MEDYA İZLEYİCİ ÇALIŞMALARINDA KÜLTÜREL ÇALIŞMALAR VE STUART HALL’UN KATKISI

                                                                              Seray Öney Doğanyiğit
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi
  İletişim Kuramları Bitirme projesi
Öğr.Üyesi: Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu

Giriş:

Bu çalışma; televizyon izleme sürecinde izleyicinin edilgin bir alıcı olduğu düşüncesinin; 1960’lardan
sonra değişmesiyle, izleyicilerin kitle iletişim araçlarını etkin bir şekilde nasıl kullandığını anlamaya
çalışan İngiliz Kültürel Çalışmaları ve onun en önemli kuramcısı StuartHall’ un bu çalışmalara katkısını
‘’Kodlama-Kodaçımlama’’ makalesi ile incelemeyi hedeflemiştir. Çalışma; araştırma konusu gereği;
Hall’un biyografisi, İngiliz Kültürel Çalışmalarda ki yeri, izleyici odaklı iletişim çalışması (Kodlama-
Kodaçımlama)ve bu makaleye uygun güncel bir araştırma örneği ile sonuçlandırılacaktır. Amacımız;
Hall’ un önemli bir kültür teorisyeni olarak kültürel çalışmalardaki önemini; bir parça ihmal edilmiş
olan izleyiciyi, alımlamaçalışmalarına yaptığı katkı ile anlamaktır.

StuartHall Kimdir?

1932 doğumlu Jameika’ lı sosyolog ve kültür teorisyenidir.Afrika kökenli orta
sınıf Jameikalı bir ailenin çocuğudur. İlkokulu klasik İngiliz eğitim sisteminde
ders veren bir okuldaokumuştur. Kendisini o zamanlardan ‘’parlak ve gelecek
vaadeden’’ bir çocuk olarak tanımlarken, bunu farkeden hocaları tarafından
modern şiir ve farklı edebiyat dallarında yaptığı okumalar ile eğitimini
geliştirmiştir.

1948’lerde2. Dünya savaşından sonra İngiltere’nin çoğunluk nüfusunu kapsayan Afro-Karayiplerin
(Jameikalılar)’ın İngiltere’ye göçü ile kendisi de bu Windrush jenerasyonun bir parçası olarak İngiltere
‘ye gelmiş ve Oxford üniversitesi’nde eğitimine devam etmiştir.TheGuardian’’ gazetesine verdiği bir
röportajda ‘’He willneverforgetsitting at Paddington Station watching his fellowislanders,
theWindrushgeneration, comingtoLondonfromKingston in their Sunday clothes; he thought: 'Where
on eartharethesepeoplegoingto? Ve 57 yıl boyunca bu sorulara cevap vermek için çalıştı.

1950 ve 60’larda New LeftReview‘ınbir dönem editörü olan Hall akademisyen olmadan önce ortaokul
öğretmenliği yapmıştır.

1964 yılında ilk yayınladığı kitabı The Popular Arts ile Williams ve Thompson’dan destek görmüş
nitekim bu çalışması ile;Richard Hoggart ve Raymond Williams 1964 yılında Birmingham
Üniversitesinde kurdukları Birmingham Çağdaş ve Kültürel Çalışmalar Merkezi’nde başkanlık
yapmıştır. (1968-79)

1979’da Açık Üniversite’de sosyoloji profesörü olmuştur. Burada eğitim politikasına ve özellikle de
daha dezavantajlı olanların eğitimi için giriştiği entelektüel macera ve yenilikçi yaklaşımla sınırların
aşılmasını sağlamıştır.
Hall’unsiyahi bir Jameika’lı olmasıve Batı Hintli geçmişi; ırk, marjinallik, alt kültürlülük konusunu,
kültürelçalışmaların ilgi alanları olarak ele aldığında; biyografisi ayrıca önem kazanmaktadır.



İngiliz Kültürel Çalışmaları ve Hall’un katkıları

Öncelikle kültürel çalışmalar, toplumsal olguları analiz etme amacına yönelik olarak, psikoloji,
sosyoloji, kültürel antropoloji, iletişim, politik ekonomi, film araştırmaları, sanat tarihi ve eleştirisinin
yanı sıra, edebiyat, toplum ve medya kuramlarını da içeren disiplinler-arası bir çalışma alanıdır. Dil,
cinsiyet, sınıf, ırk, etnik köken, milliyet, ideoloji gibi unsurlar, yapılan çalışmalardaki başlıca
kriterlerdir. Bu bağlamda Birmingham Okulu çerçevesinde vücut bulan İngiliz Kültürel Çalışmaları, bu
alandaki akademik etkinliklerin temelini oluşturmaktadır. Birmingham okulunun çalışmaları, genel
ifadeyle, kitle kültürünün tek tipleştirici dayatmalarına karşı alıcı konumundaki bireylerin direniş
şekilleri üzerine odaklanmaktadır. Kültürel çalışmalar adından da anlaşılacağı gibi, tam olarak ne bir
toplumsal teoridir, ne de kitle iletişimi teorisidir. Bununla beraber kültür ve onların izleyicileri
arasındaki ilişkiyi yorumlayış biçimleri onları hem işlevselci okulun hem izleyiciye ve alımlamaya
atfettikleri önem nedeniyle Frankfurt okulunun karşısında konumlanmaktadır.

1950’lerin sonuna doğru İngiliz toplumundaki egemen sınıflarınbaskıcı ve sistematik etkilerinin
yoğunluğu ve 1960’larda ki sınıf eşitsizliği ve baskıya karşı olan ayaklanmalar, Birmingham Okulu’nun
daha ilk baştan sınıf ve ideolojiye yönelik önemli politik sorunlara odaklanmasına neden olmuştur.
1960’larda işçi sınıfı kültürünün potansiyeli irdelenmiş, 1960 ve 70’lerde ise gençlik altkültürünün
kendine özgü tarzlarını ve kimliklerini oluşturarak kapitalist egemenliğin hegemonik biçimlerine karşı
kayda değer bir direnç potansiyeline sahip olduğu ortaya konmuştur.

İngiliz Kültürel Araştırmaları’nın öncüleri durumunda olan Hoggart, Williams ve Thompson, kültür
endüstrileri üretilen kitle kültürünün dayatmalarına karşı işçi sınıfının kültürünü ve direncini
güçlendiren bir kitle kültürü eleştirisi geliştirmişlerdir. Bu öncüler ve onu takip edenler, insanların
‘’kültürel budalalar’olmadığını ve izleyicinin kitle kültürüne karşı hiç de küçümsenemeyecek
potansiyel bir tepkisinin söz konusu olabileceğini göstermeye çalışmışladır.

İngiliz Kültürel İncelemeler geleneği, 1960’lı yıllardan itibaren önce edebiyat alanında başlayan daha
sonra disiplinlerarası bir yaklaşımla sınıf mücadelelerinin, tahakkümün ve toplumsal eşitliksizliklerin,
ideolojinin ve direnişin yeniden üretildiği bir alan olarak başta İngiltere olmak üzere çağdaş kapitalist
toplumlarda kültürün incelenmesi ile uğraşır. Daha en baştan yüksek-alçak kültür arasındaki ayrıma
karşı çıkmış ve medya kültürünün yapay ürünlerine ciddiyetle yaklaşmışlardır.Althusser’in ‘’Devletin
İdeolojik Aygıtları’’ ve Gramsci’nin ‘’Hegemonya’’ kavramları Kültürel Çalışma kuramcılarının oldukça
etkilendiği kavramlardır. Batı Marksizm’i içinde yer alan her iki düşünürün görünüşüne göre, ‘’kültür
görece olarak özerktir’’ ve ideolojik ortamın ve popüler kültür aracılığı ile popüler bilincin
bilinçlenmesine yardım eder.

Hoggart ve Williams gibi İngiliz kültürel incelemeleri’ nin öncüsü olan düşünürler, işçi sınıfını anlamak
için popüler kültür ürünlerinin incelenmesi gerektiğini düşünürler. Kitle iletişim araçlarının
yaygınlaşmasıyla beraber, kültür incelemeleri kaçınılmaz bir biçimde tutucu bakış açısından sıyrılarak,
günlük yaşamı da içine alır bir hale gelmiştir. Kültür bu yaklaşıma göre; hegemonya oluşturma
çatışmalarının yaşandığı bir alan olarak ‘’kültürel çatışma’’ alanıdır.Filmler, televizyon, popüler müzik
gibi daha önceki kültürel yaklaşımların göz ardı ettiği alanlar inceleme konusu haline
gelmiştir.Fiske’nin kullandığı anlamıyla popüler kelimesi ‘’halktan gelen halka ait sanat anlayışı’’nı
ifade ederken, popüler güçlerde buradan yola çıkarak, baskı ve egemenliğe karşı çıkan halk
kesimlerini ifade eder. Fiske, popüler olanın izleyicilerin kültür endüstrisi ile yaptıkları şey olarak ifade
eder. Ancak kültürel çalışmalar medyanın aracılık ettiği kültürün hegemonik tarafını da inkar etmez.
Bir çok zaman bu durumu ve ona karşı direnişi çalışma konusu edinirler.

StuartHall; İngiliz Kültürel Çalışmaları içerisinde medya çalışmalarında ‘’hegemonya’’ düşüncesinin en
ünlü destekçisidir. Kültürel çalışmaların, Allthusser ve Gramsci’nin ideoloji ve hegemonyaya ilişkin
kuramlarıyla bütünleşerek gelişmesi büyük oranda Hall’ın çalışmalarına bağlıdır. Hall’ a göre medya ,
güçlülerin çıkarlarına hizmet eden hegemonik gerçeklik temsillerini iletir. Birçok araştırmacının öne
sürdüğü üzere, bir kitle iletişim aracının ideolojik etkilerinin, o aracın yaydığı mesajlardan analiz
edebileceği fikrine karşı çıkar. Hall bunun yerine metinle onu üreten kurumla ve izleyicilerin sosyal
tarihiyle yüzleşmeyi önermektedir. Hall’unEncoding/Decoding makalesinde belirttiği gibi, bir metnin
kodlanmasıyla, okurun bu kodları çözmesi arasında her zaman için bir farklılık bulunması nedeniyle,
medya kültürü tarafından ortaya konan ürünler farklı okumalara açıktır.

Alımlama Çalışmaları ‘’Kodlama–Kodaçımlama ‘’

Alımlama, izleyenlerin medya iletileriyle ilgili yorumları, kodaçımlamaları, okumaları, anlamüretimleri,
algıları ya da kavrayışlarına işareteden genel bir kavramdır. Alımlama analizi ise, televizyon
programlarının ürettiği anlam ile izleyicilerin ürettiği anlam arasındaki ilişkiyi ortaya koymayı
amaçlayan bir yöntemdir. Bu televizyon türleri haberler olabileceği gibi diğer bilgilendirici ya da
kurgusal programlar olabilir. Alımlama araştırmalarının amacına ulaşabilmesi için metnin
çözümlemesini yapması, izleyicinin tepkisini ölçmesi son olarak da metin ve izleyici tepkisi arasındaki
ilişkiyi ortaya koyması gerekir (Hoijer 2005: 105-106).Alımlama analizi medya mesajlarını kültürel ve
umuma yönelik şekilde şifrelenmiş söylemler olarak görür, izleyiciler ise anlam üretiminin
vasıtalarıdır. Alımlama araştırmalarında izleyiciler tüketim, şifre çözümü ve sosyal kullanımlar
açısından medyayla ilgili pek çok şey yapabilecek şekilde etkindir. Araştırmacılar, medyasöylemleriyle
izleyici söylemlerinin ampirikçözümlemesini yaparken sosyo-kültürel sistemegöndermede bulunur
(Jensen ve Rosengren2005: 66). Alımlamalardaki farklılıklar toplumsal ya da bireysel faktörleri de göz
önünde bulundurularak aydınlatılır. (Hoijer 2005: 105- 106).

Hall’ un modelinde, anlamlı bir söylem olan televizyon metni, bir değiş-tokuş sürecinin sonunda
gerçekleşir.      Böylece araştırmayı ‘’yalnızca içerik çözümlemesiyle ulaşılmış sonuçlara’’
indirgemeksizin, mesajın söylemsel biçiminin iletişimsel alışverişte ayrıcalıklı bir yere sahip
bulunduğunu, ‘’kodlama-kodaçımlama’’ momentlerinin, bir bütün olarak iletişimsel süreçten ‘’görece
özerk’’ olsalar da, belirlenmiş momentler olduğunu kabul etmeliyiz.

Tarihi bir olay televizyon söyleminin bir parçası haline gelir-gelmez, o aracın kendi anlam üretme
sistemine tabi olur. Paradoksal olarak ifade edersek, olayın iletişimsel bir olay haline gelebilmesi için
önce bir ‘’hikaye’’ halini alması gerekir. Bu momentte söylemin biçimsel alt-kuralları, anlamlandırılan
tarihsel olayı, işaret edilen olayın toplumsal ve politik sonuçlarını da ikinci plana itmeden, ‘’baskın’’
hale gelir. Mesaj biçimi’’ olayın kaynaktan alıcıya geçişi sırasındaki zorunlu ortaya çıkış biçimidir.
Mesaj biçimi ve de belirleme biçimi kaynaktan alıcıya geçmek için bir olaya ihtiyaç duyar. Televizyon
yayınının tabi olduğu kurumsal yapılar, sahip oldukları üretim ağı ve pratikleri, teknolojik altyapısı ile
birlikte bir programın üretilmesi için vazgeçilmezlerdir. HallMarx’ın terimlerini kullanarak şöyle
söylemektedir, ‘’dolaşım ve alımlama, televizyonda ‘’üretim süreci’’ anlarıdır ve belli sayıda yapılanan
ve dolayımlanan ‘’geribesleme’’ yoluyla, kendisi de üretim sürecine yeniden dahil edilir.’’ (Hall,
1997:62-63). Mesaj bir etki oluşturabilmesi, bir ihtiyacı karşılayabilmesi ve bir kullanıma hizmet
etmesi için, öncelikle söylem olarak gösterene uygun hale getirilmeli ve anlamlı bir biçimde
kodlanmalıdır. İşte bu kodlanmış anlamlar bütünü algılama, alımlama, duygu, ideoloji ve
davranışlarda çok karmaşık sonuçlarıyla beraber, bir etki oluşturur, eğlendirir ve ikna eder.



‘’ Anlamlı ‘’söylem olarak program



                     Kodlama                                      Kodaçımlama

                Anlam yapıları 1                                   Anlam yapıları 2



         Bilgi çerçeveleri                                             Bilgi çerçeveleri

        Üretim ilişkileri                                              Üretim ilişkileri

        Teknik üstyapı                                                  Teknik üstyapı

Açıktır ki yukarıda ki diyagramda yer alan ‘’anlam yapıları 1 ve anlam yapıları 2’’ aynı olmayabilir.
Kodlama- kodaçımlamanın kodları tamamen simetrik olmayabilir. Simetrinin derecesi, yani iletişimsel
alışverişte ‘’anlama’’nın ve ‘’yanlış anlama’’nın derecesi, Kodlayıcı-üretici, Kodaçımlayıcı-alıcı’ nın
konumları arasındaki denklik ilişkilerinin derecesine bağlıdır.

Hall televizyon mesajının oldukça karmaşık bir yapıya sahip olduğunu vurgular. Mesaj, sessel ve
görüntüsel olmak üzere iki türlü söylemi içerir. Görüntüsel söylem üçboyutlu bir dünyayı düz bir
ekrana taşır. Filmde köpek havlayabilir ama ısıramaz. Gerçeklik dilin dışında var olur ancak dilin
yönlendirilmesine tabi kılınmıştır. Söylemsel ‘’bilgi’’, dil içindeki ‘’gerçeğin’’şeffaf’’temsilinin değil,
gerçek ilişkiler ve koşullar hakkındaki dilin ürünüdür.

Hall, televizyon mesajlarının inşa edilebileceği üç pozisyon belirlemektedir. Bunlardan ilki ‘’dominant-
hegemonik’’ pozisyondur. Bu pozisyonda izleyici pozisyonu önerilen anlamına uygun bir biçimde
okur. Bu durumda profesyonel kod tarafından oluşturulan pozisyonu ayırt etmemiz gerekir. Bu
televizyonda çalışan kişilerin bir mesajı kodlarken aldıkları pozisyondur. Ancak profesyonellerin
kodlamaları çok önceden hegemonik boyutta tamamlanmıştır. Profesyonel kod kendisine ait
değişimleri, işlemleri hayata geçirse de görece profesyonel kod dominant kodun hegemonyası
çerçevesinde çalışır.

İkinci pozisyon ‘’müzakereci okuma’’dır. Halkın büyük kısmı medya mesajlarının Halkın büyük kısmı
medya mesajlarının içinden çıkarılması istenen hakim anlamın ne olduğunun ayırdındadırlar. Buna
rağmen, hakim tanımlar oldukça hegemoniktir; çünkü küresel anlamda ‘hakim pozisyon ’da olan
olayları ve durumları temsil ederler. Müzakereci okumayı içeren bir kodaçımlama, hem benimsenen
hem reddedilen unsurların karışımından oluşur. Hall, müzakereci okumaya, endüstriyel ilişkiler
sebebiyle grev yapma hakkını sınırlayan bir yasa veya ücret artışının durdurulması ile karşı karşıya
kalan işçinin tepkisini örnek vermiştir.   Ekonomik tartışmalar söz konusu olduğunda, kod açıcı,
hegemonik tanımlamayıbenimseyebilir ve herkesin enflasyonun düşmesi için daha az kazanması
gerektiğini kabul edebilir. Ancak bu pozisyonu benimsemesi, daha iyi bir ücret ve çalışma koşulları için
grev yapmasını da engellemez.

 Son olarak üçüncü okuma şekli ‘muhalif’ okumadır. Adından da anlaşılacağı gibi muhalif okumada
izleyici metnin içerdiği bütün anlam ve yan anlamları çözer ve bunlara karşı tutum alır. Hall’un buna
verdiği örnekte, televizyonda, maaşları en yüksek noktaya vardırmak konusunda bir tartışmayı izleyen
kişinin, ulusal çıkarları, sınıf çıkarları olarak okumasını muhalif bir okuma olarak gösterilmektedir .

Hall’ün Kodlama-Kodaçımı makalesine dayanarak yapılan ilk araştırma David Morley’inNationwide
çalışmasıdır. Morley ve CharlotteBrundson bu çalışmada ilk olarak BBC’deyayınlanan Nationwide adlı
haber programının metin çözümlemesini yapmış ve metin içinde gizlenen egemen anlam ağlarını ve
egemen okumaları ortaya koymaya çalışmışlardır.

Bir alımlama çalışması olarak ‘’ Kodlama Kodaçımı’ na’’ örnek ‘’Behzat Ç. Dizisi’’

Bu çalışma, “Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi” dizisinin izleyici tarafından nasıl alımlandığını ortaya
koymak amacıyla tasarlanmıştır. 11 kişi ile gerçekleştirilen çalışmada, derinlemesine
mülakatlararacılığıyla alımlama estetiğine yönelik izleyici tasarımları mercek altına alınmıştır.
Çalışmada, izleyicilerin iletilere karşı oldukça duyarlı olduğu tespit edilmiştir. Sosyo-demografik
değişkenlerin sunulan içeriğe yönelik direnç açısından farklılık gösterdiği elde edilen bulgular
arasındadır. Gençler
arasında toplumsal gerçekliğe ilişkin anlam üretiminin medya gerçekliğine yatkın olduğu görülürken,
ileri yaş grubu katılımcılar ile eğitimlilerin dizinin yönelimiyle örtüşmeyen anlamlar ürettiği
görülmüştür. Görüşmelerde ayrıca, Behzat Ç. siyasi bir kişilik olarak nitelenmiş, belli parti ve
cemaatlerin hedef alındığı görüşü öne çıkmıştır. Böylece Behzat Ç. izleyicisinin etkin ve duyarlı bir
gözle her mesajı kendi düşünsel ve ideolojik çizgisine göre yorumladığı tespit edilmiştir.


Görüşmelerde ilk olarak dizi hakkında bilgi verilmesi istenmiştir.

Katılımcıların bir kısmı Behzat Ç.’nin kızının öldürülmesiyle gelişen olaylar üzerinde diziyi kurgulama
yoluna gitmiş, cinayet vurgusunu ön plana çıkarmayı tercih etmiştir. Bir katılımcı, kızının
öldürülmesini araştıran tükenmiş bir adamın mücadelesi diyerek diziyi özetlemiştir.Ankara’da çekilen
polisiye dizisidir. “Ankara’daki bir grup polisin hikâyesini anlatan bir dizidir.”

Diziyle ilgili bilgilerde dikkat çeken Ankara vurgusudur. “Bir Ankara Polisiyesi” olarak nitelenen dizinin
belleklerde bu şekilde yer ettiği görülmektedir. İzleyicilerin sunulan kodları farklı biçimde aldıkları ve
dolayısıyla Behzat Ç. üzerine ürettikleri, anlamın da bu paralelde şekillendiği açıktır.

Behzat Ç. izleyicisine diziyi niçin izlediği ve takip etmesinin en önemli nedeni sorulmuştur

“Konusu ve oyuncularını çok başarılı bulduğum, Türk televizyonlarında az görülen kaliteli bir dizi
olduğu için izliyorum.”
‘’Bol bol aksiyon sahnesi içerdiği ve dinamik bir dizi olduğu için izliyorum’’

Yorumlar incelendiğinde, biçim ve içeriğin paralel şekilde değerlendirildiği görülmektedir. Buna karşın
kimi katılımcılar konuya ağırlık verirken, kimileri görsellik üzerinde durmaktadır.

Katılımcılara dizideki polis imajıyla gerçek polis imajının örtüşüp örtüşmediği sorulmuştur
“Bence gayet uyumlu. Zaten dizinin en büyük özelliği gerçek yaşamı olduğu gibi sunması olduğu için
uyumludur.’’
‘’Hayır, karakterlerin neredeyse hepsinin ağzı bozuk, gerçek hayatta böyle değil. Belki eskiden daha
kötüydü ama polis teşkilatı baya değişti, bir de üniversite mezunlarının sayısı da arttı. Polis teşkilatını
gayet iyi durumda görüyorum.”

Değerlendirmeler katılımcıların gerçekle kurgu arasında ikiye bölündüğünü göstermektedir. Halkın
emniyet teşkilatına bakışı yorumlarda çeşitliliğin oluşmasına neden olmuştur. Kimi kurgu ile gerçekliği
özdeşleştirerek eleştirel bir tutum sergilemiş, kimi katılımcılar gerçek Behzat Ç. karakterlerinin
tutumunu gerçek polise yakıştırmamıştır. İnsanların alımlama düzeylerine ideolojik çerçevenin yön
verdiği görülmektedir.

Dizide küfürlü konuşmalar ve içkili sahnelerin yoğunluğu tartışmalara neden olmaktadır.
Dolayısıyla izleyicilere, bu tür sahnelerin nasıl değerlendirildiği sorularak toplumsal refleks
düzeyine ilişkin ipuçları aranmıştır.

“Polislerle ilgili olumsuz imaj sergiliyor.”
“Belki izlenilirliği ve gerçekçiliği arttırıyor gibi görünüyor ama azaltılmalıbence.’’
“Filme kötü yansıyor, sürekli sürekli izlenmiyor. Yani evde filan ailecek izlerken insan rahatsız oluyor.”

Değerlendirmelerin birçoğuna küfür ve içkinin abartıldığı düşüncesi hâkimdir. Kod açımlama yaklaşımı
açısından bakıldığında, izleyicilerin muhalif okuma yaptıkları görülmesine rağmen, tepkiselliğin aynı
ölçüde izlenilirliğe etki etmediği görülmektedir.

Dizide özellikle belli ideolojik yapılanma, grup ya da siyasal fikirlerin hedef alındığını düşünenler
cemaat, derin devlet ve bazı partiler üzerinde durmaktadır. Dizide işlenen ana hikâye ve yan
hikâyelerin tasarımı ve sunumuna ilişkin alımlama düzeyini belirlemek amacıyla ideolojilere ilişkin
sorular sorulmuştur.

“Zaman zaman cemaatler ve bazı siyasi partiler hedef alınıyor.”
“Burada biraz milliyetçiliğe karşı yani sol gruplara fazla yer verilmesi gibi şeyleri görüyorum. Hatta
birisi demişti, Behzat Ç., Polat Alemdar’ın solcu versiyonu diye.”

Az sayıda katılımcı ise ideolojik hedef almanın söz konusu olmadığı düşüncesindedir.Katılımcı,
yapımcıların özellikle belli bir grubu hedef almadığını ancak orta yol kaygısıyla hareket ettiğini
belirtmektedir. Yani katılımcı, anlam üretim sürecinde dizinin izlediği yolun her kesimi memnun
etmek üzere tasarlandığı düşüncesindedir. Hall’e göre kodlama sürecinde üretilen anlamla
kodaçımlama sürecindeki anlam üretme etkinlikleri her zaman simetrik olmayabilir. ortaya çıkan
sonuç, üretilen anlamın yorumlanmasındaki farklılığa yöneliktir. Yani Hall’ün ifadesinde hayat bulan
anlam üretim süreci, kastedilenden daha fazla boyutta değerlendirilmelidir. Daha açık ifadeyle,
izleyici anlam üretimini kodlananın dışında tek bir yönde değil, daha karmaşık ve kendi içinde farklı
yönelimlerle gerçekleştirmektedir.


***Yorumlar incelendiğinde, izleyicilerin tepkilerinin genel olarak küfürüzerinde yoğunlaştığı
görülmektedir. Katılımcıların bu durumu benimsemediği açıktır. İzleyicilerin karşıt okuma ile kodların
meşruluğunu reddettiği görülmektedir. Ayrıca bu durum dizinin ilerleyen bölümlerinde küfürlü
içeriklerin azaltılmasını sağlamıştır. Katılımcılar genel olarak dizinin içeriğine ve karakterlere dair kod
açımları yapmaktadır. Bu durum her iletinin müzakereden geçirildiği ve doğrudan kabul görmediğini
göstermektedir.

Sonuç:
Kültürel çalışmalar geleneğinin alımlama çalışmalarına yaptığı katkılardan biri olan ‘’Kodlama,
Kodaçımlama’’ sosyal çevre, kültürün anlam üretimindeki rolü, ideoloji ve egemen ideolojinin bir
taşıyıcısı olarak kodlanmış mesaj kavramlarıyla beraber, alımlama çalışmaları çok daha kapsayıcı ve
açıklayıcı bir araştırma alanı olmuştur. İzleyicinin bilinmeyen kitle olmaktan çıkarak, aktif izleyicilere
dönüşmesi toplumun alt ve işçi kesiminin televizyon yayınlarını nasıl alımladığı düşüncesiyle yola
çıkan İngiliz Kültürel çalışmaları, iletişim bilimlerine yeni açılımlar sağlamış ve farklı bir bakış açısı
geliştirmişlerdir.

Kaynakça:

AYDIN, Şaki (2007),Alımlama Araştırmaları ve Kültürel Çalışmalar Geleneğinin Katkısı, İTÜ sosyal
bilimler dergisi Yıl:6, Sayı:11 Bahar.
HALL, S. ( 2005),Kodlama, Kodaçımı, Medya ve İzleyici Bitmeyen Tartışma, Çev: Yiğit Yavuz, Vadi
yayınları, Ankara
LAUGHEY, D. (2010), Temsil, Medya Çalışmaları teoriler ve yaklaşımlar, Çev: Ali Toprak, Kalkedon
yayınları, İstanbul
MENGÜ, S. (2009),Birmingham Okulu İngiliz Kültürel Çalışmaları, Metin Çözümlemeleri, Der: Yasemin
İnceoğlu, Nebahat A. Çomak, Ayrıntı yayınları, İstanbul
SEKER, T., (2009), 5N 1K Programının Alımlama Analizi (105-117) İletişim, Selçuk Ünv. İletişim
Fakültesi, Konya
SEKER, T. ÇAVUŞ S., (2011), Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi, İletişim, Selçuk Ünv. İletişim Fakültesi,
Konya
YAYLAGUL, L. (2006), İngiliz Kültürel İncelemeleri ve StuartHall, Kitle İletişim Kuramları, Dipnot
yayınları, Ankara
 www.guardian.co.uk/society/2007/sep/23/communities.politicsphilosophyandsociety

MEDYA İZLEYİCİ ÇALIŞMALARINDA KÜLTÜREL ÇALIŞMALAR VE STUART HALL’UN KATKISI

  • 1.
    MEDYA İZLEYİCİ ÇALIŞMALARINDAKÜLTÜREL ÇALIŞMALAR VE STUART HALL’UN KATKISI Seray Öney Doğanyiğit Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Kuramları Bitirme projesi Öğr.Üyesi: Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu Giriş: Bu çalışma; televizyon izleme sürecinde izleyicinin edilgin bir alıcı olduğu düşüncesinin; 1960’lardan sonra değişmesiyle, izleyicilerin kitle iletişim araçlarını etkin bir şekilde nasıl kullandığını anlamaya çalışan İngiliz Kültürel Çalışmaları ve onun en önemli kuramcısı StuartHall’ un bu çalışmalara katkısını ‘’Kodlama-Kodaçımlama’’ makalesi ile incelemeyi hedeflemiştir. Çalışma; araştırma konusu gereği; Hall’un biyografisi, İngiliz Kültürel Çalışmalarda ki yeri, izleyici odaklı iletişim çalışması (Kodlama- Kodaçımlama)ve bu makaleye uygun güncel bir araştırma örneği ile sonuçlandırılacaktır. Amacımız; Hall’ un önemli bir kültür teorisyeni olarak kültürel çalışmalardaki önemini; bir parça ihmal edilmiş olan izleyiciyi, alımlamaçalışmalarına yaptığı katkı ile anlamaktır. StuartHall Kimdir? 1932 doğumlu Jameika’ lı sosyolog ve kültür teorisyenidir.Afrika kökenli orta sınıf Jameikalı bir ailenin çocuğudur. İlkokulu klasik İngiliz eğitim sisteminde ders veren bir okuldaokumuştur. Kendisini o zamanlardan ‘’parlak ve gelecek vaadeden’’ bir çocuk olarak tanımlarken, bunu farkeden hocaları tarafından modern şiir ve farklı edebiyat dallarında yaptığı okumalar ile eğitimini geliştirmiştir. 1948’lerde2. Dünya savaşından sonra İngiltere’nin çoğunluk nüfusunu kapsayan Afro-Karayiplerin (Jameikalılar)’ın İngiltere’ye göçü ile kendisi de bu Windrush jenerasyonun bir parçası olarak İngiltere ‘ye gelmiş ve Oxford üniversitesi’nde eğitimine devam etmiştir.TheGuardian’’ gazetesine verdiği bir röportajda ‘’He willneverforgetsitting at Paddington Station watching his fellowislanders, theWindrushgeneration, comingtoLondonfromKingston in their Sunday clothes; he thought: 'Where on eartharethesepeoplegoingto? Ve 57 yıl boyunca bu sorulara cevap vermek için çalıştı. 1950 ve 60’larda New LeftReview‘ınbir dönem editörü olan Hall akademisyen olmadan önce ortaokul öğretmenliği yapmıştır. 1964 yılında ilk yayınladığı kitabı The Popular Arts ile Williams ve Thompson’dan destek görmüş nitekim bu çalışması ile;Richard Hoggart ve Raymond Williams 1964 yılında Birmingham Üniversitesinde kurdukları Birmingham Çağdaş ve Kültürel Çalışmalar Merkezi’nde başkanlık yapmıştır. (1968-79) 1979’da Açık Üniversite’de sosyoloji profesörü olmuştur. Burada eğitim politikasına ve özellikle de daha dezavantajlı olanların eğitimi için giriştiği entelektüel macera ve yenilikçi yaklaşımla sınırların aşılmasını sağlamıştır.
  • 2.
    Hall’unsiyahi bir Jameika’lıolmasıve Batı Hintli geçmişi; ırk, marjinallik, alt kültürlülük konusunu, kültürelçalışmaların ilgi alanları olarak ele aldığında; biyografisi ayrıca önem kazanmaktadır. İngiliz Kültürel Çalışmaları ve Hall’un katkıları Öncelikle kültürel çalışmalar, toplumsal olguları analiz etme amacına yönelik olarak, psikoloji, sosyoloji, kültürel antropoloji, iletişim, politik ekonomi, film araştırmaları, sanat tarihi ve eleştirisinin yanı sıra, edebiyat, toplum ve medya kuramlarını da içeren disiplinler-arası bir çalışma alanıdır. Dil, cinsiyet, sınıf, ırk, etnik köken, milliyet, ideoloji gibi unsurlar, yapılan çalışmalardaki başlıca kriterlerdir. Bu bağlamda Birmingham Okulu çerçevesinde vücut bulan İngiliz Kültürel Çalışmaları, bu alandaki akademik etkinliklerin temelini oluşturmaktadır. Birmingham okulunun çalışmaları, genel ifadeyle, kitle kültürünün tek tipleştirici dayatmalarına karşı alıcı konumundaki bireylerin direniş şekilleri üzerine odaklanmaktadır. Kültürel çalışmalar adından da anlaşılacağı gibi, tam olarak ne bir toplumsal teoridir, ne de kitle iletişimi teorisidir. Bununla beraber kültür ve onların izleyicileri arasındaki ilişkiyi yorumlayış biçimleri onları hem işlevselci okulun hem izleyiciye ve alımlamaya atfettikleri önem nedeniyle Frankfurt okulunun karşısında konumlanmaktadır. 1950’lerin sonuna doğru İngiliz toplumundaki egemen sınıflarınbaskıcı ve sistematik etkilerinin yoğunluğu ve 1960’larda ki sınıf eşitsizliği ve baskıya karşı olan ayaklanmalar, Birmingham Okulu’nun daha ilk baştan sınıf ve ideolojiye yönelik önemli politik sorunlara odaklanmasına neden olmuştur. 1960’larda işçi sınıfı kültürünün potansiyeli irdelenmiş, 1960 ve 70’lerde ise gençlik altkültürünün kendine özgü tarzlarını ve kimliklerini oluşturarak kapitalist egemenliğin hegemonik biçimlerine karşı kayda değer bir direnç potansiyeline sahip olduğu ortaya konmuştur. İngiliz Kültürel Araştırmaları’nın öncüleri durumunda olan Hoggart, Williams ve Thompson, kültür endüstrileri üretilen kitle kültürünün dayatmalarına karşı işçi sınıfının kültürünü ve direncini güçlendiren bir kitle kültürü eleştirisi geliştirmişlerdir. Bu öncüler ve onu takip edenler, insanların ‘’kültürel budalalar’olmadığını ve izleyicinin kitle kültürüne karşı hiç de küçümsenemeyecek potansiyel bir tepkisinin söz konusu olabileceğini göstermeye çalışmışladır. İngiliz Kültürel İncelemeler geleneği, 1960’lı yıllardan itibaren önce edebiyat alanında başlayan daha sonra disiplinlerarası bir yaklaşımla sınıf mücadelelerinin, tahakkümün ve toplumsal eşitliksizliklerin, ideolojinin ve direnişin yeniden üretildiği bir alan olarak başta İngiltere olmak üzere çağdaş kapitalist toplumlarda kültürün incelenmesi ile uğraşır. Daha en baştan yüksek-alçak kültür arasındaki ayrıma karşı çıkmış ve medya kültürünün yapay ürünlerine ciddiyetle yaklaşmışlardır.Althusser’in ‘’Devletin İdeolojik Aygıtları’’ ve Gramsci’nin ‘’Hegemonya’’ kavramları Kültürel Çalışma kuramcılarının oldukça etkilendiği kavramlardır. Batı Marksizm’i içinde yer alan her iki düşünürün görünüşüne göre, ‘’kültür görece olarak özerktir’’ ve ideolojik ortamın ve popüler kültür aracılığı ile popüler bilincin bilinçlenmesine yardım eder. Hoggart ve Williams gibi İngiliz kültürel incelemeleri’ nin öncüsü olan düşünürler, işçi sınıfını anlamak için popüler kültür ürünlerinin incelenmesi gerektiğini düşünürler. Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla beraber, kültür incelemeleri kaçınılmaz bir biçimde tutucu bakış açısından sıyrılarak, günlük yaşamı da içine alır bir hale gelmiştir. Kültür bu yaklaşıma göre; hegemonya oluşturma çatışmalarının yaşandığı bir alan olarak ‘’kültürel çatışma’’ alanıdır.Filmler, televizyon, popüler müzik
  • 3.
    gibi daha öncekikültürel yaklaşımların göz ardı ettiği alanlar inceleme konusu haline gelmiştir.Fiske’nin kullandığı anlamıyla popüler kelimesi ‘’halktan gelen halka ait sanat anlayışı’’nı ifade ederken, popüler güçlerde buradan yola çıkarak, baskı ve egemenliğe karşı çıkan halk kesimlerini ifade eder. Fiske, popüler olanın izleyicilerin kültür endüstrisi ile yaptıkları şey olarak ifade eder. Ancak kültürel çalışmalar medyanın aracılık ettiği kültürün hegemonik tarafını da inkar etmez. Bir çok zaman bu durumu ve ona karşı direnişi çalışma konusu edinirler. StuartHall; İngiliz Kültürel Çalışmaları içerisinde medya çalışmalarında ‘’hegemonya’’ düşüncesinin en ünlü destekçisidir. Kültürel çalışmaların, Allthusser ve Gramsci’nin ideoloji ve hegemonyaya ilişkin kuramlarıyla bütünleşerek gelişmesi büyük oranda Hall’ın çalışmalarına bağlıdır. Hall’ a göre medya , güçlülerin çıkarlarına hizmet eden hegemonik gerçeklik temsillerini iletir. Birçok araştırmacının öne sürdüğü üzere, bir kitle iletişim aracının ideolojik etkilerinin, o aracın yaydığı mesajlardan analiz edebileceği fikrine karşı çıkar. Hall bunun yerine metinle onu üreten kurumla ve izleyicilerin sosyal tarihiyle yüzleşmeyi önermektedir. Hall’unEncoding/Decoding makalesinde belirttiği gibi, bir metnin kodlanmasıyla, okurun bu kodları çözmesi arasında her zaman için bir farklılık bulunması nedeniyle, medya kültürü tarafından ortaya konan ürünler farklı okumalara açıktır. Alımlama Çalışmaları ‘’Kodlama–Kodaçımlama ‘’ Alımlama, izleyenlerin medya iletileriyle ilgili yorumları, kodaçımlamaları, okumaları, anlamüretimleri, algıları ya da kavrayışlarına işareteden genel bir kavramdır. Alımlama analizi ise, televizyon programlarının ürettiği anlam ile izleyicilerin ürettiği anlam arasındaki ilişkiyi ortaya koymayı amaçlayan bir yöntemdir. Bu televizyon türleri haberler olabileceği gibi diğer bilgilendirici ya da kurgusal programlar olabilir. Alımlama araştırmalarının amacına ulaşabilmesi için metnin çözümlemesini yapması, izleyicinin tepkisini ölçmesi son olarak da metin ve izleyici tepkisi arasındaki ilişkiyi ortaya koyması gerekir (Hoijer 2005: 105-106).Alımlama analizi medya mesajlarını kültürel ve umuma yönelik şekilde şifrelenmiş söylemler olarak görür, izleyiciler ise anlam üretiminin vasıtalarıdır. Alımlama araştırmalarında izleyiciler tüketim, şifre çözümü ve sosyal kullanımlar açısından medyayla ilgili pek çok şey yapabilecek şekilde etkindir. Araştırmacılar, medyasöylemleriyle izleyici söylemlerinin ampirikçözümlemesini yaparken sosyo-kültürel sistemegöndermede bulunur (Jensen ve Rosengren2005: 66). Alımlamalardaki farklılıklar toplumsal ya da bireysel faktörleri de göz önünde bulundurularak aydınlatılır. (Hoijer 2005: 105- 106). Hall’ un modelinde, anlamlı bir söylem olan televizyon metni, bir değiş-tokuş sürecinin sonunda gerçekleşir. Böylece araştırmayı ‘’yalnızca içerik çözümlemesiyle ulaşılmış sonuçlara’’ indirgemeksizin, mesajın söylemsel biçiminin iletişimsel alışverişte ayrıcalıklı bir yere sahip bulunduğunu, ‘’kodlama-kodaçımlama’’ momentlerinin, bir bütün olarak iletişimsel süreçten ‘’görece özerk’’ olsalar da, belirlenmiş momentler olduğunu kabul etmeliyiz. Tarihi bir olay televizyon söyleminin bir parçası haline gelir-gelmez, o aracın kendi anlam üretme sistemine tabi olur. Paradoksal olarak ifade edersek, olayın iletişimsel bir olay haline gelebilmesi için önce bir ‘’hikaye’’ halini alması gerekir. Bu momentte söylemin biçimsel alt-kuralları, anlamlandırılan tarihsel olayı, işaret edilen olayın toplumsal ve politik sonuçlarını da ikinci plana itmeden, ‘’baskın’’ hale gelir. Mesaj biçimi’’ olayın kaynaktan alıcıya geçişi sırasındaki zorunlu ortaya çıkış biçimidir. Mesaj biçimi ve de belirleme biçimi kaynaktan alıcıya geçmek için bir olaya ihtiyaç duyar. Televizyon yayınının tabi olduğu kurumsal yapılar, sahip oldukları üretim ağı ve pratikleri, teknolojik altyapısı ile birlikte bir programın üretilmesi için vazgeçilmezlerdir. HallMarx’ın terimlerini kullanarak şöyle söylemektedir, ‘’dolaşım ve alımlama, televizyonda ‘’üretim süreci’’ anlarıdır ve belli sayıda yapılanan
  • 4.
    ve dolayımlanan ‘’geribesleme’’yoluyla, kendisi de üretim sürecine yeniden dahil edilir.’’ (Hall, 1997:62-63). Mesaj bir etki oluşturabilmesi, bir ihtiyacı karşılayabilmesi ve bir kullanıma hizmet etmesi için, öncelikle söylem olarak gösterene uygun hale getirilmeli ve anlamlı bir biçimde kodlanmalıdır. İşte bu kodlanmış anlamlar bütünü algılama, alımlama, duygu, ideoloji ve davranışlarda çok karmaşık sonuçlarıyla beraber, bir etki oluşturur, eğlendirir ve ikna eder. ‘’ Anlamlı ‘’söylem olarak program Kodlama Kodaçımlama Anlam yapıları 1 Anlam yapıları 2 Bilgi çerçeveleri Bilgi çerçeveleri Üretim ilişkileri Üretim ilişkileri Teknik üstyapı Teknik üstyapı Açıktır ki yukarıda ki diyagramda yer alan ‘’anlam yapıları 1 ve anlam yapıları 2’’ aynı olmayabilir. Kodlama- kodaçımlamanın kodları tamamen simetrik olmayabilir. Simetrinin derecesi, yani iletişimsel alışverişte ‘’anlama’’nın ve ‘’yanlış anlama’’nın derecesi, Kodlayıcı-üretici, Kodaçımlayıcı-alıcı’ nın konumları arasındaki denklik ilişkilerinin derecesine bağlıdır. Hall televizyon mesajının oldukça karmaşık bir yapıya sahip olduğunu vurgular. Mesaj, sessel ve görüntüsel olmak üzere iki türlü söylemi içerir. Görüntüsel söylem üçboyutlu bir dünyayı düz bir ekrana taşır. Filmde köpek havlayabilir ama ısıramaz. Gerçeklik dilin dışında var olur ancak dilin yönlendirilmesine tabi kılınmıştır. Söylemsel ‘’bilgi’’, dil içindeki ‘’gerçeğin’’şeffaf’’temsilinin değil, gerçek ilişkiler ve koşullar hakkındaki dilin ürünüdür. Hall, televizyon mesajlarının inşa edilebileceği üç pozisyon belirlemektedir. Bunlardan ilki ‘’dominant- hegemonik’’ pozisyondur. Bu pozisyonda izleyici pozisyonu önerilen anlamına uygun bir biçimde okur. Bu durumda profesyonel kod tarafından oluşturulan pozisyonu ayırt etmemiz gerekir. Bu televizyonda çalışan kişilerin bir mesajı kodlarken aldıkları pozisyondur. Ancak profesyonellerin kodlamaları çok önceden hegemonik boyutta tamamlanmıştır. Profesyonel kod kendisine ait değişimleri, işlemleri hayata geçirse de görece profesyonel kod dominant kodun hegemonyası çerçevesinde çalışır. İkinci pozisyon ‘’müzakereci okuma’’dır. Halkın büyük kısmı medya mesajlarının Halkın büyük kısmı medya mesajlarının içinden çıkarılması istenen hakim anlamın ne olduğunun ayırdındadırlar. Buna rağmen, hakim tanımlar oldukça hegemoniktir; çünkü küresel anlamda ‘hakim pozisyon ’da olan olayları ve durumları temsil ederler. Müzakereci okumayı içeren bir kodaçımlama, hem benimsenen hem reddedilen unsurların karışımından oluşur. Hall, müzakereci okumaya, endüstriyel ilişkiler sebebiyle grev yapma hakkını sınırlayan bir yasa veya ücret artışının durdurulması ile karşı karşıya kalan işçinin tepkisini örnek vermiştir. Ekonomik tartışmalar söz konusu olduğunda, kod açıcı,
  • 5.
    hegemonik tanımlamayıbenimseyebilir veherkesin enflasyonun düşmesi için daha az kazanması gerektiğini kabul edebilir. Ancak bu pozisyonu benimsemesi, daha iyi bir ücret ve çalışma koşulları için grev yapmasını da engellemez. Son olarak üçüncü okuma şekli ‘muhalif’ okumadır. Adından da anlaşılacağı gibi muhalif okumada izleyici metnin içerdiği bütün anlam ve yan anlamları çözer ve bunlara karşı tutum alır. Hall’un buna verdiği örnekte, televizyonda, maaşları en yüksek noktaya vardırmak konusunda bir tartışmayı izleyen kişinin, ulusal çıkarları, sınıf çıkarları olarak okumasını muhalif bir okuma olarak gösterilmektedir . Hall’ün Kodlama-Kodaçımı makalesine dayanarak yapılan ilk araştırma David Morley’inNationwide çalışmasıdır. Morley ve CharlotteBrundson bu çalışmada ilk olarak BBC’deyayınlanan Nationwide adlı haber programının metin çözümlemesini yapmış ve metin içinde gizlenen egemen anlam ağlarını ve egemen okumaları ortaya koymaya çalışmışlardır. Bir alımlama çalışması olarak ‘’ Kodlama Kodaçımı’ na’’ örnek ‘’Behzat Ç. Dizisi’’ Bu çalışma, “Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi” dizisinin izleyici tarafından nasıl alımlandığını ortaya koymak amacıyla tasarlanmıştır. 11 kişi ile gerçekleştirilen çalışmada, derinlemesine mülakatlararacılığıyla alımlama estetiğine yönelik izleyici tasarımları mercek altına alınmıştır. Çalışmada, izleyicilerin iletilere karşı oldukça duyarlı olduğu tespit edilmiştir. Sosyo-demografik değişkenlerin sunulan içeriğe yönelik direnç açısından farklılık gösterdiği elde edilen bulgular arasındadır. Gençler arasında toplumsal gerçekliğe ilişkin anlam üretiminin medya gerçekliğine yatkın olduğu görülürken, ileri yaş grubu katılımcılar ile eğitimlilerin dizinin yönelimiyle örtüşmeyen anlamlar ürettiği görülmüştür. Görüşmelerde ayrıca, Behzat Ç. siyasi bir kişilik olarak nitelenmiş, belli parti ve cemaatlerin hedef alındığı görüşü öne çıkmıştır. Böylece Behzat Ç. izleyicisinin etkin ve duyarlı bir gözle her mesajı kendi düşünsel ve ideolojik çizgisine göre yorumladığı tespit edilmiştir. Görüşmelerde ilk olarak dizi hakkında bilgi verilmesi istenmiştir. Katılımcıların bir kısmı Behzat Ç.’nin kızının öldürülmesiyle gelişen olaylar üzerinde diziyi kurgulama yoluna gitmiş, cinayet vurgusunu ön plana çıkarmayı tercih etmiştir. Bir katılımcı, kızının öldürülmesini araştıran tükenmiş bir adamın mücadelesi diyerek diziyi özetlemiştir.Ankara’da çekilen polisiye dizisidir. “Ankara’daki bir grup polisin hikâyesini anlatan bir dizidir.” Diziyle ilgili bilgilerde dikkat çeken Ankara vurgusudur. “Bir Ankara Polisiyesi” olarak nitelenen dizinin belleklerde bu şekilde yer ettiği görülmektedir. İzleyicilerin sunulan kodları farklı biçimde aldıkları ve dolayısıyla Behzat Ç. üzerine ürettikleri, anlamın da bu paralelde şekillendiği açıktır. Behzat Ç. izleyicisine diziyi niçin izlediği ve takip etmesinin en önemli nedeni sorulmuştur “Konusu ve oyuncularını çok başarılı bulduğum, Türk televizyonlarında az görülen kaliteli bir dizi olduğu için izliyorum.” ‘’Bol bol aksiyon sahnesi içerdiği ve dinamik bir dizi olduğu için izliyorum’’ Yorumlar incelendiğinde, biçim ve içeriğin paralel şekilde değerlendirildiği görülmektedir. Buna karşın kimi katılımcılar konuya ağırlık verirken, kimileri görsellik üzerinde durmaktadır. Katılımcılara dizideki polis imajıyla gerçek polis imajının örtüşüp örtüşmediği sorulmuştur
  • 6.
    “Bence gayet uyumlu.Zaten dizinin en büyük özelliği gerçek yaşamı olduğu gibi sunması olduğu için uyumludur.’’ ‘’Hayır, karakterlerin neredeyse hepsinin ağzı bozuk, gerçek hayatta böyle değil. Belki eskiden daha kötüydü ama polis teşkilatı baya değişti, bir de üniversite mezunlarının sayısı da arttı. Polis teşkilatını gayet iyi durumda görüyorum.” Değerlendirmeler katılımcıların gerçekle kurgu arasında ikiye bölündüğünü göstermektedir. Halkın emniyet teşkilatına bakışı yorumlarda çeşitliliğin oluşmasına neden olmuştur. Kimi kurgu ile gerçekliği özdeşleştirerek eleştirel bir tutum sergilemiş, kimi katılımcılar gerçek Behzat Ç. karakterlerinin tutumunu gerçek polise yakıştırmamıştır. İnsanların alımlama düzeylerine ideolojik çerçevenin yön verdiği görülmektedir. Dizide küfürlü konuşmalar ve içkili sahnelerin yoğunluğu tartışmalara neden olmaktadır. Dolayısıyla izleyicilere, bu tür sahnelerin nasıl değerlendirildiği sorularak toplumsal refleks düzeyine ilişkin ipuçları aranmıştır. “Polislerle ilgili olumsuz imaj sergiliyor.” “Belki izlenilirliği ve gerçekçiliği arttırıyor gibi görünüyor ama azaltılmalıbence.’’ “Filme kötü yansıyor, sürekli sürekli izlenmiyor. Yani evde filan ailecek izlerken insan rahatsız oluyor.” Değerlendirmelerin birçoğuna küfür ve içkinin abartıldığı düşüncesi hâkimdir. Kod açımlama yaklaşımı açısından bakıldığında, izleyicilerin muhalif okuma yaptıkları görülmesine rağmen, tepkiselliğin aynı ölçüde izlenilirliğe etki etmediği görülmektedir. Dizide özellikle belli ideolojik yapılanma, grup ya da siyasal fikirlerin hedef alındığını düşünenler cemaat, derin devlet ve bazı partiler üzerinde durmaktadır. Dizide işlenen ana hikâye ve yan hikâyelerin tasarımı ve sunumuna ilişkin alımlama düzeyini belirlemek amacıyla ideolojilere ilişkin sorular sorulmuştur. “Zaman zaman cemaatler ve bazı siyasi partiler hedef alınıyor.” “Burada biraz milliyetçiliğe karşı yani sol gruplara fazla yer verilmesi gibi şeyleri görüyorum. Hatta birisi demişti, Behzat Ç., Polat Alemdar’ın solcu versiyonu diye.” Az sayıda katılımcı ise ideolojik hedef almanın söz konusu olmadığı düşüncesindedir.Katılımcı, yapımcıların özellikle belli bir grubu hedef almadığını ancak orta yol kaygısıyla hareket ettiğini belirtmektedir. Yani katılımcı, anlam üretim sürecinde dizinin izlediği yolun her kesimi memnun etmek üzere tasarlandığı düşüncesindedir. Hall’e göre kodlama sürecinde üretilen anlamla kodaçımlama sürecindeki anlam üretme etkinlikleri her zaman simetrik olmayabilir. ortaya çıkan sonuç, üretilen anlamın yorumlanmasındaki farklılığa yöneliktir. Yani Hall’ün ifadesinde hayat bulan anlam üretim süreci, kastedilenden daha fazla boyutta değerlendirilmelidir. Daha açık ifadeyle, izleyici anlam üretimini kodlananın dışında tek bir yönde değil, daha karmaşık ve kendi içinde farklı yönelimlerle gerçekleştirmektedir. ***Yorumlar incelendiğinde, izleyicilerin tepkilerinin genel olarak küfürüzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Katılımcıların bu durumu benimsemediği açıktır. İzleyicilerin karşıt okuma ile kodların meşruluğunu reddettiği görülmektedir. Ayrıca bu durum dizinin ilerleyen bölümlerinde küfürlü içeriklerin azaltılmasını sağlamıştır. Katılımcılar genel olarak dizinin içeriğine ve karakterlere dair kod açımları yapmaktadır. Bu durum her iletinin müzakereden geçirildiği ve doğrudan kabul görmediğini göstermektedir. Sonuç:
  • 7.
    Kültürel çalışmalar geleneğininalımlama çalışmalarına yaptığı katkılardan biri olan ‘’Kodlama, Kodaçımlama’’ sosyal çevre, kültürün anlam üretimindeki rolü, ideoloji ve egemen ideolojinin bir taşıyıcısı olarak kodlanmış mesaj kavramlarıyla beraber, alımlama çalışmaları çok daha kapsayıcı ve açıklayıcı bir araştırma alanı olmuştur. İzleyicinin bilinmeyen kitle olmaktan çıkarak, aktif izleyicilere dönüşmesi toplumun alt ve işçi kesiminin televizyon yayınlarını nasıl alımladığı düşüncesiyle yola çıkan İngiliz Kültürel çalışmaları, iletişim bilimlerine yeni açılımlar sağlamış ve farklı bir bakış açısı geliştirmişlerdir. Kaynakça: AYDIN, Şaki (2007),Alımlama Araştırmaları ve Kültürel Çalışmalar Geleneğinin Katkısı, İTÜ sosyal bilimler dergisi Yıl:6, Sayı:11 Bahar. HALL, S. ( 2005),Kodlama, Kodaçımı, Medya ve İzleyici Bitmeyen Tartışma, Çev: Yiğit Yavuz, Vadi yayınları, Ankara LAUGHEY, D. (2010), Temsil, Medya Çalışmaları teoriler ve yaklaşımlar, Çev: Ali Toprak, Kalkedon yayınları, İstanbul MENGÜ, S. (2009),Birmingham Okulu İngiliz Kültürel Çalışmaları, Metin Çözümlemeleri, Der: Yasemin İnceoğlu, Nebahat A. Çomak, Ayrıntı yayınları, İstanbul SEKER, T., (2009), 5N 1K Programının Alımlama Analizi (105-117) İletişim, Selçuk Ünv. İletişim Fakültesi, Konya SEKER, T. ÇAVUŞ S., (2011), Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi, İletişim, Selçuk Ünv. İletişim Fakültesi, Konya YAYLAGUL, L. (2006), İngiliz Kültürel İncelemeleri ve StuartHall, Kitle İletişim Kuramları, Dipnot yayınları, Ankara www.guardian.co.uk/society/2007/sep/23/communities.politicsphilosophyandsociety