1
EMPERYAL BİLİM: İKTİSAT
PROF. DR. COŞKUN CAN AKTAN
Bu sunum şu kaynaktan yararlanarak hazırlanmıştır: Coşkun Can Aktan, İktisat Nereye Gidiyor,
Ankara: Astana Yayınları, 2021.
Hazırlayan Abdülkadir Aktürk
“…iktisat emperyal bir
bilimdir: çok sayıda
komşuluk yaptığı sosyal
bilimler disiplinlerindeki
temel olmadan sorunlara
herhangi bir davet dâhil
olmuştur."
GEORGE STİGLER
(1911-1991)
2
“İktisat bir yüzyıl
öncesinde ‘kasvetli
bilim’ olduğu için
ayıplanırdı; ancak
bugünkü ... iktisat
dünün kasvetli
biliminden çok daha
zavallı ve sıkıcıdır’’
MARK BLAUG
(1927-2011)
3
İktisadın emperyalizmi iktisat biliminin diğer bilim
alanlarının sınırlarına doğru yayılması/genişlemesi
hareketidir. Başlangıçta sosyal ve beşeri bilimler ile
mesafeli olan iktisat daha sonra doğa bilimlerinin temel
dili olan matematik ve kantitatif araçlardan yararlanarak
bir gelişme göstermiştir. 1970’li yıllardan günümüze
iktisadın matematizasyonu ya da matematiksel formalizm
iktisada damgasını vurmuştur. Ve son aşama olarak
iktisadın hem sosyal bilimlerin tamamıyla hem de doğa
bilimlerinin konusu ve metodolojisi ile yakınlaşması ortaya
çıkmıştır.
I.GİRİŞ
4
İktisat sadece sosyal
bilimler alanında değil,
doğa “bölgesel” sınırları
içerisine bilimlerinin
“sızmaya çalışmıştır”
İktisat bilimindeki bu
“genişlemecilik”
(expansionism) ve
“yayılmacılık” (imperialism)
20. Yüzyılın başlarında ve
özellikle 20. yüzyılın ikinci
yarısından itibaren (1960’lı
yıllar ve sonrası) yaygınlık
kazanmıştır
İktisat biliminin en başta
sosyal bilimler ve daha
sonra da doğa bilimlerinin
“bölgesel” sınırlarına dâhil
olması, yayılması ve
genişlemesi “iktisat
emperyalizmi” olarak
adlandırılabilir
5
!İktisadın emperyalizmi ile iktisadi
emperyalizmi birbirine
karıştırılmamalıdır.
“İktisadın emperyalizmi” (economics
imperialism) iktisat biliminin diğer bilim
alanlarının sınırlarına doğru
yayılması/genişlemesi hareketidir.
“İktisadi emperyalizm” (economic imperialism) ise bir ülkenin
başta doğal kaynaklar, işgücü vs. kaynaklarından yararlanmak
gayesiyle başka ülkeleri el geçirmesine yönelik mücadelesi
anlamına gelir.
6
“Emperyalizm sömürüdür…” ifadesi
esasen bir slogandır ve tamamen
doğru olduğu söylenemez.
Emperyalizm bir kişinin, bir grubun, bir
ülkenin kendi sahip olduğu toprakların
ötesine geçerek başkalarının toprakları
üzerinde bulunma girişimidir.
Davetli de, davetsiz de olsa böyle bir
girişimin “sömürü” ya da “sömürgecilik”
olarak adlandırılması insanların sahip
oldukları ideolojiler ile yakından alakalıdır
7
İktisadın emperyalizmi kavramını ilk kullananların
başında gelen Gordon Tullock gelir. Nobel ekonomi
ödülü sahibi James M. Buchanan’dan sonra Kamu
Tercihi disiplininin gelişmesine en önemli katkılar
sunan ikinci kişi olarak bilinen Tullock, 1972 yılında
yazdığı bir makalede (1972) iktisadın emperyal bir
çizgide yer almasının iktisat biliminin gelişmesine
önemli katkılar sunacağını savunmuştur.
II. İKTİSADIN EMPERYALİZMİ
GORDON
TULLOCK
(1922-2014)
8
•Esasen iktisat emperyalizmi kavramı Tullock’dan
önce 1933 yılında Ralph William Souter tarafından
kullanılmıştır.
•Souter Görelilik İktisadının Önemi (Prolegomena to
Relativity Economics) adlı kitabında şunları
yazmaktadır:
• “İktisat biliminin … kurtuluşu komşularının topraklarını işgal
etmek, onları köleleştirmek veya yiyip-yutmak değil;
onlara yardım etmek, onları zenginleştirmek ve özgürce
büyümelerini teşvik edecek bir ‘demokratik
emperyalizm’ de yatmaktadır.”
9
Souter iki konuya temas
etmektedir:
İktisat hem kendi hem de eğer
diğer bilimlerinin gelişimine bir
katkı sunuyorsa emperyal olması
kötü bir şey değildir.
İktisat eğer “komşularının
topraklarını işgal etmek, onları
köleleştirmek vs.” alanında
ilerliyorsa bu emperyalist eğilim iyi
bir şey değildir.
10
Souter dışında Nobel ekonomi ödülü sahipleri Stigler,
Becker ve Coase gibi isimlerin iktisadın emperyalizmi
üzerine bazı yorumlar yaptığını görüyoruz. George
Stigler 1984 yılında yayınlanan “İktisat: Emperyal Bilim”
adını taşıyan makalesinde şöyle yazmaktadır
(Stigler,1984):
“…iktisat emperyal bir bilimdir: çok sayıda komşuluk yaptığı
sosyal bilimler disiplinlerindeki temel sorunlara herhangi bir
davet olmadan dâhil olmuştur. İktisat neden emperyalist
çağına son yirmi ya da otuz yıl gibi yakın bir zamanda başladı?
Cevabım… iktisat teorisinin artan soyutluğu ve genelliği
dolayısıyla bunun gerçekleştiğidir. Soyutluk (abstraction) iktisat
teorisi ile ampirik iktisat arasındaki mesafeyi arttırdı. Bu açıklama
doğruysa, emperyalizmin geri dönüşü olmayacaktır. Fayda
maksimize edici davranış teorisinin baş rahibi Heinrich Gossen,
bu teorinin kapsamını Copernicus'un gök cisimlerinin hareketleri
teorisiyle karşılaştırdı. Gök cisimleri, insan bedenlerinden daha iyi
davranır, ancak onun fantezisine, ekonomistlerin davranış
teorisinin sosyal bilimlerin tüm alanına yayılmasıyla yaklaşılacağı
düşünülebilir. "
11
GARY BECKER
(1930-2014)
Stigler ile Chicago
Üniversitesi’nde birlikte çalışan
diğer bir Nobel ekonomi ödülü
sahibi Gary Becker de
kendisinin disiplinler-arası
çalışmalar yaptığına vurgu
yaparak şöyle demektedir
(Becker, 1990: 39)
“İktisadın emperyalizmi
muhtemelen benim
(bugüne kadar) yaptığım
çalışmaların iyi bir
açıklamasıdır"
12
RONALD COASE
(1910-2013)
Stigler ve Becker ile aynı kuşakta
ve aynı üniversitede görev
yapan bir diğer Nobel ekonomi
ödülü sahibi Ronald Coase ise
konuyla ilgili şu şekilde bir
değerlendirme yapmaktadır
(Coase, 1977: 481):
“İktisatçılar diğer sosyal bilimler
alanlarında daha fazla çalışma
yapıyorlar. Bu trendin devam edip
etmeyeceğinden önce bu eğilimin
nedenlerini anlamamız gerekir. Disiplinler
arasındaki sınırları belirleyen şeyin, özellikle
ekonomi ile diğer sosyal bilimler, sosyoloji,
siyaset bilimi, psikoloji vs. arasındaki
sınırları belirleyen kıstasların ne olduğu
konusu ile ilgileniyorum.”
13
ABD’nde UCLA ve Rand
Corporation gibi
kurumlarda çalışan iktisatçı
Jack Hirshleifer (1925-2005)
Ronald Coase’un
kafasındaki soruya
şeklinde bir açıklama
getirmektedir.
“İktisat bilimine emperyalist
istilacı gücünü veren şey,
analitik araçlarımızın – kıtlık,
maliyet, tercihler, fırsatlar vb. –
gerçekten uygulamada
evrensel olmasıdır… Bu nedenle
iktisat, sosyal bilimlerin evrensel
grameridir.”
JACK HİRSHLEİFER
(1925-2005)
14
Aradan geçen bunca yılın ardından
bugünkü modern iktisada
baktığımızda iktisadın pek çok sosyal
bilimler ile yakın evlilikler kurmuş
olduğunu ve bu evliliklerden birçok
çocuk (alt-disiplinler) doğmuş
olduğunu görüyoruz. Buna paralel
olarak bir kısım iktisatçılar ise iktisadın
doğa bilimlerine doğru ilerlemesi
konularında çalışmalar yapmışlardır.
Bu süreç halen devam etmektedir.
15
İkinci tespitimiz şudur: İktisat kendi
haddini ve sınırlarını aşmış ve üzerine
hiç de vazife olmayan doğa bilimleri
alanına yönelmiştir. Bu “ikinci
emperyalist” hareketi neticesinde
iktisat yolunu şaşırmış ve daha sonra
yolunu kaybetmiştir. “Emperyal
bilim”, “sapkın bilim”e dönüşmüştür.
Sonuç olarak, bu “işgal” ve “istila”
eğiliminden iktisat bilimi maalesef
kazançlı çıkmamıştır.
İlk tespitimiz şudur: İktisat “emperyal
bilim” olma yolunda ilerlemektedir.
İktisat biliminin sosyal bilimler
alanındaki “genişlemecilik” ya da
“yayılmacılık” trendi hem iktisat
bilimine hem de diğer bilim alanlarına
bereket ve zenginlik katmıştır.
İktisat üzerine yapışmış olan
“kasvetli bilim” (dismal science)
suçlamasına ilave olarak iki yeni
suçlamayla daha karşı karşıyadır :
“emperyal bilim” ve “sapkın bilim”
III. DOMİNE QUO VADİS? (İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?) 16
“Birinci emperyalizm” hareketinin başarılı ve yararlı
olduğu yorumunu yapmak mümkündür. Çeşitli
iktisatçılar iktisat ile hukuk, iktisat ile psikoloji gibi diğer
bilimlerle iktisadın arasında güçlü bir bağ kurarak
takdiri ve övgüyü hak etmişlerdir.
17
James M. Buchanan (1919-2013) iktisat bilimindeki ilk emperyal
iktisatçıların başında gelir. Buchanan’ın Gordon Tullock ile birlikte
yazdıkları Oybirliğinin Hesabı adlı kitap (Buchanan & Tullock,1962)
iktisadın emperyalizmi alanına örnek teşkil eden ilk eserlerden
birisidir. Bu kitap siyaset biliminin iktisadi analizi alanında yazılmış bir
eserdir. Bu kitapla birlikte Kamu Tercihi ve Anayasal Politik İktisat adı
verilen iki disiplinin tohumları ekilmiştir. Kamu Tercihi (Public Choice)
geleneksel siyaset bilimine yönelik bir emperyalist hareketin
başlangıcıdır. Oybirliğinin Hesabı adlı kitap Siyaset Bilimi ’ne değil,
Hukuk ve Özellikle Anayasa Hukuku’na da emperyal bir başlangıç
teşkil eder.
18
Buchanan
dışında bir başka
Nobel Ekonomi
Ödülü Sahibi
Gary Becker da
iktisat biliminin
emperyal bilime
dönüşmesinde
çok önemli rol
oynayan bir bilim
insanıdır.
Becker iktisat
biliminin
araçlarını ve
metodolojisini
sosyal bilimlerin
diğer alanlarına
taşıyan bir isimdir.
Becker
iktisadın
emperyalizmin
hiç de kötü bir
şey olmadığını
savunmuştur.
19
Günümüzde
Mülkiyet Hakları İktisadı
Hukuk ve İktisat Yaklaşımı
Hukukun İktisadi Analizi
Suç ve Ceza İktisadı
Kamu Tercihi
Anayasal İktisat
Kurumsal İktisat
Kültürel İktisat
İşlem Maliyetleri İktisadı
gibi araştırma programları emperyal iktisadın ürünleridir.
20

EMPERYAL BİLİM: İKTİSAT

  • 1.
    1 EMPERYAL BİLİM: İKTİSAT PROF.DR. COŞKUN CAN AKTAN Bu sunum şu kaynaktan yararlanarak hazırlanmıştır: Coşkun Can Aktan, İktisat Nereye Gidiyor, Ankara: Astana Yayınları, 2021. Hazırlayan Abdülkadir Aktürk
  • 2.
    “…iktisat emperyal bir bilimdir:çok sayıda komşuluk yaptığı sosyal bilimler disiplinlerindeki temel olmadan sorunlara herhangi bir davet dâhil olmuştur." GEORGE STİGLER (1911-1991) 2
  • 3.
    “İktisat bir yüzyıl öncesinde‘kasvetli bilim’ olduğu için ayıplanırdı; ancak bugünkü ... iktisat dünün kasvetli biliminden çok daha zavallı ve sıkıcıdır’’ MARK BLAUG (1927-2011) 3
  • 4.
    İktisadın emperyalizmi iktisatbiliminin diğer bilim alanlarının sınırlarına doğru yayılması/genişlemesi hareketidir. Başlangıçta sosyal ve beşeri bilimler ile mesafeli olan iktisat daha sonra doğa bilimlerinin temel dili olan matematik ve kantitatif araçlardan yararlanarak bir gelişme göstermiştir. 1970’li yıllardan günümüze iktisadın matematizasyonu ya da matematiksel formalizm iktisada damgasını vurmuştur. Ve son aşama olarak iktisadın hem sosyal bilimlerin tamamıyla hem de doğa bilimlerinin konusu ve metodolojisi ile yakınlaşması ortaya çıkmıştır. I.GİRİŞ 4
  • 5.
    İktisat sadece sosyal bilimleralanında değil, doğa “bölgesel” sınırları içerisine bilimlerinin “sızmaya çalışmıştır” İktisat bilimindeki bu “genişlemecilik” (expansionism) ve “yayılmacılık” (imperialism) 20. Yüzyılın başlarında ve özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren (1960’lı yıllar ve sonrası) yaygınlık kazanmıştır İktisat biliminin en başta sosyal bilimler ve daha sonra da doğa bilimlerinin “bölgesel” sınırlarına dâhil olması, yayılması ve genişlemesi “iktisat emperyalizmi” olarak adlandırılabilir 5
  • 6.
    !İktisadın emperyalizmi ileiktisadi emperyalizmi birbirine karıştırılmamalıdır. “İktisadın emperyalizmi” (economics imperialism) iktisat biliminin diğer bilim alanlarının sınırlarına doğru yayılması/genişlemesi hareketidir. “İktisadi emperyalizm” (economic imperialism) ise bir ülkenin başta doğal kaynaklar, işgücü vs. kaynaklarından yararlanmak gayesiyle başka ülkeleri el geçirmesine yönelik mücadelesi anlamına gelir. 6
  • 7.
    “Emperyalizm sömürüdür…” ifadesi esasenbir slogandır ve tamamen doğru olduğu söylenemez. Emperyalizm bir kişinin, bir grubun, bir ülkenin kendi sahip olduğu toprakların ötesine geçerek başkalarının toprakları üzerinde bulunma girişimidir. Davetli de, davetsiz de olsa böyle bir girişimin “sömürü” ya da “sömürgecilik” olarak adlandırılması insanların sahip oldukları ideolojiler ile yakından alakalıdır 7
  • 8.
    İktisadın emperyalizmi kavramınıilk kullananların başında gelen Gordon Tullock gelir. Nobel ekonomi ödülü sahibi James M. Buchanan’dan sonra Kamu Tercihi disiplininin gelişmesine en önemli katkılar sunan ikinci kişi olarak bilinen Tullock, 1972 yılında yazdığı bir makalede (1972) iktisadın emperyal bir çizgide yer almasının iktisat biliminin gelişmesine önemli katkılar sunacağını savunmuştur. II. İKTİSADIN EMPERYALİZMİ GORDON TULLOCK (1922-2014) 8
  • 9.
    •Esasen iktisat emperyalizmikavramı Tullock’dan önce 1933 yılında Ralph William Souter tarafından kullanılmıştır. •Souter Görelilik İktisadının Önemi (Prolegomena to Relativity Economics) adlı kitabında şunları yazmaktadır: • “İktisat biliminin … kurtuluşu komşularının topraklarını işgal etmek, onları köleleştirmek veya yiyip-yutmak değil; onlara yardım etmek, onları zenginleştirmek ve özgürce büyümelerini teşvik edecek bir ‘demokratik emperyalizm’ de yatmaktadır.” 9
  • 10.
    Souter iki konuyatemas etmektedir: İktisat hem kendi hem de eğer diğer bilimlerinin gelişimine bir katkı sunuyorsa emperyal olması kötü bir şey değildir. İktisat eğer “komşularının topraklarını işgal etmek, onları köleleştirmek vs.” alanında ilerliyorsa bu emperyalist eğilim iyi bir şey değildir. 10
  • 11.
    Souter dışında Nobelekonomi ödülü sahipleri Stigler, Becker ve Coase gibi isimlerin iktisadın emperyalizmi üzerine bazı yorumlar yaptığını görüyoruz. George Stigler 1984 yılında yayınlanan “İktisat: Emperyal Bilim” adını taşıyan makalesinde şöyle yazmaktadır (Stigler,1984): “…iktisat emperyal bir bilimdir: çok sayıda komşuluk yaptığı sosyal bilimler disiplinlerindeki temel sorunlara herhangi bir davet olmadan dâhil olmuştur. İktisat neden emperyalist çağına son yirmi ya da otuz yıl gibi yakın bir zamanda başladı? Cevabım… iktisat teorisinin artan soyutluğu ve genelliği dolayısıyla bunun gerçekleştiğidir. Soyutluk (abstraction) iktisat teorisi ile ampirik iktisat arasındaki mesafeyi arttırdı. Bu açıklama doğruysa, emperyalizmin geri dönüşü olmayacaktır. Fayda maksimize edici davranış teorisinin baş rahibi Heinrich Gossen, bu teorinin kapsamını Copernicus'un gök cisimlerinin hareketleri teorisiyle karşılaştırdı. Gök cisimleri, insan bedenlerinden daha iyi davranır, ancak onun fantezisine, ekonomistlerin davranış teorisinin sosyal bilimlerin tüm alanına yayılmasıyla yaklaşılacağı düşünülebilir. " 11
  • 12.
    GARY BECKER (1930-2014) Stigler ileChicago Üniversitesi’nde birlikte çalışan diğer bir Nobel ekonomi ödülü sahibi Gary Becker de kendisinin disiplinler-arası çalışmalar yaptığına vurgu yaparak şöyle demektedir (Becker, 1990: 39) “İktisadın emperyalizmi muhtemelen benim (bugüne kadar) yaptığım çalışmaların iyi bir açıklamasıdır" 12
  • 13.
    RONALD COASE (1910-2013) Stigler veBecker ile aynı kuşakta ve aynı üniversitede görev yapan bir diğer Nobel ekonomi ödülü sahibi Ronald Coase ise konuyla ilgili şu şekilde bir değerlendirme yapmaktadır (Coase, 1977: 481): “İktisatçılar diğer sosyal bilimler alanlarında daha fazla çalışma yapıyorlar. Bu trendin devam edip etmeyeceğinden önce bu eğilimin nedenlerini anlamamız gerekir. Disiplinler arasındaki sınırları belirleyen şeyin, özellikle ekonomi ile diğer sosyal bilimler, sosyoloji, siyaset bilimi, psikoloji vs. arasındaki sınırları belirleyen kıstasların ne olduğu konusu ile ilgileniyorum.” 13
  • 14.
    ABD’nde UCLA veRand Corporation gibi kurumlarda çalışan iktisatçı Jack Hirshleifer (1925-2005) Ronald Coase’un kafasındaki soruya şeklinde bir açıklama getirmektedir. “İktisat bilimine emperyalist istilacı gücünü veren şey, analitik araçlarımızın – kıtlık, maliyet, tercihler, fırsatlar vb. – gerçekten uygulamada evrensel olmasıdır… Bu nedenle iktisat, sosyal bilimlerin evrensel grameridir.” JACK HİRSHLEİFER (1925-2005) 14
  • 15.
    Aradan geçen buncayılın ardından bugünkü modern iktisada baktığımızda iktisadın pek çok sosyal bilimler ile yakın evlilikler kurmuş olduğunu ve bu evliliklerden birçok çocuk (alt-disiplinler) doğmuş olduğunu görüyoruz. Buna paralel olarak bir kısım iktisatçılar ise iktisadın doğa bilimlerine doğru ilerlemesi konularında çalışmalar yapmışlardır. Bu süreç halen devam etmektedir. 15
  • 16.
    İkinci tespitimiz şudur:İktisat kendi haddini ve sınırlarını aşmış ve üzerine hiç de vazife olmayan doğa bilimleri alanına yönelmiştir. Bu “ikinci emperyalist” hareketi neticesinde iktisat yolunu şaşırmış ve daha sonra yolunu kaybetmiştir. “Emperyal bilim”, “sapkın bilim”e dönüşmüştür. Sonuç olarak, bu “işgal” ve “istila” eğiliminden iktisat bilimi maalesef kazançlı çıkmamıştır. İlk tespitimiz şudur: İktisat “emperyal bilim” olma yolunda ilerlemektedir. İktisat biliminin sosyal bilimler alanındaki “genişlemecilik” ya da “yayılmacılık” trendi hem iktisat bilimine hem de diğer bilim alanlarına bereket ve zenginlik katmıştır. İktisat üzerine yapışmış olan “kasvetli bilim” (dismal science) suçlamasına ilave olarak iki yeni suçlamayla daha karşı karşıyadır : “emperyal bilim” ve “sapkın bilim” III. DOMİNE QUO VADİS? (İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?) 16
  • 17.
    “Birinci emperyalizm” hareketininbaşarılı ve yararlı olduğu yorumunu yapmak mümkündür. Çeşitli iktisatçılar iktisat ile hukuk, iktisat ile psikoloji gibi diğer bilimlerle iktisadın arasında güçlü bir bağ kurarak takdiri ve övgüyü hak etmişlerdir. 17
  • 18.
    James M. Buchanan(1919-2013) iktisat bilimindeki ilk emperyal iktisatçıların başında gelir. Buchanan’ın Gordon Tullock ile birlikte yazdıkları Oybirliğinin Hesabı adlı kitap (Buchanan & Tullock,1962) iktisadın emperyalizmi alanına örnek teşkil eden ilk eserlerden birisidir. Bu kitap siyaset biliminin iktisadi analizi alanında yazılmış bir eserdir. Bu kitapla birlikte Kamu Tercihi ve Anayasal Politik İktisat adı verilen iki disiplinin tohumları ekilmiştir. Kamu Tercihi (Public Choice) geleneksel siyaset bilimine yönelik bir emperyalist hareketin başlangıcıdır. Oybirliğinin Hesabı adlı kitap Siyaset Bilimi ’ne değil, Hukuk ve Özellikle Anayasa Hukuku’na da emperyal bir başlangıç teşkil eder. 18
  • 19.
    Buchanan dışında bir başka NobelEkonomi Ödülü Sahibi Gary Becker da iktisat biliminin emperyal bilime dönüşmesinde çok önemli rol oynayan bir bilim insanıdır. Becker iktisat biliminin araçlarını ve metodolojisini sosyal bilimlerin diğer alanlarına taşıyan bir isimdir. Becker iktisadın emperyalizmin hiç de kötü bir şey olmadığını savunmuştur. 19
  • 20.
    Günümüzde Mülkiyet Hakları İktisadı Hukukve İktisat Yaklaşımı Hukukun İktisadi Analizi Suç ve Ceza İktisadı Kamu Tercihi Anayasal İktisat Kurumsal İktisat Kültürel İktisat İşlem Maliyetleri İktisadı gibi araştırma programları emperyal iktisadın ürünleridir. 20