İKTİSAT NEREYE
GİDİYOR?
PROF. DR. Coşkun Can Aktan
Bu sunum şu kaynaktan yararlanarak hazırlanmıştır: Coşkun Can Aktan,
İktisat Nereye Gidiyor, Ankara: Astana Yayınları, 2021.
Hazırlayan Burak Toktaş
I. İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?
İktisat bilimi uzun yıllar aşırı ve gereksiz matematikçilik ve modelcilik
akımları altında ezilmiş, yolunu ve rotasını şaşırmış, ruhunu ve kimliğini
kaybetmiştir.
İktisat eğitimi de gerçek dünyanın sorunlarını bir tarafa bırakmış;
soyut, fazlasıyla teorik, karmaşık grafikler, denklemler ve formüllerle
dolu bir çizgide ilerlemektedir.
Milton Friedman yıllar önce davet edildiği
bir konferansta “Avusturya iktisat okulu diye
bir şey yoktur; sadece iyi iktisat ve kötü
iktisat diye bir şey vardır” açıklamasında
bulundu.
Friedman’ın iktisadi düşünce ya da iktisadi
doktrinlerle ilgili olarak ifade ettiği
“Müritlerine bakarak efendilerini
yargılama” sözü çok doğrudur.
J. M. Keynes’in 1936 yılında yayınlanan İstihdam,
Faiz ve Paranın Genel Teorisi kitabı 1960 ve 1970’li
yıllarda bazı iktisatçılar (müritler) tarafından akıl almaz
biçimde yorumlanarak “Keynes’in iktisadı”
(Keynes’in kendi eserindeki düşünceleri)
dışında bir “Keynezyen İktisat” yaratıldı.
Keynes’in ölümünün ardından “müritler” iktisat biliminde Keynes’in
adını ve eserini kullanarak ve ona Keynezyen İktisat adını vererek iktisat
biliminde büyük tahribatlar yaptılar.
“Keynes, bir Keynezyen miydi?” sorusu bu bakımdan çok isabetli
bir sorudur.
İktisadın Keynes sonrasında yanlış yola sürüklenmesinde “efendiler
”den ziyade “müritler ”in çok daha büyük bir günahı ve sorumluluğu
mevcuttur.
II. İKTİSADİ DÜŞÜNCENİN GELİŞİMİ, İKTİSAT OKULLARI VE
İKTİSADIN SOSYAL BİLİMLER İLE OLAN “KOMŞULUK” İLİŞKİLERİ
Modern iktisadi düşünce,
Adam Smith'in Milletlerin
Zenginliği (The Wealth of
Nations) adlı eserini 1776
yılında yayınlamasıyla başlar.
İktisat biliminin kurucusu ve
babası olarak kabul edilen
Adam Smith öncesi iktisadi
düşünceleri Klasikler-öncesi
İktisat olarak adlandırmak
mümkündür.
18. yüzyılın ortalarında Fizyokratlar ile başlayan ve Adam Smith ile devam eden ve 19. yüzyılın
ortalarına değin uzanan iktisadi düşünce ise Klasik İktisat olarak adlandırılmaktadır.
19. Yüzyılın başları ile 20.
yüzyılın ilk çeyreği arasında
geçen zaman sürecinde Klasik
İktisat Okulu'na eleştiriler
yöneltilmiştir. Bilimsel
Sosyalizm, Tarihçi Okul,
Faydacı Ahlak Okulu,
Matematiksel Teori ve Lozan
Okulu gibi iktisadi düşünce
okulları bu dönemde ortaya
çıkmış iktisadi düşünce
okullarıdır.
19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında ise Neo-Klasik İktisat adı verilen iktisadi düşüncenin gelişimine rastlanmaktadır.
1890-1945 arasındaki yıllarda Neo-Klasik İktisadın kendi içinde bölünmeler ortaya çıkmıştır.
Bu dönemde özellikle Keynezyen İktisat Okulu'nun giderek önem kazandığını ve ana-akım iktisat teorisi olduğu görülmektedir.
20. yüzyılın ikinci yarısından sonra ise Keynezyen iktisada alternatif yeni iktisadi düşünceler ortaya çıkmıştır.
Çağdaş iktisadi düşünceler olarak adlandırdığımız bu yeni iktisat okullarının başlıcaları;
Avusturya İktisat Okulu,
Freiburg İktisat Okulu,
Chicago İktisat Okulu,
Virginia Politik İktisat
Okulu’dur
Bunların dışında Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen
şemsiye kavram içerisinde muhtelif iktisat teorileri (mülkiyet
hakları iktisadı, kurumsal iktisat, işlem maliyetleri iktisadı
vs) ortaya çıkmıştır.
Ayrıca davranışsal iktisat adı verilen bir yeni iktisat okulu
iktisat bilimine zihinsel psikoloji perspektifinden katkılar
sunmuştur.
Sosyal sermaye iktisadı adı verilen alan da yine kurumsal
iktisatla yakın alakalı, fakat bağımsız birer disiplin olarak
gelişimini sürdürmektedir.
İktisadın bir araştırma alanı olarak doğduğu yıllarda iktisat sadece kapsam, incelediği konular ve metodoloji itibariyle
bir sınıflamaya tabi tutulurdu.
Kapsam açısından mikro-iktisat ve makro-iktisat; metodoloji açısından pozitif iktisat ve normatif iktisat;konu açısından
da büyüme iktisadı (kalkınma iktisadı), bölüşüm iktisadı (gelir dağılımı ve yoksulluk), parasal iktisat (para teorisi,
merkez bankacılığı) gibi alt dallar sözkonusu idi.
Zaman içerisinden iktisadın komşu sosyal bilimler ile olan ilişkileri de genişledi.
Adam Smith ve 18. yüzyılın bilge insanlarının katkıları sayesinde iktisadın zaten felsefe ve ahlak (etik) ile çok
yakın bir bağı bulunuyordu.
Bu bağ 19. Yüzyılda daha da genişleyerek tarih, sosyoloji, antropoloji, siyaset bilimi, hukuk ve psikolojiye
kadar uzandı.
Özellikle 20. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren iktisadın sosyal bilimler ile olan evlilikleri çok daha güçlendi.
Friedrich A. von Hayek, James M. Buchanan, Ronald Coase, Douglass North,
Daniel Kahneman, Richard Thaler ve daha isimlerini saymadığımız pek çok bilim
insanı sayesinde iktisat ve diğer sosyal bilimler ile olan evliliklerde birçok yeni
disiplinler doğdu.
Kamu Tercihi, Anayasal Politik İktisat, Kurumsal İktisat, Davranışsal İktisat bu
konuda örnek verilebilecek disiplinlerin başında gelir.
III. YOLDAN SAPMA: MATEMATİK ve EKONOMETRİ İSTİLASI
Ekonomi alanında ilk Nobel ödülünün 1969
yılında ekonometri ve iktisadi modeller
alanındaki çalışmaları dolayısıyla Ragnar
Frisch ve Jan Tinbergen’e verilmesi ve bir
sonraki yıl da statik-dinamik ekonomik
modeller ve iktisadi konuların ele alınmasında
matematiksel analizi çok aktif olarak kullanan
Paul Samuelson’un Nobel ile taltif edilmesi
“iktisadın matematizasyonu” adı verilen akıma
ivme kazandıran en önemli etkenler olmuştur.
İktisatçılar iktisat araştırma programının ya da
disiplininin Nobel ödüllerinden birisi olarak
belirlenmesini elbette çok önemsemişlerdir.
Üstelik ilk ödüllerin art arda kantitatif
araştırma konularına verilmesi (matematiksel
iktisat, ekonometri, genel denge analizi, girdi-
çıktı analizi vs.) iktisatçıları “matematizasyon”
yoluna sevk etmiştir
1970’li yılların başlarından günümüze iktisatta
matematiğin hâkimiyeti ve ağırlığı artmıştır.
İktisat ders kitapları, araştırma kitapları ve
özellikle akademik dergilerin neredeyse tamamı
matematiksel analizlerle, modellerle, formüllerle,
grafiklerle vs. adeta dolup taşmıştır.
Bugün modern iktisatta matematiksel formalizm, ekonometri ve diğer kantitatif araçlar iktisat
bilimini gerçek dünyayı anlamak ve yorumlamaktan fazlasıyla uzaklaştırmıştır
Bugün modern iktisatta matematiksel formalizm, ekonometri ve diğer kantitatif araçlar iktisat
bilimini gerçek dünyayı anlamak ve yorumlamaktan fazlasıyla uzaklaştırmıştır
Hiç tereddütsüz matematik-istatistik-ekonometri ile
iktisadın buluşması ve ampirik araştırmalara imkan
tanıması yararlı olmuştur, fakat aynı zamanda iktisat
bilimini yaralamıştır. "İktisadın matematizasyonu" iktisat
bilimini özünden ve ruhundan koparmıştır. “İktisat ölüm
döşeğindedir…” ifadesi asla bir haksız kötümserlik ilanı
değil, gerçeği-hakikati dürüstçe ve cesurca dile
getirmekten başka bir şey değildir.
MATEMATİKÇİLİK
Cournat-Jevons-Walras virüsün ortaya çıkmasında
öncü rolü oynamışlardır…
Samuelson-Frisch-Debreu gibi isimler ise virüsün
yayılmasında en etkili isimler olmuşlardır…
Peki bu matematik virüsünü iktisada ilk kim(ler)
bulaştırmıştır? Kim(ler) yaymıştır?
İktisadın bir “bilim” olarak kendisini ispatlayabilmesinin
yolunun matematik olduğunu ifade eden William Stanley Jevons
’un şu ünlü sözünü de unutmamak gerekir:
“Açıktır ki ekonomi, bir
bilim olacaksa,
matematiksel bir bilim
olmalıdır”
Stanley Jevons bir zaman iktisat
biliminin gelişmesine katkılar sunan
David Ricardo’yu aşağılayarak şöyle
demiştir :
“… bu yetenekli fakat yanlış kafalı
adam ekonomi biliminin arabasını
yanlış bir istikamete çevirdi”
İktisadın lafazanlıktan kurtulup bir bilim olarak saygınlık
kazanmasının yolunu fizik ve matematikte arayan bir
başka kişi Léon Walras olmuştur.
İktisat biliminin klasik fiziğe benzer biçimde
kesin bilim olacağına inanan Walras’a göre
“Matematiksel mantığı politik iktisada
uygulamak, lafazanlığı ve şarlatanlığı ortadan
kaldıracak ve araştırmaya kesinlik ve tutarlılık
sağlayacaktır.”)
Marie-Esprit-Léon Walras iktisadın fizik-mekanik-
matematik ile yakın ilişkisine öylesine inanmıştır ki
Pür İktisat Teorisi adını verdiği çalışmasında şunları
yazmıştır:
“Pür iktisat teorisi her açıdan matematiksel fiziğe
benzeyen bir bilimdir.”
“İktisadın pür teorisi, uygulamalı iktisattan üstün
olmalıdır ve iktisadın bu pür teorisi, her yönden fiziko-
matematiksel bilimleri anımsatan bir bilimdir (…)
Eğer iktisadın pür teorisi … mekanik ve hidrodinamik
gibi fiziko-matematiksel bir bilimse, iktisatçılar
matematik dilini ve matematiksel yöntemleri
kullanmaktan korkmamalıdırlar.”)
Antoine-Augustin Cournot de çağdaşları olan William Stanley Jevons ve Léon
Walras gibi matematiksel iktisadın öncülerinden birisidir.
Matematiğin iktisada katkı sunabileceğini şu sözlerle açıklamaya çalışmaktadır:
“Politik Ekonomi konusunda yazan Smith ve Say gibi yazarlar, sözlü
anlatımın bütün güzelliklerini korumuştur Fakat bazı yazarlar, Ricardo
gibi, en soyut konulan incelerken veya sonuçlarının daha güvenilir
olmasını istediklerinde matematiğe başvurmaktan kurtulamamıştır...
Matematik notasyonu anlayan herhangi bir kimse. uzun ve zahmetli
çalışmalarla elde edilecek sonucu, bir denkleme ilk bakışta
anlayabilir.”
Cournat, Jevons ve Walras gibi iktisadi düşünceler tarihinde bir
yeri olan Joseph Alois Schumpeter de çok emin ve kesin bir
yorumla matematiğin iktisat bilimi açısından önemini şu sözlerle
vurgulamıştır:
"İktisat, sadece ‘sosyal’ ve ‘ahlaki’
bilimlerin değil, fizik de dâhil olmak
üzere tüm bilimlerin en kantitatif
olanıdır"
1969 yılı Ragnar formalizmin ve modelciliğin iktisada yerleşmesinde çok önemli bir yıl olmuştur.
İlk Nobel ekonomi ödülü bu yıl içinde verilmeye başlanmış ve ödül Ragnar Frisch ve Jan Tinbergen
arasında bölüştürülmüştür. İktisatçıların bir kısmı bu nobelite ilanını adeta iktisadın “bilim” olması
şeklinde karşılamış, deyim yerindeyse bayram ilan etmişlerdir.
Fransız asıllı olan Gérard Debreu ise 1983 yılında iktisat
kuramına yeni analitik yöntemler kattığı ve genel denge
kuramının özenli bir yeniden formülasyonunu yaptığı için
Nobel İktisat Ödülü’ne layık görülmüştür.
Debreu’nun büyük hatası Bourbaki’yi izleyerek, matematiksel
kanıtlama yoluyla elde edilen sonuçların “ebedi doğrular”
olduğunu kabul etmesidir. Debreu genel denge analizi ve
iktisadın matematizasyonunun yaygınlaşmasında etkili
isimlerin başında gelmektedir.
Matematik virüsünün iktisada yayılmasında ve iktisadı ele geçirmesinde en etkili isimlerden biri olan
Paul Samuelson’un (1970 yılı Nobel ekonomi ödülü sahibi) şu sözleri durumu tüm çıplaklığı ile ortaya
koymaktadır.
“Matematik virüsünün iktisatta
yayılacağı ve bu aşırı gelişmenin
gerisinde kalanların bundan
rahatsızlık duyacağı konusunda
kırk yıl öncesindeki öngörüm
gerçekleşti… Bir cenaze diğerini
izler ve bilim bu şekilde gelişir”)
1969 yılında Nobel ekonomi ödülünün ihdas edilmesinin ardından takip eden yıllarda ödüllerin
kantitatif araştırma metodolojisi, ekonometri, statik-dinamik modeller, matematiksel analizler,
girdi-çıktı analizi vs. konularında verilmesi iktisatçıları iktisadın bir bilim olması için
“matematiksel” olması gibi yanlış inancı ibadete sürüklemiştir.
1970’li yıllar ve sonrası Adam Smith ve 18. Yüzyıl bilgeliğinin
cenaze merasimine hazırlık olarak devam etmiştir.

İKTİSAT NEREYE GİDİYOR?

  • 1.
    İKTİSAT NEREYE GİDİYOR? PROF. DR.Coşkun Can Aktan Bu sunum şu kaynaktan yararlanarak hazırlanmıştır: Coşkun Can Aktan, İktisat Nereye Gidiyor, Ankara: Astana Yayınları, 2021. Hazırlayan Burak Toktaş
  • 2.
  • 3.
    İktisat bilimi uzunyıllar aşırı ve gereksiz matematikçilik ve modelcilik akımları altında ezilmiş, yolunu ve rotasını şaşırmış, ruhunu ve kimliğini kaybetmiştir. İktisat eğitimi de gerçek dünyanın sorunlarını bir tarafa bırakmış; soyut, fazlasıyla teorik, karmaşık grafikler, denklemler ve formüllerle dolu bir çizgide ilerlemektedir.
  • 4.
    Milton Friedman yıllarönce davet edildiği bir konferansta “Avusturya iktisat okulu diye bir şey yoktur; sadece iyi iktisat ve kötü iktisat diye bir şey vardır” açıklamasında bulundu. Friedman’ın iktisadi düşünce ya da iktisadi doktrinlerle ilgili olarak ifade ettiği “Müritlerine bakarak efendilerini yargılama” sözü çok doğrudur.
  • 5.
    J. M. Keynes’in1936 yılında yayınlanan İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi kitabı 1960 ve 1970’li yıllarda bazı iktisatçılar (müritler) tarafından akıl almaz biçimde yorumlanarak “Keynes’in iktisadı” (Keynes’in kendi eserindeki düşünceleri) dışında bir “Keynezyen İktisat” yaratıldı.
  • 6.
    Keynes’in ölümünün ardından“müritler” iktisat biliminde Keynes’in adını ve eserini kullanarak ve ona Keynezyen İktisat adını vererek iktisat biliminde büyük tahribatlar yaptılar. “Keynes, bir Keynezyen miydi?” sorusu bu bakımdan çok isabetli bir sorudur. İktisadın Keynes sonrasında yanlış yola sürüklenmesinde “efendiler ”den ziyade “müritler ”in çok daha büyük bir günahı ve sorumluluğu mevcuttur.
  • 7.
    II. İKTİSADİ DÜŞÜNCENİNGELİŞİMİ, İKTİSAT OKULLARI VE İKTİSADIN SOSYAL BİLİMLER İLE OLAN “KOMŞULUK” İLİŞKİLERİ
  • 8.
    Modern iktisadi düşünce, AdamSmith'in Milletlerin Zenginliği (The Wealth of Nations) adlı eserini 1776 yılında yayınlamasıyla başlar. İktisat biliminin kurucusu ve babası olarak kabul edilen Adam Smith öncesi iktisadi düşünceleri Klasikler-öncesi İktisat olarak adlandırmak mümkündür.
  • 9.
    18. yüzyılın ortalarındaFizyokratlar ile başlayan ve Adam Smith ile devam eden ve 19. yüzyılın ortalarına değin uzanan iktisadi düşünce ise Klasik İktisat olarak adlandırılmaktadır. 19. Yüzyılın başları ile 20. yüzyılın ilk çeyreği arasında geçen zaman sürecinde Klasik İktisat Okulu'na eleştiriler yöneltilmiştir. Bilimsel Sosyalizm, Tarihçi Okul, Faydacı Ahlak Okulu, Matematiksel Teori ve Lozan Okulu gibi iktisadi düşünce okulları bu dönemde ortaya çıkmış iktisadi düşünce okullarıdır.
  • 10.
    19. yüzyılın sonlarıve 20. yüzyılın başlarında ise Neo-Klasik İktisat adı verilen iktisadi düşüncenin gelişimine rastlanmaktadır. 1890-1945 arasındaki yıllarda Neo-Klasik İktisadın kendi içinde bölünmeler ortaya çıkmıştır.
  • 11.
    Bu dönemde özellikleKeynezyen İktisat Okulu'nun giderek önem kazandığını ve ana-akım iktisat teorisi olduğu görülmektedir. 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra ise Keynezyen iktisada alternatif yeni iktisadi düşünceler ortaya çıkmıştır. Çağdaş iktisadi düşünceler olarak adlandırdığımız bu yeni iktisat okullarının başlıcaları; Avusturya İktisat Okulu, Freiburg İktisat Okulu, Chicago İktisat Okulu, Virginia Politik İktisat Okulu’dur
  • 12.
    Bunların dışında Hukukve İktisat Yaklaşımı adı verilen şemsiye kavram içerisinde muhtelif iktisat teorileri (mülkiyet hakları iktisadı, kurumsal iktisat, işlem maliyetleri iktisadı vs) ortaya çıkmıştır. Ayrıca davranışsal iktisat adı verilen bir yeni iktisat okulu iktisat bilimine zihinsel psikoloji perspektifinden katkılar sunmuştur. Sosyal sermaye iktisadı adı verilen alan da yine kurumsal iktisatla yakın alakalı, fakat bağımsız birer disiplin olarak gelişimini sürdürmektedir.
  • 13.
    İktisadın bir araştırmaalanı olarak doğduğu yıllarda iktisat sadece kapsam, incelediği konular ve metodoloji itibariyle bir sınıflamaya tabi tutulurdu. Kapsam açısından mikro-iktisat ve makro-iktisat; metodoloji açısından pozitif iktisat ve normatif iktisat;konu açısından da büyüme iktisadı (kalkınma iktisadı), bölüşüm iktisadı (gelir dağılımı ve yoksulluk), parasal iktisat (para teorisi, merkez bankacılığı) gibi alt dallar sözkonusu idi.
  • 14.
    Zaman içerisinden iktisadınkomşu sosyal bilimler ile olan ilişkileri de genişledi. Adam Smith ve 18. yüzyılın bilge insanlarının katkıları sayesinde iktisadın zaten felsefe ve ahlak (etik) ile çok yakın bir bağı bulunuyordu. Bu bağ 19. Yüzyılda daha da genişleyerek tarih, sosyoloji, antropoloji, siyaset bilimi, hukuk ve psikolojiye kadar uzandı. Özellikle 20. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren iktisadın sosyal bilimler ile olan evlilikleri çok daha güçlendi.
  • 15.
    Friedrich A. vonHayek, James M. Buchanan, Ronald Coase, Douglass North, Daniel Kahneman, Richard Thaler ve daha isimlerini saymadığımız pek çok bilim insanı sayesinde iktisat ve diğer sosyal bilimler ile olan evliliklerde birçok yeni disiplinler doğdu. Kamu Tercihi, Anayasal Politik İktisat, Kurumsal İktisat, Davranışsal İktisat bu konuda örnek verilebilecek disiplinlerin başında gelir.
  • 16.
    III. YOLDAN SAPMA:MATEMATİK ve EKONOMETRİ İSTİLASI
  • 17.
    Ekonomi alanında ilkNobel ödülünün 1969 yılında ekonometri ve iktisadi modeller alanındaki çalışmaları dolayısıyla Ragnar Frisch ve Jan Tinbergen’e verilmesi ve bir sonraki yıl da statik-dinamik ekonomik modeller ve iktisadi konuların ele alınmasında matematiksel analizi çok aktif olarak kullanan Paul Samuelson’un Nobel ile taltif edilmesi “iktisadın matematizasyonu” adı verilen akıma ivme kazandıran en önemli etkenler olmuştur. İktisatçılar iktisat araştırma programının ya da disiplininin Nobel ödüllerinden birisi olarak belirlenmesini elbette çok önemsemişlerdir. Üstelik ilk ödüllerin art arda kantitatif araştırma konularına verilmesi (matematiksel iktisat, ekonometri, genel denge analizi, girdi- çıktı analizi vs.) iktisatçıları “matematizasyon” yoluna sevk etmiştir
  • 18.
    1970’li yılların başlarındangünümüze iktisatta matematiğin hâkimiyeti ve ağırlığı artmıştır. İktisat ders kitapları, araştırma kitapları ve özellikle akademik dergilerin neredeyse tamamı matematiksel analizlerle, modellerle, formüllerle, grafiklerle vs. adeta dolup taşmıştır.
  • 19.
    Bugün modern iktisattamatematiksel formalizm, ekonometri ve diğer kantitatif araçlar iktisat bilimini gerçek dünyayı anlamak ve yorumlamaktan fazlasıyla uzaklaştırmıştır Bugün modern iktisatta matematiksel formalizm, ekonometri ve diğer kantitatif araçlar iktisat bilimini gerçek dünyayı anlamak ve yorumlamaktan fazlasıyla uzaklaştırmıştır
  • 20.
    Hiç tereddütsüz matematik-istatistik-ekonometriile iktisadın buluşması ve ampirik araştırmalara imkan tanıması yararlı olmuştur, fakat aynı zamanda iktisat bilimini yaralamıştır. "İktisadın matematizasyonu" iktisat bilimini özünden ve ruhundan koparmıştır. “İktisat ölüm döşeğindedir…” ifadesi asla bir haksız kötümserlik ilanı değil, gerçeği-hakikati dürüstçe ve cesurca dile getirmekten başka bir şey değildir.
  • 21.
  • 22.
    Cournat-Jevons-Walras virüsün ortayaçıkmasında öncü rolü oynamışlardır… Samuelson-Frisch-Debreu gibi isimler ise virüsün yayılmasında en etkili isimler olmuşlardır… Peki bu matematik virüsünü iktisada ilk kim(ler) bulaştırmıştır? Kim(ler) yaymıştır?
  • 23.
    İktisadın bir “bilim”olarak kendisini ispatlayabilmesinin yolunun matematik olduğunu ifade eden William Stanley Jevons ’un şu ünlü sözünü de unutmamak gerekir: “Açıktır ki ekonomi, bir bilim olacaksa, matematiksel bir bilim olmalıdır”
  • 24.
    Stanley Jevons birzaman iktisat biliminin gelişmesine katkılar sunan David Ricardo’yu aşağılayarak şöyle demiştir : “… bu yetenekli fakat yanlış kafalı adam ekonomi biliminin arabasını yanlış bir istikamete çevirdi”
  • 25.
    İktisadın lafazanlıktan kurtulupbir bilim olarak saygınlık kazanmasının yolunu fizik ve matematikte arayan bir başka kişi Léon Walras olmuştur. İktisat biliminin klasik fiziğe benzer biçimde kesin bilim olacağına inanan Walras’a göre “Matematiksel mantığı politik iktisada uygulamak, lafazanlığı ve şarlatanlığı ortadan kaldıracak ve araştırmaya kesinlik ve tutarlılık sağlayacaktır.”)
  • 26.
    Marie-Esprit-Léon Walras iktisadınfizik-mekanik- matematik ile yakın ilişkisine öylesine inanmıştır ki Pür İktisat Teorisi adını verdiği çalışmasında şunları yazmıştır: “Pür iktisat teorisi her açıdan matematiksel fiziğe benzeyen bir bilimdir.” “İktisadın pür teorisi, uygulamalı iktisattan üstün olmalıdır ve iktisadın bu pür teorisi, her yönden fiziko- matematiksel bilimleri anımsatan bir bilimdir (…) Eğer iktisadın pür teorisi … mekanik ve hidrodinamik gibi fiziko-matematiksel bir bilimse, iktisatçılar matematik dilini ve matematiksel yöntemleri kullanmaktan korkmamalıdırlar.”)
  • 27.
    Antoine-Augustin Cournot deçağdaşları olan William Stanley Jevons ve Léon Walras gibi matematiksel iktisadın öncülerinden birisidir. Matematiğin iktisada katkı sunabileceğini şu sözlerle açıklamaya çalışmaktadır: “Politik Ekonomi konusunda yazan Smith ve Say gibi yazarlar, sözlü anlatımın bütün güzelliklerini korumuştur Fakat bazı yazarlar, Ricardo gibi, en soyut konulan incelerken veya sonuçlarının daha güvenilir olmasını istediklerinde matematiğe başvurmaktan kurtulamamıştır... Matematik notasyonu anlayan herhangi bir kimse. uzun ve zahmetli çalışmalarla elde edilecek sonucu, bir denkleme ilk bakışta anlayabilir.”
  • 28.
    Cournat, Jevons veWalras gibi iktisadi düşünceler tarihinde bir yeri olan Joseph Alois Schumpeter de çok emin ve kesin bir yorumla matematiğin iktisat bilimi açısından önemini şu sözlerle vurgulamıştır: "İktisat, sadece ‘sosyal’ ve ‘ahlaki’ bilimlerin değil, fizik de dâhil olmak üzere tüm bilimlerin en kantitatif olanıdır"
  • 29.
    1969 yılı Ragnarformalizmin ve modelciliğin iktisada yerleşmesinde çok önemli bir yıl olmuştur. İlk Nobel ekonomi ödülü bu yıl içinde verilmeye başlanmış ve ödül Ragnar Frisch ve Jan Tinbergen arasında bölüştürülmüştür. İktisatçıların bir kısmı bu nobelite ilanını adeta iktisadın “bilim” olması şeklinde karşılamış, deyim yerindeyse bayram ilan etmişlerdir.
  • 30.
    Fransız asıllı olanGérard Debreu ise 1983 yılında iktisat kuramına yeni analitik yöntemler kattığı ve genel denge kuramının özenli bir yeniden formülasyonunu yaptığı için Nobel İktisat Ödülü’ne layık görülmüştür. Debreu’nun büyük hatası Bourbaki’yi izleyerek, matematiksel kanıtlama yoluyla elde edilen sonuçların “ebedi doğrular” olduğunu kabul etmesidir. Debreu genel denge analizi ve iktisadın matematizasyonunun yaygınlaşmasında etkili isimlerin başında gelmektedir.
  • 31.
    Matematik virüsünün iktisadayayılmasında ve iktisadı ele geçirmesinde en etkili isimlerden biri olan Paul Samuelson’un (1970 yılı Nobel ekonomi ödülü sahibi) şu sözleri durumu tüm çıplaklığı ile ortaya koymaktadır. “Matematik virüsünün iktisatta yayılacağı ve bu aşırı gelişmenin gerisinde kalanların bundan rahatsızlık duyacağı konusunda kırk yıl öncesindeki öngörüm gerçekleşti… Bir cenaze diğerini izler ve bilim bu şekilde gelişir”)
  • 32.
    1969 yılında Nobelekonomi ödülünün ihdas edilmesinin ardından takip eden yıllarda ödüllerin kantitatif araştırma metodolojisi, ekonometri, statik-dinamik modeller, matematiksel analizler, girdi-çıktı analizi vs. konularında verilmesi iktisatçıları iktisadın bir bilim olması için “matematiksel” olması gibi yanlış inancı ibadete sürüklemiştir. 1970’li yıllar ve sonrası Adam Smith ve 18. Yüzyıl bilgeliğinin cenaze merasimine hazırlık olarak devam etmiştir.