmak istiyor, bu nedenle
ödüllerin diğer ekosistemlerde
kullanılmasını sağlayan markala-
rı seçme olasılıkları daha yüksek
olacak. Metaverse, verilerin, fizik-
sel varlıkların, ticari ve finansal
varlıkların merkezi bir ortamın
dışında bir katmanda kurulmasına
izin veriyor.”
Kapak Konusu
24
Kapak Konusu
İşletmeler İçin Metaverse
Konsept fütürist gibi görünse de,
blok zincirinden yararlanan bir
dizi işletme Metaverse’i benim-
semeye başlıyor. Bu konu Aralık
ayının ortalarında sanal olarak
gerçekleştirilen Avrupa Blok Zin-
ciri Konvansiyonu konferansın-
da, “Kurumsal Çoklu Evreni İnşa
Etmek ” başlıklı bir panel sırasında
derinlemesine tartışıldı.
Vodafone Business blok zinci-
ri lideri David Palmer, tartışma
sırasında Metaverse’i oyunlar veya
sosyal medya ağları aracılığıyla
dijital deneyimlerin gerçekleşebi-
leceği sanal bir dünyadan çok daha
fazlası olarak gördüğünü belirtti.
Palmer’a göre, Metaverse şimdi
merkez bankası dijital para birim-
leri, değiştirilemez belirteçler veya
NFT’ler ve DeFi gibi blok zincir
teknolojisi tarafından desteklenen
finansal kavramlara uygulanıyor.
Yine de Palmer, Metaverse’de ek-
sik olan katmanın sanal işlemleri
gerçek dünyaya aktarmanın bir
yolu olduğunu söylüyor. Palmer,
cep telefonunun bir ara katman
yazılımı işlevi görerek bu iki dün-
yayı birbirine bağlayabildiğini dü-
şünüyor. Palmer, Vodafone Busi-
ness’ın hem Metaverse’de hem de
gerçek hayatta uygulanabilecek
dijital kimlikler oluşturmak için
blok zincirinden yararlandığını
söylüyor: “Dijital kimlik, dijital ve
fiziksel dünyaları aşacak. Örne-
ğin, bir dijital cüzdan bir banka
hesabı, ipotek bilgileri, jetonlar,
NFT’ler ve daha fazlasını içere-
cektir. Ancak, merkezi olmayan
bir kimlik, bireylerin Metaverse’e
ve fiziksel dünyaya katılmalarına
izin vererek bu kimlik bilgilerine
de erişebilecek.”
Palmer, Vodafone Business’ın
sanal kimlikleri barındırmak için
mobil cihazlarda cüzdan oluş-
turmaya çalıştığını da paylaştı.
Bir çoklu evrende kendi kendine
egemen kimlik kavramı, Greyscale
Research’ün “The Metaverse, Web
3.0 Virtual Cloud Economies”
başlıklı yakın tarihli raporunda
da belirtilmiş durumda. Makale ,
kendi kendini yöneten kimliğin,
diğer platformlardan gelen verile-
rin Metaverse’e aktarılabileceğini
ve kimlik veya kredi puanlaması
için kullanılabileceğini belirterek,
“internette yerel bir sosyal itibar
madeni parası (yaratıcı madeni
para)” olarak tanımlıyor.
Telefonica’nın küresel tedarik
zinciri stratejisi ve dönüşümü
başkanı Angel Garcia konferansta
Metaverse için dijital bir tedarik
zincirinin telekomünikasyon şir-
ketleri için verimlilik sağlamaya
yardımcı olabileceğini açıkladı.
Garcia’ya göre Telefonica, Meta-
verse ekosisteminde kullanılmak
üzere bir blok zinciri ağı oluş-
turma yaklaşımını benimsemiş
durumda. Şirketin şu anda uçtan
uca süreçleri iyileştirmek için
bilgi toplama sürecinde olduğunu
da sözlerine ekledi. “Bir sonraki
adım, bu iş süreçlerini otomatik-
leştirmek ve bunları herkes için
merkezi hale getirmek” diyor.
Dijital özerk organizasyonlar
kurmak isteyen şirketler için
bir kurumsal çözüm olan Rise
X’in kurucu ortağı Rowan Fenn
konferansta işletmelerin analog
süreçleri yönetmek, işletmek ve
kontrol etmek için kendi oto-
nom organizasyonlarının dijital
ikizlerine sahip olabileceğinden
bahsetti: “Metaverse şirketlerin,
Bir Çoklu Evrende gerçek zaman-
lı olarak birbirleriyle etkileşime
geçmesi ve işlem yapması anla-
mına geliyor. Bu aynı zamanda
25
dijital özerk kuruluşların analog
bir dünyada birlikte çalışmasına
da izin verecek.”
Fenn, Çoklu Evren ekosisteminde
dijital ikizi olan şirketlerin daha
az çevresel kaynak kullanırken
daha fazla mal ve hizmet ürete-
bileceğini söylüyor. Bu nedenle,
bu iş modelinin dünyanın sonlu
bir ekonomiden sonsuz bir eko-
nomiye geçmesine izin vereceğine
inanıyor.
İşletmeler Metaverse’de Çalışmak
İçin Zaten Blockchain Kullanıyor
Kuruluşlar Metaverse içinde iş
modellerini uygulamak için hala
erken kullanım senaryolarını
araştırırken, bazı sektörler bu
ortamlardan zaten yararlanıyor.
Örneğin sigorta endüstrisinde
kullanılan blok zinciri ağlarının
bazıları bir Metaverse iş modelini
andırıyor.
Spesifik olarak, sanal ekosistem-
ler aracılığıyla dünya çapında
çiftçilere yüz binlerce sigorta
sözleşmesi bu model ile sunu-
luyor. Blockchain ağları üzerine
inşa edilen akıllı sözleşmelerin ve
Chainlink gibi merkezi olmayan
Oracle’ların sigorta endüstrisin-
deki şeffaflık zorluklarını çözmeyi
mümkün kıldıiğı gözlemlenmiş
durumda. Ayrıca, bu durum tüm
sigorta sürecini müşterileri hak-
larından mahrum bırakmayarak
küresel olarak erişilebilir kılını-
yor.
Tek başına blok zinciri bunu
mümkün kılmış gibi görünse de,
sigorta acenteleri tarafından
oluşturulan akıllı sözleşmelerin
bir Metaverse olmadan toplana-
mayacak veriler gerektirdiğini de
unutmamak gerekiyor.
İşletmelerin Metaverse’i
Benimseme Olasılığı
Bazı şirketler Metaverse’de iş mo-
delleri geliştirmeye ve bunlardan
yararlanmaya başlarken, tekno-
lojiyi anlamak hızlı benimsemeyi
engelleyebilir.
Bir Alman kimya ve tüketim mal-
ları şirketi olan Henkel’de blok
zinciri başkanı Rodolfo Quija-
no, konferans sırasında şu anda
benimsenmeyi sağlayan en büyük
zorluğun Metaverse’in işletmelere
sağlayabileceği değeri anlamak
olduğunu belirtti: “Teknoloji bir
sorun değil, ancak insanların
blok zincirinin ne yaptığı ve bu-
nun eski moda kurumsal kaynak
planlama sistemleriyle nasıl
karşılaştırılabileceği konusunda
kafalarını toplaması daha fazla
zaman alacak.” Palmer, Metaver-
se kurumsal ortamında ölçekle-
nebilirliğin de bir sorun olduğunu
ve şirketlerin bu yeni teknolojiye
nasıl geçiş yapacaklarını ve bu
teknolojiyle nasıl ilişki kuracak-
larını anlamalarını sağlamanın
da bir sorun olduğunu sözlerine
ekliyor: “Bir Telekom firması için
dikkate alınması gereken en bü-
yük nokta, Metaverse’deki insan-
ları nasıl birbirine bağlayacakla-
rıdır. İnsanların biri sanal diğeri
fiziksel olmak üzere iki kimliği
olacak”.
Ayrıca Palmer, Metaverse iş
modelleri söz konusu olduğunda
şirketlerin blok zincirinin oynadı-
ğı rolü sorgulayacağına inanıyor.
Ancak, teknolojinin bu kullanım
durumları için çok önemli ol-
duğuna inanıyor. “Blockchain,
çoklu evren ortamındaki güven ve
değişim katmanıdır. Bu çok büyük
bir fırsat, ancak şirketlerin geçiş
yapması zor olacak.”
Kapak Konusu
26
Hali hazırda işletmeler için veri hacmi her geçen gün biraz daha büyüyor
ve bu durum ilerisi için yeni fırsatları da beraberinde getiriyor. Veri
yönetiminin hızlı ve sorunsuz gerçekleştirilebilmesi, üretim sürecinin
büyütülmesi ve şirketlerin daha fazla kâr elde edebilmeleri için de
hayati önem taşıyor. Bu noktada da büyük veri analitiği ön plana çıkıyor.
B
üyük veri analitiği, mevcut kaynakların kul-
lanımı ve ileriye yönelik belirlenen hedefle-
rin gerçekleştirilebilmesi için en önemli hu-
suslardan biri. En ufak birimden en büyük
birime, ham madde tedarikinden nakliye
işlemlerine kadar hemen her noktada kullanılabilen
ve hem zaman hem de maliyet tasarrufu sağlayabilen
bir sistem bu. Bu sistem sayesinde, bir nevi işletmenin
ömrünü “daha sağlıklı” düzeye getirebilir ve yatırımla-
rınız için daha kolay hareket edebilirsiniz. Büyük veri
analitiği, büyük hacme sahip verilerden yararlanarak
işletmeyi güçlendirmek ve bu sayede stratejik hedef-
lerin gerçekleştirilebilmesi için kullanılabilecek bilgi
parçalarıyla ilgili bilim olarak tanımlanabilir.
Tabii ki işin merkezinde, işletmelerin müşterilerini
daha iyi anlayabilme unsuru ve veri var. Kim, ne isti-
yor? Bunları bilmek ve bunlara uygun olarak hareket
İşletmeler Veri Analitiği ve
Geleceğe Yönelik Tahminlerle
Nasıl Büyüyebilir?
26
27
etmek hem işletmeyi hem de müşteriyi mutlu edecek
ve sonrası için de istek uyandıracaktır. Ayrıca burada
sadakat unsuru da önemlidir. Ne kadar hızlı ve doğru
hamleler yaparsanız, bu hamleler sonucunda tekrar
tercih edilme şansınız olacaktır.
Peki, Büyük Veri Analitiği Sisteminin İşletmelere
Ne Gibi Faydaları Olabilir?
1. İşletmelerde büyüme fırsatlarının belirlenmesi
Verilerin kapsamlı yapısı, size müşterileriniz hakkında
pek çok detay sunar. Az evvel de dediğimiz gibi veriler,
müşteri yapısından satın alma alışkanlıklarına kadar
pek çok konuda bilgi sahibi olmanızı ve böylece ile-
riye yönelik yeni planlar yapabilmenizi sağlar. İste-
nen ürünlere yönelik hamleler yapılabilir, rakipler ve
müşterilerin davranışları tekrar tekrar kontrol edilerek
önlemler alınabilir. Haliyle şirketinizin üretim sürecini
yeniden belirleyebilir ve yeni büyüme hedefleri koyabi-
lirsiniz.
2. Ürünün tasarımlarında düzenlemeler, geliştirmeler
yapılması
Bir müşterinin yaptığı her alışveriş, işletmelere bazı
fikirler verir. Bu alışveriş, fiziksel olarak mağazaya gi-
dilerek de yapılabilir, internet üzerinden de yapılabilir.
Bildiğiniz gibi internet işlemlerinde de yaptığınız pek
çok şey kaydediliyor ve sonrasında size benzer sonuçlar
sunularak, “Belki bunlar da ilginizi çekebilir” deniyor.
Örneğin, yemek yemek isteyen, ama zamanı kısıtlı olan
müşteriler genelde fast food – (hazır yiyecekler) tercih
ederler. Bu davranış sonraki siparişler için işletmele-
re yeni fikirler verebilir ve sunulacak ürün çeşitliliği
arttırılabilir. Tabii “kısıtlı süre” faktörü, sizin o sipari-
şi hızlıca hazırlamanız gerektiği anlamını da taşıyor.
Genellikle yemekler sıcak ve taze istenir. Hızlı servisi
yaparken “sıcak sunum” konusunu da göz önünde
bulundurmak ve üretim sürecini buna göre düzenlemek
gerekiyor.
3. Müşteri deneyimini şekillendirme
Örneğin, müşteriler internetten bir şey almaya karar
verdiklerinde, yaptıkları araştırmalardan satın alım
sürecinin sona ermesine, hatta sonrasına da dair pek
çok aşama kaydeder. Bu aşamaların bir kısmını olumlu
ya da olumsuz yorumlar eşliğinde sosyal medya he-
saplarında da paylaşabilir ve bu süreç diğer potansiyel
müşterileri de etkileyebilir. Doğru büyük veri analitiği
araçları sayesinde, işte tüm bu detaylar tek merkezde
toplanarak hızlıca analiz edilebilir ve işletmelerin daha
iyi hizmetler sunabilmesine yardımcı olabilir.
4. Operasyonel verimlilik gerçekleştirmek
Birçok işletme için reklam harcamaları çok ciddi bo-
yutlardadır. Hemen sonrasında da personel ve fiziksel
mağaza giderleri sayılabilir. Para ve insan kaynağını
en iyi şekilde yönetebilmek için optimizasyon şarttır.
Tabii doğru hedefleme ve doğru kitleye doğru ürünün
sunulması da öyle.
Örneğin, mağazanın bulunduğu noktadaki müşteri
grubuna uygun ürünler sunuluyor mu, en çok hangi
saatlerde alışverişler gerçekleştiriliyor ve en çok hangi
ürünler talep ediliyor? Bunlar bilinmeli ki bu sayede
hem insan kaynağı hem de mesai süreci en iyi şekilde
değerlendirilebilsin.
Eğer o mağazaya az sayıda müşteri geliyorsa, çok fazla
personelin konumlandırılması mantıklı olmayacaktır.
Eğer mevcut müşteri portföyüne yönelik ürünler değil
de başka ürünlere yer veriliyorsa, bu da şubenin po-
tansiyel kazanç şansını düşürecektir. Sonrasında şube
kapatılmaları ve işten çıkarmalar gibi can sıkıcı süreç-
ler yaşanabilir.
5. Geliştirilmiş risk yönetimi
Elde çok fazla veri olması, “eski yöntemlerle” takibi
ve yönetimi zor bir süreci ortaya çıkarıyordu ve aynı
zamanda çeşitli riskler de doğuruyordu. Örneğin, kay-
nağı kolay kolay bulunamayan maddi kayıplar. Oysa
gelişmiş sistemler, tüm verileri belli bir sıraya oturtup
düzenli takip gerçekleştiriyor. Bu sayede anormal bir
durum yaşansa bile hemen tespiti gerçekleştirilebiliyor
ve riskin büyümesinin önüne geçilebiliyor. Bu, sonraki
yıllarda işletmenin büyümesi ve operasyonlarını geliş-
tirmesi için aslında çok önemli bir detay. Risk düştükçe
verimlilik de artacaktır.
İşiniz için veri analitiğini kullanmak, uzun vadede yol
haritanızı belirlemenizde ve kârlı işler gerçekleştirme-
nizde size yardımcı olacaktır. Yeni gelir modellerinin
oluşturulması ve tasarruf fırsatları noktasında daha
aktif olabilirsiniz.
Beklentiler, hem işletmeler hem de tüketiciler dijital
ortama geçiş yapmayı sürdürdükçe, büyük veri yön-
temi ve bulut gibi teknolojileri kullandıkça büyüme
hızının da yükseleceği yönünde. Bu süreçte işletmele-
rin uzmanlık seviyesine erişebilmesi için pek çok yeni
yöntem ve teknolojiyi tanıması gerekecek. Bunun için
de vakit şart.
Tabii tüm bunlardan bahsederken, bu teknolojik
imkânları kötü niyetle kullanmak isteyen ve bir nevi
fırsatçılık kovalayan kişilere karşı da dikkatli olmak ge-
rekiyor. Bu bağlamda güvenlik çözümlerinin de es ge-
çilmemesi gerekiyor. Zira hemen her gün siber suçlarla
ilgili yeni gelişmeler yeni mağduriyetler duyuyoruz.
27
28
Analitik otomasyon süreçleri, modern işletmelerin iş süreçlerini
geliştirmesi, zamanı ve personeli daha verimli kullanabilmeleri için
çok daha önemli bir hale geldi. Yapılacak iyileştirmeler maddi anlamda
tasarruf sağlanabileceği gibi aynı zamanda başka projeler için de kaynak
yaratılabileceği anlamına geliyor.
İşletmeler Sahip Oldukları
Verileri ve İş Süreçlerini Analitik
Otomasyon İle İyileştirebilir!
A
nalitik Otomasyon ile birlikte yalnızca
gelişen teknoloji değil, “personel”, yani
yetişmiş iş gücü de büyük önem kazanıyor.
Öyle ya, yalnızca iyi bir teknolojiye sahip
olmakla iş süreçlerinizi doğru yönetemez-
siniz. Buradaki kilit nokta, tüm unsurların birbirleriyle
uyumlu ve birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olması.
Her gün yaklaşık 2.5 kentilyon bayt veri oluşturuluyor.
Günümüzde, “veri” oldukça önemli; hem günümüz
hem de geleceğe yatırım yapabilmek, ihtiyaçları doğru
saptayarak çözümler üretebilmek için “veri” adeta altın
değerinde. Akıllı telefon uygulamalarından basit bir
ankete, bilgisayarımızdaki internet tarayıcısı aracılığıy-
la yaptığımız internet gezintilerine kadar hemen her
hareketimiz “veri” halini alıyor ve hayatımızı daha da
kolaylaştırmak için bu veriler işlenerek değer buluyor.
Tabii çözüm üretirken, bir yandan da rekabeti sürdüre-
bilmek, rakiplerden geri kalmamak gerekiyor. Hal böyle
29
olunca, verinin erişilebilirliği ve kolay yönetilebilirliği
de daha önemli hale geliyor. Bu konuda heyecan duyan
bir kesim ise, tabii ki tüketiciler. Çünkü rekabetin oldu-
ğu yerde hem daha iyi ürünler hem de daha iyi fiyatlan-
dırmalar mümkün olacaktır. Bu sebeple de firmaların
modernleşmesi ve gelişen teknolojinin de yardımıyla
“dönüşüm süreçlerine dahil olmaları” büyük önem taşı-
yor. Tabii verinin yönetimi ve ihtiyaçlar doğrultusunda
kullanılabilirliği için yetişmiş insan gücü de bir o kadar
önemli. Her ne kadar pek çok şirket, yeni nesil tekno-
lojiler yardımıyla yapay zekâ ve makine öğrenimi gibi
unsurları ön plana alsa da, günün sonunda tüm bunların
yönetimi için sağlam içgüdüler ve güçlü planlama bece-
risine sahip “insanlara” ihtiyaç var.
Uzmanlar, başarı için her unsurun önemine dikkat
çekiyor. Eğer elinizde iyi bir teknoloji varsa, bu iyidir,
ama yeterli değildir. Eğer iyi bir veri işleme süreciniz
var, ama tecrübeli personeliniz yoksa tam randıman
almanız olanaksızdır. Güçlü bir veri akışınız var, ama
planlama tarafında yetersizseniz, yine bir şeyler eksik
kalacak demektir. Dolayısıyla hem teknoloji, hem akış
hem de planlama tarafında en yüksek uyumun tutturul-
ması gerekiyor. Böylece yapbozdaki tüm parçalar yerine
oturabilir ve büyük resim ortaya çıkabilir. Geçtiğimiz
sene firmaların dönüşüm süreçleri için oldukça hızlı
örnekler gözlemlendi. Ayrıca verilerin ne kadar önem-
li olduğunu da bir kez daha gördük. Kuruluşların iyi
veya kötü zamanlarda pek çok cevaba ihtiyacı vardır ve
istenen cevapların hızla sunulabilmesi, artık bir elzem
halini aldı denebilir. Tabii burada personelin de yeni im-
kânlar doğrultusunda eğitilmesi gerekiyor. Bu kişiler her
zamankinden daha fazla erişim imkânına sahip olmalı
ki bu sayede sorunları daha hızlı analiz ederek çözüm
üretebilsinler.
Dönüşüm İçin Hareket Şart
Yüksek değere sahip iş sonuçları elde edebilmek için
yüksek veri kalitesine sahip olmak gerekiyor. Burada
modern verilerin ölçeği büyük ve karmaşık olabilir. Bu
sebeple de kaynaklardan en iyi şekilde yararlanabilmek
için “otomasyon süreci” öne çıkıyor.
Hangi sektörde yol alınıyor olunursa olunsun, seyahat
sektöründen tutun da inşaat sektörüne kadar... Farklı
makine öğrenim modellerini denemek ve sonuçlarını
görmek istemek, size ister istemez vakit kaybettirecek-
tir. Eğer hızlı hareket etmek istiyorsanız, analitik oto-
masyona şans verebilirsiniz. Veriye dayalı karar vermeyi
sağlayan süper güç olarak nitelendirilen otomasyon, iş
süreçlerini daha verimli hale getiriyor. Öyle ki bunun
işletme gelirlerini ciddi düzeyde arttırabildiği de ifade
ediliyor. İşletme gelirlerinin artması demek, sonraki sü-
reçte daha fazla yatırım ve daha fazla istihdam anlam-
larını da taşıyor. Tabii şunu da hatırlatmak gerekiyor.
Baştan yanlış planlanmış, bozuk bir iş sürecinin toparla-
nabilmesi için tek başına teknoloji yeterli değildir. Yeni
sistemleri iş süreçlerinize entegre etmeden önce, mev-
cut sistemin dönüştürülebilir olması önemli. Personelin
konu hakkında iyi eğitilmiş olması ve geçiş süreçlerine
iyi entegre edilebilmesi de önemli. Sonuçta tek doku-
nuşla her şeyi düzeltebilecek bir sihirli değnekten söz
etmiyoruz. Bu yüzden uzmanlardan yardım almanızda
fayda var.
Otomasyon ve Analitiğinin Benimsenmesi,
Hangi Ekiplere Avantajlar Sağlıyor?
Örneğin, muhasebe, finans gibi mali bölümleri ele
alalım. Her şirkette bu tip işlemler yapılmaktadır ve
en zorlu, en önemli işlemler arasında yer alırlar. Gelir
- gider dengesinin hazırlanması gibi çeşitli raporlar
için her şirkette pek çok veriye ihtiyaç vardır. Bu du-
rum uzun ve karmaşık bir sürece dönüşebilir. Bu sıkıcı
detayları ortadan kaldırabilmek ve daha hızlı sonuç
alabilmek ise, yeni yöntemlerle birlikte değişiyor. Dü-
şünsenize, günler, hatta bazen de haftalar süren bordro
ve vergi hesaplama süreçleri için şirketlerde insan
gücünün önemli ölçüde kullanılmasını gerektiriyordu.
Oysa dijital dönüşüm sonrasında, bu tip zorlayıcı ve
uzun süreli hesaplamaların daha kısa sürede, makine-
ler aracılığıyla tamamlanması mümkün. Üstelik hata
payı da daha düşük olacaktır.
Finans Alanında Otomasyon Teknolojilerinin
Sunduğu Avantajlar Neler?
Sorunların çözümü için daha hızlı bir süreç mümkün
oluyor. Ekipler daha hızlı çalışabilir ve mevcut sürede
daha faydalı sonuçlar ortaya çıkarabilirler. Bu sayede
hem insan kaynaklı hatalar azalır hem de maliyetler
azalacağı için farklı konular için de ek kaynaklar oluş-
turulabilir. Türkiye, Finans ve Bankacılık alanında, an
itibarıyla gelişmiş veri kullanımı ve analitik sistemlerin
kullanımı konusunda öncü ülkelerden bir tanesi olarak
gösterilebilir. Pek çok Avrupa ülkesinde de bu yönde
çalışmalar var ve önümüzdeki birkaç yıl içinde daha iyi
sonuçların ortaya çıkması bekleniyor. Tabii bu sisteme
hazırlıklı olmayan pek çok ülke bulunmakta. Beklenti-
ler, önümüzdeki birkaç yıl içinde bu teknolojik dönü-
şümün daha hızlı bir seviye geleceği yönünde. Türkiye
olarak bu konuda biraz şanslı olabilir. Çünkü adaptas-
yon ve hareket yeteneğimiz pek çok ülkeye göre çok
daha iyi. Eğer kendi geliştirdiğimiz ürünleri çok daha
yararlı bir şekilde kullanmayı öğrenirsek yakın gele-
cekte ülkemizin geliştirdiği birçok uygulamayı diğer
ülkelerde kullanıldığını görebiliriz.
27
31
Üsküdar Üniversitesinden Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı ve Avrasya
Üniversitesinden Dr. Öğretim Üyesi Nihan Kalkandeler tarafından
gerçekleştirilen “Türkiye Dijitalleşme ve Yalnızlık Araştırması Sonuçları”
da açıklandı. Türkiye genelinde 7 bin 140 kişinin katıldığı çalışma ilginç
sonuçlarıyla dikkat çekti.
Türkiye Dijitalleşme ve
Yalnızlık Araştırması:
Dijitalleşme ve Yalnızlık Bir
Paradoks Mu?
“Her zaman ve sık sık yalnız hissederim” cevabı beşlik
ölçek üzerinden kadınlarda 2.50, erkek katılımcılarda ise
2.37 olarak belirlendi. Araştırmaya göre, 18-20 yaş arasın-
daki katılımcılar, her zaman ve sık sık yalnız hissediyor.
Ankette katılımcılardan yalnızlığı çağrıştıran üç kelimeyi
yazmaları da istendi. Katılımcılar tarafından toplam 324
kelime ile tarif edilen yalnızlık, 67 kelime olumlu, 257 ke-
lime olumsuz anlama sahip olduğu görüldü. Bazı katılım-
cılar yalnızlığı “karanlık, tükenmişlik, kimsesizlik, ölüm,
son” gibi olumsuz ifadelerle tanımlarken; bazı cevaplarda
yalnızlığın bir “ihtiyaç, dinginlik, konfor, odaklanma” ola-
rak tanımlandığı görüldü.
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü, 10-11 Aralık “Diji-
talleşme ve Yalnızlık” ana temasıyla çevrimiçi gerçekleşti-
rilen 3. Uluslararası Yalnızlık Sempozyumu öncesi “diji-
talleşme ve yalnızlık” arasında ilişkiyi saptamak amacıyla
Türkiye genelinde geniş kapsamlı bir araştırma gerçek-
leştirdi. Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı
Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı ve Avrasya Üniversitesi Sosyal
Hizmet Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Nihan Kalkandeler’in
öncülüğünde Türkiye genelinde yürütülen araştırmanın
gerçekleşmesinde Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü
lisans öğrencisi Feyza Keskin aktif görev aldı.
Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, araştırmaya ilişkin şunları
söyledi: Araştırmada dijitalleşmenin bireylerin yalnızlık
algıları ve deneyimleri üzerindeki etkileri ve sosyal ilişki-
lerini etkileme gücü tespit edilmeye çalışıldı. Bu çerçevede
araştırmanın amacı; bireylerin yalnızlık algı düzeyleri-
ni ölçmek ve dijitalleşme süreci ile (internet kullanımı)
arasındaki ilişkiyi anlamaktır. Çalışmanın amacı doğrultu-
sunda hazırlanan sorular; öncelikle katılımcıların cinsiyet,
yaş ve diğer demografik özelliklerine yönelik tanımlayıcı
sorulardan oluşturulmuş, sonrasında yöneltilen sorular
ise katılımcıların teknoloji kullanımı ve yalnızlık düzeyleri
arasında ilişkiyi belirlemek üzerine yoğunlaşmıştır.
Araştırmaya 7 bin 140 Kişi Katıldı
Çevrimiçi anket yoluyla gerçekleştirilen araştırmaya Türki-
ye’nin 81 ilinde %65’i kadın , %35’i erkek olmak üzere, 18-
70 yaş aralığında toplam 7 bin 140 kişi katıldı. Katılımcıla-
rın %19.9’u 18-20 yaş arası; %32.9 21-25 yaş arası; %12.7 ,
26-30 yaş arası; %9 31-35 yaş arası; %8.1 36-40 yaş arası;
%6.5 41-45 yaş arası; %4.6 46-50 yaş arası; %7 50 yaş ve
üzeri kişiler oluşturdu.
Katılımcıların %60.6’sı il merkezi, %31.7’si ilçe merkezi,
%1.4’ü kasaba, %5’4’ü köyde ikamet ettiğini belirtti.
Kadınlar ve Gençler Kendilerini Yalnız Hissediyor
Çalışmaya katılan 7 bin 140 kişiden %5.8 i “Her zaman”,
%12.1’i “Çok sık” ve %39’u ara sıra kendilerini yalnız
hissettiklerini söylerken, %19.7 oranında katılımcı ‘’Na-
diren’’, %19.7”i ‘Hiçbir zaman’ yalnızlık hissetmediğini
belirtti.Araştırmada katılımcıların yaşlarına ve cinsiyete
göre yalnızlık durumları sayısal verilerle kıyaslandı.
“Her zaman ve sık sık yalnız hissederim” cevap seçeneği-
ni işaretleyen katılımcılar arasında ortalama beşlik ölçek
üzerinden kadınlarda 2.50, erkek katılımcılarda ise 2.37
olarak belirlendi. Aynı soruyu çeşitli yaş gruplarına göre
değerlendirdiğimizde “Her zaman ve sık sık yalnız hisse-
derim” cevap seçeneğini işaretleyen 18-20 yaş örneklem
grubu içinde yalnızlık algısı düzeyi beşlik ölçek üzerinden
2.74 olurken, 26-30 yaş için 2.42, 56-60 yaş için 2.02 65 yaş
28
32
ve üzeri için 1.96 olarak belirlendi.
İlçe ve Köylerde Yaşayan Daha Yalnız Hissediyor
Bu sorunun cevabını yerleşim yerine göre değerlendirdi-
ğimizde “Her zaman ve sık sık yalnız hissederim” cevap
seçeneğini işaretleyen katılımcılar beşli ölçek üzerinden il
merkezinde 2.44, kasabada 2.50 ilçe ve köyde 2.67 ola-
rak belirlendi. Bir başka deyişle ilçe ve köy türü yerleşim
biriminde ikamet eden katılımcıların yalnızlığı daha sık
deneyimledikleri saptandı.
Yalnızlığın Herkes İçin Farklı Anlam Taşıyor
“Yalnızlık sizi nasıl hissettirir?” sorusuna katılımcıların
bir bölümü ( % 31,5) daha ziyade negatif bir duygu olarak
tanımlarken; diğer bir kısmı ise (% 14,1) pozitif bir duygu
olarak tanımladı. Yalnızlığın mutluluk ve mutsuzluk ara-
sında bir çizgi olduğunu yorumlamamızı sağlayan oran ise
%48.1.
Ankette katılımcılardan yalnızlığı çağrıştıran üç kelimeyi
yazmaları da istendi. Katılımcılar tarafından toplam 324
kelime ile tarif edilen yalnızlık, 67 kelime olumlu, 257 ke-
lime olumsuz anlama sahip olduğu görüldü. Bazı katılım-
cılar yalnızlığı “karanlık, tükenmişlik, kimsesizlik, ölüm,
son” gibi olumsuz ifadelerle tanımlarken; bazı cevaplarda
yalnızlığın bir “ihtiyaç, dinginlik, konfor, odaklanma” ol-
duğu görüldü. Bu sözcükler arasında en öne çıkan, en çok
tekrar edilmiş kelimeler ise şunlar oldu: 1. Mutsuzluk 2.
Depresyon 3. Farkındalık 4. Hüzün 5. Huzur
Pandemi Dönemi Yalnızlığı Nasıl Etkiledi?
“Covid-19 Pandemi döneminde kendinizi yalnız hissetme
durumunuzda bir değişiklik oldu mu?” şeklindeki soruya
katılımcıların %43.7’si “Bu dönemden önce de sonra da
kendimi hiç yalnız hissetmedim’’ yanıtı verdi. Bu cevaba
en yakın şık olarak %37.4 ile ‘’Pandemi döneminde ken-
dimi daha yalnız hissettim” cevabı verildi. Sırasıyla %11.5
‘’Pandemi döneminde yalnızlığım azaldı” ve % 7.7 oranla
“Bu dönemden önce de sonra da hep yalnız hissettim”
şıkları takip etti.
“Günde kaç saat internette vakit geçiriyorsunuz?” soru-
suna katılımcıların %20.9’u “1-2 saat arası’’, %33’ü “2-4
saat arası”, %23.2’si “4-6 saat arası’’ cevaplarını verdi. Bu
yanıtlara karşılık, %6 (424) 1 saatten az, %16.6 ( bin 178)
ise “6 saat üzerinde” internet kullandığını belirtti.
“Covid-19 pandemisinin günlük internet kullanımınız
üzerinde bir etkisi oldu mu?” sorusuna katılımcıların
önemli bir bölümü “Evet, internet kullanım süresinde
ciddi bir artış oldu” cevabı verdi. Bu oran %59.1 (4 bin 196)
ile belirlendi. Devamında %23.9 ( bin 698) “Hayır, internet
kullanım süremde önemli bir değişiklik olmadı” ve %17 (
bin 210) ‘’İnternet kullanım süremde çok az bir artış oldu”
şıkları takip etti.
Telefon İle İletişim,AçıkAra Önde
Katılımcılara yöneltilen”Yüz yüze iletişim kurmak yerine
sadece telefon ya da mesajla iletişimi tercih ettiğiniz olur
mu?” sorusuna katılımcıların yarısından fazlası %60.2 (4
bin 299) “Nadiren’’ cevabını verdi. %27 ( bin 929) “Sıklık-
la”’, %9.5 (kaç kişi) ‘’Hiçbir zaman’’, %3.3 “Her zaman’’
olarak belirtildi.
YüzYüze İletişim Önemini Kaybetmiyor
“Sosyal medya ya da internet kullanımına ayırdığınz
zaman, çevrenizle (aile, akraba, arkadaş vb..) yüz yüze
geçirdiğiniz zamandan fazla mıdır?” şeklindeki soruya ka-
tılımcılarına %47.3’ü (3 bin 374) ‘’Nadiren’’ yanıtını verdi.
Bu yanıtları %24 (kaç kişi) ‘’Hiçbir zaman’’, %23.1 ( bin
647) ‘’Sıklıkla’’ olarak takip etti.
İnternet Kullanımı Yalnızlığı Arttırıyor
Araştırmada kendilerini daha sık yalnız hissedenlerin daha
çok internet kullandıkları saptandı. Nitekim kendilerini
“hiçbir zaman yalnız hissetmediklerini” belirten katılım-
cıların “internet kullanma oranı günlük 2.9 saat olurken,
“her zaman yalnız hissediyorum” diyenlerin internet
kullanma oranı 3.7 saat olduğu belirlendi.
Genel Değerlendirme
Dijitalleşme ve yalnızlık ilişkisini incelediğimiz araştırma
verilerine değerlendiren Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı: “Ge-
nel olarak değerlendirdiğimizde dijitalleşmenin sınırlar
ötesine erişmenin bir yolu olduğu fakat diğer taraftan
insanların yüz yüze iletişimine bir sınır çizdiği görüldü. Bi-
reylerin mesafeli de olsa birbirine erişimine olanak tanımış
olan dijital platformlarda geçirilen süre özellikle pande-
mi döneminde sosyal soyutlanma üzerinde etkili olduğu
anlaşılmaktadır. Hızlı dijitalleşme süreciyle birlikte yüz
yüze etkileşimler büyük oranda yerini teknolojik araçlar
üzerinden kurulan iletişimlere, duygu ve anlam paylaşı-
mı da yerini sembollere bırakmaktadır.” diyor. İnsanların
böylesi bir dinamizme uyum sürecinde kontrolsüz şekilde
teknoloji bağımlısına dönüşmesi, bizleri bir paradoksa
sürüklüyor diyen Süleymanlı,“Yalnız hisseden insanlara
“dünya avucumda” hissi veren dijitalleşme, insanı daha
da yalnızlaştıran bir tehdit haline gelmiş durumda. Bu
tehditten ve dijital bağımlılıktan arınmak için bilinçli tek-
noloji okur-yazarlığı ve insanların duygu dünyalarını canlı
tutmalarıyla mümkün.” diyor.
BT Yöneticileri
Bu Adreste Buluşuyor
BTGunlugu.com
34
Şirketiniz için özel kurumsal ağ kurmayı mı düşünüyorsunuz? Açıkçası hızlı
ve güvenli bir çözüm olabilir. Peki, bunun için doğru zaman mı dersiniz?
Kurumsal ağ teknolojileri tarafında pek çok gelişme söz konusu. Dünya
yakında 5G bağlantı teknolojisi ile daha hızlı bir yer halini alacak. Siz hâlâ
geleneksel yöntemleri mi tercih etmek istiyorsunuz, yoksa rakiplerinizin
önüne geçebilmek için yeni nesil çözümleri mi tercih edeceksiniz?
İ
şletmeler, ayakta kalabilmek ve geleceğe yürü-
yebilmek için pek çok soru sorar. Bunlardan bir
tanesi de “Satın almak mı, yoksa inşa etmek mi?”
sorusudur. Bunu en ufak ölçekli konudan en ge-
niş kapsamlı sürece kadar sorabilmek mümkün.
Buradaki önemli konu “Hangisi daha hızlı ve maliyetsiz
olacak?” işte bunu bilmek önemli. Bu sorunun ceva-
bı, tabii ki ağlar tarafında da düşünülmesi gereken bir
konu. Bir mobil operatörle ortak hareket edilerek mi
kurumsal ağlar oluşturulmalı, yoksa başlı başına yeni
bir özel ağ mı kurulmalı? Bu sorunun cevabı için hem
performans hem de maliyet öncelikli hareket etmek en
iyisi olacaktır.
Aslında özel hücresel ağlar yeni bir kavram sayılmaz.
Zaten kullanılıyorlar. Ancak an itibarıyla çok da yaygın
olduğunu söylemek ne kadar doğru olur, tartışılır. Tabii
tercih eden pek çok firma var ve faydalarını da görü-
yorlar. Şirketlerin bu yöntemi tercih etmesinin başlıca
sebepleri; kolay kullanılabilirlik ve güvenlik faktörleri
Özel Kurumsal Ağlar 5G İle
Kanatlanacak!
34
35
olarak özetlenebilir. Bu yöntem, aynı zamanda olağa-
nüstü durumlarda da şirketlerin ayakta kalıp hızlıca
reaksiyon gösterebilmeleri için önemlidir. Örneğin...
Bir fırtına çıkabilir, sel olabilir ya da daha korkutucu
bir durumla karşılaşılabilir. Bu gibi durumlarda pek çok
şirket, yaşananlardan en az düzeyde etkilenerek yoluna
devam etmek ister. Çünkü bu tip afet durumlarında,
özel operatörlerin sunduğu bant genişliği ve diğer
detaylarda sorunlar yaşanabiliyor. Oysa şirketler, hiçbir
zaman rekabetteyken geriye düşmek istemez. Bu koşul
tanımaz bir gerçek.
Uzmanlar, özel ağların “güvenlik” tarafında da iddia-
lı olduğunu üzerine basa basa söylüyorlar. Bu sayede
şirketlerin üretim süreçlerinin aksaklığa uğraması çok
zor. Dışarıdan kötü amaçlı bir yazılım yüklenmesi ya
da sanayi casusluğu gibi şeylerin yaşanması da çok zor.
Zira yapılandırılan ağ, özel bir ağ ve dışarıdan istenme-
yen şekilde bağlanılması neredeyse imkânsız.
Tabii ki bu sistemler yalnızca sanayi tarafında değil,
madencilik, tarım ve hayvancılık gibi birçok sektörde
de kullanılabilir. Özellikle madencilik ve tarım gibi sek-
törler özel kurulum ağlara daha çok ihtiyaç duyulabilir.
Zira bu tip işletmeler, şehirden uzak konumda oldukla-
rı için özel operatörlerin tesislerine de uzaktırlar. Ve bu
da performans tarafında ciddi sıkıntıların yaşanmasına
yol açabilir. Bu sebeple özel ağlar, bahsettiğimiz sek-
törler için de ideal çözümler sunarlar.
Dediğimiz gibi özel ağlar, mobil operatörlerin sundukla-
rına kıyasla genelde daha geniş kapsam ve daha iyi hız
sunabiliyor. Çünkü kamuya açık bir ağ değil ve yalnızca
belirlenen şirketlere yönelik çalışıyor. Bu avantajlı du-
rumlar, dünyadaki pek çok şirketi özellikle 5G yatırımla-
rı tarafında hevesli konuma getirmiş durumda. Amerika
geneline yayılmış sanayi şirketlerinin neredeyse yarısı,
5G ile hareket etmeyi planlıyor ki bu da küresel ortala-
manın çok üzerinde bir seviye. Bildiğiniz gibi 5G ile çok
daha hızlı bağlantılar kurabilmek mümkün olacak. Şu an
ülkemizde 5G ağ kullanımı olmadığını, ama çalışmala-
rın hızlı devam ettiğini ve kısa zamanda ilk örneklerini
kullanabileceğimiz söyleyelim.
Geleceğe Dönük Güvenlik, Performans
ve Dahası İçin 5G
Özel bir ağ stratejisi geliştirilirken, evvela iyi bir tek-
noloji seçilmeli. Çoğu firma, 5G için ön çalışmalara
başladı ve yakın zamanda kendilerini 5G’de konumlan-
dırıyor olacak. Peki neden? Çünkü önümüzdeki 20 yıl
boyunca hem altyapı hem de kullanılacak cihazların
neredeyse hemen hepsi bu teknolojiye destek verecek
ve uyumlu bir ekosistem oluşturulacak. Bir diğer sebep
de “yüksek bağlantı hızı” unsuru.
5G kurumsal ağlar hem yüksek kapasiteli verilerin
paylaşılabilmesi hem aynı anda çok fazla cihazı perfor-
manslı bir şekilde kapsayabilmesi ve hem de güvenlik
tarafında sunduğu yeni çözümleriyle cazip bir tekno-
loji.
Bir diğer konu da, lisanslı mı ya da lisanssız spektrum
mu, yoksa ikisinin bir karışımı mı kullanılması gereki-
yor? Her iki seçeneğe de destek var, ama tabii ki ülkele-
re göre değişiklikler bulunuyor.
GSA’ya göre şu an dünya üzerinde faaliyet gösteren 185
özel ağ var. Dolayısıyla rakiplerinizle yarışmak istiyor-
sanız, önünüzde pek çok seçenek bulunuyor. Ayrıca, 5G
altyapısı ve 5G destekli cihazlara yönelik çalışmalar da
son hızla devam ediyor ve birkaç sene içinde çoğu ülke-
de bu teknolojileri deneyimleyebileceğiz. Seçeneklerin
artması, bir süre sonra fiyat indirimlerini de beraberin-
de getirecektir. Dolayısıyla özel ağ yatırımı yapmak için
şu sıralar iyi şanslar bulabilirsiniz.
Toplumda ve iş dünyasında 5G, IoT ve veriye bağımlılık
artıyor. Ve bu bağımlılık arttıkça, dijital dönüşüm de bir
seçenek olmaktan çıkıyor, bir zorunluluk halini alıyor.
Bu da günümüzü yakalayabilmek ve geleceğe doğru yol
alabilmek için önemli bir gereksinim.
Dijital Dönüşüm Şirket İçi İletişim İçin de Önemli
Bundan birkaç sene öncesine gittiğimizde, çoğu şir-
kette yalnızca fiziksel arşivleme olduğunu görüyorduk.
Günümüzde ise, dijital imkânların da yardımıyla dijital
arşiv dönemi başlamış oldu. Bu sayede en eski tarihli
faturayı dahi birkaç tık ile bulabilmek mümkün. Yalnız-
ca PC başındayken değil, bir akıllı telefon ya da tablet
aracılığıyla da ulaşmak mümkün.
Dijital dönüşüm, farklı bölümlerde çalışan şirket çalı-
şanlarını rahatlıkla bir araya getirebildiği gibi kesinti-
siz iletişim kurulmasının da önünü açıyor. Çözülmesi
gereken bir sorun varsa, gelişmiş bağlantı hızının da
yardımıyla vakit kaybetmeden sonuca erişilebiliyor.
Tabii işin içine kamera sistemleri ve bölgeye özel izinli
giriş sistemlerini de ekleyebiliriz. Tüm bunlar hem
şirket içi işleyişin, yani personelin verimli çalışabilmesi
hem de gün sonunda tüketicilerin taleplerinin hızlıca
karşılanabilmesi için önemli.
İşin özü, geleceğin dünyasında rakiplerle mücadele
edebilmek ve müşterilere istediği şeyleri hızlıca vere-
bilmek için kesintisiz, hızlı ve güvenli kurumsal ağlar
çok önemli.
35
36
Uzaktan çalışanların sayısının artmasıyla performansı ve yapılan işi
gözlemlemek için yeni yöntemlerin oluşturulması gerekiyor ancak bunun
yalnızca klavyede basılan tuş sayısıyla ve bilgisayar başında geçirilen
zamanla olmaması da şart.
V
Mware, çalışan performansındaki artışı ve
yeni hibrit çalışma modellerine duyulan
güvenin, uzaktan denetleme önlemlerinin
daha fazla uygulanmasıyla tehlike altında
olabileceğini ortaya çıkaran küresel bir
araştırmanın sonuçlarını paylaştı.
Vanson Bourne’un VMware adına gerçekleştirdiği The
Virtual Floorplan: New Rules for a New Era of Work
araştırmasına göre ankete katılan şirketlerin yüz-
de 70’i, hibrit çalışma yöntemine geçildiğinden beri
çalışanların verimliliğini gözlemlemek için denetim
önlemlerini uygulamayı planlıyor ya da halihazırda
uyguluyor. Bu şirketlerin aldığı önlemler arasında
e-postanın (yüzde 44), web hareketlerinin (yüzde 41),
birlikte çalışma araçlarının (yüzde 43) denetimi, video
gözetimi (yüzde 29), web kameraları üzerinden dikkat
takibi (yüzde 28) ve tuş kaydedici (keylogger) yazılım-
Araştırma: Çalışanları
Denetleme Önlemleri Güveni
Zedeleyebiliyor
36
37
lar (yüzde 26) yer alıyor. Ancak bu tür önlemleri uygu-
layan şirketlerin yüzde 39’u ve uygulamak için adım
atan şirketlerin yüzde 41’i, personel devir hızının “son
derece fazla” veya “fazla” olduğunu aktarıyor.
Araştırma bulguları, şirketlerin çalışan performansını
günlük aktiviteye bağlı kalmadan değerlendirmek için
oluşturacağı yöntemde kurulması gereken hassas bir
denge olduğunu gösteriyor. Çalışanlar açısından bakıl-
dığında dörtte üçü (yüzde 75), dağıtık bir çalışma orta-
mına geçmenin, işverenlerin ofiste geçirilen zaman gibi
geleneksel ölçütler yerine performansa değer verdiği
anlamına geldiğini aktarıyor. Çalışanların yüzde 79’u
uzaktan çalışma teknolojilerinin daha önce hiç olmadı-
ğı kadar verimli çalışabilmelerini sağladığını söylüyor.
Şirketlerin yüzde 74’ü de çalışanların verimliliğini
ölçmek için yeni yollar oluşturmak zorunda olduğunu
paylaşıyor. Bu şirketlerin yüzde 55’i iş yüklerini tar-
tışmak için yöneticilerle düzenli görüşmeler yapmak,
yüzde 53’ü yapılan işi ve karar kılınan çıktının de-
ğerlendirilmesi ve yüzde 47’si de yeni proje yönetim
yazılımı kullanmak gibi performans odaklı çözümlerle
çalışanların verimliliğini gözlemleyebildikleri yeni yol-
lar geliştirdiklerini belirtiyor.
Artık direktörlerin birkaç metre ilerideki bir alanda ça-
lışmadığı bu düzende işverenler, çalışanlarının verim-
liliğini gözlemleyebileceği ve ölçebileceği yeni yollar
geliştiriyor. Araştırmaya katılan on çalışanın yaklaşık
altısı (yüzde 59), şirketlerinin hibrit çalışmaya geçiş
kapsamında verimliliklerini izlemek için yeni yollar
geliştirmek zorunda olduğunu kabul ediyor ama şeffaf-
lık kritik bir rol oynamaya devam ediyor. Çalışanların
dörtte biri (yüzde 24), şirketlerinin verimliliğini takip
etmek için cihazlarında izleme sistemlerini kullanıp
kullanmadığını bilmiyor.
VMware Son Kullanıcı Bilişimi Genel Müdürü ve Kı-
demli Başkan Yardımcısı Shankar Iyer, konuyla ilgili
şunları söylüyor: “Dünyanın dört bir yanında şirketle-
rin beyaz yakalıların her an ofiste olmasını gerektir-
meyen hibrit bir modele kalıcı olarak geçiş yaptığını
görüyoruz. Bu geçiş ile birlikte işverenlerin eskiden
yanında bulundukları çalışanlarını gözetim araçlarıyla
denetlerken dikkatli olması gerekiyor. Gözlemleme ve
performans birbirinden çok farklı kavramlar. Dijital
çalışma alanı araçları insanların her yerden çalışabil-
mesini sağlıyor ve gerçekleştirdiğimiz araştırma da
çalışanların daha değerli görüldüğünü ve güvenildiğini
hissettiğini gösteriyor. ‘Gizlilik ve rakamlarla’ şeffaflı-
ğın ve ölçümün yeterli olmadığı ortamlarda çalışanla-
rın bağlılığı azalıyor ve son derece rekabetçi ve zor-
luklarla dolu kalifiye eleman dünyasında yetenekli bir
çalışan şirketten ayrılabiliyor.”
Çalışanların denetlenmesi, The Virtual Floorplan araş-
tırmasında ele alınan farklı konulardan bir tanesi.
Araştırmanın En Önemli Bulguları
Çalışanların kullandığı dijital araçlar üzerinden yeni
‘iş ekipleri’ oluşuyor. Hibrit çalışmanın belli bir düzene
oturmasıyla yeni bir ofis planı oluşuyor. Fiziksel yakın-
lıktan çok samimiyete, paylaşılan hedeflere ve değer-
lere dayanan bir “sanal kat planı”, yeni kuralların yanı
sıra çalışanların, liderlerin ve ekiplerin başarısında rol
oynayan yeni faktörlerle birlikte geliyor.
Şeffaflıkta ve güvende yeni bir döneme girildi. Merkezi
kontrolün ve yüz yüze etkileşimin azalmasıyla şeffaflık
ve güven, liderlerin hibrit bir dünyada ilerleyebilmek ve
şirketlerini ortak bir çatı altında buluşturabilmek için
mutlaka benimsemesi gereken önemli özellikler haline
geliyor.
Güvenlik artık bir ekip işi. Sanal kat planı çalışanlara
birçok özgürlük sunabiliyor ama BT için güvenlik risk-
lerini de beraberinde getiriyor. Uygulamalar, cihazlar
ve ağlar üzerinde doğrudan kontrolün azalmasıyla BT
ekipleri güvenliğin artık bir ekip işi olduğu düzende
faaliyet gösteriyor.
Metodoloji
VMware, anketin gerçekleştirilmesi için Haziran-Ağus-
tos 2021 arasında bağımsız bir araştırma şirketi olan
Vanson Bourne ile birlikte çalıştı. İK, BT ve kurumsal
karar vericilerin yanı sıra BT, imalat, mühendislik ve
üretim, finansal hizmetler, kurumsal ve profesyonel
hizmetler, perakende ve toptan satış, enerji, petrol/gaz
ve kamu hizmetleri, dağıtım ve ulaşım, kamu sağlığı,
inşaat ve mülkiyet, kamu eğitimi, telekomünikasyon,
tüketici hizmetleri, yerel yönetim, merkezi hükümet,
medya ve eğlence, özel eğitim, özel sağlık hizmeti ve
konaklama gibi farklı sektörlerde görev alan çalışanlar-
dan oluşan 7.600 kişi ankete katıldı. Ankete katılan her
şirketin dünya çapında 500 veya daha fazla çalışanı bu-
lunuyor. Ankete katılan ülkeler arasında Birleşik Kral-
lık, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Rusya, Polonya,
Norveç, İsveç, İspanya, BAE, Suudi Arabistan, ABD,
Kanada, Japonya, Avustralya, Hindistan, Çin, Singapur
ve Güney Kore yer alıyor.
37
38
2021 siber suçluların şu ana kadar en çok gelir elde ettikleri yıllardan biri
oldu. Geride bıraktığımız yılın sadece ilk yarısında yaklaşık 19 milyar kayıt
ifşa edildi. Yeni yıla başlarken, dijital hayatımızı da gözden geçirmemiz, yeni
kararlar almamız gerekiyor.
İ
yi bir güvenlik anlayışı, kimlik dolandırıcılığı ve
maddi kayıp riskinin azalması anlamına geliyor. Bu
dolandırıcılıkların maliyeti, 2020 yılında 56 milyar
ABD dolarına ulaştı ve dolandırıcılıkların çoğu çev-
rimiçi ortamda gerçekleşti. Sorunun büyüklüğünü
anlayabilmek için ABD Kimlik Hırsızlığı Bilgi Merkezi
verilerinin göz önüne alınması gerekiyor. Verilere göre,
ABD’deki kimlik hırsızlığı kurbanlarının üçte biri do-
landırıcılık nedeniyle yiyecek almak veya faturalarını
ödemek için yeterince paralarının olmadığını belirti-
yor. ESET uzmanları, 2022’de siber hijyenin artırılarak
dikkatli davranılmasını ve aşağıda paylaşılan 10 kötü
alışkanlığın bırakılmasını öneriyor:
Güncel Olmayan Yazılım Kullanmak
Bilgisayarınızdaki ve cihazlarınızdaki işletim sistemleri-
nin, tarayıcıların ve diğer yazılımların güvenlik açıkları,
siber suçluların saldırabileceği en iyi yerlerdir. Otomatik
güncelleme işlevini etkinleştirdiğinizde ve istendiğinde
güncellemeyi onayladığınızda, bu konu günlük hayatını-
zı çok fazla engellemez.
Zayıf Parola Güvenliği
Parolalar, dijital dünyamızın kapısının anahtarlarıdır. Ne
yazık ki bugünlerde hatırlamamız gereken çok fazla pa-
En Kötü 10 Siber Güvenlik
Alışkanlığı
38
39
rola olduğundan, bu parolaları yeterince güvenli şekilde kul-
lanmıyoruz. Birden çok hesap için aynı parolayı kullanmak
ve tahmin etmesi kolay giriş bilgileri belirlemek, bilgisayar
korsanlarına oldukça fazla avantaj sağlıyor. Bu saldırganlar
yazılım kullanarak zayıf şifrelemeleri kırar, yaygın olarak
kullanılan varyantları dener ve ele geçirilen parolaları diğer
hesaplarda da kullanmaya çalışır. Bunun yerine güçlü ve
benzersiz parolaları veya giriş anahtarlarını hatırlamak için
bir parola yöneticisi kullanın.Ayrıca mümkün olan tüm he-
saplarda iki faktörlü kimlik doğrulamaya (2FA) geçiş yapın.
Herkese AçıkWi-Fi Ağı Kullanmak
Bugünlerde daha fazla dışarı çıkmaya başladık. Bu nedenle,
herkese açık Wi-Fi ağları daha fazla kullanılıyor.Ancak bu
riskli bir konu. Güvende olmak için ortak alanlardaki bu
erişim noktalarını kullanmaktan kaçınmalısınız. Kullanmak
zorunda olduğunuz durumlarda, genel ağa bağlıyken önemli
hesaplarınıza giriş yapmayın.
Tıklamadan Önce Düşünmemek
Kimlik avı, en çok gelir sağlayan dolandırıcılık türle-
rindendir. Sosyal mühendislik olarak bilinen bir teknik
kullanılır. Sosyal mühendislikte saldırganlar, kurbanlarını
kandırarak kötü amaçlı bir bağlantıya tıklamasını veya
kötü amaçlı yazılım yüklü bir eki açmasını sağlamaya çalı-
şır. İçimizdeki iyi niyetli duygulardan faydalanır ve acil bir
durum olduğuyla ilgili iletilerle hızlı bir şekilde karar ver-
memizi sağlamaya çalışırlar. Bu saldırıları bertaraf etmek
için uygulamamız gereken en önemli kural, düşünmeden
tıklamamaktır. Gelen e-postanın gerçek olduğundan emin
olmak için gönderen kişiyi veya şirketi iki kere kontrol
edin. Acele hareket etmeyin.
Tüm Cihazlarda Güvenlik Kullanmamak
Gelir sağlayan siber tehditlerin bulunduğu bir çağda bilgisa-
yarlarınızda ve mobil cihazlarınızda saygın bir sağlayıcının
kötü amaçlı yazılımlara karşı korumasını kullanmalısınız.
raştırmaya göre, her yıl bu cihazları neredeyse 5 bin saat
kullanıyoruz. Bu süre zarfında kötü amaçlı uygulamalarla ve
web siteleriyle karşılaşma olasılığımız oldukça fazla. Cihazı-
nızı hemen koruma altına alın.
Güvenli Olmayan Web Sitelerini Kullanmak
HTTPS sitelerinde, web tarayıcınızdan girdiğiniz siteye
giden trafiği korumak için şifreleme kullanılır. Bunun iki
amacı vardır. Web sitesinin gerçek olduğunu, kimlik avı veya
dolandırıcılıkla ilgili bir web sitesi olmadığını doğrulamak;
siber suçluların parolalarınızı ve finansal bilgilerinizi çalmak
üzere iletişimlerinize gözetlemediğinden emin olmak. Gü-
nümüzde birçok kimlik avı sitesi HTTPS kullandığından bu
yüzde 100 garanti yöntem değildir ancak iyi bir başlangıçtır.
Her zaman kilit sembolünün olmasına dikkat edin.
İş ve Özel Hayatınızı Paylaşmak
Bir çoğumuz son iki yılın büyük bir kısmını, iş ve özel
hayatlarımızı birbirinden ayıran keskin çizginin kaybol-
duğu, iki tarafın birbirine karıştığı bir şekilde yaşadık.
Bu çizgi belirsizleştikçe siber riskler de artıyor. Tüketici
alışverişine yönelik sitelere ve diğer sitelere giriş yapmak
için iş e-postalarının ve parolaların kullanımını düşü-
nün. Bu sitelerdeki verilerin güvenliği ihlal edilirse ne
olur? Bilgisayar korsanları, kurumsal hesaplarınızı ele
geçirebilir. Ayrıca iş için güvenli olmayan kişisel cihazla-
rın kullanılması da riski artırır.
Telefonda Bilgilerinizi Paylaşmak
Sesli kimlik avı olarak da bilinen sesli kimlik hırsızlığı,
e-posta ve SMS tabanlı kimlik avı hırsızlığında olduğu gibi
kullanıcıları kandırıp bir şeye tıklamalarını sağlamak üzere
sosyal mühendisliği kullanır. Dolandırıcılar, saldırıyı gerçek
bir iletişim gibi göstermek için genellikle gerçek numarayı
gizler. Başlıca kural, telefonda hiçbir hassas bilgiyi paylaş-
mamaktır. Kim olduklarına ve nereden aradıklarına bağlı
olarak, arayan kişinin verdiği numarayı kullanmadan şirketi
doğrudan arayarak bilgileri kontrol edin.
Yedekleme Yapmamak
Fidye yazılımı, her yıl şirketlere yüz milyonlarca dolara mal
oluyor. Dolayısıyla, bazen tüketicileri bekleyen birçok var-
yant olduğunu unutuyoruz.Aniden evdeki bilgisayarınızın
kilitlendiğini düşünün.Aile fotoğrafları ve önemli iş belge-
leri dahil olmak üzere bilgisayarınızdaki ve büyük ihtimalle
bulut depolamadaki tüm veriler sonsuza kadar kaybolabilir.
Düzenli yedekleme, kötü durumlarla karşılaşmanız ihtimali-
ne karşı içinizin rahat olmasını sağlar.
Akıllı Telefonunuzu Korumamak
Avrupa’daki evlerin neredeyse üçte biri sesli asistan,
akıllı televizyon ve güvenlik kameraları gibi elektronik
cihazlarla donatılmıştır. Ancak sağladıkları bağlanabi-
lirlik ve makine zekası özellikleri, bu cihazların suçlular
için ilgi çekici bir hedef haline gelmelerini de sağlar.
Diğerlerine saldırmak üzere botnetlere dönüştürmek için
ele geçirilebilirler veya diğer cihazlara ve verilere erişim
sağlamak için kullanılabilirler. Bu cihazları güvende tut-
mak için, başlangıçtaki varsayılan parolaları değiştirin.
Ayrıca, ürünlerindeki bilinen güvenlik açıklarını onardı-
ğına dair takip kaydı bulunan satıcıları seçtiğinizden ve
elektronik bir cihaz almadan önce olası güvenlik açıkla-
rını araştırdığınızdan emin olun.
39
40
Intel, paketlemede 10 kattan fazla yoğunluk ve %30'un üzerinde
mantık ölçeklendirme iyileştirmelerini hedefliyor ve klasik silikon
transistörlerin ötesini planlıyor.
K
ararlı bir şekilde Moore Yasasının izinden
giden Intel, önümüzdeki on yılda bilgi işlemi
ilerletme ve hızlandırmada kilit bir rol oyna-
yan paketleme, transistör ve kuantum fiziği
atılımlarını açıklıyor.
Intel, IEEE Uluslararası Elektron Cihazları Toplantısı
(IEDM) 2021’de hibrit bağlama ile 10 kattan fazla yoğun-
luk iyileştirmesi, transistör ölçeklendirmede %30 ila %50
alan iyileştirmesi, yeni güç ve bellek teknolojilerinde bü-
yük atılımlar ve bilgi işlemde devrim yaratabilecek yeni
fizik kavramlarına giden yolu ana hatlarıyla açıkladı.
Neden Önemli?
Ana bilgisayarlardan cep telefonlarına kadar her tek-
noloji neslinin taleplerini karşılayan bilgi işlem inovas-
yonları, Moore Yasasının izinden gitti. Bu evrim, sınırsız
veri ve yapay zekâ ile yeni bir bilgi işlem çağına girmekte
olduğumuz günümüzde de devam ediyor.
Sürekli inovasyon, Moore Yasasının geçerliliğini sürdür-
Moore Yasasının Geçerliliği
2025’ten Sonra da Devam
Edecek mi?
40
41
menin temel taşıdır. Intel’in Bileşenler Araştırma Grubu,
üç kilit alanda inovasyona kendini adadı: daha fazla
transistör sağlamak için elzem ölçeklendirme teknoloji-
leri; güç ve bellek kazançları için yeni silikon yetenekleri
ve bilgi işlemin mevcut işleyişinde devrim yaratacak yeni
fizik kavramlarının keşfi.
Bu hafta IEDM 2021’de açıklanan atılımlar, Intel’in Mo-
ore Yasasının geçerliliği ve yararlarını 2025’ten sonra da
sürdürme yolunda olduğunu gösteriyor.
Bunu Nasıl Yapıyoruz?
Teknoloji Geliştirme’nin parçası olan Bileşenler Araştır-
ma Grubu, Intel için yarı iletken süreci araştırmasının ön
saflarında yer alıyor ve IEDM 2021’de değinilen üç temel
alana odaklanıyor. Intel, gelecek ürünlerinde daha fazla
transistör sunmak için elzem ölçeklendirme teknolojile-
rinde önemli araştırmalar yürütüyor:
Şirketin araştırmacıları, hibrit ara bağlantının tasa-
rım, proses ve montaj güçlüklerine yönelik çözümleri
ana hatlarıyla açıkladı ve paketlemede 10 kattan fazla
bağlantı yoğunluğu iyileştirmesini öngördü. Temmuz
ayındaki Intel Accelerated etkinliğinde, Intel 10 mikron
altı “bump pitch”lere olanak tanıyan ve 3D istifleme için
ara bağlantı yoğunluğunda bir büyüklük artışı sağlayan
Foveros Direct’i tanıtma planlarını duyurmuştu. Eko-
sistemin ileri paketlemeden yararlanabilmesi için, Intel
hibrit bağlama chiplet ekosistemini etkinleştirmeye
ilişkin yeni endüstri standartları ve test prosedürlerinin
belirlenmesi için de çağrıda bulunuyor. Gate-all-around
RibbonFET’ini aşmayı hedefleyen Intel, her milimetre-
kareye daha fazla transistör sığdırarak Moore Yasasının
ilerlemesinin sürmesi için, azami seviyede %30 ila %50
mantık ölçeklendirme iyileştirmesine ulaşmak amacıyla
çoklu (CMOS) transistörleri istifleme yaklaşımıyla önü-
müzdeki FinFET sonrası çağın hâkimi olacak.
Bunun yanında Intel, yalnızca birkaç atom kalınlığında-
ki yeni malzemelerin konvansiyonel silikon kanalların
sınırlamalarını aşan transistörleri yapmak için nasıl
kullanılabileceğini gösteren ileriye dönük araştırmalarla
Moore Yasasının Angstrom çağına doğru ilerlemesine
giden yolun taşlarını döşüyor ve önümüzdeki on yılda
daha da güçlü bilgi işlem için her kırmık (die) alanı için
milyonlarca transistöre olanak sağlıyor.
Intel, silikona yeni yetenekler katıyor: GaN tabanlı güç
anahtarlarının silikon tabanlı CMOS’a 300 mm’lik bir
plaka üzerinde dünyada ilk kez entegre edilmesinin
getirdiği daha verimli güç ve bellek teknolojileri. Bu,
CPU’lara düşük kayıp ve yüksek hızla güç sağlamak için
zemin hazırlarken, anakartın bileşenlerini ve kapladığı
alanı da azaltıyor.
Başka bir gelişme de, oyundan yapay zekâya kadar bilgi
işlem uygulamalarının giderek artan karmaşıklığının
üstesinden gelmek için daha fazla bellek kaynağı sağ-
layabilen olası yeni nesil gömülü DRAM teknolojisi için
yeni ferroelektrik malzemeler kullanan, Intel’in endüstri
lideri, düşük gecikmeli okuma/yazma yetenekleri.
Intel, silikon transistör tabanlı kuantum bilgi işlemle
muazzam bir performansa ulaşmanın ve de oda sıcak-
lığındaki yeni cihazlarla büyük bir enerji verimliliği
sağlayan bilgi işlem için yepyeni anahtarların peşinde.
Bunlar, gelecekte tamamen yeni fizik kavramlarını kulla-
narak klasik MOSFET transistörlerin yerini alabilir.
Intel, IEDM 2021’de oda sıcaklığındaki bir manyetoe-
lektrik dönü-yörünge (MESO) mantık cihazını deneysel
olarak dünyada ilk kez göstererek, nano ölçekli mıknatıs-
lara dayalı yeni bir transistörün üretilmesinin mümkün
olduğunu kanıtlamış oldu.
Intel ve IMEC, cihaz entegrasyonu araştırmalarını tama-
men fonksiyonel bir spin-tork cihaz yaratmaya yaklaştır-
mak için spintronik malzemelere ilişkin araştırmalarında
ilerleme kaydediyor.
Intel, CMOS üretimine benzeyen ve gelecek araştırmalar
için sonraki adımları belirleyen ölçeklendirilebilir kuan-
tum bilgi işlemin gerçekleşmesi için tam 300 mm kübit
proses akışlarını da sergiledi.
Intel Kıdemli Üyesi ve Bileşenler Araştırma Genel
Müdürü Robert Chau şunları söylüyor:
“Intel’de, Moore Yasasının geçerliliğini sürdürmek için
gereken araştırmalar ve inovasyonlar hız kesmeksizin
devam ediyor. Bileşenler Araştırma Grubumuz, endüst-
rimiz ve toplum için hayati önem taşıyan güçlü bilgi
işleme yönelik doyumsuz talebi karşılamak için devrim
niteliğinde prosesler ve paketleme teknolojilerini hayata
geçirecek kilit araştırma atılımlarını IEDM 2021’de
paylaşıyor. Bu, en iyi bilim insanlarımız ve mühendisle-
rimizin bitmek tükenmek bilmeyen çalışmasının sonucu.
Moore Yasasını sürdürmek için inovasyonların ön safla-
rında yer almaya devam ediyorlar.”
41
42
BT Günlüğü Test Merkezi her ay yeni çıkan ürünleri mercek
altına alıyor. Deneyimli bir kadro ile özellikle mobil
hayatın inceliklerine parmak basacak olan BT Günlüğü,
sunuculardan tutunda basit bir cep telefonuna kadar
düşünebileceğiniz her türden ürünü sizlere anlatmak
ve açıklamak için çabalayacak. Eskiden kurumsal ve son
kullanıcı olarak iki ayrı ürün grubu pazarı bulunuyordu,
fakat son yıllarda bu pazar ayrımı yavaş yavaş ortadan
kalkıyor. Kurumsal pazara hitap eden ürünlerin çalışan
kullanıcılar için tasarlandığı bir gerçek. Ama şunu da
unutmamamız gerekiyor her kurumsal kullanıcı aynı
zamanda bir son kullanıcı ve birçok çalışan kendi gündelik
hayatta kullandığı cihazı aynı zamanda işyerinde
de kullanıyor. Yapacağımız ürün incelemelerindeki
amacımız ise siz değerli okuyucularımıza satın alma
kararı konusunda yardımcı olabilmek. Bu konuda aklınıza
gelebilecek herhangi bir soruyu istediğiniz zaman bizlere
sorabilirsiniz. Bir e-posta kadar uzağınızdayız....
E-Posta adresimiz: info@btgunlugu.com
donanım
43
Tümleşik en son yazılım ve yükseltmelerle, Huawei Wat-
ch 3 Pro yeni bir kullanıcı deneyimi sunmakla kalmıyor,
aynı zamanda birçok açıdan önemli iyileştirmeler sunu-
yor. Watch 3 Pro ‘nun tek başarılı şekilde klas bir akıllı
saat olduğunu kolayca anlayabilirsiniz. Yüksek kaliteli
deri kayışından Titanyum saat kasasına kadar Watch 3
Pro her anlamda birinci sınıf görünüyor ve hissettiriyor.
Titanyum saat kasasının benimsenmesi, hafif yapısı saye-
sinde ekstra dayanıklılık ve daha fazla konfor vaat ediyor.
Sadece 64 gram (kayış hariç), tüy kadar hafif olan Huawei
Watch 3 Pro, bilekte ağırlık yapmıyor ve gün boyunca
veya uyurken bile herhangi bir rahatsızlık hissettirmiyor.
22 mm’lik bir deri kayış kolayca çıkarılabilir ve gerekti-
ğinde diğer resmi veya üçüncü taraf kayışlarla değiştiri-
lebilir. Bu, egzersiz yaparken kayışı silikon kayışla veya o
günkü kıyafetinize uyan herhangi bir kayışla değiştirebi-
leceğiniz anlamına geliyor.Huawei Watch 3 Pro
Huawei Watch 3 Pro Ekranı ve Yazılım
En önemli konuya gelince, Huawei Watch 3 Pro, ultra
keskin 466 x 466 piksel ekran çözünürlüğü sunan 1.43
inç AMOLED ekrana sahip. Canlı ve çarpıcı renklerin
yanı sıra saatin ekranı, kullanan için kesinlikle keyifli
bir görsel şölen. Doğal olarak, bir AMOLED ekrana sahip
olmak, Watch 3 Pro’nun Her Zaman Açık Ekranı destek-
lediği anlamına geliyor. Ekran tasarımını isteğinize göre
kolaylıkla değiştirebiliyorsunuz. Yazılım tarafına baktığı-
mızda: Huawei Watch 3 Pro, LiteOS yerine şirketin tescilli
HarmonyOS işletim sistemi tarafından yönlendirilen ilk
Huawei giyilebilir ürünleri olarak karşımıza çıkıyor. Yeni
HarmonyOS, geleneksel liste tarzı menüden daha canlı ve
etkileşimli hissettiren yepyeni bir Izgara tarzı uygulama
menüsü sunuyor. Benzer şekilde, yeni Izgara stili menü
de uzun bir listede gezinmeye gerek kalmadan uygulama
aramayı kolaylaştırıyor.
İlginç bir şekilde, ekrandan uygulamaları yakınlaştırabili-
yor veya uzaklaştırabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra, saatin
sağ kenarı boyunca yer alan döner tuşu basitçe çevirerek
de aynısını elde edebilirsiniz.
Şu anda AppGallery’den indirilebilecek haritalar, radyo
hizmetleri, sözlükler ve hatta oyunlara kadar yüzlerce
uygulama var. Bu arada kesinlikle daha fazla uygulama
eklenecek, ancak giyilebilir cihazlar için AppGallery’nin
henüz emekleme aşamasında olduğunu düşünürsek,
uygulamaların çeşitliliğinin şimdiden başarılı olduğunu
söylememizde fayda var.
eSIM desteği Huawei Watch 3 Pro ‘nun saatin telefonla
bağlantısı kesildiğinde bile arama yapabileceği veya
cevaplayabileceği anlamına geliyor. Aramalar doğrudan
saatin mikrofonu ve hoparlörü aracılığıyla veya harici
bir bluetooth kulaklık aracılığıyla yapılabiliyor. Son
olarak, Watch 3 Pro, Huawei akıllı telefon kullanıcıları
için tanıdık gelebilecek Huawei’nin kendi sesli yardımı
Celia ile birlikte geliyor. Watch 3 Pro’yu kullanarak ge-
çirdiğim son üç hafta boyunca, yoğun kullanımda 6 ila
7 günlük, orta düzeyde kullanımda ise yaklaşık iki hafta
pil ömrü tüketti.
Huawei Watch 3 Pro, gelişmiş tasarımı ve Huawei akıllı
saatlerini her zamankinden daha akıllı hale getiren
zengin özelliklere sahip iç yapısıyla hiç şüphesiz bu yıl
sahip olduğumuz en umut verici akıllı saatlerden biri.
Bence yeni Huawei Watch 3 Pro ‘nun en büyük gelişme-
leri, özellikle saatin bir akıllı telefona daha az bağımlı
olmasını sağlayan ve ayrıca bağımsız bir cihaz olarak
daha iyi işlev görmesini sağlayan eSIM ve Wi-Fi deste-
ğinin eklenmesi.
İlk HarmonyOS Akıllı Saat
Huawei Watch 3 Pro
Yaklaşık bir yıllık beklentinin ardından
Huawei, kendi adına birçok ilke imza
atan yepyeni Huawei Watch 3 Pro ile
akıllı saat sahnesine geri döndü. Bu
yeni ürün ilk HarmonyOS akıllı saat
ve eSIM destekli ilk Huawei akıllı saat
unvanları ile göze çarpıyor.
Teknik Özellikler:
Ekran: AMOLED 1.43 inç 466 x 466 pixels
İşletim sistei: HarmonyOS 2.0
Batarya: 790 mAh
Depolama ve Bellek: 16GB ve 2GB
Boyutlar: 48 x 49.6 x 14 mm
Ağırlık: 63 gram
44
Oppo Reno6, buz mavisi ve yıldız siyahı olmak üzere
ik farklı renk seçeneğiyle geliyor. Bize deneyimleyebil-
memiz için buz mavisi rengi geldi. Ürün, yanlardan yu-
muşatılmış hatlara ve pürüzsüz bir arka yüzeye sahip.
Değien ışık açıları neticesinde de arka yüzeyin farklı
renk tonları sunabildiğini görüyoruz. Kolay kolay kir ve
parmak izi tutmuyor da. Daha sağlam ve temiz kulla-
nım için kutuda gelen koruyucu şeffaf kılıfı kullanma-
nızı öneriyoruz.
Pek Çok İhtiyaca Uygun Ekran
Oppo Reno, 6.4 inç değerde Amoled ekrana sahip.
FHD+ çözünürlük sunan ekran, hem iç hem de dış
mekân kullanımları için uygun. Dokunuşlara hızlı ce-
vaplar veriyor ve film izlemekten sosyal medya gezin-
tilerine kadar farklı ihtiyaçlarınızı karşılayabiliyor.Di-
yelim ki uzun süreli kullanım gerçekleştireceksiniz ve
gözlerinizin rahatsız olmasını istemiyorsunuz. Öyleyse
göz konforu modunu açabilirsiniz. Hatta uzun soluklu
okumalarınız için siyah beyaz görüntülemeyi de aktif-
leştirebilirsiniz.Ekranın bir diğer güzel tarafı ise, 90Hz
yenileme hızına sahip olması. Böylece ekrandaki de-
taylarla daha akıcı, pürüzsüz olarak karşılaşıyorsunuz.
Tabii güvenlik de önemli. Ekranda parmak izi okuyucu
sensör de bulunuyor ve hızlı çalışıyor.
Oppo Reno6’da Snapdragon 720G çipseti kullanılıyor.
Bunun yanında 8GB RAM ve 128GB dahili depolama
var. İsterseniz microSD kart ile artırma yapabilirsiniz.
Android 11 işletim sistemi ve Oppo’nun kullanışlı
arayüzüyle gelen telefonda, ön yüklü olarak pek çok
popüler oyun ve uygulama da bulunuyor. WhatsApp,
Facebook ve PUBG Online gibi örneklerden söz ede-
biliriz. Bunların yanında bir de Call of Duty Mobile’ı
kurup oynadık ve uzun süreli deneyimlerde dahi güzel
sonuçlar elde ettik.
Yapay Zekâ Destekli Dörtlü Kamera Sistemi
Telefonun arka tarafında yapay zekâ destekli dörtlü ka-
mera sistemi bulunuyor: 64+8+2+2MP.64MP ana kame-
ra, iyi ışıklı ortamlarda iyi fotoğraf ve videolar çekebil-
menizi sağlıyor. 8MP ultra geniş açılı kamera, kalabalık
çekimler ve manzara çekimleri için ideal. Bunlara ek
olarak bokeh ve makro sensörler sayesinde de çekim
çeşitliliği elde edebiliyorsunuz. Telefon, size pek çok
farklı çekim seçeneği sunuyor. Bokehli portreler çekebi-
lir, çift kamera moduyla aynı anda iki kameradan kayıt
alabilir, iki farklı görüntüyü tek video haline getirerek
orijinal sonuçlara imza atabilirsiniz.
Arka kameranın 4K 30FPS ve 1080p 60FPS değerler-
de videolar çekebildiğini de belirtelim. Ön kamera ise
44MP değerde ve gerçekten güzel sonuçlar veriyor. Sel-
fie’ler ve görüntülü görüşmeler için ideal performansı
var. Ayrıca, hızlı ve ağır video çekim özellikleri burada
da mevcut. Ön kameranın 1080p video çekebildiğini de
ekleyelim.
Hızlı Şarj Destekli 4310 mAh Pil
Telefon, 4310mAh pile sahip ve bu pil, 50w hızlı şarj
desteği sunuyor. Böylece pili normale kıyasla daha kısa
sürede şarj edebiliyorsunuz. Ürün, tek şarj ile yoğun
kullanımda bir günü rahatlıkla geride bırakmanıza
yardımcı oluyor. Bu arada, Oppo Reno6’da Bluetooth
5.1 ve NFC gibi bağlantı teknolojilerinin olduğunu da
ekleyelim.
Yapay Zekâ Destekli Kamera
Oppo Reno6
Oppo, pazardaki diğer üreticilerin
modellerine kıyasla, genellikle daha
ince ve hafif telefonlar yapmayı seven
bir marka. Bu bağlamda, Oppo Reno6
‘nın da böyle olduğunu söyleyebiliriz.
Teknik Özellikler:
İşlemci: Qualcomm SM7125 Snapdragon 720G
Ekran: AMOLED 6.4 inç 1080 x 2400 pixel
Bellek: 8 GByte
Kapasite: 128 GBYte
Arka/Ön kamera: 64+8+2+2 / 44 MP
Pil: 4130 mAh
donanım
45
TCL Movetime MT42, 14.8mm kalınlıkta ve 57 gram
ağırlıkta. Kasa boyutundan kullanılan kayış tipine ve
hafiflik detayına kadar çocukların rahatlıkla kullanabi-
leceği bir ürün. Bunu sadece biz değil, ürünü deneyim-
leyen minik arkadaşlarımız da ifade ediyor. Ek olarak,
istenildiğinde kayışlarını da kolaylıkla çıkarıp değiştire-
bilirsiniz.
Tabii ki çocuklar, sürekli hareket halinde olmayı, oyun
oynamayı ve arkadaşlarıyla keyifli vakitler geçirmeyi se-
ver. Bu sebeple de ürünlerin sağlam olması, uzun ömürlü
kullanım için önemlidir. MT42, veliler olarak içinizi rahat
ettirecektir. Cihazın IP65 suya ve toza karşı dayanıklılık
sertifikası da bulunduğunu belirtelim. Ürünle ilk karşı-
laştığımızda dikkatimizi çeken detay, büyük bir ekrana
sahip olması. Bu sayede hem daha iyi görüntüleme hem
de minik arkadaşlarımızın daha rahat kullanabilmeleri
mümkün oluyor. Dokunuşlara iyi cevaplar veriyor. 1.54
inç değerdeki LCD ekran, dış mekân kullanımlarında da
iyi bir görüntüleme kalitesine sahip, ki bu sayede özellikle
çocuğunuz dış mekândayken endişelenmiyorsunuz. Bir
ebeveyn olarak saat üzerinde iyi bir kontrol oluşturmak
ve çocuklarınızı takip etmek için TCL’in Connect uygula-
masını indirmeniz gerekiyor. Bu uygulamayı Android ve
iOS uygulama marketlerinden ücretsiz olarak indirebilir-
siniz. Sonrasında, saatin yazılım güncelleme seçeneğine
göz atmayı da ihmal etmeyin. Biz, saati kutudan çıkar-
dıktan hemen sonra gelen güncellemeyi yaptık ve ondan
sonda deneyim sürecini takip ettik.
TCL Connect uygulaması, size pek çok detay sunuyor.
Saat üzerinden arama yapılacak numaraları kontrol
edebilir, acil durumları takip edebilir, çocuğunuz için
güvenli bölge oluşturabilirsiniz. Saatin kullanımı kolay
bir arayüzü var. Kullanıcıların minik arkadaşlarımız
olduğunu düşünürsek, bu güzel bir detay. Birkaç doku-
nuşla uygulamalar arasında gezinti yapılabilir, ayarlarda
düzenlemeler yapılabilir, sesli ve görüntülü aramalar
gerçekleştirilebilir. Fotoğraf ve video çekimi gibi özellik-
ler de var. Ayrıca, eğlenceli molalar için oyunlar da bu-
lunuyor. Ürünün ön kısmında 2MP değerde kamera yer
alıyor. Minik arkadaşlarımızın da deneyimleri itibarıyla,
hem ses hem de görüntü kalitesinin iyi düzeyde olduğu-
nu söyleyebiliriz. Saatin üzerinde 1 hoparlör ve 1 tane de
mikrofon yer alıyor. Bu sayede sorunsuz iletişim gerçek-
leştirilebiliyor. Tabii ki konu çocuklar olunca, “gerçek
zamanlı takip” de önemli. Öyle ya, çocuğunuz okulday-
ken ya da oyun oynamak için dışarıya çıktığında, onu
istediğiniz her an takip edebilmek istersiniz. Ürün, GPS
özelliği sayesinde çocuklarınızı gerçek zamanlı olarak
takip edebilmenize, o an nerede olduğunu öğrenmenize
yardımcı oluyor.
Görüntülü Arama Desteği
Peki ya pil ve şarj detayları neler? TCL Movetime MT42,
850mAh pile sahip. 4.5G modunda kullanıldığında,
tek şarj ile 2 güne kadar kullanılabiliyor. Standby, yani
bekleme modundayken de tek şarj ile 7 güne erişebi-
liyor. Ürün, beraberinde gelen microUSB şarj kablosu
aracılığıyla kolaylıkla şarj edilebiliyor. Son sözlere
gelecek olursak TCL Movetime MT42, öncelikle renkli
bir tasarıma sahip, ki çocukların bu tasarımı seveceğini
düşünüyoruz. Sonrasında, büyük bir ekrana ve fiziksel
tuşa yer verilmesi, kolay görüntüleme ve kullanım için
ideal. Tabii görüntülü arama gerçekleştirmek, microUSB
kablo ile kolay şarj ve güvenlik detayları da içinizi rahat
ettirecek detaylar.
Çocuklar İçin İdeal Seçim
TCL Movetime MT42
TCL Movetime MT42 akıllı saat, hem
ailelerin huzurlu şekilde çocuklarını
takip edebilmesini ve çocukların da
okuldayken ya da oyun oynarken
ailesiyle iletişimde kalabilmesini ve yeni
detaylar keşfedebilmesini amaçlıyor.
Teknik Özellikler:
Ekran: 1.54 inç 240 x 240 piksel
Batarya: 800 mAh
Batarya süresi: 48 Saat (ortalama kullanımda)
Boyutlar: 48.5 x 42 x 14.8 mm
Ağırlık: 57 gram
46
donanım
Oppo Watch Free, vanilya ve siyah olmak üzere iki fark-
lı renk seçeneğiyle geliyor. Bize deneyimleyebilmemiz
için vanilya rengi geldi. Açıkçası siyah renkteki ürünler
birbirlerine benzeyebiliyor. Bu bağlamda, vanilya rengi-
nin bir farkındalık oluşturduğunu rahatlıkla söyleyebi-
liriz.
Kayışlarla birlikte toplamda 32,6 gram ağırlıktaki ürün,
hafif ve kolay kullanım sunuyor. Kayış malzemesi ola-
rak silikon tercih edilmiş ve mini dokulu yapısı akıllar-
da deri hissi uyandırıyor. Kayışı bileğinize göre ayarlar-
ken herhangi bir tuştan yardım almıyorsunuz. Ayrıca
kayışları kolaylıkla çıkarabileceğinizi de belirtelim.
10.6mm kalınlıktaki ürünün 5ATM suya karşı dayanıklı
olduğunu da söylemeliyiz.
Oppo Watch Free, Android ve iOS işletim sistemli akıllı
telefonlarınızla uyumlu çalışıyor. Bluetooth 5 aracılı-
ğıyla kısa sürede eşleşme gerçekleştirebilirsiniz. Tabii
ürünü tam kapasite kullanabilmek için telefonunuza
HeyTap Health uygulamasını kurmanızı ve bir profil
oluşturmanızı öneriyoruz. Bu uygulama üzerinden hem
verilerinizi detaylıca takip edebilir, hem saat ayarlarını
hem de saat yüzlerini değiştirebilirsiniz. 40’tan fazla
dinamik saat yüzü olduğunu belirtelim. İster spor, ister
klasik, isterseniz de daha renkli çözümler tercih edebi-
lirsiniz.
Oppo Watch Free, 1.64 inç değerde ekrana sahip
Bu ekran, hem iç hem de dış mekân kullanımlarında iyi
bir görüntüleme sunuyor. Biz, özellikle otomatik par-
laklık modunda kullandık ve memnun kaldık. Amoled
tipinde ve 280×456 çözünürlük sunan ekran, ufak doku-
nuşları dahi rahatlıkla algılayabiliyor. Tabii yumuşak
kullanıma etki eden bir detay olarak, ekranın yanlardan
yumuşatılmış olarak geldiğini, yani 2.5D ekran detayı-
na yer verildiğini söyleyelim. Ekran, hem siz bileğinizi
kaldırdığınızda otomatik olarak açılıyor hem de isterse-
niz dokunuşla açabiliyorsunuz.
100’den Fazla Spor Modu
Saatimiz bünyesinde 100’den fazla spor modunu ba-
rındırıyor. Kapalı alan ya da açık alanda yürüyüş, koşu,
ip atlama, bisiklet, havuzda yüzme, yoga, eskrim, atı-
cılık ve okçuluk dahil pek çok seçenek sunuluyor. Tabii
otomatik olarak algılayabildiği egzersizler var. Bunlar
koşu, yürüme, kürek çekme ve eliptik. Bunlardan birini
yapmaya başladıysanız, birkaç dakika içinde saatiniz
bunu algılıyor ve veri takibi yapabileceğini belirtiyor.
Tabii gerek gündelik yaşantıda, gerekse de siz egzersiz
yaparken kalp atış hızınız takip ediliyor. Eğer bu hızda
anormal bir düşüş ya da yükseliş yaşanırsa, yine saat
tarafından hemen bilgilendiriliyorsunuz. Oppo Watch
Free, 6 eksenli hareket sensörü ve bir optik nabız sen-
sörüyle doğru bilgiler sunmayı hedefliyor.
OSleep Uyku Analizi
Watch Free’nin önemli özelliklerinden bir tanesini
uyku takibi oluşturuyor. Kaç saat uyudunuz, bu uyku-
nun ne kadarı derin, ne kadarı hafif, bu gibi detayları
uyku sonrasında görebiliyorsunuz. Ayrıca, horlama gibi
sorunlarınız varsa bu gibi durumlarda da saatiniz size
sorunların saptanması için yardımcı olabiliyor. Eğer
uyku vaktiniz geldi ve henüz farkında değilseniz, bunu
saatiniz size hatırlatabilir.
Gelişmiş Uyku Takip Sistemi
Oppo Watch Free
Oppo Watch Free, ister sağ isterseniz
de sol bileğinizde rahatlıkla
kullanabileceğiniz bir saat. Özellikle
gelişmiş uyku takip sistemi ve 100’den
fazla spor moduna destek vermesiyle
ön plana çıkıyor.
Teknik Özellikler:
Ekran: AMOLED 1.64 inç 280 x 456 piksel 16.7 M
Batarya: 230 mAh
Batarya süresi: 14 Gün
Boyutlar: 46.0 x 29.7 x 10.6 mm
Ağırlık: 32.6 gram (kayışla birlikte)
47
HP ProBook 635 Aero G7 ‘nin en hafif AMD tabanlı iş di-
züstü bilgisayarı olduğu söyleniyor. Magnezyum ve alü-
minyumdan yapılmış tamamen metal bir şasi sayesinde
0,99 kg’lık bir ağırlığa sahip. 42 watt-saat pile sahip olan
bu cihazın pil süresi konusundaki performansına daha
sonra geleceğim. Dizüstü bilgisayar ilk bakışta test etti-
ğim modeller arasında en ince değil, ancak çoğu tüketici
modeli kadar şık bir ürün. Bazı dizüstü bilgisayarların
aksine, ProBook’un ön kenarı avuç içi dayanağındayken
avuçlarımı kesmiyor.
HP ProBook 635 Aero G7 ‘de hem parmak izi sensörü
hem de kızılötesi Windows Hello yüz tanıma kame-
rası (gizlilik deklanşörü ile) bulunuyor. Veya önceden
yüklenmiş HP Client Security uygulaması aracılığıyla
Bluetooth aygıtı veya güvenlik soruları gibi diğer kimlik
doğrulama yöntemlerini ayarlayabilirsiniz. Bu uygulama
aynı zamanda Sure Start (kendi kendini onaran BIOS) ve
Sure Recover (sistem kurtarma) gibi diğer HP güvenlik
özelliklerini yapılandırmanıza da olanak tanıyor.
Ancak en dikkat çekici güvenlik özelliği Sure View Ref-
lect olarak karşıma çıktı. BU bir entegre gizlilik ekranı.
Etkinleştirmek için F2’ye basmanız yeterli. Bu da ekran
karartıcısını döndürüyor. Ayrıca, görüş açısı da ciddi
şekilde azaldığından, yanınızdaki birinin ekran içeriğini
görme olasılığı düşüyor.
Üstün Güvenlik Özellikleri
Sure View Reflect devre dışı bırakıldığında ekranın görüş
açıları ve genel görünürlük standart bir IPS ekranı gibi.
Kısacası, gün içinde dışarıda kullanıldığında ProBook’un
ekranının tam karşınızda olması şart.
HP ProBook 635 Aero G7 ‘yi iş kullanıcıları için uygun
kılan diğer özellikler: Rahat bir arkadan aydınlatmalı
klavye, iyi kablosuz bağlantı (Wi-Fi 6 ve isteğe bağlı LTE)
ve kullanışlı bağlantı noktası seçimi (iki USB Type-A,
HDMI ve bir USB-C). Burada bir iş dizüstü bilgisayarın-
dan beklenmeyen bir şey de eklenmiş durumda. Şaşırtıcı
derecede kaliteli öne bakan çift hoparlörler.
HP ProBook 635 Aero G7, genel olarak oldukça perfor-
manslı bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Bu ürün ile
oyun oynamayı düşünmeyin. İş dünyasının hizmetine
sunulmuş bir ürü. Ürünün hızlı depolama alanı herşeyi
kaldırabilecek güçte. Buna ek olarak 16 GB Belekle iyi
bir destek sunuyor. Ürünün pil süresi bir günü çıkara-
cak seviyede. Ekran parlaklığı tamken 8 saatin üzerin-
de bir performans gösteriliyor ki, bu çok iyi bir değer.
Lafın kısası Probook sağlam bir iş dizüstü bilgisayarı
olarak piyasada yerini almış durumda. Fiyat açısından
diğer rakiplerine göre cazip bir değer ile satılması
büyük bir avantaj.
Hem Hafif Hem Güvenli
HP ProBook 635 Aero G7
HP ProBook 635 Aero G7, bir iş
dizüstü bilgisayarı olarak karşımıza
çıkıyor. HP'nin bu yeni 13,3 inçlik
dizüstü bilgisayarı uzun pil ömrü,
hafif ve yetenekli bir sekiz çekirdekli
AMD yongası ile birlikte geliyor.
Daha da önemlisi, BT yöneticilerini
memnun edecek güvenlik ve yönetim
özelliklerini üzerinde barındırıyor.
Teknik Özellikler:
İşletim Sistemi: Windows 10 Pro 64
İşlemci ve Bellek : AMD Ryzen 5 PRO 4650U vw 16 GB
Ekran: 13,3 inç FullHD (1920 x 1080)
Depolama: 512 GB PCIe NVMe SSD
Grafik kartı: (tümleşik) AMD Radeon Grafik Kartı
Ağırlık ve Boyutlar: 0.99 Kg ve 30,76 x 20,45 x 1,79 cm
48
editör
İş dünyası, Ar-Ge’den tüketiciye kadar diğer her şeyle bağlantılı. Günümü-
zün karmaşık iş süreçleri, çalışanların iş hakkında bütünsel bir bakış açısına
sahip olması önemli. Günümüzde bu büyük bir sorun. Çalışanlar, şirketin
mevcut ve özellikle gelecekteki iş modelleri arasındaki bağlantıları kavra-
yabilmeleri şart. Bununla beraber aslında müşterilerinin deneyimlerini de
doğru bir şekilde anlamayabilmeleri de oldukça kritik.
İnovasyon ekiplerinin başarılı olmak istiyorlarsa, çok daha fazla girişimci ol-
maları gerekiyor. Yeni iş gücünün artık sadece geliştirmek istedikleri ürün-
ler açısından değil aynı zamanda kullandıkları süreçler açısında da sınırları
zorlamalılar. Bu nedenle İnovasyon ve Ar-Ge ekipleri teknolojik değişime
ayak uydurmak için kurumsal sınırları yeniden çizmeyi öğrenmeliler.
Yeni iş gücü, en yeni araçları kullanarak veya gerekirse bunları yaratarak
dijital iç girişimciler olmalı. Bu, BT tarafından önerilenler dışındaki yeni
yazılım ve sistemleri denemeyi ve hatta kurum içinde bazı çözümler geliştir-
mek olabilir.
İş birliği, bu çabanın merkezinde yer alıyor. Daha iyi iş birliği daha fazla
yeniliğe yol açtığından, kuruluşların kullandığı iş birliği araçları ve süreçleri
oldukça kritiktir.
Veriye dayalı bir dünyada, çalışanların sistemleri tasarlarken ve uygularken
olduğu kadar iş modelleri hakkında düşünme konusunda da yetenekli olma-
ları gerekiyor. IoT ve diğer teknolojiler sayesinde, şirketlerin değer yakalama
stratejileri yalnızca pazarlama, satış ve iş geliştirme işlevleriyle değil, aynı
zamanda Ar-Ge ve ürün geliştirme ile de şekillendirilebilir.
Akıllı insanlar tarafından denetlenen makineler, birçok tasarım kararını
verecekler. Doğuştan mantıklı olsalar da empatiden yoksun olacaklar. Bunun
şirketler, tüketiciler ve toplum için sonuçları olacak. Doğru olanı yapmak,
dijital sistemler giderek daha karmaşık hale geldikçe daha da zor hale gele-
cek. Şirketler, etik eğitimi sağlamalı ve kendi özel bağlamlarında etiğin ne
anlama geldiğini açıkça tanımlamalı.
Şirketlerin En Çok İhtiyaç Duydukları
Yetkinlikler İş Odaklı Olacak
Şirketler, inovasyon yapmak ve yeni çağda hayatta kalabil-
meleri için önümüzdeki senelerde ihtiyaç duydukları yete-
nekleri sistematik olarak belirlemeli.
Ecevit BIKTIM
Yayın Danışmanı
ecevit@btgunlugu.com
48
BT Yöneticileri
Bu Adreste Buluşuyor
BTGunlugu.com

BT Günlüğü Dergisi Ocak 2022 Sayısı

  • 1.
    01 / 2022 İşletmelerVeri Analitiği ve Geleceğe Yönelik Tahminlerle Nasıl Büyüyebilir? • En Kötü 10 Siber Güvenlik Alışkanlığı Araştırma: Çalışanları Denetleme Önlemleri Güveni Zedeleyebiliyor • Bitcoin Neden En Popüler Kripto Para Birimi? Moore Yasasının Geçerliliği 2025’ten Sonra da Devam Edecek mi? • Teknoloji Dünyasını 2022’de Neler Bekliyor? Türkiye Dijitalleşme ve Yalnızlık Araştırması: Dijitalleşme ve Yalnızlık Bir Paradoks mu? İşletmeler Sahip Oldukları Verileri ve İş Süreçlerini Analitik Otomasyon İle İyileştirebilir Kurumsal Metaverse İİ Ne Anlama Geliyor?
  • 2.
    2 künye içindekiler 03 Editör 04 Haberler 11 SiberSaldırganların Hedefinde Uzay Sistemleri Var! 13 Kurum İçi Saldırıya Uğrayan Şirketlere 4 Tavsiye 15 Teknoloji Dünyasını 2022’de Neler Bekliyor? 16 Röportaj: Hasan Gültekin, Trend Micro Türkiye Ülke Müdürü 18 Bitcoin Neden En Popüler Kripto Para Birimi? 20 Kapak Konusu: Kurumsal Metaverse İşletmeler İçin Ne Anlama Geliyor? 26 Şirketler Veri Analitiği ve Geleceğe Yönelik Tahminlerle Nasıl Büyüyebilir? 28 Kurumlar Sahip Oldukları Verileri ve İş Süreçlerini Analitik Otomasyon İle İyileştirebilir 30 Türkiye Dijitalleşme ve Yalnızlık Araştırması: Dijitalleşme ve Yalnızlık Bir Paradoks mu? 34 Özel Kurumsal Ağlar 5G İle Kanatlanacak! 36 Araştırma: Çalışanları Denetleme Önlemleri Güveni Zedeleyebiliyor 38 En Kötü 10 Siber Güvenlik Alışkanlığı 40 Moore Yasasının Geçerliliği 2025’ten Sonra da Devam Edecek mi? 42 BT Günlüğü Test Merkezi Yazı İşleri Ali Yavuz ŞAHİN Genel Yayın Yönetmeni (Sorumlu) [email protected] Ecevit BIKTIM Yayın Danışmanı [email protected] Mahmut Saral Prodüksiyon Sorumlusu [email protected] Editörler Süleyman Sertkaya Barış Yılmaz Mutlu Çavuş [email protected] Kreatif Creative Solutions [email protected] Reklam Reklam Departmanı [email protected] Adres Eylül Medya İnönü Caddesi No: 8 Bulut İş Merkezi 4. Kat Ofis: 72 Çeliktepe Kağıthane / İstanbul Tel : 0212 270 36 37 Fax: 0212 270 36 37 2
  • 3.
    editör Bu ay kapakkonumuzda da işlediğimiz Metaverse, yeni bir teknoloji de- ğil. Bu işin çıkış noktası, 3B oyunlar oynamak için aptal görünümlü başlık takmayı ve kontrol cihazlarının etrafında sallanmayı içeren teknoloji olan sanal gerçeklik. Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ve diğer teknoloji uzmanları tarafından “Metaverse” olarak yeniden pazarlanan teknolojinin bu yıl yine önde ve merkezde olmasını bekliyoruz. İnsanların günde birkaç kez kendilerini yansıtan bir görüntü gönderdiği bir dünyadayız. Bir sonraki aşamada ise sanal bir ortama giriyorsun ve kendini bir avatar aracılığıyla ifade ediyorsun. Kulağa bilimkurgu filminden fırlamış gibi geliyor. Ancak pandeminin ikinci yılı boyunca, Metaverse’i daha gerçekçi hale getirmek için kritik gelişmeler yaşandı. Birincisi teknoloji çok daha iyi hale geldi. İkincisi ise çoğumuzun dijital benliğimize savurganlık yapmaya istekli olması. Son birkaç yılda internet bağlantılı termostatlar, kapı kilitleri ve robotik elektrikli süpürgeler gibi akıllı ev ürünleri büyük ilerleme kaydetti. Cihazlar ekonomik hale geldi ve Amazon’un Alexa’sı, Google’ın Asistanı ve Apple’ın Siri’si gibi dijital asistanlarla güvenilir bir şekilde çalıştı. Bu yıl teknoloji endüstrisinin en büyük oyuncuları Apple, Samsung, Google ve Amazon gibi firmalar akıllı evi daha pratik hale getirmek için yeni ve iyi atılımlar yapa- caklar. Sanal asistan veya telefon markası ne olursa olsun akıllı ev cihazları- nın birbirleriyle konuşmasını sağlayan yeni bir standart ile çalışmak için ev teknolojilerini piyasaya sürmeyi ve güncellemeyi planlıyorlar. 100’den fazla akıllı ev ürününün yeni standarda uyması bekleniyor. 2022’nin içerisnde çok fazla elektrikli araç modeli göreceğimiz kesin. Bu alanda yatırım yapan firmalar yılbaşı ile birlikte yeni ürünlerini birer ikişer tanıtmaya başladı ve görücüye çıkardı. Tabii ki ürünlerin fiyatları el yakıyor. Fakat geçtiğimiz dönemde yavaş yavaş hayatımıza giren elektirkli araçla- rın kullanım oranın artacağı kesin gibi. Nereden biliyorsun derseniz. Yeni ürünlerini tanıtan firmaların 2022 üretim kapasitelerine bakmanızı tavsiye ederim. Bu yıl geçmişte görmediğimiz kadar elektirkli araç üretilecek. Ve yollara koyulacak. Tabii ki bizler de bu araçlarla birlikte gelen yeni teknolo- jileri eskisinden çok daha fazla konuşmaya devam edeceğiz. Sağlıklı, huzurlu, mutluluk dolu bir yıl geçirmeniz dileğiyle… 2022’de Hayatımızı İstila Edecek Teknolojiler Aslında bu yıl da geçmişte gördüklerimizden farklı çok fazla bir şey görmeyeceğiz. Basitçe söylemek gerekirse, yeni teknolojilerin çoğunun popüler olmadan önce olgunlaşması uzun zaman alıyor. Bu durum eskiden olduğu gibi 2022 için de geçerli olacak. Teknoloji sektöründeki yenilikler için beklentilerinizi çok yüksek tutmasanız iyi edersiniz. Ali Yavuz ŞAHİN Genel Yayın Yönetmeni [email protected] 3
  • 4.
    4 Red Hat, RedHat Ansible Automation Platform on Microsoft Azure’u tanıttı. Yeni çözüm, bilişim alanında hibrit bulutla ilgili gelişmeler için Red Hat’in düzenlediği hibrit bulut otomasyonu stan- dardını temel alıyor. Red Hat ile Microsoft arasında oluşturulan iş ortaklığı, müşterilere uygulamaların tamamını her yerde, ek maliyet veya karmaşıklık gerektirmeden sunmak için otomasyonu istedikleri gibi kullanmalarını sağlayan esnekliği sunan güçlü bir çözüm oluşturuyor. Bulut bilişimin ve yönetilen hizmetlerin kolaylığı bir araya geldiğinde BT şir- ketleri bulutlarını hızlıca otomatikleştirebiliyor ve ölçeğini artırabiliyor. Müşterilerin artık endişelen- mesi gerekmiyor. Çünkü otomatikleştirilmiş sistem yapılandırması, uygulama ulaştırma, ağ otomasyo- nu, Kod olarak Altyapı (Infrastructure as code, IaC) ve güvenlik orkestrasyonu gibi senaryolarda bile çalışmaya anında başlayabiliyorlar. Red Hat Ansib- le Automation Platform on Azure BT şirketlerinin zorlayıcı işleri her ölçekte gerçekleştirebilmesini ve bunu da kullanıcı hatasını en aza indirerek yapa- bilmesini sağlıyor. Azure bilişim, ağ ve depolama gibi Azure hizmetleriyle entegrasyonu sayesinde otomasyona yapılan yatırımın geri dönüşünü (ROI) daha da iyileştiriyor ve müşterilerin BT operas- yonlarının ölçeğini artırmasına yardımcı oluyor. Red Hat Ansible Automation Platform on Azure kurumsal BT ekiplerinin hibrit bulut için yaptığı otomasyon çalışmalarında daha yüksek ölçeğe, hıza ve standartlara ulaşmasını sağlıyor. Bu sayede BT ekiplerinin altyapı bakımını ve operasyonel yükünü ortadan kaldırmasına yardımcı olarak daha verimli, esnek ve ölçeklenebilir bir iş için otomasyon strate- jileri sunmaya odaklanmalarına yardımcı oluyor. Red Hat Sektör Lideri Ansible Automation Platform'u Microsoft Azure'da Sunuyor Huawei Türkiye, ağ bağlantı teknolojilerinin ve bulut bilişim çözümlerinin ele alındığı “IP Day” etkinli- ğini geçtiğimiz günlerde İstanbul’da gerçekleştirdi. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Huawei Türkiye Kurumsal İş Grubu Ülke Müdürü James Pan, iş birliği ve sertifikasyon programlarıyla, Türkiye’de dijital- leşme ekosistemini büyütmek için önemli adımlar attıklarını söyledi. Huawei IP Day etkinliği, şirketin Türkiye’deki Kurumsal İş Grubu Yöneticilerini, iş ortaklarını ve müşterilerini, İstanbul’da bir araya getirdi. “Dijital Liderler İçin Yeni Nesil Ağ Dönüşüm Haritası” temalı etkinlik, Huawei Türkiye Kurumsal İş Grubu Ülke Müdürü James Pan’ın açılış konuşmasıyla başladı. James Pan, ülkelerin yeni dijitalleşme strate- jileri belirlediğini, dijitalleşmenin toplumlar, kurum- lar ve bireyler üzerinde önemli bir etkisi olduğunun altını çizdi. James Pan konuşmasında, Türkiye’nin dijital dönüşümü için hız kesmeden çalıştıklarını ifa- de ederek, “Huawei Enterprise Türkiye olarak, bugün 130’dan fazla sertifikalı servis iş ortağına ve yaklaşık 1.000 üst düzey mühendisten oluşan bir ekibe sahi- biz. Türkiye’de yetkin bilişim uzmanı yetiştirmek için her yıl 20’den fazla üniversite ve 800 akademisyen ile iş birliği yaparken 1.000’den fazla mesleki sertifika programına imza atıyoruz. Ayrıca, 10’dan fazla teknik üniversite ile yetenek ekosisteminin sağlıklı gelişimi adına iş birliği yapıyoruz. Bilişim mimarisi ve uygula- maları ile bulut hizmetleri ve platform programlarını içeren sertifika programımız, bu dönemdeki önemli odak noktalarımızdan biri. Türkiye’de Huawei ser- tifikalı bilişim uzmanı sayısı arttıkça, ekosistem de büyüyecektir” dedi. Huawei, Türkiye Dijital Dönüşüm Ekosistemini Büyütecek haberler James Pan Huawei Türkiye Kurumsal İş Grubu Ülke Müdürü
  • 5.
    5 Küçük ve ortabüyüklükteki işletmeler Türkiye'de ve dünyada ekonominin gelişmesini sağlayan en önemli yapılar durumunda. Ancak teknolojiyle birlikte sürekli dönüşen iş hayatına ve pazarlamaya dair trendlere uyum sağlayamayan KOBİ'lerin büyüme ve karlılık anlamında önemli sorunlar yaşadığı araştırmalara yansıyor. 2022'de Bizleri Bekleyen Dijital Trendler Mevcut pazarlarında büyümek için KOBİ’lerin emir zincirinden malzeme ve sipariş yönetimine, ima- lattan atölye operasyonlarına, sipariş karşılamadan lojistiğe kadar birçok iş sürecine dair yapay zeka yazılımlarını kullanmaları, artık gereklilikten öte zorunluluk durumunda. KOBİ’lerin iş süreçlerini hızlandıracak yapay zeka uygulamaları 2022 yılında daha da önem kazanacak. Bu tür yapay zeka yazı- lımlarına yatırım yapacak KOBİ’ler, mevcut güçleri- ni doğru kullanmak ve karlılıklarını artırmak adına rakiplerinden bir adım önde olacak. Yapay Zeka Destekli Sosyal Medya Reklamları Yapay zeka iş ve özel hayatı dönüştürürken KOBİ’le- rin hedef kitlelerine ulaşmalarını sağlayan alanlarını da şekillendiriyor. Bu alanlardan biri, özellikle büyük pazarlama bütçeleri bulunmayan KOBİ’ler için hedef kitleleri nezdinde bilinirliklerini ve satışlarını artır- malarını sağlayan sosyal medya reklamları. KOBİ’le- rin, daha fazla kullanıcı dostu özelliğin ekleneceği sosyal medya reklamlarına yatırım yaparak 2022’de daha da geniş kitlelere ulaşmaları mümkün olacak. Orijinal, Kişiselleştirilmiş ve Özgün İçerik Pazarlamanın olmazsa olmazlarından biri orijinal ve özgün içeriktir. 2020 ve 2021 yıllarından olduğu üze- re hedef kitlelere sunulan içeriğin özgün ve markaya özel olması dijital trendler arasında üst sıralarda yer alıyor. Bir başka kanaldan, özellikle de rakip mar- kalardan “kes, kopyala, yapıştır” yöntemiyle alınan içerikler, uzun vadede KOBİ’lere yarardan çok zarar getirmektedir. KOBİ’lerin hem dijital varlıklarını geliştirmeleri hem de dijital alanda hedef kitleleri ile bağ kurmaları ve gelirlerini artırmaları anlamında orijinal, kişiselleştirilmiş ve özgün içerik 2022 yılında da önemini koruyacak. Video İçerik Video içerik pazarlaması günden güne gelişme gös- teren bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Sanal ger- çeklik çözümleri, 360 derece videolar ve livestrea- ming içerikler son yıllarda video pazarlamasına yeni bir soluk getiriyor. Dünyanın en büyük ikinci arama motoru olarak anılan Youtube, video içerik pazarla- masında tartışmasız lider sosyal medya platformu durumunda. Ve bu liderliğini 2022 yılında da artıra- rak sürdürecek. KOBİ’lerin mevcut değilse bir YouTube kanalı aç- maları ve düzenli olarak markayla uyumlu video içerikleri paylaşmaları, yeni yılda da hedef kitlelerle bağ kurmaya yardımcı olacak. Mobil Pazarlama Mobil cihaz kullanımı her geçen gün artış göste- riyor. Özellikle e-ticaret sektörü düşünüldüğünde e-ticaret sitelerinden yapılan alışverişlerin yaklaşık %70’inin mobil cihazlar kullanılarak yapıldığını söylemek mümkün. E-ticarette 2022 pazarlama stra- tejileri içerisinde mobil uyumlu pazarlamaya verilen önemin artacağı ve KOBİ’lerin mobil uyumlu olarak tasarlanan pazarlama çalışmalarından daha hızlı sonuçlar alacağı tahmin ediliyor. E-mail Pazarlama KOBİ’lerin müşterileriyle sürekli ilişki halinde olabilmelerinin en etkili aynı zamanda da en ucuz reklam ve pazarlama araçlarından biri olan e-mail pazarlama, 2022 yılında da önemini sürdürecek. KO- Bİ’lerin yeni yılda ürün, hizmet ve kampanyalarını tanıtmak için e-mail pazarlama kullanarak, bilinir- liklerini ve satışlarını artırmaları mümkün olacak. özel haber
  • 6.
    6 Logitech, popüler MXKeys klavyesine kompakt bir alternatif olarak tasarladığı MX Keys Mini ve MX Keys Mini for Mac’i duyurdu. Kullanıcılarının severek kullandığı MX Keys’in en iyi özelliklerini minimalist gövdesinde taşıyan MX Keys Mini, MX Keys’den farklı olarak sayısal tuş takımı (numpad) bulundurmaması ile dikkat çekiyor. Yaratıcılığı ve üretkenliği artıran ürünleriyle kullanıcıların farklı ortam ve mekanlarda rahatça çalışmasını sağlayan MX Keys Mini klavye, alandan tasarruf sağlıyor. Profesyonel kullanıcıların hayatını kolaylaştıran ürün ve teknolojiler geliştirerek üretkenlik potan- siyellerini en yüksek seviyede ortaya çıkarmalarına katkı sağlamayı amaçladıklarını belirten Logitech Türkiye ve Orta Asya Bölgesi Pazarlama Müdürü Birol Sülük, “Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de oldukça sevilen bir kablosuz klavye olan MX Keys’in kompakt versiyonu olan MX Keys Mini, kullanıcı- lardan gelen isteklerin bir sonucu olarak tasarlandı. MX Keys Mini, çalışma alanının kontrolünü yeniden kazanmayı, daha çok ihtiyaç duyulan özellikleri daha küçük bir alanda verimli bir şekilde kullanma- yı sağlıyor. Daha üretken olabilmek ve daha uzun süreler rahatça çalışabilmeyi mümkün kılıyor.” dedi. Perfect Stroke teknolojisine sahip MX Keys Mini, MX Keys Klavye’de olduğu gibi düşük profilli yapısı ve içbükey tuşlar ile en iyi dokunsal yazma deneyimini sunuyor. İyi bir yazma deneyimi sunması dışında akıllı ışıklandırmayla donatılmış arka aydınlatması da bir diğer ortak özellik. Klavye, kullanıcının ellerini algılıyor ve ortam aydınlatma durumuna bağlı olarak aydınlatmasını otomatik olarak ayarlıyor. Minimalist boyutu sayesinde tuşlara uzanmaya gerek kalmadan daha iyi bir beden duruşunu destekliyor. Yeni Minimalist Kablosuz Klavye Logitech MX Keys Mini ile Verimliliği En Üst Seviyeye Çıkarın Giderek artan fidye yazılımı tehdidine karşı kurumları korumak amacıyla harekete geçen Redington Türkiye eki- bi, alanında ilk, kullanıma hazır tak-çalıştır fidye yazılım çözümü Redington SafeHouse’u geliştirerek hizmete sun- du. Dijital sermayenin güvende tutulmasını ve verilerin kesintisiz korunmasını sağlayan SafeHouse, Veritas, Trend Micro ve Supermicro ürünlerinin bir araya getirilmesiyle geliştirildi. Trend Micro Deep Security ile veriler, yedekle- rinin saklandığı sunucu ile kurumun ortamında bulunan sanal ve fiziksel sunucularda korunuyor. Trend Micro çözümü güvenlik açıklarını tespit ederek çözüm önerileri sunarken, Veritas Backup Exec çözümü, basit, güvenilir ve kesintisiz bir yedekleme sistemine sahip olunmasını sağlıyor. Supermicro’nun X12 sunucuları üzerine kurulan, 3. Nesil Intel Xeon Ölçeklenebilir işlemciler ile 3. Nesil AMD EPYC işlemci performansından aldığı güç ve sektör lideri güvenilirlik özellikleri ile öne çıkan A+ sunucula- rın desteklediği bu yazılımlarla, fidye yazılımlarına karşı koruma, hızlı, verimli yedekleme ve kurtarma hizmetleri sunuluyor. Optimize edilmiş depolama, akıllı veri tekil- leştirme ile sağlanıyor. Bu sayede işletmeler ister sanal ister fiziksel ya da çoklu bulut ortamında olsun, her türlü verilerini SafeHouse ile koruyabiliyorlar. Redington Tür- kiye Genel Müdürü Cem Borhan,“Bir BT pazaryeri olarak kendini konumlayan Spicework’ün verilerine göre, ortala- ma bir organizasyon 4 adet yedekleme yazılımı kullanıyor. SafeHouse’un içinde yer alan Veritas Backup Exec çözü- mü ile bunun önüne geçip maliyet ve operasyon avantajı yaratmayı hedefliyoruz. Bu yedekleme yazılımı ile fiziksel, sanal, bulut ortamlarını yedeklemek ve alınan yedeklerin tek bir ekrandan yönetilmesi mümkün oluyor. Fidye Yazı- lım tehdidine karşı fiyat, performans ve güvenlik kriterle- rini bir arada sağlayan SafeHouse çözümünü Türkiye’deki kurumların hizmetine sunuyoruz” dedi. KOBİ’ler İçin Tak-Çalıştır Fidye Yazılım Çözümü SafeHouse haberler Cem Borhan Redington Türkiye Genel Müdürü
  • 7.
    7 özel haber COVID-19 pandemisininneden olduğu korkulardan yararlanmak için fırsat kollayan dolandırıcılar ceplerini doldurmak için Omicron koronavirüs varyantının ortaya çıkışından yararlanmaya çalışıyorlar. Dolandırıcılar İçin Her Varyant Bir Fırsat ESET İngiltere’de düzenlenen bu yeni kimlik avı saldırı- sını inceleyerek internet kullanıcılarını dikkatli olmaları konusunda uyardı. 2020 yılında, Türkiye’de Sağlık Bakan- lığı’na aitmiş izlenimi veren sahte bir mobil uygulamayla siber dolandırıcıların Türk vatandaşlarını kandırmaya çalıştığı tespit edilmişti. Her aileye 1498 TL devlet des- teğinde bulunulacağını öne süren siber hırsızlar, aslında yardım etmeye değil, telefon kullanıcılarının kredi kartı bilgilerine ulaşmaya çalışıyordu. Pandemi sürecinde üniversiteleri, araştırma laboratuvarlarını, aşı sırası bek- leyen insanları, sağlık otoritelerini hedef alan saldırılar düzenleyen siber suçluların şimdi de Omicron üzerinden insanları kandırmaya çalıştığı belirlendi. Resmi Kurum Kimliğine Bürünüyorlar İngiliz tüketici koruyucusu Which’e dayandırılarak paylaşılan bilgilere göre; Which? tarafından alınan bir e-postada dolandırıcılar, Birleşik Krallık’ın ulusal sağlık hizmeti sağlayıcısı olan National Health Service (NHS) kimliğine bürünüyor. Potansiyel mağdurlara, yakın za- manda İngiliz hükümeti tarafından getirilen pandemiyle ilgili kısıtlamalardan kaçınmalarına yardımcı olacak “Ücretsiz Omicron PCR testi” alma şansı sunuluyor. E-posta ayrıca aldatıcı bir şekilde, yeni varyantın önceki COVID-19 varyantları için kullanılan test kitleri tarafın- dan tespit edilemediğini ve bu amaçla yeni bir test kitinin geliştirildiğini iddia ediyor. İlk Hedef Kimlik Bilgilerine Ulaşmak Aslında, e-postanın birden çok sürümü değiştirilerek gönderiliyor. Bunlardan biri bir bağlantı içerirken, di- ğerinde bağlantıya bir butonla erişiliyor. Her iki senar- yoda da, tam adınızı, doğum tarihinizi, adresinizi, cep telefonunuzu ve e-posta adresinizi isteyen bir formu doldurmanızı gerektiren sahte bir taklitçi NHS web si- tesine yönlendiriliyorsunuz. Temel olarak bu formla bir dolandırıcı, kimlik hırsızlığı ve kurbanın mali durumunu bozmak için gerekli tüm bilgileri elde etmiş oluyor. Testin reklamını ücretsizmiş gibi yaparken, web sitesi 1,24£ (1,64 ABD Doları) teslimat ücreti talep ediyor. Önlem ola- rak, annenizin kızlık soyadını bir güvenlik sorusu olarak belirtme seçeneği sunuyor (kullanıcıların çevrimiçi he- saplarını güvence altına almalarına yardımcı olmak için hâlâ yaygın olarak kullanılan bir sorudur). Bir mağdurun kandırılması ve formu doldurması durumunda, dolandı- rıcılara kimlik hırsızlığı ve sahtekarlık yapmak için etkili bir plan sunmuş oluyorlar. Güvenlik uzmanları benzer dolandırıcılıklara kurban gitmemek için aşağıdaki adımların izlenmesini öneriyor: Resmi bir kurumdan olduğunu iddia eden bir e-posta aldıysanız, kurumun web sitesini kontrol edin. Bu iletiyi gerçekten gönderip göndermediklerini doğrulamak için resmi iletişim bilgilerini kullanarak onlarla iletişim ku- run. Bilmediğiniz ve bağımsız olarak doğrulayamadığınız bir kaynaktan gelen, istenmeyen bir e-postayla aldığınız bağlantılara tıklamayın veya dosyaları indirmeyin. En azından en önemli çevrimiçi hesaplarınızda iki faktörlü kimlik doğrulama (2FA) ve kimlik avı korumasına sahip saygın birçok katmanlı güvenlik yazılımı kullanın.
  • 8.
    8 Dünyanın önde gelenteknoloji şirketleri, hız kes- meden Türkiye’ye yatırım yapmaya devam ediyor. Global ölçekte faaliyet gösteren firmalar, yaptığı yatırımlar ile ülke ekonomisine katkı sağlamanın yanı sıra, pek çok kişiye de istihdam imkanı sunu- yor. ABD merkezli BT altyapı ve güvenlik çözümleri üreticisi Ivanti, Ocak ayında Türkiye ofisini faaliyete geçiriyor. Kanal yapısını güçlendirmeye odaklanan firma, stratejik iş ortakları ile büyümeyi hedefli- yor. Ivanti ülke ofisinin, resmi olarak 1 Ocak 2022 tarihinde faaliyette olacağını belirten Ivanti Türkiye ve Balkanlar Bölge Direktörü Bilgin Demir konu hakkında yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Yeni yıla, yeni hedeflerle giriyoruz ve çok heyecanlıyız. Bugüne kadar iş ortaklarımız kanalıyla Türkiye’de bankacılık ve finans sektöründe birçok kurumun dijitalleşme sürecine katkı sağladık. Kamu, savunma sanayi, sağlık ve turizm sektöründe yüzlerce kurum ile iletişim halindeyiz. 2022 yılında özellikle bilgi güvenliği, cihaz ve uygulama güvenliği ve uzaktan güvenli bağlantı çözümlerimiz ile ön planda olmayı hedefliyoruz.” Pandemi sürecinde e-ticaret sektörü- nün tüm dünyada nerdeyse 5 kat büyüdüğüne dikkat çeken Bilgin Demir “Dünya genelinde inovasyon arttı, ABD’de son iki yılda patent başvuru rakamları 2 katına çıktı. Bu gelişmeler ışığında şirketler tek- nolojiye daha çok yatırım yaptı. Başta sağlık sektörü olmak üzere birçok sektörde dijital dönüşüm hız kazandı. Fortune 100 şirketlerinin neredeyse tama- mı (%96) Ivanti çözümlerini kullanıyor. Amacımız global ölçekte edindiğimiz bilgi birikimi ve deneyi- mi Türkiye’ye taşımak” dedi. ABD Merkezli Yazılım Şirketi Ivanti Türkiye Ofisini Faaliyete Geçiyor Ülke ekonomisinin bel kemiği KOBİ’ler, Türk Tele- kom’un siber güvenlik, sanal sunucu ve yedekleme gibi bulut hizmetleriyle siber saldırılardan korunuyor. Bulut veri saklama, arşivleme ve paylaşım platformu sağlayan uçtan uca çözümler sunan Türk Telekom ‘Dijital Verimli Çalışma Teknolojileri’ hizmeti, ‘Tekno İşyerim’ paket- leri ve İTO iş birliğinde oluşturulan ‘dijitalkobim.org’ platformu ile KOBİ’lerin dijital dönüşüm yolculuğuna yön veriyor. Türkiye’nin en büyük siber güvenlik mer- kezine sahip operatörü Türk Telekom, ağ güvenliği, uç cihaz anti virüs koruma hizmetleri ve oltalama simü- lasyonu servisleriyle KOBİ’leri siber tehditlere karşı 7/24 koruyor. Türk Telekom’un Sanal Sunucu, Yedekleme ve Dijital Depo Kurumsal servisleri sayesinde kurumların verileri, Türk Telekom Veri Merkezleri’nde uygun ma- liyetler ve ödeme yöntemleriyle güvenle saklanıyor. KOBİ’leri dijitalleşme yolunda Türk Telekom Profesyonel Servisleri ile desteklediklerini ifade eden Türk Telekom Kurumsal Satış Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Eser şu bilgileri verdi: “KOBİ’lerin mevcut teknoloji altyapılarına, iş yapış biçimlerine ve dijital dönüşüm ihtiyaç- larına en uygun yeni nesil teknolojileri; donanım, servis ve danışmanlık hizmetleri kapsamında, güçlü çözüm ortaklığı ekosistemimizle tek bir noktadan ve uçtan uca sunuyoruz. Türk Telekom olarak amacımız, ürün ve hizmetlerimizle ülke ekonomisinin en önemli yapı taşlarından KOBİ’lerin rekabet gücünü artırmak.” KOBİ’ler Türk Telekom İle Güvenle Dijitalleşiyor haberler Mustafa Eser Türk Telekom Kurumsal Satış Genel Müdür Yrd. Bilgin Demir Ivanti Türkiye ve Balkanlar Bölge Direktörü
  • 9.
    özel haber Bulut tabanlımodern bilişim sistemlerine sahip güvenlik ekipleri iki kat daha güncel teknolojiyle iş temposunu daha iyi koruyor. Otomasyon düzeyi yüksek entegre teknolojiler, şirketlerin küresel iş gücü ve beceri eksikliğinin getirdiği zorluklarla başa çıkmasını sağlıyor. Asya Pasifik, Japonya ve Çin (APJC) bölgesi, sıfır güven ve güvenli erişim hizmeti uç noktası (SASE) kullanımına geçiş konusunda dünyada başı çekiyor. Veri Odaklı Beş Güvenlik Hamlesi CİSCO, ekiplerin değişen tehdit ortamında şirketlerini savunmak için alabileceği etkili önlemlerin belirlen- mesini amaçlayan son siber güvenlik raporu Güvenlik Sonuçları Araştırması’nın 2. bölümünü yayınladı. 27 ülkede güvenlik ve gizlilik alanında çalışan 5100’den fazla çalışanın katıldığı ankette, güvenlik altyapıları- nı güncelleme ve entegre etme, tehditleri algılama ve müdahale etme ve bir kriz durumunda esnekliklerini koruma konularına yaklaşımlarını paylaştı. Geçen yıl yapılan araştırmada beş hamlenin “bir şir- ketin güvenlik programını yerine getirme” konusunda daha büyük bir etkisi olduğu belirlendi. Bunlar: Zama- nın gerisinde kalmış teknolojilerin proaktif bir şekilde yenilenmesi; Güvenlik teknolojilerinin iyi entegre edil- mesi; Vakalara zamanında müdahale edilmesi; Hızlı krizden kurtulma; İsabetli tehdit algılama olanaklarına yatırım yapma. Yapılan araştırma sonucunda başarı faktörlerinin tespit edilmesi için bu beş temel hamle daha yakından ince- lenerek şu sonuçlara ulaşılmış durumda: Mimarinin Güncellenmesi ve Entegrasyonu Dünya genelinde şirketlerin kullandığı güvenlik tek- nolojilerinin ortalama %39’unun zamanın gerisinde kaldığı değerlendiriliyor. Proaktif bir teknoloji yeni- leme stratejisine yatırım yapmak her zamankinden daha önemli. Suudi Arabistan’da ortalama %31 olan bu oranın Birleşik Krallık’ta %56’ya kadar çıkması, eski altyapılardan uzaklaşma ihtiyacını net bir biçimde ortaya koyuyor. Bulut tabanlı altyapılara sahip şirketlerin yenilenme- si daha eski, yerleşik teknolojiler kullanan şirketlere kıyasla iki kat daha fazla. Entegre teknolojilere sahip şirketlerin süreç otomas- yonu elde etme olasılığı yedi kat daha yüksek. Bunun yanında bu şirketler %40’tan fazla daha güçlü tehdit algılama olanaklarına sahip. Yeterli personel kaynağı olmayan güvenlik operasyon- ları programlarının %75’inden fazlası, buna rağmen yüksek düzeyde otomasyon yoluyla güçlü kabiliyet- ler ortaya koyabiliyor. Otomasyon daha deneyimsiz çalışanların performansını iki kattan fazla artırarak beceri ve iş gücü sıkıntıları karşısında şirketlere destek sağlıyor. Tehditleri Algılama ve Müdahale Etme Bulut tabanlı güvenlik altyapısı çok değerli ve her katmanda öne çıkıyor. Sıfır Güven veya Güvenli Erişim Hizmeti Uç Noktası (SASE) altyapısına sahip olduğu- nu ifade eden şirketlerin güçlü güvenlik operasyonları gerçekleştirdiğini belirtme olasılığı, yeni geliştirilen uygulamalara sahip şirketlere kıyasla %35 daha yüksek. Tehdit zekasından faydalanan şirketler, diğer şirketlere kıyasla %50 daha kısa ortalama onarım süresi (MTTR) elde ediyor. Felaket Durumunda Esnekliği Korumak Tehdit ortamı gelişmeye devam ettikçe, iş sürekliliği ve felaket sonrası toparlanma olanaklarının düzenli olarak ve çeşitli yönlerden test edilmesi her zaman- kinden daha kritik hale geliyor. Bu konuda proaktif bir yaklaşım benimseyen şirketlerin iş esnekliğini koruma olasılığı 2,5 kat daha yüksek. Suudi Arabistan (%80), Birleşik Krallık (%74) ve Rusya (%73) gibi çeşitli pazarlardan katılımcılar, bulut tabanlı güvenlik teknolojilerinin kapsamını genişletmek iste- diklerini ifade ediyor. En iyi performansı, iş sürekliliği ve felaket sonrası toparlanma konusunda yönetim kurulu düzeyinde denetim uygulayan ve siber güvenlik ekipleriyle çalışan şirketler gösteriyor. 9
  • 10.
    10 özel haber Atos veDassault Systèmes, özellikle savunma ve sağlık gibi kritik endüstrilerde kullanılan 3DEXPERIENCE platformunu bağımsız bir ortamda sunmak üzere küresel ortaklıklarını duyurdu. Ortak bulut deneyimine de imkan tanıyan bu son derece güvenli ortam; verilerin, süreçlerin ve fikri mülkiyetlerin tam kontrolünü sağlıyor. Güvenilir Bulut Platformu İçin Atos ve Dassault Systèmes’den İş Birliği Sağlık, havacılık, savunma, otomotiv, taşımacılık, üretim, enerji ve kamu hizmetleri gibi sektörlerde yer alan ku- rumlar, 3DEXPERIENCE platformu üzerinden sanal ikizler yaratarak vatandaşlara, hastalara, tüketicilere, öğrencilere ve iş paydaşlarına güvenilir deneyimler sunmak istiyor. Bunlar arasında kritik öneme sahip savunma ve sağlık sek- törleri için özel güvenli ortamlara ihtiyaç duyuluyor. 3DEXPERIENCE platformu kuruluşlara, iş birliğine dayalı ve etkileşimli bir ortamda gerçekleşen tüm iş faaliyetleri- nin ve ekosistemlerin bütünsel, gerçek zamanlı bir görü- nümünü sağlıyor. Bu platformu kullanan kurumlar artık Atos tarafından yönetilecek ve güvence altına alınacak özel bağımsız bir ortamda bulut platformundan yararla- nabilecek. Atos; bir dizi metodoloji, ürün ve bulut hizmeti olan Atos OneCloud Sovereign Shield üzerinden bu ihtiyacı karşılayacak. Siber güvenlik hizmetlerinde dünya çapında 2 numara olan Atos, kritik altyapıların özel ihti- yaçlarını karşılamak üzere siber güvenlik uzmanlığını ve çözümlerini bir araya getiriyor. Atos’un verdiği hizmetler arasında Güvenlik Operasyon Merkezi ve bakım, yönetim gibi faaliyetleri güvence altına alan güvenlik hizmetleri de bulunuyor. 3DEXPERIENCE platformu, özellikle gü- venlik durum tespiti ve yönetim bilgi sistemleri alanla- rında en yüksek düzeyde veri gizliliğini sağlamak için Fransız CIIP yasası ve Avrupa NIS yönergesi ile uyumlu olarak geliştirildi. Böylece savunma idarelerinin, kamu kurumlarının ve “Kritik hizmet uygulayıcıları” ile “Hayati öneme sahip uygulayıcılar” olarak bilinen kuruluşların özel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Atos’un siber güvenlik ürünleri, Yüksek Performanslı Bilgi İşlem alanındaki uzmanlığı ve kritik sistemleri geliştir- me tecrübeleri ile Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE platform çözümü arasındaki ortaklığın genişlemeye devam edeceği duyuruldu. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Atos Geçici Eş-CEO’su ve Büyük Veri ve Güvenlik Başkanı Pierre Barnabé,“Atos OneCloud Sovereign Shield’ı hizmet olarak yazılım uygulamaları alanına getirmekten mutlu- luk duyuyoruz. Bu sayede 3DEXPERIENCE platformunun bağımsız dağıtımını dünya çapında kritik endüstrilere sunabiliyoruz. Müşterilerimiz, ürettikleri ve değiştirdik- leri verilerin kullanımı üzerinde daha fazla kontrol sahibi oluyor. Bu anlamda Atos ve Dassault Systèmes arasındaki ortaklık, pazara benzersiz bir hizmet sunuyor.” dedi. Sanal ikizlerin yeni ürün geliştirme alanında, üretimde ve diğer pek çok iş operasyonunda tüm sektörlerde giderek benimsendiğine dikkat çeken Dassault Systèmes Başkan Yardımcısı ve CEO’su Bernard Charlès, şirketlerin ve yö- netimlerin hiper güvenilir platformlara olan ihtiyaçlarının arttığı söyledi ve ekledi: ”Bulutun gücünü açığa çıkarmak, BT altyapısından iş deneyimlerine kadar tüm operasyon- larda bütünsel, tutarlı siber güvenlik uzmanlığı gerekti- riyor.Atos ve Dassault Systèmes arasındaki bu iş birliği, deneyime dayalı en yüksek düzeyde güvenlik ve bağımsız- lık hizmetiyle 3DEXPERIENCE platformunu buluşturuyor. Böylece sağlık ve savunma gibi kritik alanlarda dahi güve- nilir iş birlikleri kurmak için yeni olanaklar sağlanıyor.”
  • 11.
    11 Günümüzde gelişen teknolojilerlebirlikte uzay araştırmalarında önemli bir yol kat edildi. Devletlerin bu uzay yarışında söz sahibi olabilmek adına yatırımlarını artırmasının siber suçluların dikkatini çekerek faaliyetlerini bu yöne çevirmesine neden oldu. Özel şirketlerin ve devletlerin, siber güvenlik tehditlerine karşı daha dikkatli hareket etmesi gittikçe önem kazanıyor. Siber Saldırganların Hedefinde Uzay Sistemleri Var! Uzay teknolojisinin ve altyapısının gelişmesiyle birlik- te yeni aktörlerin yarışa dahil olması, devletlerin uzay çalışmalarına yaptığı yatırımları artırıyor. İletişim, finansal hizmetler ve savunma sistemleri olmak üzere günlük düzende önlemli unsurların çoğu, uzay tabanlı sistemlere bağlı bulunuyor ve bu durum birçok güvenlik ikilemini beraberinde getiriyor. Diğer dijital altyapılar ve sistemler gibi uzay teknolojilerinin de siber saldırı- lara karşı savunmasız kalıyor. Uluslararası güvenliğe ve uzaydan dünyaya gönderilen hassas bilgilere dair önem- li verilerin siber saldırganların hedefi haline geldi. Uzay Sistemleri Siber Saldırganların Hedefinde Giderek gelişen teknolojik yeniliklere hızla ayak uy- duran ve yeni stratejiler geliştiren siber saldırganlar, uzay sistemleri için ciddi bir tehdit haline geldi. Özel şirketlerin uzay keşfine dahil olmasıyla birlikte siber suçluların, tedarik zincirinden ekipman üreticilerine kadar organizasyon içerisindeki tüm yapılar dahil siber saldırı düzenleyebileceği daha fazla seçeneği bulunu- yor. 2022 yılında uzay korsanlığı gazete manşetlerinde yer alacak. Artan ticari uzay uçuşlarının diğer geze- genleri keşfetmek için devlet tarafından finanse edilen misyonlarla birleştiğinde siber saldırganlar için harika bir ortam oluşturulmuş durumda. Uzay sistemleri- ne karşı siber suçlular bir saldırı düzenleyebildikleri takdirde uzaydan dünyaya veri aktaran sistemlerden bilgi sızdırabiliyor. Bu durumun, yanlış bilgi alın- masıyla ciddi çarpışmalara ve iletişim sistemlerinin küresel çapta ortadan kaldırılmasına neden olabililir. Hackerlarin geliştirdiği sistemlerin gücü, uzay sistemli ekosistem için ciddi siber güvenlik tehdidi oluşturuyor. Bu nedenle, devletlerin ve özel şirketlerin, uzay tekno- lojisini ve altyapısını güvenli hale getirmeye, mevcut güvenliği geliştirmeye ve yenilikçi sistemler geliştir- meye odaklanması gerekiyor. Uzay Sistemleri Siber Saldırılara Karşı Hazırlıklı Olmalı Devletlerin yönetimindeki uzay prosedürlerine artık özel kurumların da dahil olmasıyla birlikte yeni bir döneme şahit olunuyor. Ancak uzay sistemlerindeki bazı güvenlik açıkları, siber saldırganlara kusursuz bir zemin hazırlayarak yıkıcı etkileri de beraberinde geti- riyor. Özellikle uzay sistemlerinin siber saldırılara karşı güçlendirilmesi gerekiyor. Ayrıca, siber saldırganlar temel kontrolleri yok edip zararlı talimatlar verebiliyor. Bu nedenle, uzay aracının izinsiz girişlere karşı savun- masız olmaması ciddi bir önem taşıyor. Siber suçlular sahte bağlantılar ile uzay aracını hedefleyebilir ve bunun sonucunda iletişim kesintiye uğrayabilir. Ulusal güvenlikte ciddi sonuçlara yol açabilecek tehlikeleri önlemek için dünya yörüngesinden çıkmadan önce birçok siber güvenlik senaryosunun ve alıştırmasının ön plana alınması gerekiyor. sektörün içinden Yusuf Evmez WatchGuard Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü
  • 12.
    12 IDC’nin Ereteam sponsorluğundagerçekleştirdiği Türkiye’deki şirketlerin BT yöneticileriyle yaptığı ‘Kurumsal Yapay Zeka ile Veri Yolculuğunda Hamleler’ başlıklı araştırma yayınlandı. Araştırma, Türkiye’deki kurumların yüzde 87’sinin veri analizi için raporlama ve sorgulama araçlarına güvendiğini, yapay zeka ve makine öğrenmesi algoritmalarını ise araştırmaya katılan firmaların yalnızca yüzde 34’ünün kullandığını ortaya çıkardı. Veri Analizine Güveniyoruz Fakat Yapay Zeka Teknolojisini Yeterince Kullanmıyoruz Bilgi çağında tüm kurum ve kuruluşlar için veri analizinin önemi arttı. Bilgiyi doğru işleyen ve yönetebilen kurum- lar daha doğru analizlerle en akılcı kararları alabiliyor ve geleceği öngörerek kar elde edebiliyorlar. ABD merkezli araştırma şirketi International Data Corpo- ration (IDC) Türkiye’deki şirketlerin bilgi teknolojileri (BT) yöneticileriyle yapay zeka ve makine öğrenmesi gibi teknolojilerin kullanımına dair bir araştırma gerçekleş- tirdi. Kurumsal Yapay Zeka ile Veri Yolculuğunda Hamleler başlıklı IDC raporuna göre, Türkiye’deki şirketlerin yal- nızca yüzde 34’ü veri analizinde yapay zeka ve makine öğrenmesi gibi yeni teknolojileri kullanabiliyor. IDC raporu BT yöneticilerinin yüzde 74’ünün veri analizi araçlarını ve analitik teknolojilerini iş ortamında, günlük olarak kullandığını ortaya koydu. Kurumlar veri analizine aldıkları kararlar için güvenirken, yeni nesil teknoloji- ler olan yapay zeka ve makine öğrenmesinin kullanımı yüzde 34’de kalıyor. Türkiye’deki firmaların önemli bir bölümü veri analizinde daha çok raporlama ve sorgula- ma araçlarını, insan gücüne dayalı bir sistem içerisinde kullanıyor. Yeni Teknolojilere İhtiyaç Var IDC raporunda,“kurumların dahili ve harici verileri analiz eden, iç görüye dönüştüren ve anlamlı stratejik iş kararları alınmasına destek olan” ifadeleriyle tanımlanan BT çalışanları, veriyi analiz etmekte zorluk çekiyor. IDC araştırmasına göre, kurumların yüzde 65’i verilerin yöne- tilmesinde ve ölçeklendirmesinde zorluk çekiyor. Daha İyi Veri Analizini Yapabilenler Kazanıyor IDC raporundan hareketle, Türkiye’de veri analizinin özellikle finans alanında uzun yıllardan beri kullanıldı- ğını belirten veri analizi firması Ereteam CEO’su Kutlay Şimşek,“IDC araştırmasının da gösterdiği gibi Türk şirketleri veri analizinin önemini kavrıyor ve bu konuda ciddi adımlar atılıyor. Ancak insan gücüne dayalı veri analizi gelişen yeni teknolojilerle terk edilmeye başlandı. Yapay zeka ve makine öğrenmesi teknolojilerinin veri- lerin yönetiminde kullanılması, kullanıcı firmalara en doğru kararı vermede önemli fırsatlar sağlıyor. Geleceğe yönelik atılacak adımlarda, geçmişteki verilerden en doğru sonucu çıkarabilmek çok önemli. Türk şirketlerinin pazarda rekabet güçlerini koruyabilmeleri için veri anali- zinde yeni teknolojilere yer vermeleri gerekiyor” diyor. özel haber Kutlay Şimşek / Ereteam CEO’su
  • 13.
    13 Siber güvenlik önlemleriniihmal eden veya bilerek göz ardı eden çalışanlar, şirketlerin ciddi zarara uğramasına neden olabiliyor. Araştırmalar kurumların %66’sının, dış saldırılardan daha çok kötü niyetli veya kazara meydana gelen iç saldırılara maruz kaldığını ortaya koyuyor. Kurum İçi Saldırıya Uğrayan Şirketlere 4 Tavsiye Pandemiyle birlikte yaygınlaşan hibrit çalışma mode- linin neden olduğu şirket içi saldırılara karşı daha çok dikkat edilmesi gerektiğini belirten Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel Tursun, başta finans kurum- ları olmak üzere şirketlerin almaları gereken 4 önlemi sıralıyor. Çalışanların ihmalinden veya kötü niyetinden kaynaklanan şirket içi tehditler kurumlar için büyük so- run teşkil ediyor. Yapılan bir araştırmaya göre kurumların %66’sı, yaşadığı siber güvenlik problemlerini göz önünde bulundurduğunda dış saldırılardan çok iç saldırılarla karşı karşıya kaldığını belirtiyor. İç saldırılar her sektörden işyeri için risk barındırsa da finans şirketlerinin iç teh- ditlere daha meyilli, özellikle uzaktan ve hibrit çalışma ortamlarının kurum içi saldırıların artması için ideal ortam sağlıyor. İçeriden saldırılar söz konusu olduğunda başta bankalar olmak üzere finans kurumlarının büyük tehlikede olduğu görülüyor. Bankaların bulut ortamlarını daha fazla benimserken ve uzaktan çalışma ortamlarında faaliyet göstermeye devam ederken içeriden tehditlere maruz kalıyorlar. Bankaların ve diğer finans şirketlerinin, kaynaklarını belirleyerek, uzlaşma endişelerini ele alarak ve erişim yönetimini geliştirerek iç tehditlerin etkilerini azaltabilirler. İçeriden Darbe Almak İstemeyen Kurumlar Bu 4 Adıma Dikkat Etmeli! Kurum içinde tüm çalışanlar belirli yerlere erişim sağla- yabiliyor fakat bu durum iç saldırılara neden oluyor. Ku- rumların tehditleri ortadan kaldırmayı çalışmak yerine, riskleri azaltacak önlemler alması gerekiyor. Çalışanların erişimlerini düzenli aralıklarla inceleyin. İçeriden kaynaklanan tehditleri azaltmak için çalışanla- rın yalnızca ihtiyacı olan hizmetlere eriştiğinden emin olmalısınız. Bunu sağlamak için düzenli aralıklarla çalı- şanların erişimlerini birkaç ayda bir gözden geçirebilirsi- niz. Çalışanların rollerini ve hareketlerini net bir şekilde belirleyerek ve daha sık kontrol ederek olası bir tehdidi engelleyebilir veya zararı en aza indirebilirsiniz. Şifreler konusunda disiplinli olun. Kurum içindeki her şifreyi her çalışanın bilmesine gerek yok. Çalışanların, ihtiyacı olandan daha fazlasını bilmediğinden emin olmalısınız ve doğru bir şifreleme politikası izlemelisiniz. Örneğin, ayrıcalıklı erişime sahip bir sisteminiz varsa sadece buraya erişmesi gereken kişilerle şifreleri veya anahtarları paylaşın. Kimlik doğrulama çözümleri kullanın. Yaşanabilecek iç saldırıların önüne geçebilmek için bir başka yol da kimlik doğrulama teknolojisinden yararlanmaktır. Çalışanların, erişmek istedikleri yerlere kimliklerini doğrulayarak giriş yapmaları hem kimin neye ne zaman erişim sağladığı- nı görmenizi sağlar hem de çalışanların erişim hakkı olmayan yerlere girmelerinin önüne geçer. Bunun yanı sıra, riskleri azaltmak adına belirli bir süre işlem yapıl- madığında kullanıcıların oturumunu otomatik kapatan uygulamalardan da yararlanabilirsiniz. Halka açık Wi-Fi kullanımında dikkatli olun. Önemli şirket verilerine koru- masız Wi-Fi ağlarından bağlanmak, hackerlere kusursuz bir zemin hazırlıyor. Güvenli olmayan ve herkesin erişe- bileceği ağlar üzerinden şirket verilerine erişimi durdur- mak için dikkat etmelisiniz. sektörün içinden Gürsel Tursun Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü
  • 14.
    14 haberler Bosch, mobilitenin yazılımağırlıklı geleceğinde lider konuma doğru stratejik adımlar atıyor. Ge- lecekte, yan kuruluşu ETAS GmbH çatısı altında şirket, evrensel uygulama için temel araç yazılımı, ara katman yazılımı, bulut hizmetleri ve geliştirme araçları geliştirecek ve satacak. Bosch ve ETAS’ın farklı geliştirme alanlarından toplam 2.300 uzman, 2022 yılının ortalarından itibaren burada bir araya getirilecek. Bosch Mobilite Çözümleri Başkanı Dr. Stefan Hartung, “Yazılım geliştirme, Bosch’ta uzun süredir devam eden temel bir yetkinliktir. Her yıl, kendi yazılımımızı çalıştıran 200 milyondan fazla kontrol ünitesini dünya genelindeki araçlara yerleş- tiriyoruz. ” ifadelerini kullandı. Bir yıl önce Bosch, sürücü desteği ve bilgi-eğlence gibi çok sayıda araç alanı için özel donanıma sahip uygulamaya özel araç yazılımında güçlü bir birim olan Mobilite Bilişim Çözümleri bölümünü kurdu. Şimdi şirket, araçlar ve bulut için uygulamadan bağımsız yazılım portföyünü ETAS’ta bir araya getiriyor. Ortaya çıkan merkezi platform, iş ortaklarıyla birlikte otomotiv yazılımını daha hızlı ve verimli bir şekilde geliş- tirmesini sağlayacak. Stefan Hartung, “Evrensel yazılım temelimiz, modern, yazılım tanımlı araç- ların dijitalleştirilmesi açısından çok önemlidir.” dedi. Bosch, evrensel yazılım platformunu yenilikçi yazılım işlevlerinin geliştirilmesindeki uzmanlıkla birleştirecek. Bosch Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Mar- kus Heyn, “Böylece Bosch için bir USP (Benzersiz Satış Teklifi) ve önemli bir rekabet avantajı yaratı- yoruz.” dedi. ETAS gelecekte bu evrensel platformu ve beraberindeki geliştirme ortamını hem otomotiv üreticilerine hem de diğer tedarikçilere sunacak. Bosch, Evrensel Araç Yazılımı Geliştirme Faaliyetlerini Tek Bir Çatı Altında Topluyor Tüm dünyada pandemi ile birlikte birçok alanda dijital yatırımlar ve dönüşüm hız kazandı. Dönüşümün en çok hissedildiği alanların başında da şüphesiz ki iş hayatı ve çalışma koşulları geliyor. Günümüzde geleneksel çalışma deneyiminin hibrit veya tamamen uzaktan çalışmaya ev- rildiğini görüyoruz. Birçok şirket artık kalıcı olarak hibrit ve uzaktan çalışma modeline geçiş yaptığını duyurmaya başladı. Bu noktada şirketler iş sürekliliğini sağlamanın yanında verimlilik, güvenlik, uzaktan erişim, kullanım kolaylığı gibi birçok süreci iyileştirmek için farklı çözüm arayışlarına başladı. Türkiye’nin yeni nesil iş ortağı NGN ve dijital çalışma alanı çözümleri ile sektörün önde gelen teknoloji şirketi Citrix arasında tamamlanan iş birli- ği anlaşması ile kurumların uzaktan çalışma deneyimi ihtiyaçları uçtan uca karşılanarak verimlilik ve güvenli- ğin ön planda olduğu hizmet modelleri sunuluyor. NGN & Citrix iş birliği ile sunulan NGN DaaS (Desktop as a Service) mimarisinde oluşturulan farklı hizmet paketleri, kurumların masaüstü sanallaştırma ihtiyaçlarına en doğru çözümü sunuyor. Kendilerine en uygun paketi tercih eden kurumlar; çalışanlarına ihtiyaç duydukları her yerden ve istedikleri mobil cihazdan; güvenli, kesintisiz iş deneyimi sağlayabiliyor. Kurumsal kullanıcılar için özelleştirilerek Essential, Standart ve Advanced olarak 3 farklı pakette su- nulan NGN DaaS (Desktop as a Service) hizmeti; NGN’in Türkiye’nin en gelişmiş merkezleri arasında yer alan yatı- rımı Star of Bosphorus Veri Merkezi’nin yüksek güvenlik ve teknolojiye sahip altyapısı ile sunuluyor. NGN Genel Müdür Yardımcısı Sinem Edil ve Citrix Türkiye Ülke Mü- dürü Serdar Yokuş’un katıldığı imza töreni ile duyurulan iş birliği sayesinde esnek çalışan deneyimine daha güvenli altyapı ile sahip olan kurumlar, iş sürekliliği ve verimlilik artışı sağlıyor. Uzaktan Çalışma Deneyimi, NGN ve Citrix İş Birliği ile Güçleniyor
  • 15.
    15 Nesnelerin İnterneti cihazlarıve makineler arası iletişim (M2M) dijital dönüşümle yaygınlaşarak hızla büyüyor. Günümüzde internete bağlı cihazların sayısı insan nüfusunun beş katına ulaşmış durumda. Teknoloji Dünyasını 2022’de Neler Bekliyor? Önümüzdeki üç yılda bu oran 10 katına çıkacak ve Nesnelerin İnterneti cihazlarının güvenliğini otomatize hale getirmek olağanüstü önem kazanacak. Bu cihazları otomatize yöntemler olmaksızın kullanıma sokan, teda- rik eden ve güvence altına almak isteyen şirketler, sürekli bir şekilde daha karmaşıklaşan güvenlik ihlallerine karşı savunmasız kalacaklar. Güvenli Erişim Hizmeti Kenar Mimarisi’nin (SASE) Yükselişine Giden İki Net Yol SASE uygulamalarının benimsenmesinde erken bir aşamadayken, piyasanın yaklaşımlarında net bir ayrım yaşanacak. Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler geliş- miş yetkinliklere kıyasla basitliğe ve “tek bir üreticiden sunulan” SASE tekliflerine daha çok öncelik verecek. Bir diğer yandan, büyük kurumlarsa güvenlikten, güvenilir- likten ya da kullanıcı deneyimi kalitesinden taviz vermek istemeyecektir. Güvenli web ağ geçidi (SWG), bulut erişim güvenlik aracısı (CASB) ve sıfır güvene dayalı ağ erişim (ZTNA) hizmetlerini sunan tam donanımlı bulut güvenlik sağlayıcısı ile kurum içi güvenlik ve WAN’a tasarlanan yetkinlikler için türünün en iyisi SD-WAN sağlayıcısını bir araya getiren çok yönlü bir üreticinin yer aldığı bir yakla- şımı izleyeceklerdir. Tüm gözler 5G teknolojisine çevril- mişken hem kampüs erişim noktalarında hem de şirket- lerin iç alanlarında Wi-Fi 6E’ye hızla geçişin eşiğindeyiz. Wi-Fi 6E bir yandan geriye dönük modellerle uyumlu- luğunu korurken, bir diğer yandan da ek 1200 MHz’lık yeni spektrumla yüksek kapasite sunar. Pazar araştırma alanında öncü şirketlerden 650 Group, 2022 yılında Wi-Fi 6E kurumsal erişim noktalarında yüzde 200’ün üzerinde bir büyüme bekliyor. Bu beklenti, kurumsal şirketlerin video konferans, uzaktan tedavi ve uzaktan eğitim gibi faaliyetlere artan güvenle birlikte 6E’nin potansiyelini görmeye başladığını gösteriyor. Pandemi bitse bile evden çalışma düzeni devam edecek. Bu yeni normal, mikro şubelerin ya da “tek bir şubenin” yükselişine sahne olacak. Pandeminin ilk günlerinde şir- ketler, karantinadaki iş gücünü şirket ağlarına bağlamak için uzaktan erişim noktalarını (RAP’lar) ve VPN ağlarını genişletmekte zorlanmışlardı. 2022’de hem güvenilir hem de tutarlı bir kullanıcı deneyimi yolunda kurumsal seviyedeki Wi-Fi erişimini ileri teknolojili çok yollu WAN bağlantısı ile gelişmiş yapay zeka operasyonlarını bir araya getiren, özel üretim mikro şubelerde muazzam bir büyümeye tanık olacağız. Bu mikro şube teklifleri kuru- mu güvenli bir şekilde “tek bir şubeye” çevirecektir. Hepimizin gözleri önünde bir kültür değişimi yaşanı- yor: Tüketiciler artık “nesneler” yerine “deneyimlere” daha çok değer veriyor ve “bir şeye sahip olmaya” daha az ihtiyaç duyulması hayatlarımıza doğrudan yansıyor. Önümüzdeki yılda aynı değişim, kurumlar nezdinde de kendini gösterecek: Cihazlara ve sermaye harcamalarına daha az, teknoloji yatırımlarından doğan iş çıktılarına daha fazla odaklanılacak. BT verimliliğini artırmak ve inovasyon yolundan sapmamak isteyen şirketler, daha fazla finansal esneklik ve maliyetlerde öngörülebilirlik talep ediyor. Esnek bir altyapı tüketim modeli tüm bunla- ra imkan sağlar. Bu yeni tüketim modellerine gözü kapalı atılmak istemeyen şirketlere,“satın almadan önce dene” seçeneği sunuluyor. Şirketler böylece bu yeni modeli benimseyip benimsemediklerine karar verebilirler. Bu, 2022’de NaaS gibi tüketime dayalı hizmetlerde büyük bir talep artışına sebep olacak. sektörün içinden David Hughes Auba Ürün ve Teknolojiden Sorumlu Başkan Yardımcısı
  • 16.
    16 röportaj Trend Micro TürkiyeÜlke Müdürü Hasan Gültekin ile güvenlik sektörümüzle ilgili keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Sizin için hazırladığımız makalemizde Hasan Gültekin’in sorularımıza verdiği yanıtları bulabilirsiniz. Siber Güvenlik Açısından Karşılaşılan En Büyük Zorluk Yetersiz Kaynaklar 2021 güvenlik trendleri hakkında bilgi verebilir misi- niz? Günümüzde şirketler önlem alırken nelere dikkat etmeli? Pandeminin başlamasıyla birlikte birçok işletmenin uzak- tan çalışmaya ya da hibrit çalışma modeline geçmesiyle birlikte siber güvenlik alanında yeni tehditler, yeni tekno- lojiler ve farklı iş modelleri ortaya çıktı. Teknoloji ortamı- nın sürekli değişmesi yeni bir şey değil, ancak son yıllarda dijital dönüşümün hızlanmasıyla durum tamamen yeni bir düzeye taşınmış durumda. Dolayısıyla tehdit ortamı ve riskler de bu değişim doğrultusunda hızla dönüşmeye devam ediyor. Tüm işletmeler açısından veri güvenliğine yönelik en yaygın tehditlerden biri olan fidye yazılımı saldırıları 2021 yılında da artış göstermeye ve gelişmeye devam etti. Bu saldırılar, veri hırsızlığı ve kurtarma ma- liyetleri nedeniyle kuruluşlara hem maddi hem de itibar açısından büyük zarar vermeye devam ediyor. Uzaktan ve hibrit çalışma modeline geçilmesiyle birlikte gerekli ön- lemlerin alınmaması nedeniyle uzaktan ve hibrit çalışan- lar siber saldırganlar için kolay hedef haline geldiler. Genellikle kimlik avı ile başlayan bu saldırıların önlen- mesi için yalnızca VPN (Sanal Özel Ağ) gibi önlemler tek başına yeterli olmuyor. Daha kapsamlı bir yaklaşı- mın uygulanması büyük önem taşıyor. Uzaktan ve hibrit çalışmanın önümüzdeki dönemde kalıcı hale geleceğini göz önüne aldığımızda kuruluş içinden gelen tehditler de bir başka endişe alanı haline geliyor. Birçok kuruluş siber güvenlik tehditlerinin dış etkenlerden kaynaklandığını düşünse de iç etkenlerin göz ardı edilmemesi gerekiyor. Siber saldırganlar şirket içinde gizleniyor olabilir. İç teh- ditler, şirket varlıklarına meşru erişimi olan ve bu erişimi kötü niyetli veya kasıtsız olarak kuruluşa zarar vermek için kullanan kullanıcılardır. İç tehditler yalnızca şirket çalışanlarıyla sınırlamamak gerekiyor. Kuruluşun sistem- lerine veya hassas bilgilerine erişimi olan eski çalışanlar, yükleniciler ya da iş ortakları da birer iç tehdit olabilir. Bu nedenle iç tehditler bir risk olarak görülmeli ve ciddiye alınmalıdır. Dijital dönüşüm ve yeni çalışma modelleriyle birlikte sıfır güven platformlarına olan geçişin de hızlan- dığını söyleyebiliriz. Sıfır güven yaklaşımının dört önemli unsuru bulunuyor. Birincisi, güvenliği ihlal edilebileceğin- den hiçbir kullanıcıya varsayılan olarak güvenilmemelidir. İkincisi,VPN ve güvenlik duvarları tek başına güvenlik için yeterli değildir. Üçüncüsü, kimlik ve cihazların doğru- lanması yalnızca çevre koruması için değil aynı zamanda ağ genelinde uygulanmalıdır. Son olarak meydana gelebi- lecek siber saldırıların zararının en az indirilebilmesi için mikro segmentasyon yapılmalıdır. Sıfır güven platformları kullanıcıların daha güvenli bir şekilde çalışabilmelerine olanak tanır. Sıfır güven yaklaşımında güvenilir bir kaynak yoktur. Trend Micro olarak amacımız, dijital bilginin tüm dünyada ve ülkemizde güvenli bir biçimde yayılmasını sağlamak. Bu amaç doğrultusunda tüketicilere, işletmele- re ve kamuya yönelik yenilikçi çözümlerle bulut ortamları, uç noktalar, e-posta, Endüstriyel IoT (Nesnelerin İnterne- ti) cihazları ve ağlar için en son teknolojilerle geliştirilmiş katmanlı güvenlik çözümleri sağlıyoruz. Özellikle sanal ortamda güvenli olmadığımız artık 7’den 70’e herkes biliyor. Fakat yine de açıklar veriyo- ruz. Sizce bunun nedeni nedir? Aslında bunun birçok nedeni var. Öncelikle sanal or- tamda güvende kalmak için kapsamlı güvenlik sağlayan çözümler kullanmak gerekiyor. Ancak güvenlik çözümü kullanmak güvende kalmak için yeterli değil. Kullanılan güvenlik çözümünün ve işletim sisteminin her zaman güncel olması gerekiyor. Saldırılardan korunabilmek için öncelikle tüm güncellemelerin yapılmış olduğundan emin olmamız lazım. Bir diğer önemli sorun ise bulut orta- mında yapılan yanlış yapılandırmalar. Bulut ortamında yanlış yapılandırılmış bir sunucu, içindeki tüm içeriğe ve
  • 17.
    17 verilere internet üzerindenherkesin erişebilmesine neden olabiliyor. Bu yüzden yanlış yapılandırılmaların önüne geçmek özellikle şirketler açısından büyük önem taşıyor. En önemli unsur ise zincirin en zayıf halkası olan “insan- lar”. Ne yazık ki güvenlikle ilgili yeterince farkındalığa sahip olmayan insanlar kimlik avı gibi saldırıların kolayca kurbanı olabiliyor. Kendilerine gelen bir e-posta ya da anlık mesajda bulunan bir linke ya da eklentiye tıklayarak hem kendilerini hem de çalıştıkları kurumu büyük bir risk altına sokabiliyorlar. Uzaktan ve hibrit çalışma modeliyle birlikte insan unsuru daha da öne çıktı. Güvende kalmak için kullanıcıların siber güvenlik konusunda eğitilmeleri ve her şeye bilinçli bir şekilde yaklaşmalarının sağlanması gerekiyor. Amerika’daki veya Avrupa’daki bir şirket ile Türki- ye’deki bir şirket arasında güvenlik alanında alınan tedbirler açısından bir fark var mı? Siber güvenlik günümüzde küçükten büyüğe tüm şirketler ve bireyler açısından büyük önem taşıyor. Yaşanabilecek en ufak sorun dahi şirketlerin ya da bireylerin çok zor du- rumda kalmasına neden olabiliyor. Örneğin siber saldırıya uğrayan ve verileri siber korsanlar tarafından ele geçi- rilen bir şirket yalnızca para kaybetmekle kalmıyor aynı zamanda büyük bir itibar kaybına uğruyor. Bu nedenle şirketlerin siber güvenliği çok ciddiye almaları ve gerek- li önlemleri almaları gerekiyor. Şirket ister Avrupa ister ABD ister Türkiye, nerede olursa olsun alınması gereken önlemler birbirinden çok farklı değil. Sunucu, ağ ve kulla- nıcı gibi farklı segmentlerde katmanlı güvenlik tedbirleri, şirketler açısından bu dönemde ayrıca önem taşıyor. Şirketlerin sunucularını; bulut, fiziksel veya sanal ne- rede olursa olsun her koşulda korumaları gerekiyor. Ağ güvenliği tarafında ise tehditleri tespit edip engelleyecek tedbirlerle buradaki verimliliğin artırılması çok önemli. Kullanıcı tarafında katmanlar arasında geçişlerin belli yetkilerde sağlanabilmesi ile e-posta oltalama saldırıla- rı gibi durumların önüne geçmek için oltalama ve kötü amaçlı yazılım bulmaya yönelik kanıtlanmış güvenlik yöntemlerinin kullanılması gerekiyor. Ancak kullanılan çözümler ne kadar güvenli olursa olsun zincirin en zayıf halkası olan kullanıcıların güvenlik konusunda eğitilme- leri büyük önem taşıyor. Şirketlerin çalışanları arasında güvenlik farkındalığı yaratması, şirket verilerini riske atacak konularda çalışanları bilinçlendirmesi ve düzenli olarak eğitimler düzenlemesi güvenliğin en üst düzeye çıkmasına yardımcı oluyor. Türkiye’de şirketlerin verilerini güvenli tutmak için karşılaştığı en büyük zorluk nedir? Hem ülkemizde hem de dünyada şirketlerin siber güvenlik açısından karşılaştıkları en büyük zorluk yetersiz kaynak- lar. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde maliyetler en önemli zorluklar arasında yer alıyor. Biraz önce de bah- settiğimiz gibi şirketlerin bu zorluğun üstesinden gelebil- meleri için yönetilen hizmetler çözümleri sunuyoruz. Bir diğer önemli zorluk ise nitelikli siber güvenlik uzmanı sa- yısının çok yetersiz olması. Nitelikli siber güvenlik uzma- nına olan ihtiyaç tüm dünyada ve ülkemizde hızla artıyor. Yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada güvenlik uzmanı açısından büyük bir açık var. Bu açık her geçen gün daha da artıyor. Bunun yanı sıra ülkemizdeki yetenekli gençle- rin siber güvenlik alanına ilgisini artırmak ve yetkin insan kaynağı ihtiyacına çözüm sunmak için bilgi birikimimizi paylaşarak her türlü ortamda eğitimler veriyor, farklı firmalarla ortak hareket ederek siber güvenlik bilincini ve farkındalığını artıracak etkinlikler düzenliyoruz. Sek- tördeki her firmanın bu tür ortak aktivitelerin sektörün gelişmesine büyük katkı sağlayacağı bilinciyle hareket ettiğinde Türkiye’de siber güvenlik sektörünün önemli bir ivme kazanacağını düşünüyoruz. Ayrıca siber güvenlik ala- nında Türkiye’den yurtdışına doğru büyük bir beyin göçü yaşanıyor. Özel sektör, üniversiteler ve kamu kurumlarının birlikte hareket edip bu beyin göçüne dur demeleri büyük önem taşıyor. İlkokuldan üniversiteye ve iş hayatına kadar her alanda teknolojinin önemine vurgu yapan eğitimlerin sayısını artırarak siber güvenlikte sürdürülebilirliği sağla- mak mümkün. Gençler için aslında bu büyük bir fırsat. Bu fırsatı değerlendirmelerini öneriyorum. Röportajımızın devamına aşağıdaki bağlantıdan veya sağ taraftaki QR kod ile ulaşabilirsiniz. https://www.btgunlugu.com/ha- san-gultekin-siber-guvenlik-acisin- dan-karsilasilan-en-buyuk-zorluk- yetersiz-kaynaklar/ Hasan Gültekin / Trend Micro Türkiye Ülke Müdürü
  • 18.
    Kripto para birimleriiçin 2021'in önemli bir yıl olduğunu söyleyebiliriz. Dünya çapında milyonlarca kullanıcı, yeni yatırım ve yeni üretim yöntemleri üzerine çalışıyor. Bu süreçte de özellikle Bitcoin'in ön plana çıktığını görüyoruz. Peki, Bitcoin nasıl oldu da bu kadar popüler hale geldi? Bitcoin Neden En Popüler Kripto Para Birimi? B itcoin için en büyük, en popüler ve en eski kripto para birimi diyebiliriz sanırım. Bunu göz önünde bulundurarak geleceğe odaklı çalışanlar olduğu gibi, kısa süreli yatırımlar ve işi tamamen “fırsatçılığa” getirerek kısa yoldan zengin olmaya çalışanlar da var. Hani “umut dünyası” deriz ya, işte burada artık Bitcoin de önemli bir rol sahibi. 90’ları hatırlayanlar bilir; o dönemin İstanbul borsasında işlem yapan bir bölüm zengin olmuş bir bö- lüm ise hüsrana uğramıştı. Şimdiler de bu durum kripto paralar için geçerli. Kripto para dünyasında yatırım yapan bir bölüm zengin (veya parasına para katan da diyebiliriz), bir böşüm de yine hüsrana uğrayan taraf. 2021 yılı, Bitcoin için rekorların kırıldığı, paramparça edildiği bir yıl oldu aslında. Öyle ki, piyasada değerine kabaca 545 milyar dolar ekledi. Bu rakamı TL olarak hesaplamaya kalkışmasak çok daha iyi. Yapılan son araştırmalar, kripto para pazar değerinin 3 trilyon doları bulduğunu gösteriyor. Araştırmanın altında- ki imza ise, The Block şirketine ait. Hal böyle olunca dünya üzerinden birçok insan kripto para birimleri üzerinden parasına para katmaya çalışıyor. Ülkemizde de bu konuda faaliyet gösteren yerli kripto para borsa- ları mevcut ve yasal olarak faaliyet gösteriyorlar. Uzun zamandır üzerine çalışan kripto para işlemleri için hazırlanan yasa da yürülüğe girmek üzere. Bu konuda 18
  • 19.
    19 19 çıkan son taslakyetkili ve işin erbabı kişilere görüşle- ri alınması için gönderildi. Bu kişiler tarafından yapı- lacak yorumlar ile taslak son haline getirilerek 2022 yılı içerinde kripto para yasası yürüklüğe girecek. Bu yasanın getirilmesi istenmeyen olayların yaşanma- ması için bir elzem. Bir anlamda yasa haksız kazanç sağlayacak kişiler veya kurumlarında yolunu kesmiş olacak. Şimdi isterseniz Bitcoin’in çok popülerleşmesinin altındaki bazı önemli detaylara birlikte bakalım... Elon Musk’ın 1.5 Milyar Dolarlık Yatırımı Elon Musk’ın Bitcoin’e 1.5 milyar dolarlık yatırım yapması, ana akım bir şirketin Bitcoin’e şimdiye dek yapılan en büyük yatırımı olarak ön plana çıktı ve 2021 yılına hızlı bir başlangıç gerçekleştirildi. Tesla ve SpaceX gibi büyük şirketlerin kurucusu ve CEO’su olan Musk, sonrasında şirketlerinin kripto pa- ralarla ödeme kabul edebileceğini de belirtti ve burada Bitcoin ile Dogecoin isimleri ön plana çıktı. Yapılan açıklamalardan kısa süre sonra da Bitcoin’in değeri 44 bin dolara ulaşarak tüm zamanların rekorunu kırdı. Tabii böyle bir desteğin gelmesi, çevrecileri de endi- şelendirdi. Zira Bitcoin’ler çevre için çok da faydalı değil (üretim sürecinde harcanan enerji miktarı pek de azımsanmayacak seviyede değil), hele de büyük kapsamlı olarak düşünüldüğünde. Dolayısıyla büyük bir endişeye yol açılmaması için daha sonra Musk’tan geri adım da geldi ve sürdürülebilir enerjiye geçiş ya- pılana kadar işlemlerin askıya alınması, sürdürülebilir enerjiyle birlikte işlemlerde Bitcoin kullanımının geri getirilmesi kararlaştırıldı. Tabii bu geri adım, Bitcoin’in değerinde %7’den fazla- lık değer düşüşü gerçekleştirdi. Dünya Çapındaki Şirketler, Bitcoin’i Önemsiyor Tesla’nın Bitcoin’e 1.5 milyar dolarlık yatırım açık- lamasının ardından, dünya çapında faaliyet gösteren pek çok şirket de bu tarafa yönelmeye başladı. Ör- neğin, Mastercard ve Amerika merkezli Bank of New York Mellon şirketi, dijital paralarla ilgili yatırımlar yapmaya başladı. Nasdaq’ta yer alan Marathon Patent Group da 150 milyon dolar değerinde Bitcoin satın alarak ilk ciddi hamlesini gerçekleştirdi. Dünyanın en popüler mikro blog sitesi Twitter bile şirket rezervlerine Bitcoin eklemeye başladı. Çin’in Kripto Para Yasakları Çin Merkez Bankası, giderek popülerliği ve değer- leri yükselen kripto para birimlerine karşı farklı bir hamle gerçekleştirdi ve kripto para birimleriyle ilgili yapılan tüm işlemlerin yasa dışı olduğunu belirtti ve ardından yasak kararı da gecikmedi. Çinli yetkililer, dijital para birimlerinin ekonomik düzeni bozduğuna ve kaynağı belirsiz paraların ak- lanabilmesine kolaylık sağladığına inanıyor. Ayrıca, karbon emisyonu açısından da kripto paraların çok tehlikeli olduğuna vurgu yapıyor. Sonuçta Bitcoin madenciliği yaparken ciddi oranda elektrik kaynağı kullanılıyor. Tabii güçlü bilgisayarlarınız da olmalı. Kripto para madenciliği yüzünden son yıllarda PC ve OEM tedarik zincirlerinde sıkıntıların yaşandığı, bu sebeple fiyatlarda ciddi artışların yaşandığı da bili- nen bir gerçek. Tabii yalnızca Çin değil, başka ülkeler de “yasakla- ma” ile ilgili adımlar atıyor. Örneğin Mısır, Irak ve Cezayir vb. Öte yandan, Amerika ve Hindistan gibi ülkelerde, yapılacak yeni düzenlemelerle birlikte Bitcoin dahil dijital para birimlerinin bankalar ve diğer bazı kuru- luşlarda da kullanılması gündemde. El Salvador, Bitcoin’e Dayalı Dünyanın İlk Şehrini Kurmayı Hedefliyor El Salvador, Orta Amerika’da yer alan ve 6.5 milyon nüfusa sahip olan bir ülke. Bu ülke, dünyada bir ilk olarak, Bitcoin Şehri inşa etmek istiyor. Reuters’ta yer verilen bilgilere göre şehir, bir Bitcoin parasına benzer bir tasarımla inşa edilecek ve şehir meydanın- da da koca bir Bitcoin para tasarımında plaza olacak. Şehir, ülkenin jeotermal enerjisinden faydalanmak için Conchagua Yanardağı’nın yakınında kurulacak. Zaten ülke yönetimi, Bitcoin madenciliği için bir pi- lot bölge oluşturmuş ve bu konudaki çalışmalarını da bu bölge üzerinde yürütüyordu. Yine de, ülke nüfusunun yarısının internet erişimi- nin olmadığını ve ülkede yoksulluğun ciddi boyutta olduğunu söylemeliyiz. Öte yandan uzmanlar, bu tip hamlelerin kara para aklama tarafında fırsatlar oluş- turabileceğini düşünüyor. El Salvador’un planladığı gibi Bitcoin şehri kurulabi- lir mi? Bunu ilerleyen dönemlerde öğrenebileceğiz. özel haber
  • 20.
    20 telekom Kurumsal Metaverse İşletmeler İçinNe Anlama Geliyor? Metaverse dijital işletmelerin geleceği mi? Birçok uzman "evet" diyor. Peki ya Meta veri deposu. Yani algılanan bir sanal evrene bağlı kalıcı, paylaşılan ve üç boyutlu sanal alan. Kulağa fütüristtik mi geliyor? Meta veri deposu düşündüğünüz kadar uzakta olmayabilir.
  • 21.
    21 M ark Zuckerburg, Metaverse’i yaratmak istedi- ğiniherkese açık bir şekilde ima etti. Bu yönde algılanan bir adım olarak Facebook, avatarların basit bir sanal ortamda birlikte çalışıp oynayabileceği sosyal gerçeklik ağ uygulaması Horizon’u piyasa- ya sürdü. Microsoft CEO’su Satya Nadella da şirketinin bir “kurum- sal meta veri tabanı” inşa etme- sini istediğini söyledi.nRekabetçi kalmak isteyen işletmeler, müşte- rilerle nasıl etkileşim kuracakları, yeni reklam fırsatları bulmaları ve metaverse’de sponsorluklar getir- meleri konusunda planlar yapma başlamalı. Bunu ne zaman yapalım? Diye bana sorarsanız hemen yapmalı- sınız. Tıpkı 2000’lerin başındaki pek çok kişinin bir sosyal medya var- lığına asla ihtiyaç duymayacakla- rını düşündükleri gibi şimdilerde Metaverse için de böyle düşünen- ler var. Aman bu algıya kapılma- yın. Belki de Metaverse beklenen yerlere hızlı ve çabucak gelmeye- cek fakat siz hazır olduktan sonra elinizdeki varlığı yönlendirmeniz gelişen teknolojiyle birlikte çok daha kolay olacak. Peki, meta veri deposunun ku- rumsal işletmeleri etkilemesi na- sıl olacak? İsterseniz bazı örnek- lere bakalım… Kurumsal İşletmeler için Metaverse Fırsatları Etkinlik ve konser sponsorlu- ğu: Fortnite kısa süre önce rap sanatçısı Travis Scott’ın büyük bir performansına ev sahipliği yaptı. Massive Attack, Minecraft’ın ev sahipliği yaptığı bir müzik festi- valinin ana başlığını oluşturdu. Metaverse’de daha fazla etkinlik ve konsere ev sahipliği yapıldı- ğından, şirketler potansiyel olarak karlı sponsorluklar için çok sayıda fırsata sahip olacaklar. Yalnızca dijital ürünler: Dijital dünyada ürün geliştirmek için çok büyük fırsatlar var. İnsanların gerçek dünyada sahip oldukları hemen hemen her şey (hava- lı giysilerden ve kıyafetlerden evlere, arabalara ve şu anda hayal bile edemediğimiz diğer şeylere kadar) metaverse için satın almak istedikleri bir şey olabilir. Uzaktan çalışma: Çalışma, ortak çalışma alanlarından toplantı- lara, simülasyonlara ve eğitime kadar giderek daha fazla meta veri tabanına taşınacak. Facebook Horizon’un Çalışma Odaları gibi yapılar Zoom’u tahtan indirerek çalışanlara sanal gerçeklik alan- larında çevrimiçi işbirliği yapmak için yeni yollar sunmaya çalışıyor. Oyunlar: Oyunlar uzun zamandan beri metaverse planlarının bel kemiği olmuştur. Şirketiniz için ilham almak istiyorsanız şu anda piyasadaki en iyi VR oyunlarından bazılarına göz atabilirsiniz. Proses üretimi: Dünyanın en büyük içki üreticilerinden Anheu- ser-Busch InBev, operasyonlarını önemli ölçüde iyileştirmek için metaverse uygulamalarını kulla- nıyor. Fiziksel ortamla gerçek za- manlı olarak eşitlenen fabrikalar ve tedarik zincirinin eksiksiz bir dijital modelini oluşturmak için Azure Digital Twins’i kullandılar. Model, içki ustalarının demleme sürecini ayarlamasına ve kalite kontrol yapmasına kadar olanak tanıyor. Meta Veri Deposu Modelleme: Yeni Nesil Sanal Dünya İşletmeler İçin Ne Anlama Geliyor? Metaverse, Mark Zuckerberg ta- rafından “Facebook ve İnternetin geleceği” olarak adlandırıldı. Peki, meta veri deposu nedir, neden umursayasınız ve (sanal) gerçek- likte işletmeler ve işiniz için ne anlama geliyor? Facebook metaverse kavramını icat etmedi. Terim, Neal Stephen- son tarafından 1992 bilimkurgu romanı Snowcrash’de kullanıl- mıştır. Konsept, William Gib- son’ın 1984’teki Neuromancer’ı- na kadar uzanabilir. Daha yakın zamanlarda, World of Warcraft, Minecraft ve Roblox gibi çevrim içi rol yapma oyunları meta veri- nin unsurlarını benimsiyordu. Metaverse, sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) gibi araçlar kullanılarak sürükleyici ve etkileşimli hale getirilen paylaşı- lan bir sanal dünyadır. Ve bazıla- rına göre, İnternet’in evriminde bir sonraki adım olarak adlandı- rılmaktadır. VR ve AR Şimdi Nerede? VR ve AR, COVID-19 pandemi- sinin büyüme alanlarından biri olmuştur. Önceden, VR ve AR’nin benimsenmesini engelleyen şey- lerden biri, kulaklıkların ve çev- resel ekipmanların maliyetiydi, ancak kulaklıkların boyutu küçül- dükçe fiyatlar düşüyor. IDC, VR/ AR pazarının 2021 sonunda 4,43 milyar dolar değerine ulaşacağını ve % 68,4’lük bir büyüme hızı ile 2025 yılına kadar 36,11 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyor. Bu, hem oyun kullanımı hem de kurumsal uygulamalar tarafından desteklenecektir. Kapak Konusu
  • 22.
    22 Metaverse, Facebook’un yakın zamandaMeta adı ile yeniden markalaşmasıyla ön plana çıka- rak harekete geçti. Apple Glass söylentileri, Apple’ın VR/AR ye- teneklerini ve kendi sanal dünya girişimine bir yol haritası sunarak Apple’ın uzun süredir devam eden AR hedeflerini gerçekleştirdiğini gösterebilir. Bu yılın başlarında, Microsoft CEO’su Satya Nadel- la, şirketin bir “kurumsal meta veri tabanı” inşa ettiğini söyledi. Ancak büyük teknoloji firmasının büyük planları olsa da, yeni kav- ramların ve teknolojilerin benim- senmesi yavaş kalıyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki: ABD’de 169 milyon oyuncunun yalnızca % 29’u bir VR kitine sahip. Kurumsal Açı Nedir? Meta veri deposu, bir sonraki müşteri katılım düzeyi ve buna bağlı olarak müşteri deneyimi (CX) haline geldiği olası bir gele- ceği sunacak gibi gözüküyor. Müş- teri deneyimi açısından, kurumsal hedefler değişmedi: Müşterilerle sadakati ve işi teşvik eden sür- dürülebilir, uzun vadeli ilişkiler kurmanız ve sürdürmeniz gereki- yor. Meta veri deposu, örneğin bir telefon hattının diğer ucundaki veya bir sohbet penceresindeki şirket çalışanları yerine müşteri hizmetleri temsilcilerinin sanal avatarlarını kullanarak bunu yap- tığınız bir yer olabilir. Tüketiciler için, gelişmiş bir deneyimsel ticaret düzeyi satın alma olasılığını yükseltir. Özel- likle perakende gibi bir alanda markalarla yeni yollarla etkileşim kurabilirler. Bazı perakendeciler, alışveriş yapanlar için daha sü- rükleyici, etkileşimli deneyimler yaratmak yolunda hali hazırda VR ve AR kullanıyor. Örneğin sanal mağazalara göz atmalarına ve sanal soyunma odalarında kıya- fetleri denemelerine izin veriyor. Müşterilere her zamankinden daha unutulmaz deneyimler sun- mak için AR/VR’yi en üst düzeye çıkaran bir sonraki hiper kişisel- leştirme düzeyini bu örnek temsil edebilir. Ve Metaverse ile müşteri hizmetleri operasyonunuzda, sohbet robotları veya web sitesi tabanlı animasyonlu karakterler yerine avatarları kullanan gerçek aracılar tarafından görevlendi- rilerek, etkileşimleri eskisinden daha empatik ve etkileşimli hale getirebilirsiniz. Forrester’a göre, 2020’de CX’le- rini geliştiren markaların sayı- sı 2019’a göre % 13 arttı ve bu sayının 2021’de daha da artması bekleniyor (Biz bu yazıyı yazarken 2021 rakamları açıklanmamıştı). Ayrıca Forrester, yöneticilerin % 76’sının CX’i iyileştirmenin yüksek veya kritik bir öncelik olduğunu söylediğini bildiriyor. Bir meta veri deposu varlığı ve deneyimi, bu süreçte bir sonraki adım olabilir. Hangi Zorlukları Ele Almanız Gerekebilir? Herhangi bir stratejik iş girişi- minde olduğu gibi, potansiyel bir Metaverse müşteri yolculuğu olan bir yol haritası çizmek sizin için faydalı olabilir. Müşterilerinizin meta veri deposuna nasıl erişmeyi seçeceği gibi sorular ve zorluklar yol boyunca ortaya çıkacaktır. Peki, sonrasında müşterilerin ora- da kalmaları ve şirketinizle etki- leşim kurmalarını ne sağlayacak? Buna ek olarak ve müşteri dene- yiminin müşterilerle devam eden bir etkileşim olmasını sağlama doğrultusunda, deneyimlerinin başarısını gerçek zamanlı olarak nasıl ölçeceksiniz? Geri bildirim, CX yolculuğunun önemli bir un- surudur. Ayrıca, onlara meta veri Kapak Konusu
  • 23.
    23 deposu içinde selfservis yetenek- leri nasıl sunabilirsiniz ve gerek- tiğinde doğrudan desteği nasıl sağlayacaksınız? İşte bu ve benzer sorular sizin yol haritanızı belir- leyecek önemli unsurlar arasında yer alıyor. Ayrıca meta veri tabanını, müş- terilerle çok kanallı iletişiminiz- le aynı çatı altında toplamaya ihtiyaç var. İnsanlar sizinle olan etkileşimlerinin bir parçası olarak yine de arama yapmak, mesaj- laşma sohbetlerine katılmak ve video izlemek isteyeceklerdir. Bazıları hala fiziksel mağazala- ra ve satış noktalarına yüz yüze geziler yapacak. Bu nedenle, meta veri deposunu bir kanal olarak ve diğer CX kanallarınızla nasıl bağlantılı yapabileceğinizi düşün- meniz gerekiyor. Dahili Olanaklar Müşteri deneyimini geliştirme potansiyeline ek olarak, olması gereken dahili kurumsal kulla- nım durumları olabilir. İşbirliği amacıyla mevcut AR ve VR kulla- nımını geliştirme olasılığı bunlar- dan bir tanesi. Facebook, Oculus Quest VR başlığı için, bir meta- verse olan Horizon Workrooms adlı yeni bir uygulama tanıttı. Metaverse’de de eğitim personeli potansiyeli olabilir, bunu zaman gösterecek. İnsanlar COVID-19 durumu ve potansiyel sosyal me- safeyi koruma ihtiyacı konusunda temkinli olmaya devam ettikçe bu tarz uygulamaların sayısının artacağını öngörebiliriz. Meta veri deposu, takip edilmesi gereken bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, Ağustos ayında- ki bir Forrester anketine göre, henüz erken ve ABD’deki yetişkin tüketicilerin %29’u “Metaverse konusunu hala anlamadıkları- nı” söylüyor. Metaverse ve sanal dünyaların popülerliği arttıkça bu durum değişecek. Bir anlamda bir süre daha bekleyeceğiz. Blockchain, Metaverse’de Kurumsal İş Modellerini Etkinleştirebilecek mi? Kurumsal blok zinciri, 2017’deki başlangıcından bu yana uzun bir yol kat etti. Başlangıçta kurumsal kullanım için blok zinciri, ön- celikle tedarik zinciri yönetimi için kullanılan özel ağlar üzerine kurulmuş bir teknoloji olarak baş- ladı. Blockchain zamanla olgun- laştıkça, işletmeler iş yapmak için Ethereum gibi halka açık izinsiz ağlardan yararlanmaya başladılar. İşletmeler artık Metaverse’de daha verimli iş akışları oluştur- mak için merkezi olmayan kon- septler uyguluyor. Merkezi olma- yan bir Oracle ağı olan Chainlink Labs’ın iş geliştirme başkanı William Herkelrath, verdiği bir demeçte Metaverse’i tanımlama- nın zor olmasına rağmen, bunun doğal olarak merkezi olmayan finanstan veya DeFi’den (DeFi, finansal aracıları bozmaya yö- nelik kripto para birimi veya blok zincirindeki çeşitli finansal uygulamalar için bir terim olan “merkezi olmayan finans”ın (Decentralized Finance) kısaltma- sıdır) büyüyen bir ekosistemler topluluğu olduğuna inandığını söylüyor ve ekliyor: “İşletmelerin dış dünyayla etkileşime girmesi gerekiyor ve bu nedenle Metaver- se’de ekosistemlere sahip olmak zorunda kalacaklar. Örneğin, tüketiciler sadakat prog- ramlarını tek platformların dışın- da kullanmak istiyor, bu nedenle ödüllerin diğer ekosistemlerde kullanılmasını sağlayan markala- rı seçme olasılıkları daha yüksek olacak. Metaverse, verilerin, fizik- sel varlıkların, ticari ve finansal varlıkların merkezi bir ortamın dışında bir katmanda kurulmasına izin veriyor.” Kapak Konusu
  • 24.
    24 Kapak Konusu İşletmeler İçinMetaverse Konsept fütürist gibi görünse de, blok zincirinden yararlanan bir dizi işletme Metaverse’i benim- semeye başlıyor. Bu konu Aralık ayının ortalarında sanal olarak gerçekleştirilen Avrupa Blok Zin- ciri Konvansiyonu konferansın- da, “Kurumsal Çoklu Evreni İnşa Etmek ” başlıklı bir panel sırasında derinlemesine tartışıldı. Vodafone Business blok zinci- ri lideri David Palmer, tartışma sırasında Metaverse’i oyunlar veya sosyal medya ağları aracılığıyla dijital deneyimlerin gerçekleşebi- leceği sanal bir dünyadan çok daha fazlası olarak gördüğünü belirtti. Palmer’a göre, Metaverse şimdi merkez bankası dijital para birim- leri, değiştirilemez belirteçler veya NFT’ler ve DeFi gibi blok zincir teknolojisi tarafından desteklenen finansal kavramlara uygulanıyor. Yine de Palmer, Metaverse’de ek- sik olan katmanın sanal işlemleri gerçek dünyaya aktarmanın bir yolu olduğunu söylüyor. Palmer, cep telefonunun bir ara katman yazılımı işlevi görerek bu iki dün- yayı birbirine bağlayabildiğini dü- şünüyor. Palmer, Vodafone Busi- ness’ın hem Metaverse’de hem de gerçek hayatta uygulanabilecek dijital kimlikler oluşturmak için blok zincirinden yararlandığını söylüyor: “Dijital kimlik, dijital ve fiziksel dünyaları aşacak. Örne- ğin, bir dijital cüzdan bir banka hesabı, ipotek bilgileri, jetonlar, NFT’ler ve daha fazlasını içere- cektir. Ancak, merkezi olmayan bir kimlik, bireylerin Metaverse’e ve fiziksel dünyaya katılmalarına izin vererek bu kimlik bilgilerine de erişebilecek.” Palmer, Vodafone Business’ın sanal kimlikleri barındırmak için mobil cihazlarda cüzdan oluş- turmaya çalıştığını da paylaştı. Bir çoklu evrende kendi kendine egemen kimlik kavramı, Greyscale Research’ün “The Metaverse, Web 3.0 Virtual Cloud Economies” başlıklı yakın tarihli raporunda da belirtilmiş durumda. Makale , kendi kendini yöneten kimliğin, diğer platformlardan gelen verile- rin Metaverse’e aktarılabileceğini ve kimlik veya kredi puanlaması için kullanılabileceğini belirterek, “internette yerel bir sosyal itibar madeni parası (yaratıcı madeni para)” olarak tanımlıyor. Telefonica’nın küresel tedarik zinciri stratejisi ve dönüşümü başkanı Angel Garcia konferansta Metaverse için dijital bir tedarik zincirinin telekomünikasyon şir- ketleri için verimlilik sağlamaya yardımcı olabileceğini açıkladı. Garcia’ya göre Telefonica, Meta- verse ekosisteminde kullanılmak üzere bir blok zinciri ağı oluş- turma yaklaşımını benimsemiş durumda. Şirketin şu anda uçtan uca süreçleri iyileştirmek için bilgi toplama sürecinde olduğunu da sözlerine ekledi. “Bir sonraki adım, bu iş süreçlerini otomatik- leştirmek ve bunları herkes için merkezi hale getirmek” diyor. Dijital özerk organizasyonlar kurmak isteyen şirketler için bir kurumsal çözüm olan Rise X’in kurucu ortağı Rowan Fenn konferansta işletmelerin analog süreçleri yönetmek, işletmek ve kontrol etmek için kendi oto- nom organizasyonlarının dijital ikizlerine sahip olabileceğinden bahsetti: “Metaverse şirketlerin, Bir Çoklu Evrende gerçek zaman- lı olarak birbirleriyle etkileşime geçmesi ve işlem yapması anla- mına geliyor. Bu aynı zamanda
  • 25.
    25 dijital özerk kuruluşlarınanalog bir dünyada birlikte çalışmasına da izin verecek.” Fenn, Çoklu Evren ekosisteminde dijital ikizi olan şirketlerin daha az çevresel kaynak kullanırken daha fazla mal ve hizmet ürete- bileceğini söylüyor. Bu nedenle, bu iş modelinin dünyanın sonlu bir ekonomiden sonsuz bir eko- nomiye geçmesine izin vereceğine inanıyor. İşletmeler Metaverse’de Çalışmak İçin Zaten Blockchain Kullanıyor Kuruluşlar Metaverse içinde iş modellerini uygulamak için hala erken kullanım senaryolarını araştırırken, bazı sektörler bu ortamlardan zaten yararlanıyor. Örneğin sigorta endüstrisinde kullanılan blok zinciri ağlarının bazıları bir Metaverse iş modelini andırıyor. Spesifik olarak, sanal ekosistem- ler aracılığıyla dünya çapında çiftçilere yüz binlerce sigorta sözleşmesi bu model ile sunu- luyor. Blockchain ağları üzerine inşa edilen akıllı sözleşmelerin ve Chainlink gibi merkezi olmayan Oracle’ların sigorta endüstrisin- deki şeffaflık zorluklarını çözmeyi mümkün kıldıiğı gözlemlenmiş durumda. Ayrıca, bu durum tüm sigorta sürecini müşterileri hak- larından mahrum bırakmayarak küresel olarak erişilebilir kılını- yor. Tek başına blok zinciri bunu mümkün kılmış gibi görünse de, sigorta acenteleri tarafından oluşturulan akıllı sözleşmelerin bir Metaverse olmadan toplana- mayacak veriler gerektirdiğini de unutmamak gerekiyor. İşletmelerin Metaverse’i Benimseme Olasılığı Bazı şirketler Metaverse’de iş mo- delleri geliştirmeye ve bunlardan yararlanmaya başlarken, tekno- lojiyi anlamak hızlı benimsemeyi engelleyebilir. Bir Alman kimya ve tüketim mal- ları şirketi olan Henkel’de blok zinciri başkanı Rodolfo Quija- no, konferans sırasında şu anda benimsenmeyi sağlayan en büyük zorluğun Metaverse’in işletmelere sağlayabileceği değeri anlamak olduğunu belirtti: “Teknoloji bir sorun değil, ancak insanların blok zincirinin ne yaptığı ve bu- nun eski moda kurumsal kaynak planlama sistemleriyle nasıl karşılaştırılabileceği konusunda kafalarını toplaması daha fazla zaman alacak.” Palmer, Metaver- se kurumsal ortamında ölçekle- nebilirliğin de bir sorun olduğunu ve şirketlerin bu yeni teknolojiye nasıl geçiş yapacaklarını ve bu teknolojiyle nasıl ilişki kuracak- larını anlamalarını sağlamanın da bir sorun olduğunu sözlerine ekliyor: “Bir Telekom firması için dikkate alınması gereken en bü- yük nokta, Metaverse’deki insan- ları nasıl birbirine bağlayacakla- rıdır. İnsanların biri sanal diğeri fiziksel olmak üzere iki kimliği olacak”. Ayrıca Palmer, Metaverse iş modelleri söz konusu olduğunda şirketlerin blok zincirinin oynadı- ğı rolü sorgulayacağına inanıyor. Ancak, teknolojinin bu kullanım durumları için çok önemli ol- duğuna inanıyor. “Blockchain, çoklu evren ortamındaki güven ve değişim katmanıdır. Bu çok büyük bir fırsat, ancak şirketlerin geçiş yapması zor olacak.” Kapak Konusu
  • 26.
    26 Hali hazırda işletmeleriçin veri hacmi her geçen gün biraz daha büyüyor ve bu durum ilerisi için yeni fırsatları da beraberinde getiriyor. Veri yönetiminin hızlı ve sorunsuz gerçekleştirilebilmesi, üretim sürecinin büyütülmesi ve şirketlerin daha fazla kâr elde edebilmeleri için de hayati önem taşıyor. Bu noktada da büyük veri analitiği ön plana çıkıyor. B üyük veri analitiği, mevcut kaynakların kul- lanımı ve ileriye yönelik belirlenen hedefle- rin gerçekleştirilebilmesi için en önemli hu- suslardan biri. En ufak birimden en büyük birime, ham madde tedarikinden nakliye işlemlerine kadar hemen her noktada kullanılabilen ve hem zaman hem de maliyet tasarrufu sağlayabilen bir sistem bu. Bu sistem sayesinde, bir nevi işletmenin ömrünü “daha sağlıklı” düzeye getirebilir ve yatırımla- rınız için daha kolay hareket edebilirsiniz. Büyük veri analitiği, büyük hacme sahip verilerden yararlanarak işletmeyi güçlendirmek ve bu sayede stratejik hedef- lerin gerçekleştirilebilmesi için kullanılabilecek bilgi parçalarıyla ilgili bilim olarak tanımlanabilir. Tabii ki işin merkezinde, işletmelerin müşterilerini daha iyi anlayabilme unsuru ve veri var. Kim, ne isti- yor? Bunları bilmek ve bunlara uygun olarak hareket İşletmeler Veri Analitiği ve Geleceğe Yönelik Tahminlerle Nasıl Büyüyebilir? 26
  • 27.
    27 etmek hem işletmeyihem de müşteriyi mutlu edecek ve sonrası için de istek uyandıracaktır. Ayrıca burada sadakat unsuru da önemlidir. Ne kadar hızlı ve doğru hamleler yaparsanız, bu hamleler sonucunda tekrar tercih edilme şansınız olacaktır. Peki, Büyük Veri Analitiği Sisteminin İşletmelere Ne Gibi Faydaları Olabilir? 1. İşletmelerde büyüme fırsatlarının belirlenmesi Verilerin kapsamlı yapısı, size müşterileriniz hakkında pek çok detay sunar. Az evvel de dediğimiz gibi veriler, müşteri yapısından satın alma alışkanlıklarına kadar pek çok konuda bilgi sahibi olmanızı ve böylece ile- riye yönelik yeni planlar yapabilmenizi sağlar. İste- nen ürünlere yönelik hamleler yapılabilir, rakipler ve müşterilerin davranışları tekrar tekrar kontrol edilerek önlemler alınabilir. Haliyle şirketinizin üretim sürecini yeniden belirleyebilir ve yeni büyüme hedefleri koyabi- lirsiniz. 2. Ürünün tasarımlarında düzenlemeler, geliştirmeler yapılması Bir müşterinin yaptığı her alışveriş, işletmelere bazı fikirler verir. Bu alışveriş, fiziksel olarak mağazaya gi- dilerek de yapılabilir, internet üzerinden de yapılabilir. Bildiğiniz gibi internet işlemlerinde de yaptığınız pek çok şey kaydediliyor ve sonrasında size benzer sonuçlar sunularak, “Belki bunlar da ilginizi çekebilir” deniyor. Örneğin, yemek yemek isteyen, ama zamanı kısıtlı olan müşteriler genelde fast food – (hazır yiyecekler) tercih ederler. Bu davranış sonraki siparişler için işletmele- re yeni fikirler verebilir ve sunulacak ürün çeşitliliği arttırılabilir. Tabii “kısıtlı süre” faktörü, sizin o sipari- şi hızlıca hazırlamanız gerektiği anlamını da taşıyor. Genellikle yemekler sıcak ve taze istenir. Hızlı servisi yaparken “sıcak sunum” konusunu da göz önünde bulundurmak ve üretim sürecini buna göre düzenlemek gerekiyor. 3. Müşteri deneyimini şekillendirme Örneğin, müşteriler internetten bir şey almaya karar verdiklerinde, yaptıkları araştırmalardan satın alım sürecinin sona ermesine, hatta sonrasına da dair pek çok aşama kaydeder. Bu aşamaların bir kısmını olumlu ya da olumsuz yorumlar eşliğinde sosyal medya he- saplarında da paylaşabilir ve bu süreç diğer potansiyel müşterileri de etkileyebilir. Doğru büyük veri analitiği araçları sayesinde, işte tüm bu detaylar tek merkezde toplanarak hızlıca analiz edilebilir ve işletmelerin daha iyi hizmetler sunabilmesine yardımcı olabilir. 4. Operasyonel verimlilik gerçekleştirmek Birçok işletme için reklam harcamaları çok ciddi bo- yutlardadır. Hemen sonrasında da personel ve fiziksel mağaza giderleri sayılabilir. Para ve insan kaynağını en iyi şekilde yönetebilmek için optimizasyon şarttır. Tabii doğru hedefleme ve doğru kitleye doğru ürünün sunulması da öyle. Örneğin, mağazanın bulunduğu noktadaki müşteri grubuna uygun ürünler sunuluyor mu, en çok hangi saatlerde alışverişler gerçekleştiriliyor ve en çok hangi ürünler talep ediliyor? Bunlar bilinmeli ki bu sayede hem insan kaynağı hem de mesai süreci en iyi şekilde değerlendirilebilsin. Eğer o mağazaya az sayıda müşteri geliyorsa, çok fazla personelin konumlandırılması mantıklı olmayacaktır. Eğer mevcut müşteri portföyüne yönelik ürünler değil de başka ürünlere yer veriliyorsa, bu da şubenin po- tansiyel kazanç şansını düşürecektir. Sonrasında şube kapatılmaları ve işten çıkarmalar gibi can sıkıcı süreç- ler yaşanabilir. 5. Geliştirilmiş risk yönetimi Elde çok fazla veri olması, “eski yöntemlerle” takibi ve yönetimi zor bir süreci ortaya çıkarıyordu ve aynı zamanda çeşitli riskler de doğuruyordu. Örneğin, kay- nağı kolay kolay bulunamayan maddi kayıplar. Oysa gelişmiş sistemler, tüm verileri belli bir sıraya oturtup düzenli takip gerçekleştiriyor. Bu sayede anormal bir durum yaşansa bile hemen tespiti gerçekleştirilebiliyor ve riskin büyümesinin önüne geçilebiliyor. Bu, sonraki yıllarda işletmenin büyümesi ve operasyonlarını geliş- tirmesi için aslında çok önemli bir detay. Risk düştükçe verimlilik de artacaktır. İşiniz için veri analitiğini kullanmak, uzun vadede yol haritanızı belirlemenizde ve kârlı işler gerçekleştirme- nizde size yardımcı olacaktır. Yeni gelir modellerinin oluşturulması ve tasarruf fırsatları noktasında daha aktif olabilirsiniz. Beklentiler, hem işletmeler hem de tüketiciler dijital ortama geçiş yapmayı sürdürdükçe, büyük veri yön- temi ve bulut gibi teknolojileri kullandıkça büyüme hızının da yükseleceği yönünde. Bu süreçte işletmele- rin uzmanlık seviyesine erişebilmesi için pek çok yeni yöntem ve teknolojiyi tanıması gerekecek. Bunun için de vakit şart. Tabii tüm bunlardan bahsederken, bu teknolojik imkânları kötü niyetle kullanmak isteyen ve bir nevi fırsatçılık kovalayan kişilere karşı da dikkatli olmak ge- rekiyor. Bu bağlamda güvenlik çözümlerinin de es ge- çilmemesi gerekiyor. Zira hemen her gün siber suçlarla ilgili yeni gelişmeler yeni mağduriyetler duyuyoruz. 27
  • 28.
    28 Analitik otomasyon süreçleri,modern işletmelerin iş süreçlerini geliştirmesi, zamanı ve personeli daha verimli kullanabilmeleri için çok daha önemli bir hale geldi. Yapılacak iyileştirmeler maddi anlamda tasarruf sağlanabileceği gibi aynı zamanda başka projeler için de kaynak yaratılabileceği anlamına geliyor. İşletmeler Sahip Oldukları Verileri ve İş Süreçlerini Analitik Otomasyon İle İyileştirebilir! A nalitik Otomasyon ile birlikte yalnızca gelişen teknoloji değil, “personel”, yani yetişmiş iş gücü de büyük önem kazanıyor. Öyle ya, yalnızca iyi bir teknolojiye sahip olmakla iş süreçlerinizi doğru yönetemez- siniz. Buradaki kilit nokta, tüm unsurların birbirleriyle uyumlu ve birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olması. Her gün yaklaşık 2.5 kentilyon bayt veri oluşturuluyor. Günümüzde, “veri” oldukça önemli; hem günümüz hem de geleceğe yatırım yapabilmek, ihtiyaçları doğru saptayarak çözümler üretebilmek için “veri” adeta altın değerinde. Akıllı telefon uygulamalarından basit bir ankete, bilgisayarımızdaki internet tarayıcısı aracılığıy- la yaptığımız internet gezintilerine kadar hemen her hareketimiz “veri” halini alıyor ve hayatımızı daha da kolaylaştırmak için bu veriler işlenerek değer buluyor. Tabii çözüm üretirken, bir yandan da rekabeti sürdüre- bilmek, rakiplerden geri kalmamak gerekiyor. Hal böyle
  • 29.
    29 olunca, verinin erişilebilirliğive kolay yönetilebilirliği de daha önemli hale geliyor. Bu konuda heyecan duyan bir kesim ise, tabii ki tüketiciler. Çünkü rekabetin oldu- ğu yerde hem daha iyi ürünler hem de daha iyi fiyatlan- dırmalar mümkün olacaktır. Bu sebeple de firmaların modernleşmesi ve gelişen teknolojinin de yardımıyla “dönüşüm süreçlerine dahil olmaları” büyük önem taşı- yor. Tabii verinin yönetimi ve ihtiyaçlar doğrultusunda kullanılabilirliği için yetişmiş insan gücü de bir o kadar önemli. Her ne kadar pek çok şirket, yeni nesil tekno- lojiler yardımıyla yapay zekâ ve makine öğrenimi gibi unsurları ön plana alsa da, günün sonunda tüm bunların yönetimi için sağlam içgüdüler ve güçlü planlama bece- risine sahip “insanlara” ihtiyaç var. Uzmanlar, başarı için her unsurun önemine dikkat çekiyor. Eğer elinizde iyi bir teknoloji varsa, bu iyidir, ama yeterli değildir. Eğer iyi bir veri işleme süreciniz var, ama tecrübeli personeliniz yoksa tam randıman almanız olanaksızdır. Güçlü bir veri akışınız var, ama planlama tarafında yetersizseniz, yine bir şeyler eksik kalacak demektir. Dolayısıyla hem teknoloji, hem akış hem de planlama tarafında en yüksek uyumun tutturul- ması gerekiyor. Böylece yapbozdaki tüm parçalar yerine oturabilir ve büyük resim ortaya çıkabilir. Geçtiğimiz sene firmaların dönüşüm süreçleri için oldukça hızlı örnekler gözlemlendi. Ayrıca verilerin ne kadar önem- li olduğunu da bir kez daha gördük. Kuruluşların iyi veya kötü zamanlarda pek çok cevaba ihtiyacı vardır ve istenen cevapların hızla sunulabilmesi, artık bir elzem halini aldı denebilir. Tabii burada personelin de yeni im- kânlar doğrultusunda eğitilmesi gerekiyor. Bu kişiler her zamankinden daha fazla erişim imkânına sahip olmalı ki bu sayede sorunları daha hızlı analiz ederek çözüm üretebilsinler. Dönüşüm İçin Hareket Şart Yüksek değere sahip iş sonuçları elde edebilmek için yüksek veri kalitesine sahip olmak gerekiyor. Burada modern verilerin ölçeği büyük ve karmaşık olabilir. Bu sebeple de kaynaklardan en iyi şekilde yararlanabilmek için “otomasyon süreci” öne çıkıyor. Hangi sektörde yol alınıyor olunursa olunsun, seyahat sektöründen tutun da inşaat sektörüne kadar... Farklı makine öğrenim modellerini denemek ve sonuçlarını görmek istemek, size ister istemez vakit kaybettirecek- tir. Eğer hızlı hareket etmek istiyorsanız, analitik oto- masyona şans verebilirsiniz. Veriye dayalı karar vermeyi sağlayan süper güç olarak nitelendirilen otomasyon, iş süreçlerini daha verimli hale getiriyor. Öyle ki bunun işletme gelirlerini ciddi düzeyde arttırabildiği de ifade ediliyor. İşletme gelirlerinin artması demek, sonraki sü- reçte daha fazla yatırım ve daha fazla istihdam anlam- larını da taşıyor. Tabii şunu da hatırlatmak gerekiyor. Baştan yanlış planlanmış, bozuk bir iş sürecinin toparla- nabilmesi için tek başına teknoloji yeterli değildir. Yeni sistemleri iş süreçlerinize entegre etmeden önce, mev- cut sistemin dönüştürülebilir olması önemli. Personelin konu hakkında iyi eğitilmiş olması ve geçiş süreçlerine iyi entegre edilebilmesi de önemli. Sonuçta tek doku- nuşla her şeyi düzeltebilecek bir sihirli değnekten söz etmiyoruz. Bu yüzden uzmanlardan yardım almanızda fayda var. Otomasyon ve Analitiğinin Benimsenmesi, Hangi Ekiplere Avantajlar Sağlıyor? Örneğin, muhasebe, finans gibi mali bölümleri ele alalım. Her şirkette bu tip işlemler yapılmaktadır ve en zorlu, en önemli işlemler arasında yer alırlar. Gelir - gider dengesinin hazırlanması gibi çeşitli raporlar için her şirkette pek çok veriye ihtiyaç vardır. Bu du- rum uzun ve karmaşık bir sürece dönüşebilir. Bu sıkıcı detayları ortadan kaldırabilmek ve daha hızlı sonuç alabilmek ise, yeni yöntemlerle birlikte değişiyor. Dü- şünsenize, günler, hatta bazen de haftalar süren bordro ve vergi hesaplama süreçleri için şirketlerde insan gücünün önemli ölçüde kullanılmasını gerektiriyordu. Oysa dijital dönüşüm sonrasında, bu tip zorlayıcı ve uzun süreli hesaplamaların daha kısa sürede, makine- ler aracılığıyla tamamlanması mümkün. Üstelik hata payı da daha düşük olacaktır. Finans Alanında Otomasyon Teknolojilerinin Sunduğu Avantajlar Neler? Sorunların çözümü için daha hızlı bir süreç mümkün oluyor. Ekipler daha hızlı çalışabilir ve mevcut sürede daha faydalı sonuçlar ortaya çıkarabilirler. Bu sayede hem insan kaynaklı hatalar azalır hem de maliyetler azalacağı için farklı konular için de ek kaynaklar oluş- turulabilir. Türkiye, Finans ve Bankacılık alanında, an itibarıyla gelişmiş veri kullanımı ve analitik sistemlerin kullanımı konusunda öncü ülkelerden bir tanesi olarak gösterilebilir. Pek çok Avrupa ülkesinde de bu yönde çalışmalar var ve önümüzdeki birkaç yıl içinde daha iyi sonuçların ortaya çıkması bekleniyor. Tabii bu sisteme hazırlıklı olmayan pek çok ülke bulunmakta. Beklenti- ler, önümüzdeki birkaç yıl içinde bu teknolojik dönü- şümün daha hızlı bir seviye geleceği yönünde. Türkiye olarak bu konuda biraz şanslı olabilir. Çünkü adaptas- yon ve hareket yeteneğimiz pek çok ülkeye göre çok daha iyi. Eğer kendi geliştirdiğimiz ürünleri çok daha yararlı bir şekilde kullanmayı öğrenirsek yakın gele- cekte ülkemizin geliştirdiği birçok uygulamayı diğer ülkelerde kullanıldığını görebiliriz.
  • 31.
    27 31 Üsküdar Üniversitesinden Prof.Dr. Ebulfez Süleymanlı ve Avrasya Üniversitesinden Dr. Öğretim Üyesi Nihan Kalkandeler tarafından gerçekleştirilen “Türkiye Dijitalleşme ve Yalnızlık Araştırması Sonuçları” da açıklandı. Türkiye genelinde 7 bin 140 kişinin katıldığı çalışma ilginç sonuçlarıyla dikkat çekti. Türkiye Dijitalleşme ve Yalnızlık Araştırması: Dijitalleşme ve Yalnızlık Bir Paradoks Mu? “Her zaman ve sık sık yalnız hissederim” cevabı beşlik ölçek üzerinden kadınlarda 2.50, erkek katılımcılarda ise 2.37 olarak belirlendi. Araştırmaya göre, 18-20 yaş arasın- daki katılımcılar, her zaman ve sık sık yalnız hissediyor. Ankette katılımcılardan yalnızlığı çağrıştıran üç kelimeyi yazmaları da istendi. Katılımcılar tarafından toplam 324 kelime ile tarif edilen yalnızlık, 67 kelime olumlu, 257 ke- lime olumsuz anlama sahip olduğu görüldü. Bazı katılım- cılar yalnızlığı “karanlık, tükenmişlik, kimsesizlik, ölüm, son” gibi olumsuz ifadelerle tanımlarken; bazı cevaplarda yalnızlığın bir “ihtiyaç, dinginlik, konfor, odaklanma” ola- rak tanımlandığı görüldü. Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü, 10-11 Aralık “Diji- talleşme ve Yalnızlık” ana temasıyla çevrimiçi gerçekleşti- rilen 3. Uluslararası Yalnızlık Sempozyumu öncesi “diji- talleşme ve yalnızlık” arasında ilişkiyi saptamak amacıyla Türkiye genelinde geniş kapsamlı bir araştırma gerçek- leştirdi. Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı ve Avrasya Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Nihan Kalkandeler’in öncülüğünde Türkiye genelinde yürütülen araştırmanın gerçekleşmesinde Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü lisans öğrencisi Feyza Keskin aktif görev aldı. Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, araştırmaya ilişkin şunları söyledi: Araştırmada dijitalleşmenin bireylerin yalnızlık algıları ve deneyimleri üzerindeki etkileri ve sosyal ilişki- lerini etkileme gücü tespit edilmeye çalışıldı. Bu çerçevede araştırmanın amacı; bireylerin yalnızlık algı düzeyleri- ni ölçmek ve dijitalleşme süreci ile (internet kullanımı) arasındaki ilişkiyi anlamaktır. Çalışmanın amacı doğrultu- sunda hazırlanan sorular; öncelikle katılımcıların cinsiyet, yaş ve diğer demografik özelliklerine yönelik tanımlayıcı sorulardan oluşturulmuş, sonrasında yöneltilen sorular ise katılımcıların teknoloji kullanımı ve yalnızlık düzeyleri arasında ilişkiyi belirlemek üzerine yoğunlaşmıştır. Araştırmaya 7 bin 140 Kişi Katıldı Çevrimiçi anket yoluyla gerçekleştirilen araştırmaya Türki- ye’nin 81 ilinde %65’i kadın , %35’i erkek olmak üzere, 18- 70 yaş aralığında toplam 7 bin 140 kişi katıldı. Katılımcıla- rın %19.9’u 18-20 yaş arası; %32.9 21-25 yaş arası; %12.7 , 26-30 yaş arası; %9 31-35 yaş arası; %8.1 36-40 yaş arası; %6.5 41-45 yaş arası; %4.6 46-50 yaş arası; %7 50 yaş ve üzeri kişiler oluşturdu. Katılımcıların %60.6’sı il merkezi, %31.7’si ilçe merkezi, %1.4’ü kasaba, %5’4’ü köyde ikamet ettiğini belirtti. Kadınlar ve Gençler Kendilerini Yalnız Hissediyor Çalışmaya katılan 7 bin 140 kişiden %5.8 i “Her zaman”, %12.1’i “Çok sık” ve %39’u ara sıra kendilerini yalnız hissettiklerini söylerken, %19.7 oranında katılımcı ‘’Na- diren’’, %19.7”i ‘Hiçbir zaman’ yalnızlık hissetmediğini belirtti.Araştırmada katılımcıların yaşlarına ve cinsiyete göre yalnızlık durumları sayısal verilerle kıyaslandı. “Her zaman ve sık sık yalnız hissederim” cevap seçeneği- ni işaretleyen katılımcılar arasında ortalama beşlik ölçek üzerinden kadınlarda 2.50, erkek katılımcılarda ise 2.37 olarak belirlendi. Aynı soruyu çeşitli yaş gruplarına göre değerlendirdiğimizde “Her zaman ve sık sık yalnız hisse- derim” cevap seçeneğini işaretleyen 18-20 yaş örneklem grubu içinde yalnızlık algısı düzeyi beşlik ölçek üzerinden 2.74 olurken, 26-30 yaş için 2.42, 56-60 yaş için 2.02 65 yaş
  • 32.
    28 32 ve üzeri için1.96 olarak belirlendi. İlçe ve Köylerde Yaşayan Daha Yalnız Hissediyor Bu sorunun cevabını yerleşim yerine göre değerlendirdi- ğimizde “Her zaman ve sık sık yalnız hissederim” cevap seçeneğini işaretleyen katılımcılar beşli ölçek üzerinden il merkezinde 2.44, kasabada 2.50 ilçe ve köyde 2.67 ola- rak belirlendi. Bir başka deyişle ilçe ve köy türü yerleşim biriminde ikamet eden katılımcıların yalnızlığı daha sık deneyimledikleri saptandı. Yalnızlığın Herkes İçin Farklı Anlam Taşıyor “Yalnızlık sizi nasıl hissettirir?” sorusuna katılımcıların bir bölümü ( % 31,5) daha ziyade negatif bir duygu olarak tanımlarken; diğer bir kısmı ise (% 14,1) pozitif bir duygu olarak tanımladı. Yalnızlığın mutluluk ve mutsuzluk ara- sında bir çizgi olduğunu yorumlamamızı sağlayan oran ise %48.1. Ankette katılımcılardan yalnızlığı çağrıştıran üç kelimeyi yazmaları da istendi. Katılımcılar tarafından toplam 324 kelime ile tarif edilen yalnızlık, 67 kelime olumlu, 257 ke- lime olumsuz anlama sahip olduğu görüldü. Bazı katılım- cılar yalnızlığı “karanlık, tükenmişlik, kimsesizlik, ölüm, son” gibi olumsuz ifadelerle tanımlarken; bazı cevaplarda yalnızlığın bir “ihtiyaç, dinginlik, konfor, odaklanma” ol- duğu görüldü. Bu sözcükler arasında en öne çıkan, en çok tekrar edilmiş kelimeler ise şunlar oldu: 1. Mutsuzluk 2. Depresyon 3. Farkındalık 4. Hüzün 5. Huzur Pandemi Dönemi Yalnızlığı Nasıl Etkiledi? “Covid-19 Pandemi döneminde kendinizi yalnız hissetme durumunuzda bir değişiklik oldu mu?” şeklindeki soruya katılımcıların %43.7’si “Bu dönemden önce de sonra da kendimi hiç yalnız hissetmedim’’ yanıtı verdi. Bu cevaba en yakın şık olarak %37.4 ile ‘’Pandemi döneminde ken- dimi daha yalnız hissettim” cevabı verildi. Sırasıyla %11.5 ‘’Pandemi döneminde yalnızlığım azaldı” ve % 7.7 oranla “Bu dönemden önce de sonra da hep yalnız hissettim” şıkları takip etti. “Günde kaç saat internette vakit geçiriyorsunuz?” soru- suna katılımcıların %20.9’u “1-2 saat arası’’, %33’ü “2-4 saat arası”, %23.2’si “4-6 saat arası’’ cevaplarını verdi. Bu yanıtlara karşılık, %6 (424) 1 saatten az, %16.6 ( bin 178) ise “6 saat üzerinde” internet kullandığını belirtti. “Covid-19 pandemisinin günlük internet kullanımınız üzerinde bir etkisi oldu mu?” sorusuna katılımcıların önemli bir bölümü “Evet, internet kullanım süresinde ciddi bir artış oldu” cevabı verdi. Bu oran %59.1 (4 bin 196) ile belirlendi. Devamında %23.9 ( bin 698) “Hayır, internet kullanım süremde önemli bir değişiklik olmadı” ve %17 ( bin 210) ‘’İnternet kullanım süremde çok az bir artış oldu” şıkları takip etti. Telefon İle İletişim,AçıkAra Önde Katılımcılara yöneltilen”Yüz yüze iletişim kurmak yerine sadece telefon ya da mesajla iletişimi tercih ettiğiniz olur mu?” sorusuna katılımcıların yarısından fazlası %60.2 (4 bin 299) “Nadiren’’ cevabını verdi. %27 ( bin 929) “Sıklık- la”’, %9.5 (kaç kişi) ‘’Hiçbir zaman’’, %3.3 “Her zaman’’ olarak belirtildi. YüzYüze İletişim Önemini Kaybetmiyor “Sosyal medya ya da internet kullanımına ayırdığınz zaman, çevrenizle (aile, akraba, arkadaş vb..) yüz yüze geçirdiğiniz zamandan fazla mıdır?” şeklindeki soruya ka- tılımcılarına %47.3’ü (3 bin 374) ‘’Nadiren’’ yanıtını verdi. Bu yanıtları %24 (kaç kişi) ‘’Hiçbir zaman’’, %23.1 ( bin 647) ‘’Sıklıkla’’ olarak takip etti. İnternet Kullanımı Yalnızlığı Arttırıyor Araştırmada kendilerini daha sık yalnız hissedenlerin daha çok internet kullandıkları saptandı. Nitekim kendilerini “hiçbir zaman yalnız hissetmediklerini” belirten katılım- cıların “internet kullanma oranı günlük 2.9 saat olurken, “her zaman yalnız hissediyorum” diyenlerin internet kullanma oranı 3.7 saat olduğu belirlendi. Genel Değerlendirme Dijitalleşme ve yalnızlık ilişkisini incelediğimiz araştırma verilerine değerlendiren Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı: “Ge- nel olarak değerlendirdiğimizde dijitalleşmenin sınırlar ötesine erişmenin bir yolu olduğu fakat diğer taraftan insanların yüz yüze iletişimine bir sınır çizdiği görüldü. Bi- reylerin mesafeli de olsa birbirine erişimine olanak tanımış olan dijital platformlarda geçirilen süre özellikle pande- mi döneminde sosyal soyutlanma üzerinde etkili olduğu anlaşılmaktadır. Hızlı dijitalleşme süreciyle birlikte yüz yüze etkileşimler büyük oranda yerini teknolojik araçlar üzerinden kurulan iletişimlere, duygu ve anlam paylaşı- mı da yerini sembollere bırakmaktadır.” diyor. İnsanların böylesi bir dinamizme uyum sürecinde kontrolsüz şekilde teknoloji bağımlısına dönüşmesi, bizleri bir paradoksa sürüklüyor diyen Süleymanlı,“Yalnız hisseden insanlara “dünya avucumda” hissi veren dijitalleşme, insanı daha da yalnızlaştıran bir tehdit haline gelmiş durumda. Bu tehditten ve dijital bağımlılıktan arınmak için bilinçli tek- noloji okur-yazarlığı ve insanların duygu dünyalarını canlı tutmalarıyla mümkün.” diyor.
  • 33.
    BT Yöneticileri Bu AdresteBuluşuyor BTGunlugu.com
  • 34.
    34 Şirketiniz için özelkurumsal ağ kurmayı mı düşünüyorsunuz? Açıkçası hızlı ve güvenli bir çözüm olabilir. Peki, bunun için doğru zaman mı dersiniz? Kurumsal ağ teknolojileri tarafında pek çok gelişme söz konusu. Dünya yakında 5G bağlantı teknolojisi ile daha hızlı bir yer halini alacak. Siz hâlâ geleneksel yöntemleri mi tercih etmek istiyorsunuz, yoksa rakiplerinizin önüne geçebilmek için yeni nesil çözümleri mi tercih edeceksiniz? İ şletmeler, ayakta kalabilmek ve geleceğe yürü- yebilmek için pek çok soru sorar. Bunlardan bir tanesi de “Satın almak mı, yoksa inşa etmek mi?” sorusudur. Bunu en ufak ölçekli konudan en ge- niş kapsamlı sürece kadar sorabilmek mümkün. Buradaki önemli konu “Hangisi daha hızlı ve maliyetsiz olacak?” işte bunu bilmek önemli. Bu sorunun ceva- bı, tabii ki ağlar tarafında da düşünülmesi gereken bir konu. Bir mobil operatörle ortak hareket edilerek mi kurumsal ağlar oluşturulmalı, yoksa başlı başına yeni bir özel ağ mı kurulmalı? Bu sorunun cevabı için hem performans hem de maliyet öncelikli hareket etmek en iyisi olacaktır. Aslında özel hücresel ağlar yeni bir kavram sayılmaz. Zaten kullanılıyorlar. Ancak an itibarıyla çok da yaygın olduğunu söylemek ne kadar doğru olur, tartışılır. Tabii tercih eden pek çok firma var ve faydalarını da görü- yorlar. Şirketlerin bu yöntemi tercih etmesinin başlıca sebepleri; kolay kullanılabilirlik ve güvenlik faktörleri Özel Kurumsal Ağlar 5G İle Kanatlanacak! 34
  • 35.
    35 olarak özetlenebilir. Buyöntem, aynı zamanda olağa- nüstü durumlarda da şirketlerin ayakta kalıp hızlıca reaksiyon gösterebilmeleri için önemlidir. Örneğin... Bir fırtına çıkabilir, sel olabilir ya da daha korkutucu bir durumla karşılaşılabilir. Bu gibi durumlarda pek çok şirket, yaşananlardan en az düzeyde etkilenerek yoluna devam etmek ister. Çünkü bu tip afet durumlarında, özel operatörlerin sunduğu bant genişliği ve diğer detaylarda sorunlar yaşanabiliyor. Oysa şirketler, hiçbir zaman rekabetteyken geriye düşmek istemez. Bu koşul tanımaz bir gerçek. Uzmanlar, özel ağların “güvenlik” tarafında da iddia- lı olduğunu üzerine basa basa söylüyorlar. Bu sayede şirketlerin üretim süreçlerinin aksaklığa uğraması çok zor. Dışarıdan kötü amaçlı bir yazılım yüklenmesi ya da sanayi casusluğu gibi şeylerin yaşanması da çok zor. Zira yapılandırılan ağ, özel bir ağ ve dışarıdan istenme- yen şekilde bağlanılması neredeyse imkânsız. Tabii ki bu sistemler yalnızca sanayi tarafında değil, madencilik, tarım ve hayvancılık gibi birçok sektörde de kullanılabilir. Özellikle madencilik ve tarım gibi sek- törler özel kurulum ağlara daha çok ihtiyaç duyulabilir. Zira bu tip işletmeler, şehirden uzak konumda oldukla- rı için özel operatörlerin tesislerine de uzaktırlar. Ve bu da performans tarafında ciddi sıkıntıların yaşanmasına yol açabilir. Bu sebeple özel ağlar, bahsettiğimiz sek- törler için de ideal çözümler sunarlar. Dediğimiz gibi özel ağlar, mobil operatörlerin sundukla- rına kıyasla genelde daha geniş kapsam ve daha iyi hız sunabiliyor. Çünkü kamuya açık bir ağ değil ve yalnızca belirlenen şirketlere yönelik çalışıyor. Bu avantajlı du- rumlar, dünyadaki pek çok şirketi özellikle 5G yatırımla- rı tarafında hevesli konuma getirmiş durumda. Amerika geneline yayılmış sanayi şirketlerinin neredeyse yarısı, 5G ile hareket etmeyi planlıyor ki bu da küresel ortala- manın çok üzerinde bir seviye. Bildiğiniz gibi 5G ile çok daha hızlı bağlantılar kurabilmek mümkün olacak. Şu an ülkemizde 5G ağ kullanımı olmadığını, ama çalışmala- rın hızlı devam ettiğini ve kısa zamanda ilk örneklerini kullanabileceğimiz söyleyelim. Geleceğe Dönük Güvenlik, Performans ve Dahası İçin 5G Özel bir ağ stratejisi geliştirilirken, evvela iyi bir tek- noloji seçilmeli. Çoğu firma, 5G için ön çalışmalara başladı ve yakın zamanda kendilerini 5G’de konumlan- dırıyor olacak. Peki neden? Çünkü önümüzdeki 20 yıl boyunca hem altyapı hem de kullanılacak cihazların neredeyse hemen hepsi bu teknolojiye destek verecek ve uyumlu bir ekosistem oluşturulacak. Bir diğer sebep de “yüksek bağlantı hızı” unsuru. 5G kurumsal ağlar hem yüksek kapasiteli verilerin paylaşılabilmesi hem aynı anda çok fazla cihazı perfor- manslı bir şekilde kapsayabilmesi ve hem de güvenlik tarafında sunduğu yeni çözümleriyle cazip bir tekno- loji. Bir diğer konu da, lisanslı mı ya da lisanssız spektrum mu, yoksa ikisinin bir karışımı mı kullanılması gereki- yor? Her iki seçeneğe de destek var, ama tabii ki ülkele- re göre değişiklikler bulunuyor. GSA’ya göre şu an dünya üzerinde faaliyet gösteren 185 özel ağ var. Dolayısıyla rakiplerinizle yarışmak istiyor- sanız, önünüzde pek çok seçenek bulunuyor. Ayrıca, 5G altyapısı ve 5G destekli cihazlara yönelik çalışmalar da son hızla devam ediyor ve birkaç sene içinde çoğu ülke- de bu teknolojileri deneyimleyebileceğiz. Seçeneklerin artması, bir süre sonra fiyat indirimlerini de beraberin- de getirecektir. Dolayısıyla özel ağ yatırımı yapmak için şu sıralar iyi şanslar bulabilirsiniz. Toplumda ve iş dünyasında 5G, IoT ve veriye bağımlılık artıyor. Ve bu bağımlılık arttıkça, dijital dönüşüm de bir seçenek olmaktan çıkıyor, bir zorunluluk halini alıyor. Bu da günümüzü yakalayabilmek ve geleceğe doğru yol alabilmek için önemli bir gereksinim. Dijital Dönüşüm Şirket İçi İletişim İçin de Önemli Bundan birkaç sene öncesine gittiğimizde, çoğu şir- kette yalnızca fiziksel arşivleme olduğunu görüyorduk. Günümüzde ise, dijital imkânların da yardımıyla dijital arşiv dönemi başlamış oldu. Bu sayede en eski tarihli faturayı dahi birkaç tık ile bulabilmek mümkün. Yalnız- ca PC başındayken değil, bir akıllı telefon ya da tablet aracılığıyla da ulaşmak mümkün. Dijital dönüşüm, farklı bölümlerde çalışan şirket çalı- şanlarını rahatlıkla bir araya getirebildiği gibi kesinti- siz iletişim kurulmasının da önünü açıyor. Çözülmesi gereken bir sorun varsa, gelişmiş bağlantı hızının da yardımıyla vakit kaybetmeden sonuca erişilebiliyor. Tabii işin içine kamera sistemleri ve bölgeye özel izinli giriş sistemlerini de ekleyebiliriz. Tüm bunlar hem şirket içi işleyişin, yani personelin verimli çalışabilmesi hem de gün sonunda tüketicilerin taleplerinin hızlıca karşılanabilmesi için önemli. İşin özü, geleceğin dünyasında rakiplerle mücadele edebilmek ve müşterilere istediği şeyleri hızlıca vere- bilmek için kesintisiz, hızlı ve güvenli kurumsal ağlar çok önemli. 35
  • 36.
    36 Uzaktan çalışanların sayısınınartmasıyla performansı ve yapılan işi gözlemlemek için yeni yöntemlerin oluşturulması gerekiyor ancak bunun yalnızca klavyede basılan tuş sayısıyla ve bilgisayar başında geçirilen zamanla olmaması da şart. V Mware, çalışan performansındaki artışı ve yeni hibrit çalışma modellerine duyulan güvenin, uzaktan denetleme önlemlerinin daha fazla uygulanmasıyla tehlike altında olabileceğini ortaya çıkaran küresel bir araştırmanın sonuçlarını paylaştı. Vanson Bourne’un VMware adına gerçekleştirdiği The Virtual Floorplan: New Rules for a New Era of Work araştırmasına göre ankete katılan şirketlerin yüz- de 70’i, hibrit çalışma yöntemine geçildiğinden beri çalışanların verimliliğini gözlemlemek için denetim önlemlerini uygulamayı planlıyor ya da halihazırda uyguluyor. Bu şirketlerin aldığı önlemler arasında e-postanın (yüzde 44), web hareketlerinin (yüzde 41), birlikte çalışma araçlarının (yüzde 43) denetimi, video gözetimi (yüzde 29), web kameraları üzerinden dikkat takibi (yüzde 28) ve tuş kaydedici (keylogger) yazılım- Araştırma: Çalışanları Denetleme Önlemleri Güveni Zedeleyebiliyor 36
  • 37.
    37 lar (yüzde 26)yer alıyor. Ancak bu tür önlemleri uygu- layan şirketlerin yüzde 39’u ve uygulamak için adım atan şirketlerin yüzde 41’i, personel devir hızının “son derece fazla” veya “fazla” olduğunu aktarıyor. Araştırma bulguları, şirketlerin çalışan performansını günlük aktiviteye bağlı kalmadan değerlendirmek için oluşturacağı yöntemde kurulması gereken hassas bir denge olduğunu gösteriyor. Çalışanlar açısından bakıl- dığında dörtte üçü (yüzde 75), dağıtık bir çalışma orta- mına geçmenin, işverenlerin ofiste geçirilen zaman gibi geleneksel ölçütler yerine performansa değer verdiği anlamına geldiğini aktarıyor. Çalışanların yüzde 79’u uzaktan çalışma teknolojilerinin daha önce hiç olmadı- ğı kadar verimli çalışabilmelerini sağladığını söylüyor. Şirketlerin yüzde 74’ü de çalışanların verimliliğini ölçmek için yeni yollar oluşturmak zorunda olduğunu paylaşıyor. Bu şirketlerin yüzde 55’i iş yüklerini tar- tışmak için yöneticilerle düzenli görüşmeler yapmak, yüzde 53’ü yapılan işi ve karar kılınan çıktının de- ğerlendirilmesi ve yüzde 47’si de yeni proje yönetim yazılımı kullanmak gibi performans odaklı çözümlerle çalışanların verimliliğini gözlemleyebildikleri yeni yol- lar geliştirdiklerini belirtiyor. Artık direktörlerin birkaç metre ilerideki bir alanda ça- lışmadığı bu düzende işverenler, çalışanlarının verim- liliğini gözlemleyebileceği ve ölçebileceği yeni yollar geliştiriyor. Araştırmaya katılan on çalışanın yaklaşık altısı (yüzde 59), şirketlerinin hibrit çalışmaya geçiş kapsamında verimliliklerini izlemek için yeni yollar geliştirmek zorunda olduğunu kabul ediyor ama şeffaf- lık kritik bir rol oynamaya devam ediyor. Çalışanların dörtte biri (yüzde 24), şirketlerinin verimliliğini takip etmek için cihazlarında izleme sistemlerini kullanıp kullanmadığını bilmiyor. VMware Son Kullanıcı Bilişimi Genel Müdürü ve Kı- demli Başkan Yardımcısı Shankar Iyer, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Dünyanın dört bir yanında şirketle- rin beyaz yakalıların her an ofiste olmasını gerektir- meyen hibrit bir modele kalıcı olarak geçiş yaptığını görüyoruz. Bu geçiş ile birlikte işverenlerin eskiden yanında bulundukları çalışanlarını gözetim araçlarıyla denetlerken dikkatli olması gerekiyor. Gözlemleme ve performans birbirinden çok farklı kavramlar. Dijital çalışma alanı araçları insanların her yerden çalışabil- mesini sağlıyor ve gerçekleştirdiğimiz araştırma da çalışanların daha değerli görüldüğünü ve güvenildiğini hissettiğini gösteriyor. ‘Gizlilik ve rakamlarla’ şeffaflı- ğın ve ölçümün yeterli olmadığı ortamlarda çalışanla- rın bağlılığı azalıyor ve son derece rekabetçi ve zor- luklarla dolu kalifiye eleman dünyasında yetenekli bir çalışan şirketten ayrılabiliyor.” Çalışanların denetlenmesi, The Virtual Floorplan araş- tırmasında ele alınan farklı konulardan bir tanesi. Araştırmanın En Önemli Bulguları Çalışanların kullandığı dijital araçlar üzerinden yeni ‘iş ekipleri’ oluşuyor. Hibrit çalışmanın belli bir düzene oturmasıyla yeni bir ofis planı oluşuyor. Fiziksel yakın- lıktan çok samimiyete, paylaşılan hedeflere ve değer- lere dayanan bir “sanal kat planı”, yeni kuralların yanı sıra çalışanların, liderlerin ve ekiplerin başarısında rol oynayan yeni faktörlerle birlikte geliyor. Şeffaflıkta ve güvende yeni bir döneme girildi. Merkezi kontrolün ve yüz yüze etkileşimin azalmasıyla şeffaflık ve güven, liderlerin hibrit bir dünyada ilerleyebilmek ve şirketlerini ortak bir çatı altında buluşturabilmek için mutlaka benimsemesi gereken önemli özellikler haline geliyor. Güvenlik artık bir ekip işi. Sanal kat planı çalışanlara birçok özgürlük sunabiliyor ama BT için güvenlik risk- lerini de beraberinde getiriyor. Uygulamalar, cihazlar ve ağlar üzerinde doğrudan kontrolün azalmasıyla BT ekipleri güvenliğin artık bir ekip işi olduğu düzende faaliyet gösteriyor. Metodoloji VMware, anketin gerçekleştirilmesi için Haziran-Ağus- tos 2021 arasında bağımsız bir araştırma şirketi olan Vanson Bourne ile birlikte çalıştı. İK, BT ve kurumsal karar vericilerin yanı sıra BT, imalat, mühendislik ve üretim, finansal hizmetler, kurumsal ve profesyonel hizmetler, perakende ve toptan satış, enerji, petrol/gaz ve kamu hizmetleri, dağıtım ve ulaşım, kamu sağlığı, inşaat ve mülkiyet, kamu eğitimi, telekomünikasyon, tüketici hizmetleri, yerel yönetim, merkezi hükümet, medya ve eğlence, özel eğitim, özel sağlık hizmeti ve konaklama gibi farklı sektörlerde görev alan çalışanlar- dan oluşan 7.600 kişi ankete katıldı. Ankete katılan her şirketin dünya çapında 500 veya daha fazla çalışanı bu- lunuyor. Ankete katılan ülkeler arasında Birleşik Kral- lık, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Rusya, Polonya, Norveç, İsveç, İspanya, BAE, Suudi Arabistan, ABD, Kanada, Japonya, Avustralya, Hindistan, Çin, Singapur ve Güney Kore yer alıyor. 37
  • 38.
    38 2021 siber suçlularınşu ana kadar en çok gelir elde ettikleri yıllardan biri oldu. Geride bıraktığımız yılın sadece ilk yarısında yaklaşık 19 milyar kayıt ifşa edildi. Yeni yıla başlarken, dijital hayatımızı da gözden geçirmemiz, yeni kararlar almamız gerekiyor. İ yi bir güvenlik anlayışı, kimlik dolandırıcılığı ve maddi kayıp riskinin azalması anlamına geliyor. Bu dolandırıcılıkların maliyeti, 2020 yılında 56 milyar ABD dolarına ulaştı ve dolandırıcılıkların çoğu çev- rimiçi ortamda gerçekleşti. Sorunun büyüklüğünü anlayabilmek için ABD Kimlik Hırsızlığı Bilgi Merkezi verilerinin göz önüne alınması gerekiyor. Verilere göre, ABD’deki kimlik hırsızlığı kurbanlarının üçte biri do- landırıcılık nedeniyle yiyecek almak veya faturalarını ödemek için yeterince paralarının olmadığını belirti- yor. ESET uzmanları, 2022’de siber hijyenin artırılarak dikkatli davranılmasını ve aşağıda paylaşılan 10 kötü alışkanlığın bırakılmasını öneriyor: Güncel Olmayan Yazılım Kullanmak Bilgisayarınızdaki ve cihazlarınızdaki işletim sistemleri- nin, tarayıcıların ve diğer yazılımların güvenlik açıkları, siber suçluların saldırabileceği en iyi yerlerdir. Otomatik güncelleme işlevini etkinleştirdiğinizde ve istendiğinde güncellemeyi onayladığınızda, bu konu günlük hayatını- zı çok fazla engellemez. Zayıf Parola Güvenliği Parolalar, dijital dünyamızın kapısının anahtarlarıdır. Ne yazık ki bugünlerde hatırlamamız gereken çok fazla pa- En Kötü 10 Siber Güvenlik Alışkanlığı 38
  • 39.
    39 rola olduğundan, buparolaları yeterince güvenli şekilde kul- lanmıyoruz. Birden çok hesap için aynı parolayı kullanmak ve tahmin etmesi kolay giriş bilgileri belirlemek, bilgisayar korsanlarına oldukça fazla avantaj sağlıyor. Bu saldırganlar yazılım kullanarak zayıf şifrelemeleri kırar, yaygın olarak kullanılan varyantları dener ve ele geçirilen parolaları diğer hesaplarda da kullanmaya çalışır. Bunun yerine güçlü ve benzersiz parolaları veya giriş anahtarlarını hatırlamak için bir parola yöneticisi kullanın.Ayrıca mümkün olan tüm he- saplarda iki faktörlü kimlik doğrulamaya (2FA) geçiş yapın. Herkese AçıkWi-Fi Ağı Kullanmak Bugünlerde daha fazla dışarı çıkmaya başladık. Bu nedenle, herkese açık Wi-Fi ağları daha fazla kullanılıyor.Ancak bu riskli bir konu. Güvende olmak için ortak alanlardaki bu erişim noktalarını kullanmaktan kaçınmalısınız. Kullanmak zorunda olduğunuz durumlarda, genel ağa bağlıyken önemli hesaplarınıza giriş yapmayın. Tıklamadan Önce Düşünmemek Kimlik avı, en çok gelir sağlayan dolandırıcılık türle- rindendir. Sosyal mühendislik olarak bilinen bir teknik kullanılır. Sosyal mühendislikte saldırganlar, kurbanlarını kandırarak kötü amaçlı bir bağlantıya tıklamasını veya kötü amaçlı yazılım yüklü bir eki açmasını sağlamaya çalı- şır. İçimizdeki iyi niyetli duygulardan faydalanır ve acil bir durum olduğuyla ilgili iletilerle hızlı bir şekilde karar ver- memizi sağlamaya çalışırlar. Bu saldırıları bertaraf etmek için uygulamamız gereken en önemli kural, düşünmeden tıklamamaktır. Gelen e-postanın gerçek olduğundan emin olmak için gönderen kişiyi veya şirketi iki kere kontrol edin. Acele hareket etmeyin. Tüm Cihazlarda Güvenlik Kullanmamak Gelir sağlayan siber tehditlerin bulunduğu bir çağda bilgisa- yarlarınızda ve mobil cihazlarınızda saygın bir sağlayıcının kötü amaçlı yazılımlara karşı korumasını kullanmalısınız. raştırmaya göre, her yıl bu cihazları neredeyse 5 bin saat kullanıyoruz. Bu süre zarfında kötü amaçlı uygulamalarla ve web siteleriyle karşılaşma olasılığımız oldukça fazla. Cihazı- nızı hemen koruma altına alın. Güvenli Olmayan Web Sitelerini Kullanmak HTTPS sitelerinde, web tarayıcınızdan girdiğiniz siteye giden trafiği korumak için şifreleme kullanılır. Bunun iki amacı vardır. Web sitesinin gerçek olduğunu, kimlik avı veya dolandırıcılıkla ilgili bir web sitesi olmadığını doğrulamak; siber suçluların parolalarınızı ve finansal bilgilerinizi çalmak üzere iletişimlerinize gözetlemediğinden emin olmak. Gü- nümüzde birçok kimlik avı sitesi HTTPS kullandığından bu yüzde 100 garanti yöntem değildir ancak iyi bir başlangıçtır. Her zaman kilit sembolünün olmasına dikkat edin. İş ve Özel Hayatınızı Paylaşmak Bir çoğumuz son iki yılın büyük bir kısmını, iş ve özel hayatlarımızı birbirinden ayıran keskin çizginin kaybol- duğu, iki tarafın birbirine karıştığı bir şekilde yaşadık. Bu çizgi belirsizleştikçe siber riskler de artıyor. Tüketici alışverişine yönelik sitelere ve diğer sitelere giriş yapmak için iş e-postalarının ve parolaların kullanımını düşü- nün. Bu sitelerdeki verilerin güvenliği ihlal edilirse ne olur? Bilgisayar korsanları, kurumsal hesaplarınızı ele geçirebilir. Ayrıca iş için güvenli olmayan kişisel cihazla- rın kullanılması da riski artırır. Telefonda Bilgilerinizi Paylaşmak Sesli kimlik avı olarak da bilinen sesli kimlik hırsızlığı, e-posta ve SMS tabanlı kimlik avı hırsızlığında olduğu gibi kullanıcıları kandırıp bir şeye tıklamalarını sağlamak üzere sosyal mühendisliği kullanır. Dolandırıcılar, saldırıyı gerçek bir iletişim gibi göstermek için genellikle gerçek numarayı gizler. Başlıca kural, telefonda hiçbir hassas bilgiyi paylaş- mamaktır. Kim olduklarına ve nereden aradıklarına bağlı olarak, arayan kişinin verdiği numarayı kullanmadan şirketi doğrudan arayarak bilgileri kontrol edin. Yedekleme Yapmamak Fidye yazılımı, her yıl şirketlere yüz milyonlarca dolara mal oluyor. Dolayısıyla, bazen tüketicileri bekleyen birçok var- yant olduğunu unutuyoruz.Aniden evdeki bilgisayarınızın kilitlendiğini düşünün.Aile fotoğrafları ve önemli iş belge- leri dahil olmak üzere bilgisayarınızdaki ve büyük ihtimalle bulut depolamadaki tüm veriler sonsuza kadar kaybolabilir. Düzenli yedekleme, kötü durumlarla karşılaşmanız ihtimali- ne karşı içinizin rahat olmasını sağlar. Akıllı Telefonunuzu Korumamak Avrupa’daki evlerin neredeyse üçte biri sesli asistan, akıllı televizyon ve güvenlik kameraları gibi elektronik cihazlarla donatılmıştır. Ancak sağladıkları bağlanabi- lirlik ve makine zekası özellikleri, bu cihazların suçlular için ilgi çekici bir hedef haline gelmelerini de sağlar. Diğerlerine saldırmak üzere botnetlere dönüştürmek için ele geçirilebilirler veya diğer cihazlara ve verilere erişim sağlamak için kullanılabilirler. Bu cihazları güvende tut- mak için, başlangıçtaki varsayılan parolaları değiştirin. Ayrıca, ürünlerindeki bilinen güvenlik açıklarını onardı- ğına dair takip kaydı bulunan satıcıları seçtiğinizden ve elektronik bir cihaz almadan önce olası güvenlik açıkla- rını araştırdığınızdan emin olun. 39
  • 40.
    40 Intel, paketlemede 10kattan fazla yoğunluk ve %30'un üzerinde mantık ölçeklendirme iyileştirmelerini hedefliyor ve klasik silikon transistörlerin ötesini planlıyor. K ararlı bir şekilde Moore Yasasının izinden giden Intel, önümüzdeki on yılda bilgi işlemi ilerletme ve hızlandırmada kilit bir rol oyna- yan paketleme, transistör ve kuantum fiziği atılımlarını açıklıyor. Intel, IEEE Uluslararası Elektron Cihazları Toplantısı (IEDM) 2021’de hibrit bağlama ile 10 kattan fazla yoğun- luk iyileştirmesi, transistör ölçeklendirmede %30 ila %50 alan iyileştirmesi, yeni güç ve bellek teknolojilerinde bü- yük atılımlar ve bilgi işlemde devrim yaratabilecek yeni fizik kavramlarına giden yolu ana hatlarıyla açıkladı. Neden Önemli? Ana bilgisayarlardan cep telefonlarına kadar her tek- noloji neslinin taleplerini karşılayan bilgi işlem inovas- yonları, Moore Yasasının izinden gitti. Bu evrim, sınırsız veri ve yapay zekâ ile yeni bir bilgi işlem çağına girmekte olduğumuz günümüzde de devam ediyor. Sürekli inovasyon, Moore Yasasının geçerliliğini sürdür- Moore Yasasının Geçerliliği 2025’ten Sonra da Devam Edecek mi? 40
  • 41.
    41 menin temel taşıdır.Intel’in Bileşenler Araştırma Grubu, üç kilit alanda inovasyona kendini adadı: daha fazla transistör sağlamak için elzem ölçeklendirme teknoloji- leri; güç ve bellek kazançları için yeni silikon yetenekleri ve bilgi işlemin mevcut işleyişinde devrim yaratacak yeni fizik kavramlarının keşfi. Bu hafta IEDM 2021’de açıklanan atılımlar, Intel’in Mo- ore Yasasının geçerliliği ve yararlarını 2025’ten sonra da sürdürme yolunda olduğunu gösteriyor. Bunu Nasıl Yapıyoruz? Teknoloji Geliştirme’nin parçası olan Bileşenler Araştır- ma Grubu, Intel için yarı iletken süreci araştırmasının ön saflarında yer alıyor ve IEDM 2021’de değinilen üç temel alana odaklanıyor. Intel, gelecek ürünlerinde daha fazla transistör sunmak için elzem ölçeklendirme teknolojile- rinde önemli araştırmalar yürütüyor: Şirketin araştırmacıları, hibrit ara bağlantının tasa- rım, proses ve montaj güçlüklerine yönelik çözümleri ana hatlarıyla açıkladı ve paketlemede 10 kattan fazla bağlantı yoğunluğu iyileştirmesini öngördü. Temmuz ayındaki Intel Accelerated etkinliğinde, Intel 10 mikron altı “bump pitch”lere olanak tanıyan ve 3D istifleme için ara bağlantı yoğunluğunda bir büyüklük artışı sağlayan Foveros Direct’i tanıtma planlarını duyurmuştu. Eko- sistemin ileri paketlemeden yararlanabilmesi için, Intel hibrit bağlama chiplet ekosistemini etkinleştirmeye ilişkin yeni endüstri standartları ve test prosedürlerinin belirlenmesi için de çağrıda bulunuyor. Gate-all-around RibbonFET’ini aşmayı hedefleyen Intel, her milimetre- kareye daha fazla transistör sığdırarak Moore Yasasının ilerlemesinin sürmesi için, azami seviyede %30 ila %50 mantık ölçeklendirme iyileştirmesine ulaşmak amacıyla çoklu (CMOS) transistörleri istifleme yaklaşımıyla önü- müzdeki FinFET sonrası çağın hâkimi olacak. Bunun yanında Intel, yalnızca birkaç atom kalınlığında- ki yeni malzemelerin konvansiyonel silikon kanalların sınırlamalarını aşan transistörleri yapmak için nasıl kullanılabileceğini gösteren ileriye dönük araştırmalarla Moore Yasasının Angstrom çağına doğru ilerlemesine giden yolun taşlarını döşüyor ve önümüzdeki on yılda daha da güçlü bilgi işlem için her kırmık (die) alanı için milyonlarca transistöre olanak sağlıyor. Intel, silikona yeni yetenekler katıyor: GaN tabanlı güç anahtarlarının silikon tabanlı CMOS’a 300 mm’lik bir plaka üzerinde dünyada ilk kez entegre edilmesinin getirdiği daha verimli güç ve bellek teknolojileri. Bu, CPU’lara düşük kayıp ve yüksek hızla güç sağlamak için zemin hazırlarken, anakartın bileşenlerini ve kapladığı alanı da azaltıyor. Başka bir gelişme de, oyundan yapay zekâya kadar bilgi işlem uygulamalarının giderek artan karmaşıklığının üstesinden gelmek için daha fazla bellek kaynağı sağ- layabilen olası yeni nesil gömülü DRAM teknolojisi için yeni ferroelektrik malzemeler kullanan, Intel’in endüstri lideri, düşük gecikmeli okuma/yazma yetenekleri. Intel, silikon transistör tabanlı kuantum bilgi işlemle muazzam bir performansa ulaşmanın ve de oda sıcak- lığındaki yeni cihazlarla büyük bir enerji verimliliği sağlayan bilgi işlem için yepyeni anahtarların peşinde. Bunlar, gelecekte tamamen yeni fizik kavramlarını kulla- narak klasik MOSFET transistörlerin yerini alabilir. Intel, IEDM 2021’de oda sıcaklığındaki bir manyetoe- lektrik dönü-yörünge (MESO) mantık cihazını deneysel olarak dünyada ilk kez göstererek, nano ölçekli mıknatıs- lara dayalı yeni bir transistörün üretilmesinin mümkün olduğunu kanıtlamış oldu. Intel ve IMEC, cihaz entegrasyonu araştırmalarını tama- men fonksiyonel bir spin-tork cihaz yaratmaya yaklaştır- mak için spintronik malzemelere ilişkin araştırmalarında ilerleme kaydediyor. Intel, CMOS üretimine benzeyen ve gelecek araştırmalar için sonraki adımları belirleyen ölçeklendirilebilir kuan- tum bilgi işlemin gerçekleşmesi için tam 300 mm kübit proses akışlarını da sergiledi. Intel Kıdemli Üyesi ve Bileşenler Araştırma Genel Müdürü Robert Chau şunları söylüyor: “Intel’de, Moore Yasasının geçerliliğini sürdürmek için gereken araştırmalar ve inovasyonlar hız kesmeksizin devam ediyor. Bileşenler Araştırma Grubumuz, endüst- rimiz ve toplum için hayati önem taşıyan güçlü bilgi işleme yönelik doyumsuz talebi karşılamak için devrim niteliğinde prosesler ve paketleme teknolojilerini hayata geçirecek kilit araştırma atılımlarını IEDM 2021’de paylaşıyor. Bu, en iyi bilim insanlarımız ve mühendisle- rimizin bitmek tükenmek bilmeyen çalışmasının sonucu. Moore Yasasını sürdürmek için inovasyonların ön safla- rında yer almaya devam ediyorlar.” 41
  • 42.
    42 BT Günlüğü TestMerkezi her ay yeni çıkan ürünleri mercek altına alıyor. Deneyimli bir kadro ile özellikle mobil hayatın inceliklerine parmak basacak olan BT Günlüğü, sunuculardan tutunda basit bir cep telefonuna kadar düşünebileceğiniz her türden ürünü sizlere anlatmak ve açıklamak için çabalayacak. Eskiden kurumsal ve son kullanıcı olarak iki ayrı ürün grubu pazarı bulunuyordu, fakat son yıllarda bu pazar ayrımı yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Kurumsal pazara hitap eden ürünlerin çalışan kullanıcılar için tasarlandığı bir gerçek. Ama şunu da unutmamamız gerekiyor her kurumsal kullanıcı aynı zamanda bir son kullanıcı ve birçok çalışan kendi gündelik hayatta kullandığı cihazı aynı zamanda işyerinde de kullanıyor. Yapacağımız ürün incelemelerindeki amacımız ise siz değerli okuyucularımıza satın alma kararı konusunda yardımcı olabilmek. Bu konuda aklınıza gelebilecek herhangi bir soruyu istediğiniz zaman bizlere sorabilirsiniz. Bir e-posta kadar uzağınızdayız.... E-Posta adresimiz: [email protected] donanım
  • 43.
    43 Tümleşik en sonyazılım ve yükseltmelerle, Huawei Wat- ch 3 Pro yeni bir kullanıcı deneyimi sunmakla kalmıyor, aynı zamanda birçok açıdan önemli iyileştirmeler sunu- yor. Watch 3 Pro ‘nun tek başarılı şekilde klas bir akıllı saat olduğunu kolayca anlayabilirsiniz. Yüksek kaliteli deri kayışından Titanyum saat kasasına kadar Watch 3 Pro her anlamda birinci sınıf görünüyor ve hissettiriyor. Titanyum saat kasasının benimsenmesi, hafif yapısı saye- sinde ekstra dayanıklılık ve daha fazla konfor vaat ediyor. Sadece 64 gram (kayış hariç), tüy kadar hafif olan Huawei Watch 3 Pro, bilekte ağırlık yapmıyor ve gün boyunca veya uyurken bile herhangi bir rahatsızlık hissettirmiyor. 22 mm’lik bir deri kayış kolayca çıkarılabilir ve gerekti- ğinde diğer resmi veya üçüncü taraf kayışlarla değiştiri- lebilir. Bu, egzersiz yaparken kayışı silikon kayışla veya o günkü kıyafetinize uyan herhangi bir kayışla değiştirebi- leceğiniz anlamına geliyor.Huawei Watch 3 Pro Huawei Watch 3 Pro Ekranı ve Yazılım En önemli konuya gelince, Huawei Watch 3 Pro, ultra keskin 466 x 466 piksel ekran çözünürlüğü sunan 1.43 inç AMOLED ekrana sahip. Canlı ve çarpıcı renklerin yanı sıra saatin ekranı, kullanan için kesinlikle keyifli bir görsel şölen. Doğal olarak, bir AMOLED ekrana sahip olmak, Watch 3 Pro’nun Her Zaman Açık Ekranı destek- lediği anlamına geliyor. Ekran tasarımını isteğinize göre kolaylıkla değiştirebiliyorsunuz. Yazılım tarafına baktığı- mızda: Huawei Watch 3 Pro, LiteOS yerine şirketin tescilli HarmonyOS işletim sistemi tarafından yönlendirilen ilk Huawei giyilebilir ürünleri olarak karşımıza çıkıyor. Yeni HarmonyOS, geleneksel liste tarzı menüden daha canlı ve etkileşimli hissettiren yepyeni bir Izgara tarzı uygulama menüsü sunuyor. Benzer şekilde, yeni Izgara stili menü de uzun bir listede gezinmeye gerek kalmadan uygulama aramayı kolaylaştırıyor. İlginç bir şekilde, ekrandan uygulamaları yakınlaştırabili- yor veya uzaklaştırabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra, saatin sağ kenarı boyunca yer alan döner tuşu basitçe çevirerek de aynısını elde edebilirsiniz. Şu anda AppGallery’den indirilebilecek haritalar, radyo hizmetleri, sözlükler ve hatta oyunlara kadar yüzlerce uygulama var. Bu arada kesinlikle daha fazla uygulama eklenecek, ancak giyilebilir cihazlar için AppGallery’nin henüz emekleme aşamasında olduğunu düşünürsek, uygulamaların çeşitliliğinin şimdiden başarılı olduğunu söylememizde fayda var. eSIM desteği Huawei Watch 3 Pro ‘nun saatin telefonla bağlantısı kesildiğinde bile arama yapabileceği veya cevaplayabileceği anlamına geliyor. Aramalar doğrudan saatin mikrofonu ve hoparlörü aracılığıyla veya harici bir bluetooth kulaklık aracılığıyla yapılabiliyor. Son olarak, Watch 3 Pro, Huawei akıllı telefon kullanıcıları için tanıdık gelebilecek Huawei’nin kendi sesli yardımı Celia ile birlikte geliyor. Watch 3 Pro’yu kullanarak ge- çirdiğim son üç hafta boyunca, yoğun kullanımda 6 ila 7 günlük, orta düzeyde kullanımda ise yaklaşık iki hafta pil ömrü tüketti. Huawei Watch 3 Pro, gelişmiş tasarımı ve Huawei akıllı saatlerini her zamankinden daha akıllı hale getiren zengin özelliklere sahip iç yapısıyla hiç şüphesiz bu yıl sahip olduğumuz en umut verici akıllı saatlerden biri. Bence yeni Huawei Watch 3 Pro ‘nun en büyük gelişme- leri, özellikle saatin bir akıllı telefona daha az bağımlı olmasını sağlayan ve ayrıca bağımsız bir cihaz olarak daha iyi işlev görmesini sağlayan eSIM ve Wi-Fi deste- ğinin eklenmesi. İlk HarmonyOS Akıllı Saat Huawei Watch 3 Pro Yaklaşık bir yıllık beklentinin ardından Huawei, kendi adına birçok ilke imza atan yepyeni Huawei Watch 3 Pro ile akıllı saat sahnesine geri döndü. Bu yeni ürün ilk HarmonyOS akıllı saat ve eSIM destekli ilk Huawei akıllı saat unvanları ile göze çarpıyor. Teknik Özellikler: Ekran: AMOLED 1.43 inç 466 x 466 pixels İşletim sistei: HarmonyOS 2.0 Batarya: 790 mAh Depolama ve Bellek: 16GB ve 2GB Boyutlar: 48 x 49.6 x 14 mm Ağırlık: 63 gram
  • 44.
    44 Oppo Reno6, buzmavisi ve yıldız siyahı olmak üzere ik farklı renk seçeneğiyle geliyor. Bize deneyimleyebil- memiz için buz mavisi rengi geldi. Ürün, yanlardan yu- muşatılmış hatlara ve pürüzsüz bir arka yüzeye sahip. Değien ışık açıları neticesinde de arka yüzeyin farklı renk tonları sunabildiğini görüyoruz. Kolay kolay kir ve parmak izi tutmuyor da. Daha sağlam ve temiz kulla- nım için kutuda gelen koruyucu şeffaf kılıfı kullanma- nızı öneriyoruz. Pek Çok İhtiyaca Uygun Ekran Oppo Reno, 6.4 inç değerde Amoled ekrana sahip. FHD+ çözünürlük sunan ekran, hem iç hem de dış mekân kullanımları için uygun. Dokunuşlara hızlı ce- vaplar veriyor ve film izlemekten sosyal medya gezin- tilerine kadar farklı ihtiyaçlarınızı karşılayabiliyor.Di- yelim ki uzun süreli kullanım gerçekleştireceksiniz ve gözlerinizin rahatsız olmasını istemiyorsunuz. Öyleyse göz konforu modunu açabilirsiniz. Hatta uzun soluklu okumalarınız için siyah beyaz görüntülemeyi de aktif- leştirebilirsiniz.Ekranın bir diğer güzel tarafı ise, 90Hz yenileme hızına sahip olması. Böylece ekrandaki de- taylarla daha akıcı, pürüzsüz olarak karşılaşıyorsunuz. Tabii güvenlik de önemli. Ekranda parmak izi okuyucu sensör de bulunuyor ve hızlı çalışıyor. Oppo Reno6’da Snapdragon 720G çipseti kullanılıyor. Bunun yanında 8GB RAM ve 128GB dahili depolama var. İsterseniz microSD kart ile artırma yapabilirsiniz. Android 11 işletim sistemi ve Oppo’nun kullanışlı arayüzüyle gelen telefonda, ön yüklü olarak pek çok popüler oyun ve uygulama da bulunuyor. WhatsApp, Facebook ve PUBG Online gibi örneklerden söz ede- biliriz. Bunların yanında bir de Call of Duty Mobile’ı kurup oynadık ve uzun süreli deneyimlerde dahi güzel sonuçlar elde ettik. Yapay Zekâ Destekli Dörtlü Kamera Sistemi Telefonun arka tarafında yapay zekâ destekli dörtlü ka- mera sistemi bulunuyor: 64+8+2+2MP.64MP ana kame- ra, iyi ışıklı ortamlarda iyi fotoğraf ve videolar çekebil- menizi sağlıyor. 8MP ultra geniş açılı kamera, kalabalık çekimler ve manzara çekimleri için ideal. Bunlara ek olarak bokeh ve makro sensörler sayesinde de çekim çeşitliliği elde edebiliyorsunuz. Telefon, size pek çok farklı çekim seçeneği sunuyor. Bokehli portreler çekebi- lir, çift kamera moduyla aynı anda iki kameradan kayıt alabilir, iki farklı görüntüyü tek video haline getirerek orijinal sonuçlara imza atabilirsiniz. Arka kameranın 4K 30FPS ve 1080p 60FPS değerler- de videolar çekebildiğini de belirtelim. Ön kamera ise 44MP değerde ve gerçekten güzel sonuçlar veriyor. Sel- fie’ler ve görüntülü görüşmeler için ideal performansı var. Ayrıca, hızlı ve ağır video çekim özellikleri burada da mevcut. Ön kameranın 1080p video çekebildiğini de ekleyelim. Hızlı Şarj Destekli 4310 mAh Pil Telefon, 4310mAh pile sahip ve bu pil, 50w hızlı şarj desteği sunuyor. Böylece pili normale kıyasla daha kısa sürede şarj edebiliyorsunuz. Ürün, tek şarj ile yoğun kullanımda bir günü rahatlıkla geride bırakmanıza yardımcı oluyor. Bu arada, Oppo Reno6’da Bluetooth 5.1 ve NFC gibi bağlantı teknolojilerinin olduğunu da ekleyelim. Yapay Zekâ Destekli Kamera Oppo Reno6 Oppo, pazardaki diğer üreticilerin modellerine kıyasla, genellikle daha ince ve hafif telefonlar yapmayı seven bir marka. Bu bağlamda, Oppo Reno6 ‘nın da böyle olduğunu söyleyebiliriz. Teknik Özellikler: İşlemci: Qualcomm SM7125 Snapdragon 720G Ekran: AMOLED 6.4 inç 1080 x 2400 pixel Bellek: 8 GByte Kapasite: 128 GBYte Arka/Ön kamera: 64+8+2+2 / 44 MP Pil: 4130 mAh donanım
  • 45.
    45 TCL Movetime MT42,14.8mm kalınlıkta ve 57 gram ağırlıkta. Kasa boyutundan kullanılan kayış tipine ve hafiflik detayına kadar çocukların rahatlıkla kullanabi- leceği bir ürün. Bunu sadece biz değil, ürünü deneyim- leyen minik arkadaşlarımız da ifade ediyor. Ek olarak, istenildiğinde kayışlarını da kolaylıkla çıkarıp değiştire- bilirsiniz. Tabii ki çocuklar, sürekli hareket halinde olmayı, oyun oynamayı ve arkadaşlarıyla keyifli vakitler geçirmeyi se- ver. Bu sebeple de ürünlerin sağlam olması, uzun ömürlü kullanım için önemlidir. MT42, veliler olarak içinizi rahat ettirecektir. Cihazın IP65 suya ve toza karşı dayanıklılık sertifikası da bulunduğunu belirtelim. Ürünle ilk karşı- laştığımızda dikkatimizi çeken detay, büyük bir ekrana sahip olması. Bu sayede hem daha iyi görüntüleme hem de minik arkadaşlarımızın daha rahat kullanabilmeleri mümkün oluyor. Dokunuşlara iyi cevaplar veriyor. 1.54 inç değerdeki LCD ekran, dış mekân kullanımlarında da iyi bir görüntüleme kalitesine sahip, ki bu sayede özellikle çocuğunuz dış mekândayken endişelenmiyorsunuz. Bir ebeveyn olarak saat üzerinde iyi bir kontrol oluşturmak ve çocuklarınızı takip etmek için TCL’in Connect uygula- masını indirmeniz gerekiyor. Bu uygulamayı Android ve iOS uygulama marketlerinden ücretsiz olarak indirebilir- siniz. Sonrasında, saatin yazılım güncelleme seçeneğine göz atmayı da ihmal etmeyin. Biz, saati kutudan çıkar- dıktan hemen sonra gelen güncellemeyi yaptık ve ondan sonda deneyim sürecini takip ettik. TCL Connect uygulaması, size pek çok detay sunuyor. Saat üzerinden arama yapılacak numaraları kontrol edebilir, acil durumları takip edebilir, çocuğunuz için güvenli bölge oluşturabilirsiniz. Saatin kullanımı kolay bir arayüzü var. Kullanıcıların minik arkadaşlarımız olduğunu düşünürsek, bu güzel bir detay. Birkaç doku- nuşla uygulamalar arasında gezinti yapılabilir, ayarlarda düzenlemeler yapılabilir, sesli ve görüntülü aramalar gerçekleştirilebilir. Fotoğraf ve video çekimi gibi özellik- ler de var. Ayrıca, eğlenceli molalar için oyunlar da bu- lunuyor. Ürünün ön kısmında 2MP değerde kamera yer alıyor. Minik arkadaşlarımızın da deneyimleri itibarıyla, hem ses hem de görüntü kalitesinin iyi düzeyde olduğu- nu söyleyebiliriz. Saatin üzerinde 1 hoparlör ve 1 tane de mikrofon yer alıyor. Bu sayede sorunsuz iletişim gerçek- leştirilebiliyor. Tabii ki konu çocuklar olunca, “gerçek zamanlı takip” de önemli. Öyle ya, çocuğunuz okulday- ken ya da oyun oynamak için dışarıya çıktığında, onu istediğiniz her an takip edebilmek istersiniz. Ürün, GPS özelliği sayesinde çocuklarınızı gerçek zamanlı olarak takip edebilmenize, o an nerede olduğunu öğrenmenize yardımcı oluyor. Görüntülü Arama Desteği Peki ya pil ve şarj detayları neler? TCL Movetime MT42, 850mAh pile sahip. 4.5G modunda kullanıldığında, tek şarj ile 2 güne kadar kullanılabiliyor. Standby, yani bekleme modundayken de tek şarj ile 7 güne erişebi- liyor. Ürün, beraberinde gelen microUSB şarj kablosu aracılığıyla kolaylıkla şarj edilebiliyor. Son sözlere gelecek olursak TCL Movetime MT42, öncelikle renkli bir tasarıma sahip, ki çocukların bu tasarımı seveceğini düşünüyoruz. Sonrasında, büyük bir ekrana ve fiziksel tuşa yer verilmesi, kolay görüntüleme ve kullanım için ideal. Tabii görüntülü arama gerçekleştirmek, microUSB kablo ile kolay şarj ve güvenlik detayları da içinizi rahat ettirecek detaylar. Çocuklar İçin İdeal Seçim TCL Movetime MT42 TCL Movetime MT42 akıllı saat, hem ailelerin huzurlu şekilde çocuklarını takip edebilmesini ve çocukların da okuldayken ya da oyun oynarken ailesiyle iletişimde kalabilmesini ve yeni detaylar keşfedebilmesini amaçlıyor. Teknik Özellikler: Ekran: 1.54 inç 240 x 240 piksel Batarya: 800 mAh Batarya süresi: 48 Saat (ortalama kullanımda) Boyutlar: 48.5 x 42 x 14.8 mm Ağırlık: 57 gram
  • 46.
    46 donanım Oppo Watch Free,vanilya ve siyah olmak üzere iki fark- lı renk seçeneğiyle geliyor. Bize deneyimleyebilmemiz için vanilya rengi geldi. Açıkçası siyah renkteki ürünler birbirlerine benzeyebiliyor. Bu bağlamda, vanilya rengi- nin bir farkındalık oluşturduğunu rahatlıkla söyleyebi- liriz. Kayışlarla birlikte toplamda 32,6 gram ağırlıktaki ürün, hafif ve kolay kullanım sunuyor. Kayış malzemesi ola- rak silikon tercih edilmiş ve mini dokulu yapısı akıllar- da deri hissi uyandırıyor. Kayışı bileğinize göre ayarlar- ken herhangi bir tuştan yardım almıyorsunuz. Ayrıca kayışları kolaylıkla çıkarabileceğinizi de belirtelim. 10.6mm kalınlıktaki ürünün 5ATM suya karşı dayanıklı olduğunu da söylemeliyiz. Oppo Watch Free, Android ve iOS işletim sistemli akıllı telefonlarınızla uyumlu çalışıyor. Bluetooth 5 aracılı- ğıyla kısa sürede eşleşme gerçekleştirebilirsiniz. Tabii ürünü tam kapasite kullanabilmek için telefonunuza HeyTap Health uygulamasını kurmanızı ve bir profil oluşturmanızı öneriyoruz. Bu uygulama üzerinden hem verilerinizi detaylıca takip edebilir, hem saat ayarlarını hem de saat yüzlerini değiştirebilirsiniz. 40’tan fazla dinamik saat yüzü olduğunu belirtelim. İster spor, ister klasik, isterseniz de daha renkli çözümler tercih edebi- lirsiniz. Oppo Watch Free, 1.64 inç değerde ekrana sahip Bu ekran, hem iç hem de dış mekân kullanımlarında iyi bir görüntüleme sunuyor. Biz, özellikle otomatik par- laklık modunda kullandık ve memnun kaldık. Amoled tipinde ve 280×456 çözünürlük sunan ekran, ufak doku- nuşları dahi rahatlıkla algılayabiliyor. Tabii yumuşak kullanıma etki eden bir detay olarak, ekranın yanlardan yumuşatılmış olarak geldiğini, yani 2.5D ekran detayı- na yer verildiğini söyleyelim. Ekran, hem siz bileğinizi kaldırdığınızda otomatik olarak açılıyor hem de isterse- niz dokunuşla açabiliyorsunuz. 100’den Fazla Spor Modu Saatimiz bünyesinde 100’den fazla spor modunu ba- rındırıyor. Kapalı alan ya da açık alanda yürüyüş, koşu, ip atlama, bisiklet, havuzda yüzme, yoga, eskrim, atı- cılık ve okçuluk dahil pek çok seçenek sunuluyor. Tabii otomatik olarak algılayabildiği egzersizler var. Bunlar koşu, yürüme, kürek çekme ve eliptik. Bunlardan birini yapmaya başladıysanız, birkaç dakika içinde saatiniz bunu algılıyor ve veri takibi yapabileceğini belirtiyor. Tabii gerek gündelik yaşantıda, gerekse de siz egzersiz yaparken kalp atış hızınız takip ediliyor. Eğer bu hızda anormal bir düşüş ya da yükseliş yaşanırsa, yine saat tarafından hemen bilgilendiriliyorsunuz. Oppo Watch Free, 6 eksenli hareket sensörü ve bir optik nabız sen- sörüyle doğru bilgiler sunmayı hedefliyor. OSleep Uyku Analizi Watch Free’nin önemli özelliklerinden bir tanesini uyku takibi oluşturuyor. Kaç saat uyudunuz, bu uyku- nun ne kadarı derin, ne kadarı hafif, bu gibi detayları uyku sonrasında görebiliyorsunuz. Ayrıca, horlama gibi sorunlarınız varsa bu gibi durumlarda da saatiniz size sorunların saptanması için yardımcı olabiliyor. Eğer uyku vaktiniz geldi ve henüz farkında değilseniz, bunu saatiniz size hatırlatabilir. Gelişmiş Uyku Takip Sistemi Oppo Watch Free Oppo Watch Free, ister sağ isterseniz de sol bileğinizde rahatlıkla kullanabileceğiniz bir saat. Özellikle gelişmiş uyku takip sistemi ve 100’den fazla spor moduna destek vermesiyle ön plana çıkıyor. Teknik Özellikler: Ekran: AMOLED 1.64 inç 280 x 456 piksel 16.7 M Batarya: 230 mAh Batarya süresi: 14 Gün Boyutlar: 46.0 x 29.7 x 10.6 mm Ağırlık: 32.6 gram (kayışla birlikte)
  • 47.
    47 HP ProBook 635Aero G7 ‘nin en hafif AMD tabanlı iş di- züstü bilgisayarı olduğu söyleniyor. Magnezyum ve alü- minyumdan yapılmış tamamen metal bir şasi sayesinde 0,99 kg’lık bir ağırlığa sahip. 42 watt-saat pile sahip olan bu cihazın pil süresi konusundaki performansına daha sonra geleceğim. Dizüstü bilgisayar ilk bakışta test etti- ğim modeller arasında en ince değil, ancak çoğu tüketici modeli kadar şık bir ürün. Bazı dizüstü bilgisayarların aksine, ProBook’un ön kenarı avuç içi dayanağındayken avuçlarımı kesmiyor. HP ProBook 635 Aero G7 ‘de hem parmak izi sensörü hem de kızılötesi Windows Hello yüz tanıma kame- rası (gizlilik deklanşörü ile) bulunuyor. Veya önceden yüklenmiş HP Client Security uygulaması aracılığıyla Bluetooth aygıtı veya güvenlik soruları gibi diğer kimlik doğrulama yöntemlerini ayarlayabilirsiniz. Bu uygulama aynı zamanda Sure Start (kendi kendini onaran BIOS) ve Sure Recover (sistem kurtarma) gibi diğer HP güvenlik özelliklerini yapılandırmanıza da olanak tanıyor. Ancak en dikkat çekici güvenlik özelliği Sure View Ref- lect olarak karşıma çıktı. BU bir entegre gizlilik ekranı. Etkinleştirmek için F2’ye basmanız yeterli. Bu da ekran karartıcısını döndürüyor. Ayrıca, görüş açısı da ciddi şekilde azaldığından, yanınızdaki birinin ekran içeriğini görme olasılığı düşüyor. Üstün Güvenlik Özellikleri Sure View Reflect devre dışı bırakıldığında ekranın görüş açıları ve genel görünürlük standart bir IPS ekranı gibi. Kısacası, gün içinde dışarıda kullanıldığında ProBook’un ekranının tam karşınızda olması şart. HP ProBook 635 Aero G7 ‘yi iş kullanıcıları için uygun kılan diğer özellikler: Rahat bir arkadan aydınlatmalı klavye, iyi kablosuz bağlantı (Wi-Fi 6 ve isteğe bağlı LTE) ve kullanışlı bağlantı noktası seçimi (iki USB Type-A, HDMI ve bir USB-C). Burada bir iş dizüstü bilgisayarın- dan beklenmeyen bir şey de eklenmiş durumda. Şaşırtıcı derecede kaliteli öne bakan çift hoparlörler. HP ProBook 635 Aero G7, genel olarak oldukça perfor- manslı bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Bu ürün ile oyun oynamayı düşünmeyin. İş dünyasının hizmetine sunulmuş bir ürü. Ürünün hızlı depolama alanı herşeyi kaldırabilecek güçte. Buna ek olarak 16 GB Belekle iyi bir destek sunuyor. Ürünün pil süresi bir günü çıkara- cak seviyede. Ekran parlaklığı tamken 8 saatin üzerin- de bir performans gösteriliyor ki, bu çok iyi bir değer. Lafın kısası Probook sağlam bir iş dizüstü bilgisayarı olarak piyasada yerini almış durumda. Fiyat açısından diğer rakiplerine göre cazip bir değer ile satılması büyük bir avantaj. Hem Hafif Hem Güvenli HP ProBook 635 Aero G7 HP ProBook 635 Aero G7, bir iş dizüstü bilgisayarı olarak karşımıza çıkıyor. HP'nin bu yeni 13,3 inçlik dizüstü bilgisayarı uzun pil ömrü, hafif ve yetenekli bir sekiz çekirdekli AMD yongası ile birlikte geliyor. Daha da önemlisi, BT yöneticilerini memnun edecek güvenlik ve yönetim özelliklerini üzerinde barındırıyor. Teknik Özellikler: İşletim Sistemi: Windows 10 Pro 64 İşlemci ve Bellek : AMD Ryzen 5 PRO 4650U vw 16 GB Ekran: 13,3 inç FullHD (1920 x 1080) Depolama: 512 GB PCIe NVMe SSD Grafik kartı: (tümleşik) AMD Radeon Grafik Kartı Ağırlık ve Boyutlar: 0.99 Kg ve 30,76 x 20,45 x 1,79 cm
  • 48.
    48 editör İş dünyası, Ar-Ge’dentüketiciye kadar diğer her şeyle bağlantılı. Günümü- zün karmaşık iş süreçleri, çalışanların iş hakkında bütünsel bir bakış açısına sahip olması önemli. Günümüzde bu büyük bir sorun. Çalışanlar, şirketin mevcut ve özellikle gelecekteki iş modelleri arasındaki bağlantıları kavra- yabilmeleri şart. Bununla beraber aslında müşterilerinin deneyimlerini de doğru bir şekilde anlamayabilmeleri de oldukça kritik. İnovasyon ekiplerinin başarılı olmak istiyorlarsa, çok daha fazla girişimci ol- maları gerekiyor. Yeni iş gücünün artık sadece geliştirmek istedikleri ürün- ler açısından değil aynı zamanda kullandıkları süreçler açısında da sınırları zorlamalılar. Bu nedenle İnovasyon ve Ar-Ge ekipleri teknolojik değişime ayak uydurmak için kurumsal sınırları yeniden çizmeyi öğrenmeliler. Yeni iş gücü, en yeni araçları kullanarak veya gerekirse bunları yaratarak dijital iç girişimciler olmalı. Bu, BT tarafından önerilenler dışındaki yeni yazılım ve sistemleri denemeyi ve hatta kurum içinde bazı çözümler geliştir- mek olabilir. İş birliği, bu çabanın merkezinde yer alıyor. Daha iyi iş birliği daha fazla yeniliğe yol açtığından, kuruluşların kullandığı iş birliği araçları ve süreçleri oldukça kritiktir. Veriye dayalı bir dünyada, çalışanların sistemleri tasarlarken ve uygularken olduğu kadar iş modelleri hakkında düşünme konusunda da yetenekli olma- ları gerekiyor. IoT ve diğer teknolojiler sayesinde, şirketlerin değer yakalama stratejileri yalnızca pazarlama, satış ve iş geliştirme işlevleriyle değil, aynı zamanda Ar-Ge ve ürün geliştirme ile de şekillendirilebilir. Akıllı insanlar tarafından denetlenen makineler, birçok tasarım kararını verecekler. Doğuştan mantıklı olsalar da empatiden yoksun olacaklar. Bunun şirketler, tüketiciler ve toplum için sonuçları olacak. Doğru olanı yapmak, dijital sistemler giderek daha karmaşık hale geldikçe daha da zor hale gele- cek. Şirketler, etik eğitimi sağlamalı ve kendi özel bağlamlarında etiğin ne anlama geldiğini açıkça tanımlamalı. Şirketlerin En Çok İhtiyaç Duydukları Yetkinlikler İş Odaklı Olacak Şirketler, inovasyon yapmak ve yeni çağda hayatta kalabil- meleri için önümüzdeki senelerde ihtiyaç duydukları yete- nekleri sistematik olarak belirlemeli. Ecevit BIKTIM Yayın Danışmanı [email protected]
  • 49.
    48 BT Yöneticileri Bu AdresteBuluşuyor BTGunlugu.com